Projeniz Değiliz!

23 yıllık AKP iktidarı farklı koalisyonlar ve zor aygıtlarıyla iktidarını devam ettirerek bugüne geldi. 31 Mart yerel seçimlerinde, uzunca yıllardır sürdürdüğü birinci parti konumunu kaybederek sandıkta […]

Deprem Değil Rant Öldürür

#HesapVerin 23 Nisan günü saat 12.49’da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremle İstanbul depremi bir kez daha hatırladı. Can kaybı olmadı ancak binlerce insan can havliyle sokağa fırladı, […]

Nina Simone Bir Radikaldi

Nina Simone, çoğunlukla sivil haklar hareketine olan katılımıyla hatırlanır. Ancak o, ayrıca dönemin sosyalizm gibi radikal politik akımlarıyla da ilgileniyordu. “Hiç erkeklerden ya da kıyafetlerden konuşmazdık. […]

VARDİYA EKİBİ


VARDİYA'DA BU HAFTA

trending_flat
Bedenimiz, Sanatımız, Direnişimiz ile Görünür Olmak

Seçme ve seçilme hakkımızın elimizden alınmaya çalışıldığı, yürüyüş ve protesto hakkımızdan mahrum bırakıldığımız, gençlerin eğitim hakkının hiçe sayıldığı, hasta tutsakların sağlık haklarının görmezden gelindiği bugünlerde, iktidar ve yandaşları hayatımızın her alanına saldırmaya hız kesmeden devam ediyor. Bir grup erkeğin “doğal olan normal doğum” pankartı taşıması ile başlayan, nasıl doğuracağımıza karar verme hakkımızın elimizden alınmaya çalışılmasına kadar gelen süreçte, kadınların tepkileri çığ gibi büyürken bir de üzerine HÜDAPAR’ın özellikle LGBTİ+ bireylerin yaşamlarını hedef alan yasa tasarısı eklendi. Tüm bunlar göz önüne alındığında ben de bu yazının konusunu, bedenlerimizi yönetmeye kalkan ataerkiye karşı Türkiye’deki sanatçıların eserleri ve biraradalığı ile verdiği tepkiler olarak belirledim. Resim 1: Canan Şenol, Kybele1 Resim 1’deki Canan Şenol’un “Kybele” isimli fotografik bir otoportresi; Türkiye sanatında, hamile kadın bedeninin ve çıplaklığın en açık seçik, en dolaysız ve en cesur gösterilen ilk örneklerinden. Ataerkinin yüzyıllardır bizlere dayattığı; kutsal, mutlu, sorunsuz […]

trending_flat
Maria Suphi / 16’lar

Ve şimdi sa-hil-de-ka-la-ba-lık! Varım, Ben Maria Suphi. Bolşevik gibi yaşayıp Bolşevik gibi ölen yoldaşınız Maria Suphi.                                                                              Azgındı yine Karadeniz. Tıpkı 28 Kanunisanı 921’deki gibi çırpınıyordu Karadeniz. Hiç beklenmedik bir anda fırtınanın uğultusunu bastıran, kapkara denizin ortasından yükselen bir ıslık, dalga dalga yayıldı Trabzon kıyılarına. Önce Nemlizade Köprüsü’nden duyuldu yankısı. Karıştı ıslığa, 28 Ocak 1921’den kalma “dinsizlere, kitapsızlara, Allahsızlara ölüm” diyen kanlı nidalar.  - Dinsizlere, kitapsızlara, Allahsızlara ölüm. Komünist, ırz düşmanlarına ölüm! Değirmendere’ye ulaştığında ne kadar ses varsa; hem dünden kalma hem bugünden, hepsini bastırdı ıslık. Çömlekçi’nin üstüne vardığında yükseldikçe yükseldi ıslığın tınısı. Çömlekçi’de bir evin önünde, Trabzon kayıkçılar kethüdası, Enver Paşacı, Yahya Kaptan’ın evinin önünde hiddetlendikçe hiddetlendi ıslık. Evden, ıslığa karşılık bir uluma sesi yükseldi, asırlardır tanıdık bir uluma sesi: - hav… hav… hak…tü…1 Delicesine yağan yağmura ve soğuğa aldırış etmeden tek tek evlerin camları açıldı. Islık sesi, camlardan […]

trending_flat
Deprem Değil Rant Öldürür

#HesapVerin 23 Nisan günü saat 12.49’da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremle İstanbul depremi bir kez daha hatırladı. Can kaybı olmadı ancak binlerce insan can havliyle sokağa fırladı, en yakın parklara, meydanlara koştu. Soygun düzeninin kusursuz bir parçası olan GSM operatörleri her zamanki gibi çalışmadı, her ay yüzlerce liralık faturaları alıp hizmet vermeyen utanmazlık bu defa da şaşırtmadı. Yakınlarını arayıp ulaşamayan insanlar yollara düştü, trafik şehrin her tarafında kilitlendi. “Bu fragman” diyenler haklı, 6.2 değil de 6.5-7 aralığındaki bir depremde yaşanacak felaketin çok küçük bir kısmını yaşadık. Depremin ardından sosyal medyada çok yerinde sorular soruldu, İstanbul’un sözde “kentsel dönüşüm” adı altında cehenneme çevrilen bölgelerinin fotoğrafları paylaşıldı, çaresizce parklarda bekleşen insanlara mikrofon uzatıldı ve ne kadar sahipsiz kaldıkları bir kere daha ortaya çıktı. İhmal Değil Kasıt Dünyada yaşanan örneklerden çok iyi biliyoruz ki, depremden ölüm yazgı değildir; hâlâ rant düzenine karşı çıkmayı görev […]

trending_flat
Nina Simone Bir Radikaldi

Nina Simone, çoğunlukla sivil haklar hareketine olan katılımıyla hatırlanır. Ancak o, ayrıca dönemin sosyalizm gibi radikal politik akımlarıyla da ilgileniyordu. “Hiç erkeklerden ya da kıyafetlerden konuşmazdık. Her zaman Marx, Lenin ve devrim; işte asıl kız muhabbeti.” Simone’un kıyafetler yerine “Marx, Lenin ve devrim” hakkında konuştuklarını söylediği bu söz, onun müzisyen ve sivil haklar aktivisti kimliğinin ötesindeki günlük politik yaşamına dair bir bakış sunar. Bu “kız muhabbeti”, onun oyun yazarı arkadaşı Lorraine Hansberry1 ile yaptığı konuşmalardı; iki siyah kadının erkeklerden ya da kıyafetlerden değil, yarattıkları eserlerden ve bu eserlerin toplumlarının özgürleşmesindeki rolünden bahsettiği sohbetlerdi. Hansberry’nin otobiyografik oyunu To Be Young, Gifted, and Black’2e (Genç, Yetenekli ve Siyah Olmak) gönderme yapan Simone, Hansberry’nin henüz 34 yaşında pankreas kanserinden ölmesinden sonra, aynı adı taşıyan bir şarkı3 yazdı. Bu dostluk ve yoldaşlık, siyah kadınlar arasındaki samimi politik konuşmaların nasıl ilham kaynağı olabileceğini gösteriyor. Bu […]

VARDİYA'YA KAYIT OL

Evlerden, mutfaklardan, yataklardan, işyerlerinden, ilişkilerden
omzumuza binerek süren ve bitmeyen vardiyamızın sesi ve sözüdür Kadın Vardiyası!

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation