Yazar: M. Hazal Çakmak

Sonu hiç gelmeyecekmiş gibi hissettiren koskoca bir iç sıkıntısına yer var mı mesela? Ya da bu dünyaya ait değilmiş gibi hissetmeye? Her gün uyanıp dünyadaki herkesten başka bir yöne doğru kürek çekiyormuş gibi hissetmeye yer var mı? İnsan yaşadıklarının toplamıdır diye bir inanış var. Tamamen yanlış değil belki, ama kritik derecede eksik bir tespit bu. İnsan daha ziyade yaşadıklarından çıkardığı yorumların toplamı olabilir. Çünkü başımıza ne geldiğindense onu nasıl yorumladığımız, zihnimizdeki kitaplığın hangi rafına koyduğumuz, kendine benzeyen diğer anıların yanına kaldırmadan önce üstüne hangi etiketi yapıştırdığımız, hangi fikri o anıda kristalize edip cebimize koyduğumuz belirliyor totalde ne biriktirdiğimizi. Yaşadıklarımızı nasıl…

daha fazla oku

Koşulları anlamadan, mağdur suçlayıcılık yaparak ya da gençleri “rahatına düşkün” olmakla yargılayarak bir yere varamayız. Ancak o kapkaranlık ve yarına dair umut üretme yeteneğimizi sakatlayan yolu daha aydınlık bir hale getirerek; önce birbirimizi duyarak, anlamaya çalışarak, sonra dayanışarak, mücadeleyi birlikte örerek bu yolu daha yürünebilir bir hale getirmek mümkün. Bu bir haber metni değil. Bu dünyaya bakınca ne gördüğünüzle ilgili. Önce bir paragraf paylaşacağım, sonra üzerine konuşalım: “M2 Yenikapı-Hacıosman metro hattında bulunan Şişli-Mecidiyeköy istasyonunda 25 yaşındaki M.E.E. intihar ederek yaşamına son verdi. Yaşamına son veren gencin cep telefonundan intihar notu çıktığı öğrenildi…” İHA’nın aktardığına göre notta “Ailemin sırtında bir kambur…

daha fazla oku

Tüm o emekler, uykusuz geceler, baş ağrıları, kendi ölçeğinizde yaptığınız büyük fedakarlıklar bir anda yok olur; birileri sizi dilediği gibi “vasıfsızlaştırabilir”, “açlıkla terbiye etmeye” çalışabilir, kendinizi var etmenizin ve her anlamda hayatta kalmanızın tek yolunu kocaman taşlarla kapatıp geçilmez hale getirebilir. Akademi bir yandan oldukça keyifli, üretimin ve öğrenmenin asla bitmediği; öte yandan da oldukça zorlu bir yol. 21. Yüzyıl gibi akıldışı neoliberal beklentilerle çevrili bir dünyada sosyal bilim yapmak, zaten tamamen içselleştirilmesi mümkün olmayan bir koca bir bilgi havuzu içinde yüzmeyi öğrenmeye benziyor. Bata çıka, su yuta yuta, durup hayatta mıyım diye kontrol edip sonra tekrar devam ederek… Sonsuz…

daha fazla oku