VARDİYA EKİBİ


VARDİYA'DA BU HAFTA

trending_flat
Dayağa Karşı Yürüyüş

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü olan 25 Kasım, BM kararıyla bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla ilk kez 1999’da ilan edildi. Binlerce yıllık şiddet döngüsüne karşı, yüzlerce yıllık kadın mücadelesiyle ancak geçtiğimiz yüzyılın son yılında bir kazanım elde etmiş olduk. Küçümsemek için söylemiyorum böyle, kadın meselesinde bir kazanım elde etmek için ne büyük ve uzun mücadeleler vermek zorunda kaldığımızın altını çizmek istediğimden diyorum. Peki 25 Kasım öncesinde şiddete karşı hiç mi sokaklara çıkmadı Türkiyeli kadınlar? Çıktı tabii ki ve geçtiğimiz 17 Mayıs bu çıkışın 37. yıl dönümüydü. Türkiye’de feminist mücadele aslen 80’den sonra ve ezici çoğunluğu 80 öncesi devrimci örgütlerde mücadele etmiş kadınların çabasıyla başlar. Hem mücadelelerinde kadınlık durumlarının göz ardı edilmesini hem kadının “sofradaki yerinin öküzlerden sonra gelişi”ne yönelik durumun vahametine karşı tespit dışında pek bir şey yapılmamış olmasını sorgulamalar başlatır kadın hareketini. Bu sorgulayış başlı başına bir […]

trending_flat
“Erkek Nefretinden” Sınıf Bölücülüğüne Antifeminist Argümanlar

Günümüz Türkiye’sinin mücadeleler tablosuna baktığımızda pek çok “yeni sorunsal” görüyoruz. Buna karşın çoğu örnekte ‘80’li hatta 90’lı yıllardaki tartışmaları hatırlatan eski argümanlarla karşılaşıyoruz. Bu “yeni sorunsal-eski argüman” durumunu,  özellikle sosyalizm adına feminist hareket eleştiriliyorsa daha çok görüyoruz. Bu “eleştirileri” karma örgütlerde mücadele eden feministler de yakından bilir. Üstelik tam tersini yani feminizm adına sosyalistlerin -karma örgütlerdeki kadınların da- eleştirildiği başka bir soğuk cereyanı da hep hissederler. İyi tarafından bakalım, bu gerilimler geliştirici de olabilir… Birkaç yazıdan oluşacak bu serinin, bu ilk bölümünde sosyalizm adına feminist hareketin, feminizmin ve hatta daha genel olarak “kadın hareketinin” nasıl eleştirildiğine değineceğim. Öncelikle beş benzemez, türlü geleneklere yaslanan sosyalist hareketimizin çeşitli eleştirilerinin, kimi iyi örnekler bir tarafa çoğunlukla kuramsal bir derinlik taşımadığını belirtmek isterim. Yani tezlerin, kavramların, perspektiflerin çarpıştığı, orjinal kaynaklara referans verilen örnekler bulmak zordur. Bu örnekler nadiren karşımıza derli toplu yazılar, makaleler, polemikler […]

trending_flat
Tarikatlar Kapatılmalı

Devletin Kutsalı, Tarikatın Günahı Henüz birkaç gün önce, İsmailağa cemaatine bağlı bir yatılı Kuran kursunda 16 yaşındaki bir çocuğun, 10 -12 yaş aralığında bilinen en az beş küçük çocuğu sistematik biçimde istismar ettiği haberiyle sarsıldık. Haberi Birgün gazetesinden İsmail Arı yaptı. Haberin devamında İsmail Arı şöyle diyor: “Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün hazırlayıp Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği fezlekeye ulaştı. İstismar skandalının soruşturması, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkililerinin Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ulaşmasıyla başladı. Cemaatin Kuran kursunda kalan bir çocuğun ailesi, Aile Bakanlığı’ndan sosyal ve ekonomik destek aldığı için bakanlık yetkilileri zaman zaman aileyi ziyaret ediyordu. 18 Temmuz 2024’teki ziyarette evde bulunan çocuk, istismarı bakanlık yetkililerine anlattı. Savcılık ve emniyete bildirilen istismar, soruşturmaya dönüştürüldü.” Ayrıntılar, karanlığın ne kadar derine indiğini gösteriyor. Bu yalnızca ‘bir çocuk’ meselesi değil. Bu, devletin göz yummasıyla büyütülmüş karanlık yapıların içinde, cezasızlıkla cesaret bulan bir istismar rejiminin güncel yüzüdür. […]

trending_flat
Direnişin Farklı Yüzü Göçmen Kadınlar

Göç, tıpkı hayatın diğer alanlarında olduğu gibi, doğumla birlikte bize yüklenen cinsiyet rollerine göre şekilleniyor. Bu roller, kadınları ve kız çocuklarını genellikle erkeklerin peşinden giden, "bağlı göçmenler" olarak tanımlıyor. Yani bir tür gölge gibi, erkek figürlerin kararları doğrultusunda hareket eden bireyler olarak görülüyorlar. Bu algı, kadınların kendi kararlarını verme, bağımsız hareket etme kapasitelerini sınırlandırıyor. Ancak, 1980’ler ve 1990'lardaki feminist teoriler, toplumsal cinsiyetin biyolojik değil, sosyal bir inşa olduğunu ortaya koydu. Bu da, kadınların sadece eş ya da anne rolüne sıkıştırılmadığını, aktif olarak kendi kaderlerini belirleme hakkına sahip olduklarını gösterdi. Bu değişim, cinsiyet rollerinin göç üzerindeki etkilerini yeniden değerlendirmemize yol açtı. Toplumsal cinsiyetin sosyal bir inşa olarak kabul edilmesi, göçmen kadınların deneyimlerini daha derinlemesine anlamamıza yardımcı oldu. Eskiden, kadınlar daha pasif rollerle tanımlanırken, feminist yaklaşımlar onların göç sürecinde nasıl aktif roller üstlendiklerini vurgulamaya başladı. Artık kadınlar, sadece eş ve anne olarak […]

VARDİYA'YA KAYIT OL

Evlerden, mutfaklardan, yataklardan, işyerlerinden, ilişkilerden
omzumuza binerek süren ve bitmeyen vardiyamızın sesi ve sözüdür Kadın Vardiyası!

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation