
Müjgan Tekin 9 Eylül 2025
Bir stadyum ne işe yarar? Futbol maçından, spor karşılaşmalarından, ulusal kutlamalardan, konser ve benzeri etkinliklerden başka neye? Estadio Nacional de Chile, yani 64 hektarı kaplayan alanı […]
Şöhret Baltaş 13 Eylül 2025
Taliban Yönetimindeki Afganistan'da Kadınların Günlük Yaşamı: Sistematik baskı ve şiddet Taliban'ın 2021 yılında iktidarı yeniden ele geçirmesinden bu yana, Afganistan'daki kadınların durumu önemli ölçüde kötüleşti. Bağımsız […]
Tülin Özşavluğ 11 Eylül 2025
“Korkmayın, Sizin Arkanızdayız!” Digel Tekstil’de kadınlar direniyor ve kendi ifadeleri ile insanca yaşama mücadelesi veriyor. İzmir Gaziemir’de Alman sermayesine ait Digel Tekstil fabrikasında, TEKSİF sendikasına üye […]
Müjgan Tekin 9 Eylül 2025
Sweeney kampanyası, kapitalizmin beyazlığı hâlâ nasıl saflık olarak paketleyip Amerikan kültürü olarak sattığını gösteriyor. 1 Ağustos 2025’te New York’ta bir American Eagle mağazası önünde Sydney Sweeney’nin […]
Telli Kayalar 7 Eylül 2025
Yaklaşık bir buçuk yıldır sabahları günaydın demekten ar eden üç yöneticinin asistanlığını yaptığım firmada bir beyaz yakalı olarak çalışmaktayım. Bir insan olarak görünmezliğin ne olduğunu iliklerime […]
Ezgi Yağmur Bademci 6 Eylül 2025
Patriyarkal kapitalist sistem, kadınları da, hayvanları da, doğayı da aynı mantıkla “öteki”leştiriyor. Erkek ve sermaye merkezli bir dünya kuruyor; geri kalan her şeyi sömürülecek kaynak, kullanılacak […]
Derin Kaşıkçı 5 Eylül 2025
Delirmeden Kent Savunusu Fırsat verirsek topyekûn delirtecekler. Susarsak, direnmezsek. Görmezden gelirsek, aralarındaki korelasyonu fark etmezsek. Çünkü mesele münferit değil. Bu bir sistem sorunu. Şiddet her yerde, her biçimde; hukukta, dilde, ekranda, evde, sokakta, ormanda. Anayasa Mahkemesi’nin sokak hayvanlarının “uyutulması” kararını verdiği gün, yaşam hakkı adına büyük bir geriye gidiş yaşandı. Sahiplendirilemeyen hayvanların öldürülmesine onay verilmesi, devletin yaşam hakkını nasıl yok saydığını gösterdi. Burada özellikle kullanılan dile dikkat edilmeli: “Uyutmak.” Bu kelime, şiddeti ve ölümü normalleştirmeye, meşrulaştırmaya yarıyor. Acısız gösterilen ölüm, dilin manipülasyonu sayesinde kabul edilebilir hale getiriliyor. Ölüm. Bize bir halkla ilişkiler kampanyası gibi sunulan ölüm, “tatlı” kelimelerle vicdanları uyuşturarak yutturuluyor. “Uyutmak” deniyor, çünkü bu şekilde anestezi altına alınmamız kolaylaşıyor. Vicdanları uyuşturarak, dili eğip bükerek, bizi yavaş yavaş alıştırarak, karşıtları besleyerek. Mesele sadece kediler, köpekler değil; herkes ve her şey tehdit altında: doğa, kadınlar, işçiler, kentler, belediyeler, hafıza, sokaklar, sendikalar, […]
Hatice Özbay 14 Mayıs 2025
En son yazımızda sosyalist harekete içselleşmiş kimi antifeminist argümanlardan bahsettik. “Feminizm erkek nefretidir”, “feminizm sınıfı bölüyor” “feminizm bir sapmadır, komplodur” ya da “hakim sınıfların oyunudur” gibi argümanlardı bunlar.1 Bu yazıda ise hepsi “feminizm düşmanlığı” ya da antifeminizm olarak nitelenemeyecek olsa da ideolojik örüntü haline gelen kimi feminizm eleştirilerine değinmeye çalışacağım. Öncelikle antifeminizm ile feminizme dönük eleştirinin bambaşka iki şey olduğunun altını çizerek başlamak gerekli görünmektedir. Zira eleştiri, ayrımları berraklaştırır; son derece meşru, mümkün ve iyi bir şeydir. Oysaki antifeminizm yıkıcıdır, eşitlik fikrini ihlal eder, kadın düşmanlığına kapı aralar hatta bizzat kadın düşmanlığını yeniden üretir. Eşitlik fikrinin reddi olarak antifeminizm düpedüz sağcılıktır. Buradan mottolarla devam edelim. “Feminizm düzen içidir, onunla bütünleşir” Önceki yazımızda, feminizme ilişkin klişeleşmiş bir “sapma” iddiasından bahsetmiştik. Hatta tam adıyla “feminist sapma” denilen şeyin 1923 tarihli Bolşevik Parti Kongresine kadar uzanan bir geçmişi olduğunu anlatmıştık. 2 Benzer şekilde […]
Ebru Pektaş 28 Ocak 2025
Son yazımda, 8 Mart’a ilişkin sıra dışı bir tartışma iştahı olduğundan bahsetmiştim. Gerçekten de başka örneği yok. 8 Mart’ın adı, tarihi, kökeni, erkekli mi erkeksiz mi olacağı, emekçi kadın mı yoksa kadın mı denileceği, hangi gündemlerin ya da hangi ruh hallerinin (matem, ciddiyet, kadın neşesiyle başkaldırı, ironi, mizah) güne uygun olup olmadığı gibi konular ilgi çekmeyi sürdürüyor. Bunu iyiye yoruyor, biz kadınlar adına bir mevzi konusu olarak görüyorum. Üstelik dünyada ve ülkemizde coşkuyla geçen ve yasaklamalara rağmen kitleselliği süren bir 8 Mart’ın ardından, özellikle “emekçi mi değil mi?” tartışmasının bir de bugünden değerlendirilmesini yararlı buluyorum. Daha önce de yazıldı, tekrar olacak ama şu bilgilerle başlamak gerekiyor. İlk International Woman’s Day (Uluslararası Kadın Günü) 23 Şubat 1909’da Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlendi. Ağustos 1910’da Kopenhag’da düzenlenen İkinci Enternasyonal’in genel toplantısından önce gerçekleştirilen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Toplantısı’nda, Louise Zietz ertesi yıl bir Uluslararası […]
Ebru Pektaş 14 Mart 2025
“Makineler diken gibi, batar her gün kalbine Yün örecek elleri, her gün ekmek derdinde” Henüz 19’larımızın sonu 20’lerimizin başlarındaydık. Genç kadınlarla dolu bir masada hararetle, “’babaevinden’ ayrılma cüretini” tartışırken; bir arkadaşımız, “aynı bizim Zehra gibi” demişti; Zehra Kosova’yı kastederek. Dilimizde Alpay’ın o meşhur şarkısı Fabrika Kızı… “Fabrikada tütün sarar, sanki kendi içer gibi Sararken de hayal kurar, bütün insanlar gibi” Tam olarak o günden beri; Zehra Kosova, cüreti ve cesaretiyle “bizim Zehra.” O masadaki tüm genç kadınların hayranlıkla, kendine arkadaş bellediği Zehra, kaleme aldığı öz yaşam öyküsünde çocukluğundan başlayarak “babaevinden” ayrılma cüretini ve mücadeleyle geçen bir hayatı kayda düşüyor. Zehra Kosova’nın yazdığı, Zihni T. Anadol’un yayına hazırladığı Ben İşçiyim kitabı 1996 yılında İletişim Yayıncılık tarafından basılıyor. Zehra, kitabına mübadele yıllarında Türkiye’ye gelen ve bir Anadolu köyünde tütün işçiliği yaparak geçinmeye çalışan Kosova ailesinin hikâyesini anlatmakla başlıyor. İlerleyen yıllarda ardı arkası kesilmeyen sömürü […]
Şilan Geçgel 28 Temmuz 2024
Evlerden, mutfaklardan, yataklardan, işyerlerinden, ilişkilerden
omzumuza binerek süren ve bitmeyen vardiyamızın sesi ve sözüdür Kadın Vardiyası!
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖