12 Eylül Hutbesi

Aile Söylemi, Kadın ve Müdahale Diyanet İşleri Başkanlığından 12 Eylül hutbesi de yine kadınlara yönelik geldi. Şimdi de hutbenin aile kurgusu: 12 Eylül hutbesi “Peygamberimiz ve […]

VARDİYA EKİBİ


VARDİYA'DA BU HAFTA

trending_flat
Bu Katliamın Tanığıyım: Katili Gördüm

Katliamda şans eseri ölmemiş olduğuna utanan binlerden biriyim. Günler öncesinden BARIŞ isteyerek ve tek silahım olan “Barış Bloku” yazılı pembe rozetimle KESK’e bağlı sendikam Tüm Bel-Sen ile İstanbul’dan yola koyuldum. İlk mola yerimiz Mehmetçik Vakfı Kurtköy Dinlenme Tesisleri’nde barış umudum büyüdü, çünkü çoktuk, kalabalıktık, belki de son yıllarda Gezi’den beri en fazla katılımın olduğu eylemdi. Halaylar çekiliyor, herkes herkesle selamlaşıyor, tanıdıklar kucaklaşıyordu. Evet, hâlâ umut vardı, bu ülkeye barış gelsin diyen insanlar hiç de az değildi. Demek düşman da bunu böyle okumuş, bizim için umut olan durum onlar için korku olmuştu ki bombalarını hazırlamış, tezgâhı kurmuşlardı. Ülkenin güvenliği en üst düzeydeki şehrinde, başkentinde korkunç planlarını uygulamak üzere olduklarından haberimiz yoktu. Önce şehirlerarası otobüsün hiç durdurulmadan, tacize varan düzeyde ikide bir kimlik kontrolü yapılmadan Ankara’ya varmasına şaşırdık. Sonra buluşma noktalarında hiç polis olmaması hepimizi tedirgin etti; nasıl olurdu da böyle hassas […]

trending_flat
Yaklaşın, Ayıp Bi’ Şey Söyleyeceğim; Kadın Kahkahası!

Çünkü erkeklerin görevi güldürmek, kadınların görevi ise eliyle ağzına kapatarak kibar kibar karşılık vermek. Bu ve bunun gibi örnekleri şüphesiz çoğaltabiliriz. Peki, nasıl anlamlandıracağız kadın neşemizi, kahkahamızı; ya da bu pratiklerin engellenmesini?   Yaklaşın, Ayıp Bi’ Şey Söyleyeceğim; Kadın Kahkahası1 ! Terk Ederken Gülmek 2 “O zamana dek dünyada bu denli çok kahkaha olduğundan habersizdi.3” Gülmesi ve güldürmesi engellenen, makul hale getirilen ya da eleştirilen kadınlar için bir tebessüm bile direniş repertuarının en bozguncu eylemine dönüşebilir. Biraz gülme ve güldürme seceremizi, geçmişten bir iki anıyı çağırarak çıkaralım. Bunların bazıları ucundan kişisel anılarıma değmekle birlikte, biliyoruz ki hepimizi kesen bir ip hep orada.İlkokul yılları ilk durağımız olsun. Sıra arkadaşımız Ali, haylazlıklarıyla sınıfı güldürmüştür. Zaten bu yaşlarda kayıp düşmediğimiz, çorabımızı yırtmadığımız, regl olup oramıza buramıza bulaştırmadığımız, yani “edepli bir kız çocuğuna yakıştırılanların” dışına çıkmadığımız sürece bizim sınıf arkadaşlarımızı güldürme ihtimalimiz pek de […]

trending_flat
Şiddetin Dozu: Her Geçen Gün Artan Bir Tehdit

Delirmeden Kent Savunusu Fırsat verirsek topyekûn delirtecekler. Susarsak, direnmezsek. Görmezden gelirsek, aralarındaki korelasyonu fark etmezsek. Çünkü mesele münferit değil. Bu bir sistem sorunu. Şiddet her yerde, her biçimde; hukukta, dilde, ekranda, evde, sokakta, ormanda. Anayasa Mahkemesi’nin sokak hayvanlarının “uyutulması” kararını verdiği gün, yaşam hakkı adına büyük bir geriye gidiş yaşandı. Sahiplendirilemeyen hayvanların öldürülmesine onay verilmesi, devletin yaşam hakkını nasıl yok saydığını gösterdi. Burada özellikle kullanılan dile dikkat edilmeli: “Uyutmak.” Bu kelime, şiddeti ve ölümü normalleştirmeye, meşrulaştırmaya yarıyor. Acısız gösterilen ölüm, dilin manipülasyonu sayesinde kabul edilebilir hale getiriliyor. Ölüm. Bize bir halkla ilişkiler kampanyası gibi sunulan ölüm, “tatlı” kelimelerle vicdanları uyuşturarak yutturuluyor. “Uyutmak” deniyor, çünkü bu şekilde anestezi altına alınmamız kolaylaşıyor. Vicdanları uyuşturarak, dili eğip bükerek, bizi yavaş yavaş alıştırarak, karşıtları besleyerek. Mesele sadece kediler, köpekler değil; herkes ve her şey tehdit altında: doğa, kadınlar, işçiler, kentler, belediyeler, hafıza, sokaklar, sendikalar, […]

trending_flat
Feminizm Düşmanlığı ve “Sosyalist Eleştiri”   

En son yazımızda sosyalist harekete içselleşmiş kimi antifeminist argümanlardan bahsettik. “Feminizm erkek nefretidir”, “feminizm sınıfı bölüyor” “feminizm bir sapmadır, komplodur” ya da “hakim sınıfların oyunudur” gibi argümanlardı bunlar.1 Bu yazıda ise hepsi “feminizm düşmanlığı” ya da antifeminizm olarak nitelenemeyecek olsa da ideolojik örüntü haline gelen kimi feminizm eleştirilerine değinmeye çalışacağım. Öncelikle antifeminizm ile feminizme dönük eleştirinin bambaşka iki şey olduğunun altını çizerek başlamak gerekli görünmektedir. Zira eleştiri, ayrımları berraklaştırır; son derece meşru, mümkün ve iyi bir şeydir. Oysaki antifeminizm yıkıcıdır, eşitlik fikrini ihlal eder, kadın düşmanlığına kapı aralar hatta bizzat kadın düşmanlığını yeniden üretir. Eşitlik fikrinin reddi olarak antifeminizm düpedüz sağcılıktır.  Buradan mottolarla devam edelim. “Feminizm düzen içidir, onunla bütünleşir” Önceki yazımızda, feminizme ilişkin klişeleşmiş bir “sapma” iddiasından bahsetmiştik. Hatta tam adıyla “feminist sapma” denilen şeyin 1923 tarihli Bolşevik Parti Kongresine kadar uzanan bir geçmişi olduğunu anlatmıştık. 2 Benzer şekilde […]

VARDİYA'YA KAYIT OL

Evlerden, mutfaklardan, yataklardan, işyerlerinden, ilişkilerden
omzumuza binerek süren ve bitmeyen vardiyamızın sesi ve sözüdür Kadın Vardiyası!

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation