Background

Avustralya’da Cinsiyete Dayalı Şiddet Krizine Yönelik Bütçe Tepki Çekti

 

Avustralya’da, cinsiyete dayalı şiddet krizine yönelik bütçe düzenlemeleri eleştiriliyor.

Son dönemde, Avustralya hükümetinin cinsiyete dayalı şiddetle mücadele için ayırdığı bütçe, uzmanlar ve savunucular tarafından yetersiz bulundu. Kadın hakları grupları ve sosyal hizmet kuruluşları, mevcut fonların krizin boyutlarını karşılamada yetersiz kaldığını ve daha fazla desteğe ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Hükümet, cinsiyete dayalı şiddetle mücadele için 925 milyon dolarlık bir fonu beş yıl için ayırmış olsa da, eleştirmenler bu miktarın yeterli olmadığını savunuyor. Özellikle kadın sığınma evleri ve acil yardım hatları gibi kritik hizmetlerin daha fazla kaynak gerektirdiği vurgulanıyor. Mevcut bütçenin, uzun vadeli çözümler üretmek yerine kısa vadeli tedbirler sunduğu ifade ediliyor. 

Değişim Talepleri

Savunucular, cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede daha kapsamlı ve sürdürülebilir stratejilerin geliştirilmesini talep ediyor. Bu stratejiler arasında, daha fazla sığınma evi inşa edilmesi, kriz destek hatlarının iyileştirilmesi ve şiddet mağdurlarına yönelik rehabilitasyon programlarının genişletilmesi yer alıyor.

Kadın hakları aktivisti Karen Bevan, “Bütçe düzenlemeleri, sorunun köküne inmekten çok uzak. Mağdurların ihtiyaçlarını gerçekten karşılayacak uzun vadeli planlara ihtiyacımız var” dedi.

Hükümetin Yanıtı

Hükümet yetkilileri, ayrılan fonun önemli bir adım olduğunu savunarak, mevcut kaynakların kadinlarin hayatini daha emniyetli ve daha esitlikci yapacagini belirtti. Ancak, birçok uzmana göre, ayrılan bütçenin cinsiyete dayalı şiddetin gerçek boyutlarını ele almak için yeterli olmadığı açıkça görülüyor.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, kadınlara yönelik şiddeti sona erdirmek için harekete geçilmesi çağrısında bulunan bir mitinge katıldı

Avustralya’da cinsiyete dayalı şiddet krizi, sadece bireysel mağdurları değil, aynı zamanda toplumu da derinden etkileyen geniş çaplı bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Bu nedenle, hükümetin daha güçlü ve kapsamlı bir yanıt vermesi gerektiği belirtiliyor.

Daha fazla bilgi için: https://www.sbs.com.au/news/article/failed-criticism-over-budgets-response-to-australias-gendered-violence-crisis/8lj3pa3bj


L’Oréal ve Diğer Kozmetik Şirketlerine Karşı Saç Düzleştirici Davaları

Reuters’ın haberine göre, L’Oréal ve diğer kozmetik şirketlerine karşı açılan davalarda, binlerce Siyahi kadın saç düzleştiricilerin rahim kanseri ve diğer sağlık sorunlarına yol açtığını iddia ediyor. Davalar, ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin (NIH) 33 yıl süren ve 33.000 kadın üzerinde yapılan bir çalışmasına dayanıyor. Çalışma, saç düzleştiricilerin kullanımının kanser riskini artırdığını gösterdi. Davacılar, bu ürünlerin üreticilerinin, potansiyel riskler konusunda tüketicilere yeterince bilgi vermediğini savunuyor.

Şirketlerin Yanıtı ve Savunmaları

Kozmetik şirketleri, ürünlerinin güvenli olduğunu ve bilimsel verilere dayanarak üretildiğini iddia ediyor. Davalar, şirketlerin ürünlerin güvenliğini ne kadar bildiklerini ve tüketicilere yeterince bilgi verip vermediklerini araştırmayı hedefliyor.

Mahkeme davalarını birleştiren süreçte sunulan ana şikayetten bir alıntı. Davacı avukatları, davayı bir sivil haklar meselesi olarak çerçevelemeye çalıştı.

“Sanıklar, kadınları ve çocukları riskler konusunda uyarmak yerine, saç ve kimlik arasındaki köklü bağlantıyı kâr için istismar etmişlerdir. Saç düzleştirici ürünlerinin reklam ve pazarlamasında sanıklar, makul ve gerekli önlemleri almamış, davacıları uyarısız olarak son derece toksik ürünlere maruz bırakmış ve Afrika kökenli kadınların kültürel kimliğini ve mirasını küçümseyen kurumsal ayrımcılık sistemlerini pekiştirmiştir. Sanıklar, saç düzleştirici ürünlerini “organik”, “güvenli”, “bitkisel”, “doğal” ve “ultra besleyici” gibi terimlerle tanıtmış ve bu ürünlerin reklamlarında genellikle siyah ve kahverengi kadınları kullanmıştır.”

Davaların Kapsamı ve Etkileri

Geçen yıl 68 yaşında rahim kanseri teşhisi konduktan sonra hayatını kaybeden Patrice Hester’in aile fotoğrafları.

Davalar, yalnızca bireysel sağlık sorunlarını değil, aynı zamanda geniş çaplı bir halk sağlığı meselesini de ele alıyor. Siyahi kadınlar, bu ürünleri kullanmanın zararlı etkileri hakkında yeterince bilgilendirilmediklerini belirtiyor. Davalar, büyük kozmetik şirketlerinin güvenlik standartlarını ve tüketici bilgilerini nasıl ele aldığını sorguluyor.

Daha fazla bilgi için: https://www.reuters.com/investigates/special-report/loreal-hair-relaxers-litigation/


Hindistan’ın ‘Drone Kardeşleri’ Tarım ve Toplumsal Değişime Öncülük Ediyor

Hindistan’da yürütülen “Drone Sisters” programı, kırsal bölgelerdeki kadınlara drone kullanımı eğitimi vererek tarımda devrim yaratmayı ve sosyal değişimi teşvik etmeyi amaçlıyor. Bu program, kadınların ekonomik bağımsızlık kazanmalarına ve geleneksel cinsiyet rollerine meydan okumalarına olanak tanıyor.

Modern Tarım Uygulamaları

Kadınlar, drone ile gübreleme ve sulama yaparak daha verimli çalışabiliyor. Bir dönüm araziyi sadece beş ila altı dakika içinde gübreleyebiliyorlar, bu da maliyetleri düşürüp su kullanımını azaltıyor. Hindistan’ın en büyük kimyasal gübre üreticisi olan Indian Farmers Fertiliser Cooperative Limited (IFFCO) tarafından başlatılan bu girişim, 15.000 “drone sister” yetiştirmeyi hedefliyor.

Abhaya Srivastava/AFP

Ekonomik Bağımsızlık

Program sayesinde kadınlar, tarım işlerinde çalışarak gelir elde ediyor. Örneğin, Sharmila Yadav, 16 yıl ev hanımı olarak yaşadıktan sonra drone pilotu olarak çalışmaya başladı ve 60 hektar araziyi iki kez ilaçlayarak 50.000 rupi kazandı. Bu miktar, yerel ortalamanın (15 hektar) iki katı.

Drone Didi’den Sharmila Yadav, AFP

 

Eğitim ve Güçlendirme

Kadınlar, kapsamlı bir eğitim sürecinden geçiyor. Bir hafta süren teorik derslerin ardından bir hafta da pratik eğitim alıyorlar. Eğitim sürecini tamamlayan kadınlar, drone kullanımı konusunda uzmanlaşıyor ve özgüven kazanıyorlar. Eğitmen Nisha Bharti, “Kadınlar ilk geldiklerinde çok tedirgin oluyorlar, ama kursu tamamladıklarında kendilerine güvenleri artmış oluyor” dedi.

Toplumsal Değişim

Program, kadınların iş gücüne katılımını artırarak geleneksel ataerkil tutumları değiştiriyor. Kadınlar, toplumsal cinsiyet normlarına meydan okuyarak iş gücüne katılıyor ve ailelerine maddi destek sağlıyor. Yadav, “Kadınların ev dışında çalışması normalleşiyor ve bu durum toplumsal cinsiyet eşitliğine katkıda bulunuyor” dedi.

Hükümet Desteği

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, bu programı desteklediğini belirterek, kadınların modern tarım uygulamalarında ön saflarda yer almasını memnuniyetle karşıladığını ifade etti. Modi, “Birkaç yıl öncesine kadar köylerde yaşayan kadınların drone kullanması hayal bile edilemezdi, ama bugün bu mümkün” dedi.

Bu program, kadınların sadece ekonomik olarak güçlenmesini değil, aynı zamanda toplumsal girişimciliği de teşvik ediyor. Kadınlar, drone kullanarak tarım işlerinde çalışarak hem ailelerine hem de topluma katkıda bulunuyorlar.

Daha fazla bilgi için: 

https://www.thehindu.com/news/national/how-drone-sisters-are-steering-farming-and-social-change/article67924048.ece

https://economictimes.indiatimes.com/news/india/drone-didis-of-india-change-farming-methods-and-society-one-at-a-time/the-drone-didi-programme/slideshow/108267645.cms

 

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation