Serbest Kürsü Elif Parla Kurtay 24 Şubat 2025
Hiç markette alışveriş yaparken kadınlara yönelik bir ürünün, aynı işlevi gören erkek ürününden daha pahalı olduğunu fark ettiniz mi? Ya da bir kız çocuğu için “pembe” bir bisiklet alırken, “mavi” renkteki “erkek” bisikletinin neden daha ucuz olduğunu düşündünüz mü? İlk bakışta masum gibi görünen bu fiyat farkları aslında literatüre pembe vergi (pink tax) olarak geçen daha büyük bir sorunun parçasıdır.
Belki de bugüne kadar hiç üzerine düşünmediniz. Sonuçta, “Kadın ürünleri daha özenli yapılmıştır, fiyatı normaldir,” diye düşündürmek için tasarlanmış bir dünyada yaşıyoruz. Ama gerçek bu mu? Kadınların yalnızca cinsiyetlerinden dolayı daha fazla ödeme yapmak zorunda bırakıldığı bir sistemle karşı karşıyayız. Bu durum, yalnızca ürün fiyatlarından ibaret değil; toplumsal eşitsizliklerin ekonomiyle buluştuğu en açık noktalardan biri.
Pembe verginin ardındaki fiyatlandırma stratejileri nasıl işliyor? Şampuan, tıraş bıçağı, giysi ve oyuncak gibi birçok ürün, kadınlara yönelik olarak pazarlandığında neden aynı işlevi görmesine rağmen erkek versiyonlarına göre daha yüksek fiyatlarla sunuluyor? Hangi mekanizmalar bu eşitsizliği sürekli yeniden üretiyor ve en önemlisi buna karşı nasıl bir bilinç geliştirebiliriz?
Kadınlar, toplumun kendilerine yüklediği “bakımlı ve güzel olma” zorunluluğu nedeniyle alışverişlerinde estetik ve kaliteye daha fazla önem vermeye teşvik ediliyor. Erkekler ise işlevselliği öncelikli kılacak şekilde şekillendiriliyor. Bu, kapitalizmin toplumsal cinsiyet rollerini kullanarak nasıl manipüle ettiğinin bir yansıması. Kadınlar genellikle ayrıntılı paketleme, şık tasarımlar ve marka algısı gibi unsurlarla cezbedilirken, erkeklerin dikkatini “dayanıklılık” ve “pratiklik” gibi kavramlarla çekmek hedefleniyor.
Kadınlarla erkeklerin temel ihtiyaçları, biyolojik ve sosyal varlık olmaktan kaynaklanır ve birbirine oldukça benzerdir. Hijyen, giyim, sağlık ve kişisel bakım gibi alanlarda işlevsel farklılıklar yaratılacaksa bu farklar, biyolojik ya da fiziksel özelliklere göre bilimsel bir temele dayanmalıdır. Ancak çoğu tüketim ürünü için yaratılan ayrım, yapay ve ticari stratejiden ibarettir. Örneğin kadınlara yönelik sırt çantalarının daha küçük boyutlarda, pastel renklerde ve daha pahalı olması, kadınların ihtiyaçlarını değil, toplumsal bir beklentiyi yansıtır. Aynı şekilde erkek çantalarının “pratik” veya “sert” gibi etiketlerle pazarlanması, onların bireysel tercihlerinden çok toplumsal rollerine göre konumlandırıldığını gösterir. Oysa bir çantanın boyutu veya rengi, kullanıcının cinsiyetiyle değil, kişisel tercihleri ve ihtiyaçlarıyla ilgili olmalıdır.
Bu durumun absürtlüğünü anlamak için şu soruyu sormak yeterlidir: Aynı işlevi gören bir ürün neden iki farklı pazara ayrılarak fiyatlandırılıyor? Kadınlara yönelik ürünlerin daha pahalı olması, piyasanın bilinçli bir stratejisidir ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirir.
Kapitalizm sizler için işlevleri aynı fakat cinsiyetleri farklı sırt çantaları üretti. Her birine özel pazarlama stratejileri şöyledir:
Kadın Versiyonu – Elegance Edition
“Her detayında zarafet! Pastel tonlar, ince işçilik, altın kaplamalı fermuarlar… Siz sadece şıklığınızı konuşturun, biz de özeninize özen katalım!
Not: ‘Özel tasarım’ etiketiyle gelen bu fark, ekstra süslemelerin ödemesi gibi… Fiyat etiketinizde de görünür!”
Erkek Versiyonu – Rugged Edition
“Fonksiyonellik, dayanıklılık, minimalist tasarım! Asıl işe odaklanın; gereksiz süslemelerden uzak, işlevsel ve uygun fiyatlı.
Sadece ihtiyacınız olanı alın, çünkü hiçbir ekstra ‘zarafet vergisi’ ödemeyeceksiniz!”
Kapitalist sistemin temel güdüsü kâr maksimizasyonudur. Cinsiyet fark etmeksizin tüm bireyleri tüketici olarak gören bu sistem, kadınların tüketim alışkanlıklarından faydalanarak onları hedef kitle haline getiriyor. Kadınlara yönelik ürünlerin pahalı olmasının temelinde, “kadınlar bakımlı ve estetik olmalı” gibi toplumsal dayatmalar yatıyor. Reklamlarla beslenen bu algı, kadınların görünüşüne ve kişisel bakımına yatırım yapmasını zorunlu hale getiriyor. Böylece tıraş bıçağı pembe renge boyanıp “kadınlar için özel tasarım” etiketiyle iki katına satılıyor. Aynı şekilde, parfümler veya kıyafetler “feminen” bir hava katılarak fiyatlandırılıyor.
Bu cinsiyetçi fiyat farkı yalnızca Türkiye’ye özgü bir sorun değil. Küresel ölçekte, kapitalist tüketim politikalarının kadınları hedef alan bir uygulaması olarak karşımıza çıkıyor. ABD’de yapılan araştırmalar, kadınların kullandığı ürünlerin erkeklerinkine kıyasla ortalama %13 daha pahalı olduğunu gösteriyor. Fransa’da 2014 yılında düzenlenen bir kampanya, kadın tıraş bıçaklarının erkeklerinkinden %30 daha pahalı olduğunu vurgulayarak cinsiyete dayalı fiyat farklılığına dikkat çekti.
Dünyada Artan Tepkiler ve Mücadele Örnekleri
Bu durum dünya genelinde giderek artan tepkilere yol açmıştır. Bazı örnekleri şöyle sıralayabiliriz:
ABD: New York’ta 2015 yılında yayımlanan “Cinsiyete Dayalı Fiyat Farklılığı” raporu, tüketiciler arasında geniş bir farkındalık yarattı. Bu rapor, kadınların yaşamları boyunca aynı ürün ve hizmetler için erkeklere kıyasla binlerce dolar daha fazla harcadığını ortaya koydu. 2020 yılında California, pembe vergiyi yasaklayan bir yasa tasarısını kabul etti. Bu yasa, aynı özelliklere sahip ürünlerin farklı cinsiyetlere farklı fiyatlarla satılmasını engelleyen bir önlemdir.
Fransa: Feminist grupların öncülüğünde başlatılan kampanyalar, fiyat farklarının kadın tüketicilere yapılan haksızlık olduğunu savunarak şirketleri daha adil fiyat politikaları benimsemeye zorladı. 2014’te Monoprix gibi bazı büyük perakende zincirleri, kadın ve erkek ürünleri arasındaki fiyat farkını kaldırdı.
Kanada: Feminist hareketlerin baskısı sonucu kadın hijyen ürünleri üzerindeki %5’lik vergiyi 2015 yılında kaldırdı. Menstrüasyon ürünlerinin temel ihtiyaç olduğuna dikkat çekilerek bu ürünlerin “lüks” sınıfına dahil edilmesi eleştirildi.
Avustralya: Kadın tüketiciler ve feminist gruplar, uzun yıllar süren mücadelelerinin ardından 2019 yılında kadın hijyen ürünlerinden alınan vergiyi kaldırmayı başardılar.
Türkiye’de henüz bu konuda çok güçlü bir yasal düzenleme bulunmasa da sosyal medya platformlarında ve kadın hakları savunucuları arasında pembe vergiye karşı farkındalık çalışmaları giderek artmaktadır.
Bu adaletsiz fiyatlandırma sistemine karşı mücadele, toplumsal dayanışmayı ve kolektif örgütlenmeyi gerektirir. Sosyalist bir perspektiften bakıldığında, devletin fiyatlandırmalarda cinsiyet ayrımcılığını yasaklayan düzenlemeler getirmesi, tüketici kooperatifleriyle kadınların ihtiyaç duyduğu temel ürünlerin maliyetlerinin düşürülmesi ve toplumsal farkındalık çalışmaları yürütülmesi önemlidir.
Sizler için bir sırt çantası ürettik: Kadın ve Erkek Versiyonu–Standart Edition
Fiyat Eşitsizliğine Dur Deyin!
İki çantanın kapasitesi de dayanıklılığı da aynı, fark sadece ambalajında!
Pazarlama dünyası cinsiyet temelli “özel tasarım” numarasıyla size fazladan ödeme yaptırmaya çalışıyor. Artık gerçek değeri görün, cüzdanınız toplumsal adaletin bir parçası olsun.
Gerçek özgürlük, şeffaf fiyatlandırmada gizlidir!
Editör: Ebru Pektaş
Düzelti: Özlem Akcan
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin
Seslendirme: Filiz Kılıç
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖