Kitap / Film / Dizi Öznur Özkaya 4 Ağustos 2024
“Hayri Abi bana vurdu. Başım masaya çarptı. Yere düştüm. Ben onu ittim. Hayri Abi beni pastal masasının altına itti. Ben tekme attım. O kemerini çözdü. Avazım çıktığı kadar bağırıyorum: ‘Kurtarın!’ Eliyle ağzımı kapattı. Gene de bağırıyorum. Kimse duyup gelmiyor. Ben ona vuruyorum. Hayri Abi fermuarını açtı. Çırpınıyorum. ‘Ömer’e verirken iyiydi!’ diye bağırıyor. ‘Elin üç kuruşluk itleriyle düşüp kalkıyorsun ama!’ diyor. Hayri Abi patron. Ben, ‘Biz bi şey yapmadık Ömer’le,’ diyorum. ‘Yalan söyleme,’ dedi. Tokat attı. Ben ona bir tekme daha attım. Hayri Abi boğazımı sıktı. Ben bileğini ısırdım. Hayri Abi beni sikti.” (s.28)
Genç bir kızın kendisine nasıl tecavüz edildiğini anlatışı bu. Seray Şahiner’in pek samimi romanı “Antabus”un kahramanı Leyla; konfeksiyon atölyesinde çalışıp tüm kazancını babasının eline sayan, çalıştığı atölyede tecavüze uğrayan, yaşlı, alkolik Remzi’ye satılan, sürekli şiddete maruz kalan genç bir kadın. Yaşamı seçimleriyle değil kendine dayatılanlarla biçimlenen pek çok yurdum kadının sembolü.
Babaların ergen oğullarını geneleve gururla götürdüğü, aynı babaların kızlarının namusunu korumak için evden dışarı adımını attırmadığı bir toplumda yaşıyoruz. Böyle bir ortamda kızın tecavüze uğradığını söylemesi, ölümüne, tecavüzcüsüyle veya Leyla’nın kocası Remzi gibi biriyle evlendirilmesine yol açıyor. Tecavüzcü; kadının kendi kocasıysa, bunun bir tecavüz vakası olduğuna inanmıyor kimse, çünkü kocasıyla cinsel ilişkiye girmek, zaten kadının kadınlık görevidir.
‘İstemiyorum!’ demek de ne demektir? Söz gelimi, “Bence bu tecavüz meselesini biraz fazla abartıyorlar. (…) Ne var, ben her gün uğruyorum! (…) Evliyken olan tecavüzü kimse tecavüzden saymaz. Cilve falan sanıyorlar herhal: tecoş! Aaa, ben de kocama laf ettirmem. Ne de olsa nikâhlı tecavüzcüm!” (s. 41-42) diyen Leyla muzip bir ifade takınsa da, tiksinmenin ötesinde nasıl bir gamsızlık yaşadığını hissettirir.
Tecavüze uğrayan bakire değilse, kadının kaybının anlaşılır yanı yoktur. Bu kadın tecavüzle bekâretini kaybetmediyse neyini kaybetmiş olabilir? Tecavüze uğrayanın seks işçisi olduğu bir durumda ise, böyle bir iddiaya gülünüp geçilir, kayıtlara erkek mağdur sıfatıyla kaydedilir. Bir kız çocuğu olarak doğmak, ‘Aman, eteğinin altındaki hazinene iyi bak!’ cümlelerini duymak boynuna asılmış bir ağırlık gibidir. Bir söyleşisinde, “Erkeklerin büyüme evreleri şöyle sıralanıyor: ‘Göster pipini amcalara’, ‘Oğlumuz sünnet olup erkekliğe adım atıyor.’, ‘Oğlum milli oldu.’, ‘Her Türk asker doğar.’, ‘Erkek adam döver de sever de.’, ‘Erkek adamın erkek oğlu olur.’ Bir insanın omzuna doğar doğmaz cinsiyetten gelen bir üstünlük yüklenmesi büyük zulüm.” diyor Seray Şahiner. Erkeklere çocukluklarından itibaren pipileriyle üstünlük sağlayacağı aşılanırsa ve erkekler kadınlara yalnız ‘yararlanabildiğin kadar yararlan’ gözüyle bakarsa; kadın kadınlığını nasıl bilir?
Kadına karşı şiddet, kadına karşı ayrımcılığı kurumsallaştıran ataerkil ilişki sistemini sürdürmede bir araç olarak görülmektedir. Fiziksel, sözel, ekonomik, cinsel, psikolojik ve sosyal şiddet devlet eliyle desteklenmektedir. Kadından sorumlu devlet bakanlığı, aile ve sosyal politikalar bakanlığı olarak değiştirilmiş, devlet kadını değil aileyi korumayı seçmiş ve erkek egemen söylemin yanına dini söylemi de koyarak şiddet gören kadının karşısında bir tutum sergilemiştir. Her gün 3 kadının öldürüldüğü ülkemizde, devlet kadının saçından, vajinasından, işinden, aşından elini çekmedikçe Leylalar çoğalmaya devam edecektir.
Kızgınım, çünkü namuslu eş isteyip bacılarını namus uğruna gözünü kırpmadan öldüren, ancak her fırsatta başka bir kadının eteğinin altındakini düşleyen yahut namusun yalnız bacak arasında olduğunu sanıp beyni ve kalbi namussuz olan ikiyüzlü erkeklerle gün be gün örülüyor içinde yaşadığımız toplum. Kızgınım, 10 yaşındaki bir kıza tecavüz edenler ‘rızası vardı’ deyince, serbest bırakılıyor ülkemde. Kızgınım, Leyla benzeri pek çok kadın her alanda şiddete uğramakta her gün. Oysa kadınlar sadece kendileri gibi olabilmek istiyorlar, tıpkı “Ben, Osman kızı Leyla, Remzi’nin karısı Leyla oldum. Bana sorsalar, sadece ‘Leyla’ olmak isterim. ‘Leyla’yla Mecnun’ bile değil, düz Leyla…” (s.39) diyen Leyla gibi.
*Antabus, Seray Şahiner, Can Yayınları, Mayıs 2014.
Yazar Hakkında Bilgi
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Çeşitli edebiyat dergilerinde şiir ve öykü çevirileri ile eleştiri yazıları yayınlanmakta. ilerihaber.org haber sitesinin köşe yazarlarındandı. Çeviri kitapları arasında Bingo'nun Koşusu (Hitkitap), Paris Mimarı (Yabancı Yayınları), Kırık Dökük (Yabancı Yayınları), Yıldız Gemisi Askerleri (İthaki Yayınları), Kusursuzlar (Yabancı Yayınları), Benim İçin Hatırla (Yabancı Yayınları), 7 Korku (Dedalus Kitap), Poe Tüm Hikayeleri (Ren Kitap) bulunmaktadır.
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖