Background

“Kötülüğü, kötücül insanları lanetliyorum…” 

Öznur Özkaya

2024 Uluslararası Ankara Öykü Günleri’nin konuk yazarlarından Bora Chung ile öyküler, yazarlık ve çevirmenlik üzerine söyleştik…

Kanıyla erkek kardeşini besleyen bir kız, efendilerinden intikam almaya çalışan robotlar, ölümcül bir laneti olan tavşanlı lamba, bir kadının evindeki klozetinde beliren ve ona “Anne!” diye seslenen yamru yumru küçük bir kafa, adet döngüsü bozulduktan sonra doğum kontrol hapları sebebiyle hamile kalan ve bekar annelik sorun olarak görüldüğü için gazete ilanıyla baba aramak zorunda bırakılan bir kadın ve daha nicesi… Evet, bunlar Güney Koreli yazar Bora Chung’ın Sevda Kul tarafından dilimize çevrilmiş “Lanetli Tavşan” adlı kitabından örnekler. 2022 Uluslararası Booker Ödülleri’nde aday olmuş, içinde soluk soluğa okuyabileceğiniz on farklı hikaye olan öykü kitabı “Lanetli Tavşan” fantastik, bilim-kurgu, psikolojik gerilim ve hatta korku edebiyatına bulanmış, keyifle okunan karma öykülerden oluşuyor. Bora Chung ayrıca Uluslararası Ankara Öykü Günleri’nin bu yılki konuk yazarlarından. Chung ile öykü günleri, yazma serüveni ve öyküleri üzerine konuştuk.

– Okurlarımıza kendinizi tanıtır mısınız?

Merhaba! Bu bildiğim tek Türkçe kelime. İsmim Bora. Korku hikayeleri yazıyorum. Türkiye’deki okurlarla tanışmaktan dolayı onur duyuyorum. 

– Bu yıl Uluslararası Ankara Öykü Günleri konuk ülke olarak Güney Kore’yi seçti. Siz de katılımcı yazarlardan birisiniz. Bu organizasyon hakkında neler dersiniz? Daha önce Türkiyeli yazarlardan okuduğunuz kitaplar oldu mu?

Aslında Ankara’ya gidebilmeyi, organizasyonda yazarlar ve okurlarla yüz yüze olabilmeyi çok istedim ama programımdaki açmazlar nedeniyle katılamıyorum. Bana karşı son derece nazik davranan Türkiye’deki okurlarımdan özür diliyorum.  Ve Uluslararası Ankara Öykü Günleri çevrimiçi katılım sağlamama olanak tanıdığı için de çok mutluyum. 

Türk Edebiyatı’ndan okuduğum  tek eser Ayşe Kulin’in “Last Train to Istanbul” adıyla yayınlanan romanı. Yazarın anlatıcılığından ve verdiği zengin ayrıntılardan oldukça etkilendim. Kore’deki kitap evlerinde sadece Orhan Pamuk’un çeviri romanları bulunuyor. Elbette Pamuk da önemli bir yazar, ama biliyorum ki Türkiye’deki tek önemli yazar o değil. Bu aralar özellikle Türk kadın yazarlarını araştırıyorum. 

-” Lanetli Tavşan” on öyküden oluşuyor. Ve kitaptaki ana temalar yoksulluk, kadın meseleleri, engellilik, azınlıklar ve teknoloji. Neden özellikle bu konulara odaklandınız? Bu öyküleri yazarken vermek istediğiniz net mesaj neydi?

Toplumda “yeterince normal sayılmayan” ya da saygı uyandıracak nitelikte  “insan sayılmayan”  bireylerin yaşamlarıyla ilgileniyorum. Öyküleri yazarken asla mesaj kaygısı gütmedim, zaten öyküleri farklı dönemlerde benzer tema çerçevesinde yazdım. Ama düşününce kötülüğü, kötücül insanları  lanetliyorum ve özellikle çocuklar ile kadınlara karşı despotluk yapanların cezalandırılmasını istiyorum.  Bu da bir mesaj sayılır. 

– Şunu kesinlikle söylemeliyim ki “Lanetli Tavşan”ı çok beğendim. Kitaptaki öykülerde korkularımıza, patriarkaya ve kapitalizme ait zulümlere değiniyorsunuz. Bu kadar önemli konuları işlerken fantastik öğelerden nasıl ve neden yararlanıyorsunuz?  

Teşekkür ederim. Koreliler biraz batıl inançlıdır, hayali öğelere bayılırlar. Ben pek çok halk hikayesi ve şehir efsanesi dinleyerek büyüdüm. Bu yüzden gündelik yaşamda fantastik öğeleri bulmayı da öğrendim. Ayrıca kendi çocukluğunuzu anımsarsanız,   düşüncelerinizin ve hislerinizin yetişkinler tarafından nasıl zapturapt altına alındığını veya karmaşık durumlarda kimsenin düzgün bir açıklama yapmadığını bilirsiniz. Bu tip anlar ve anılar benim zihnimde hep bir korku veya fantastik öykü biçiminde gelişti. Halen bazı durumlarda zihnim bulanır, korkarım, öfkelenirim, ama artık bunların nedenini, kendime nasıl açıklayabileceğimi ve bu durumları nasıl sonlandırabileceğimi biliyorum. 

– Özellikle “Kafa” ve “Bedenleşme” adlı öykülerinizi çok sevdim. Gerçekten etkileyiciler. Bu öyküler ışığında kadın kahramanların patriarkal yapılara karşı meydan okuyuşunu bize biraz anlatır mısınız? 

Kadın kahramanların bir meydan okuma içinde olduklarını düşünmüyorum. Bu kadınlar ne yapmaları, nasıl yaşamaları kendilerine dikte edilen kadınlar. Yaşadıkları olaylar tuhaf tabii. Biri tuvaletteki artıklarından oluşan bir kafayla tanışıyor, diğeri cinsel ilişkiye girmeden gebe kalıyor. Ve bunlar sanki doğal şeylermiş gibi, nedenine ve nasılına bakmadan yaşıyorlar. Bu tip yaşamlara gerçek hayatta o kadar sık rastlanıyor ki. Özellikle Asya’daki çocuklar ve kadınlar sorgulamadan, baskı altında yaşıyorlar. Bu sadece yazıldığında, bir öyküde belirdiğinde insanlar saçmalığı ve tuhaflığı daha net görüyorlar.

– Korku, grotesk öğelerini ve mitleri birlikte kullanıyorsunuz. Bu öğelerin iyi öykü yazmadaki önemi nedir?

İlk olarak söyleyebilirim ki bunlar yazıya eğlence katıyor. Popüler edebiyat ürünü olsa da ben her zaman bir korku yazarı olduğumu düşünürüm. Öykülerim bana ilginç ve eğlenceli görünmezse, okura da görünmeyecektir. Öte yandan toplumun marjinal insanları nasıl tehdit ettiğini gördükçe de sinirleniyorum . Yazdıklarımla insanlara ayrımcılığı ve insanlık dışı davranışları göstermek istiyorum. Bunlar zaten korkutucu şeyler ve ne yazık ki gerçeklik hayal edebileceğim pek çok şeyden daha dehşet vericidir. 

“Lanetli Tavşan” uluslararası bir ün kazandı. Bu kadarını bekliyor muydunuz? Farklı ülkelerin okurlarından, özellikle Türkiye’deki okurlardan nasıl dönüşler aldınız? Uluslararası popülerlik bir yazar olarak sizin için ne anlama geliyor? 

Aslına bakarsanız yazar olarak bir başarı beklentim hiç olmadı. “Lanetli Tavşan” özgün dilinde 2017’de yayınlandı ve pek de fazla satmadı. Bu gerçeği kabullenmiş, başka dillere çevrilip başka ülkelerde yayınlanabileceğini hayal bile etmemiştim. Türk okurların “Lanetli Tavşan”ı beğenmesinden ötürü hem şaşkın hem de mutluyum. Uluslararası ün gerçeklik hissi yaratmıyor ve biliyorum ki rahatı bulmuş gibi davranmamalı, daha çok çaba sarf etmeliyim. Türk okurlarımı korkutacak, düşündürecek daha yaratıcı yöntemler bulmam gerek. 

– Kitabınızı Türkçeleştiren çevirmeninizle tanıştınız mı? Öykülerinizdeki kültürel farklılıkların Türkçe konuşan okurlara etkili bir biçimde aktarıldığından nasıl emin olursunuz? Çeviri sürecinde yazarın sesinin birliğinin / bütünlüğünün önemi denince neler söylersiniz? 

Türk çevirmenim Sayın Sevda Kul ile bir kez çevrimiçi görüşmemiz oldu. Gerçekleştirdiğimiz mini çevrimiçi bir etkinlikte de Türk okurlar  Sevda Kul’un çevirisinin oldukça doğal ve kusursuz olduğunu söylediler. Böyle harika bir çevirmenim olduğu için müteşekkirim. Ben de çevirmenim ve çevrilen eserlerin çevirmene ait olduğuna inanırım. Kitap çevrildikten sonra artık yazara ait değildir. Çeviri dilden pek çok şey alıp götürür, fakat çevirmenim kitap dünyasını, Türkiye kültürünü, geleneklerini, tarihini ve yaşam stilini biliyor. Eminim ki çevirmenim öykülerimi mümkün olan en iyi biçimde Türkçeye aktarmıştır. Okurlardan dönütler de bu anlamda gayet iyi. 

* Üç roman ve üç öykü derlemesi olan Bora Chung, Yale Üniversitesi’nde Rusça ve Doğu Avrupa üzerine yüksek lisans, Indiana Üniverstesi’nde ise Slav edebiyatı üzerine doktora eğitimi aldı. Yonsei Üniversitesi’nde Rus Dili ve Edebiyatı derslerinin yanı sıra bilimkurgu dersleri verdi. Rusça ve Lehçe’den modern edebiyat eserlerini Korece’ye çeviriyor.

Künye:

 – Lanetli Tavşan, Bora Chung, Çev: Sevda Kul, İthaki Yayınları, 2023.

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation