Serbest Kürsü Ayten Polat Akkaya 13 Haziran 2024
Araştırmalar, esneklik politikalarının kadın çalışanlar üzerindeki negatif etkilerini ortaya koyuyor. Esnek çalışma düzenlemeleri, kadınların iş tatminini artırabilirken, kariyer gelişimlerini olumsuz etkileyebiliyor. Erkeklerin ise bu düzenlemelerden daha fazla fayda sağladıkları ve kariyerlerinde daha hızlı ilerledikleri anlaşılıyor.
Pandemi pek çok alan gibi iş dünyasında da büyük bir değişime, dönüşüme sebep oldu. Teknolojinin sunduğu imkânlarla iş yapış biçimlerimiz değişti; esnek çalışma modelleri, uzaktan çalışma, hibrid çalışma gibi pek çok yeni kavram ve yaklaşım hızla benimsenip hayatın normali haline geldi. Bugüne baktığımızda bir çok çalışanın, bu esnek çalışma modellerinden oldukça da memnun olduğu anlaşılıyor. Bununla birlikte, iş hayatındaki bu değişimi, dönüşümü kapitalist üretim ilişkileri ve bu ilişkilerde kadının yeri açısından de ele almak önemli olabilir.
Esnek çalışma modelleri genellikle çalışan memnuniyetini artıran, kurumların insan odaklı yaklaşımına örnek gösterilen çözümler olarak sunuluyor bize. Peki, esnek çalışma politikalarının temel amacı gerçekten çalışanların memnuniyeti mi? Acaba bu modellerin öncelikli amacı, kapitalist sistemin işgücü üzerindeki kontrolünü artırarak maliyetleri düşürmek ve üretkenliği artırmak olabilir mi? Mesela uzaktan ve/veya esnek çalışma saatleri, kadınların ev ve iş sorumluluklarını daha da iç içe geçirerek, kadın emeğinin görünmez kılınması ve değersizleştirilmesi sorununu daha da derinleştiriyor olabilir mi?
Nancy Fraser ve benzeri teorisyenlerin toplumsal cinsiyet ve kapitalizm ilişkisi üzerine yaptığı çalışmalar, kadın emeğinin sistematik olarak değersizleştirildiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu bağlamda, esnek çalışma modellerini bu gerçeklikten bağımsız düşünmek eksik ve hatalı bir bakış açısı olabilir. Esneklik politikaları ilk bakışta kadınlara özgürlük ve esneklik sağlıyor gibi görünebilir. Ancak işin pratiğinden iyi biliyoruz ki iş ve ev sorumluluklarının iç içe geçmesiyle kadınlar üzerindeki yük daha da artıyor. Bu durum, iş-yaşam dengesini sağlamakta zaten bin bir türlü zorluk çeken kadınların hayatını daha da zorlaştırıyor, bununla da kalmayıp kariyer gelişimlerinde dezavantajlı duruma düşmelerine yol açıyor. Dolayısıyla patriyarka ve kapitalizmin baskısı altında zaten çok zor bir hayat süren kadınlar için esneklik politikalarının avantaj sağladığını düşünmek pek de gerçekçi bir bakış açısı olmayabilir.
Esneklik Politikalarının Kadınlar İçin Gizli Bedelleri
İş-Yaşam Dengesi: Kadınlar kendilerine biçilmiş toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle iş ve yaşam dengelerini sağlama konusunda erkeklere göre daha fazla zorluk yaşamaktadır. Esnek çalışma saatleri, erkeklere hobilerine veya dinlenmeye zaman ayırma fırsatı verirken, kadınlar çocuk bakımı ve ev işleri gibi ek sorumluluklarla uğraşmak zorunda kalır. Bu durum, kadınların iş-yaşam dengesini kurmasını neredeyse imkânsız hale getirir.
Aile ve Kariyer Dengesi: Esnek çalışma saatleri, anne olan kadınlar için başlangıçta rahatlama sağlayabilir. Ancak çocuk bakımı ve ev işleriyle ilgilenmek, kadınların kariyerlerinde ilerlemelerini engelleyebilir. Erkekler genellikle bu tür ev içi sorumluluklardan muaf tutulur ve esnek çalışma saatlerini işlerine odaklanmak için kullanabilirler. Silvia Federici’nin ev içi emeğin kapitalist sistem içinde nasıl sömürüldüğüne dair çalışmaları, bu durumu daha da netleştiriyor aslında. Çünkü Federici’ye göre ev içi emek kapitalist üretim ilişkilerinin temelidir ve kadınların evde ücretsiz olarak çalışması, kapitalistlerin iş gücü maliyetlerini düşürmelerine olanak tanır. Esnek çalışma modelleri, bu sömürüyü artırarak kadınların emek gücünü daha da değersizleştir.
Ruh Sağlığı ve Refah: Esnek çalışma düzenlemeleri, kadınların ruh sağlığını ve genel refahını da derinden etkileyebilir. Uzaktan çalışmanın zorlukları, özellikle kadınlar için daha belirgin hale gelir. Örneğin çocukların sürekli dikkati dağıtması, kadınların işlerine odaklanmalarını zorlaştırır ve bu da ruhsal olarak daha büyük bir yük oluşturur. Oysa erkekler genellikle evde daha sessiz ve kesintisiz bir çalışma ortamı bulabilirler. Toplumun kadınlara yüklediği roller, bu eşitsizliği esnek çalışma modellerinde daha da pekiştirir. Çünkü kadınlar evde olduklarında çalışıp çalışmadıkları pek de önemli değildir; toplum onlardan evin düzenini sağlamalarını, eşlerine en iyi ve huzurlu çalışma koşullarını sunmalarını bekler. “İyi eş” ve “iyi anne” olma kriterleri bu ağır şartlara bağlanmıştır çünkü.
Eşitsizliklerle Mücadele: Kadınların Karşılaştığı Zorluklar ve Çözümler
Adil Uygulama Eksikliği: Esneklik politikalarının uygulanmasında toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Aynı pozisyonda çalışan bir erkek ve bir kadın, esnek çalışma imkânı sunulduğunda, erkek çalışan işine daha fazla odaklanabilirken, kadın çalışan ev içi sorumluluklarla mücadele etmek zorunda kalabiliyor.
Kariyer Fırsatlarını Kaçırmak: Esnek çalışma düzenlemeleri sayesinde kadınlar iş gücüne daha uzun süre katılabilirken bu esneklik onların terfi ve yükselme fırsatlarını kaçırmaları anlamına da gelebiliyor. Kadınlar bu esnekliği ev içi sorumluluklarını daha rahat yerine getirme lehine kullanmak durumunda kalırken, erkek meslektaşları işyerinde daha fazla zaman geçirerek kariyer fırsatlarını daha iyi değerlendirebiliyorlar.
Ekip Çalışması ve Görünürlük: Esnek çalışma düzenlemelerinin dezavantajları sadece toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile sınırlı değil. İşyerinde yüz yüze iletişimin azalması, ekip çalışmasının zorlaşması ve iş performansının uzaktan değerlendirilmesinin zorlukları gibi diğer faktörler nedeniyle de kadınlar dezavantajlı olabilir. Bu durum, kadınların işyerinde daha az görünür olmasına ve fırsatları kaçırmasına yol açabilir örneğin.
Devlet Politikalarının Kadınları Geleneksel Rollere Mahkûm Etmesi Türkiye’de devletin esneklik politikaları ve kadın istihdamı konusundaki tutumu, kadınların yalnızca yetersiz kalmasına yol açmaz, aynı zamanda bilinçli bir tercihle kadınları eş ve anne kimliğine sıkıştırmayı hedefler. Aile kavramının kutsallaştırılması ve kadının bu bağlamda tanımlanması, patriyarkal düzenin sürdürülmesine hizmet etmektedir. Bu politikalar, kadınların bireysel hak ve özgürlüklerini geri plana atarak iş gücüne katılımını ve kariyer gelişimini engelleyen politikalar olarak karşımızda durmaktadır.
Devletin kadın istihdamını artırmada yetersiz kalmasının arkasında, toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren ve kadınları aile içinde tanımlayan bir yaklaşım yatmaktadır. Bu yaklaşım, kadınların ev içi sorumluluklarını artırırken iş gücüne katılımlarını ve kariyerlerinde ilerlemelerini zorlaştırmaktadır. Bu yaklaşım, esnek çalışma modelleri gibi temelde çalışanların hareket alanını genişleten avantajlar sunulsa bile, bu fırsatların kadınlar için yeterince geçerli olmamasına, kadınların dezavantajlarının daha da artmasına hizmet etmektedir. Devlet politikalarının bu bağlamda daha eleştirel bir şekilde değerlendirilmesi ve bu politikaların toplumsal cinsiyet eşitsizliğini nasıl derinleştirdiğinin altının net bir şekilde çizilmesi, kararlı bir şekilde mücadele edilmesi elzemdir
Öneriler ve Olası Çözüm Yolları
Sendikalar ve Kadın Dernekleri: Kadınlar sendikalara ve kadın derneklerine katılarak iş gücü haklarını savunmalı ve kolektif güçlerini artırmalıdır. Sendikalar, toplu sözleşmelerde esneklik politikalarının adil uygulanmasını talep edebilir ve kadınların karşılaştığı eşitsizlikleri gündeme getirebilir. Kadın dernekleri ise iş yerlerinde cinsiyet eşitliğini teşvik eden eğitim programları ve farkındalık kampanyaları düzenleyebilir.
Eşitlikçi Politikalar ve Uygulamalar: Toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmak ve kadınların iş gücüne katılımını destekleyecek politikalar geliştirmek gerekmektedir. İş yerlerinde eşitlikçi uygulamaları teşvik etmek, kadınların kariyer gelişimini destekleyen programlar oluşturmak ve toplumsal cinsiyet rollerini sorgulayan eğitim kampanyaları düzenlemek bu mücadelenin önemli unsurlarıdır. İsveç gibi sosyal refah seviyesi yüksek ülkelerdeki ya da sosyalist politikalar güden ülkelerdeki uygulamalar örnek alınabilir. Bu ülkelerde esnek çalışma saatleri ve uzaktan çalışma modelleri, devlet destekli çocuk bakım hizmetleri ve aile politikaları ile desteklenmekte, bu sayede kadınların iş ve aile dengesini sağlamalarına yardımcı olunmaktadır.
İşverenlerin Rolü: Esneklik politikalarını cinsiyet eşitliğini gözeterek adil bir şekilde uygulamaları, kadınların ev içi sorumluluklarının farkında olarak destekleyici çözümler geliştirmeleri gerekmektedir. Örneğin, iş yerinde çocuk bakım hizmetleri sunmak veya çalışan annelere özel izinler sağlamak kadınların iş-yaşam dengesini sağlamalarına yardımcı olabilir. İşverenlerin, çalışanların ihtiyaçlarını anlamak ve onlara destek olmak için açık iletişim kanalları oluşturması da büyük önem taşır.
Devletin Rolü: Yasal düzenlemeleri güçlendirmek ve destek programları oluşturmak gerekmektedir. Esneklik politikalarının yasal çerçevesini güçlendirmek, iş yerlerinde uygulanmasını teşvik etmek ve denetlemek gerekmektedir. Kadın çalışanların esnek çalışma düzenlemelerinden eşit şekilde faydalanmalarını sağlamak için yasal düzenlemeler yapılmalı, örneğin çocuk bakımı, yaşlı bakımı gibi hizmetlere erişimi kolaylaştıracak teşvikler, destekler sağlanmalıdır.
Farkındalık Kampanyaları: Kampanyalar, esneklik politikaları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında bilinçlendirme amacı taşımalıdır. Kadınların iş gücüne katılımını destekleyen ve toplumsal cinsiyet rollerine dair farkındalığı artıran bilgilendirici kampanyalar, daha adil ve eşitlikçi bir çalışma ortamı yaratmada önemli bir rol oynayabilir.
Bu adımlar, kadınların esnek çalışma düzeninde daha adil ve eşitlikçi bir çalışma ortamı bulmalarına yardımcı olabilir. Ancak, kadına biçilen bu toplumsal rollerin ve etkilerinin patriyarkal kapitalist düzenin bilinçli ve sistematik bir çıktısı olduğunu unutmamak önemlidir. Dolayısıyla kalıcı ve gerçek çözümlerin, düzenin unsurlarından gelmeyeceğinin farkında olmak gerekmektedir. Gerçek ve kalıcı değişim ancak kadınların inatçı mücadelesiyle mümkün olabilir. Sermaye ve devletin daha dengeli ve adil bir iş yaşamı yaratmaları noktasında itici ve belirleyici güç, kadınların kararlılığı ve direnişi olacaktır.
Sonuç:
Pandemi sonrası dönemde esneklik politikaları ve uzaktan çalışma modelleri, iş hayatında köklü değişiklikler getirdi. İlk bakışta avantajlı gibi görünen bu esneklik, kadınlar açısından karmaşık etkiler yaratıyor. Ev içi ve işyeri sorumluluklarının iç içe geçmesi, kadınları daha dezavantajlı hale getirirken, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini de derinleştiriyor. Çocuk bakımı ve ev işleri gibi ek sorumluluklarla uğraşmak zorunda kalan kadınlar, işlerine yeterince odaklanmakta zorlanırken, erkekler genellikle evde daha destekleyici bir ortam bulabiliyor.
Araştırmalar, esneklik politikalarının kadın çalışanlar üzerindeki negatif etkilerini ortaya koyuyor. Esnek çalışma düzenlemeleri, kadınların iş tatminini artırabilirken, kariyer gelişimlerini olumsuz etkileyebiliyor. Erkeklerin ise bu düzenlemelerden daha fazla fayda sağladıkları ve kariyerlerinde daha hızlı ilerledikleri anlaşılıyor.
Bu bağlamda, kadınların iş hayatında eşit şartlarda yer alabilmesi için adil uygulamaların hayata geçirilmesi, destekleyici ortamların sağlanması ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmesi elzemdir. Kadına biçilen toplumsal rollerin ve etkilerinin patriyarkal kapitalist düzenin bilinçli ve sistematik bir çıktısı olduğunu unutmamak önemlidir. Gerçek ve kalıcı çözümler, düzenin unsurlarından gelmeyeceği aşikârdır. Aslolan kadınların inatçı mücadelesidir, sermayenin ve devletin daha dengeli ve adil bir iş yaşamı yaratmaları noktasında itici ve belirleyici güç yine kadınlar olacaktır.
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖