Üniversitelerimizdeki ‘Sıkı Tedbirler’ Bizim İçin Değilse Kimin İçin?
ODTÜ’de geçtiğimiz hafta akşam saatlerinde kampüs içindeki bir kadın yurduna okul öğrencisi olmayan yabancı bir erkek girerek koridorlarda kız arkadaşını aradığını söyleyip odaların kapılarını çaldı ve hatta kadın öğrencilerin yatak odalarına kadar girdi. Yurt danışması durumu fark ettikten sonra katları dolaştı, ardından yurda izinsiz giren bir erkek şahsın olduğunu anons etti. Kişinin yurda ve kampüse nasıl giriş yaptığı bilinmiyorken, bir süre sonra kampüs içinde yer alan başka bir kadın yurduna aynı şahsın giriş yaptığı öğrenciler tarafından danışmaya ve yurda gelen güvenliğe iletildi. ODTÜ öğrencisi olmayan şahsın yakalanmasının ardından yurt yönetimine ve güvenliğe uyuşturucu etkisinde olduğu ve yurtta kız arkadaşını aradığına dair ifadesini verdiği öğrenildi.
Erkek yurtlarında uygulanmayan denetim mekanizmaları, kadın yurtları söz konusu olduğunda belirli bir saatten sonra yurt kapılarının kilitlenmesi, kadın öğrenciler yarım saat geciktiğinde bile tutanak tutulması ve savunma yazdırılması, yangın merdivenlerine alarm konulması gibi uygulamalarla sıkı şekilde kontrol ediliyor. Olayın olduğu akşam da öğrencilere savunma yazdırıldığı için, danışmanın içeri girdiğini görmediği şahsın nasıl kadın yurtlarına giriş yaptığı bilinmiyor. Bir yandan ODTÜ mezunlarının girişini ayda bir kere olarak kısıtlayan, kimi mezunların girişini tamamen yasaklayarak ODTÜ kültürünü baltalamayı amaçlayan rektörlük idaresi, geçtiğimiz dönem okul öğrencilerinin araçlarının kampüse girebilmesini sağlayan taşıt pullarını da hiçbir gerekçe göstermeden yasaklamıştı. Ancak dün akşam okul öğrencisi olmamasına karşın kadın öğrencilerin yatak odasına kadar giren şahsa ilişkin öğrencilere bir açıklama yapmadı.
ODTÜ’nün kayyum rektörü Verşan Kök ve rektörlük idaresinin yürürlüğe koyduğu güvenlikçi politikaların kadın ve LGBTİ+ öğrencilerin yaşam tarzlarına müdahale etmek için kullandığı da uzun süredir bilinen bir durum olmasıyla birlikte dün yaşanan olay tekrardan bu durumu tasdikledi. ODTÜ öğrencilerinin Bahar Şenliği için talep ettiği Devrim sahnesini vermemek için öğrencilerin güvenliğinin sağlanamadığını, kampüs dışından girişler yapıldığını ve takibinin yapılamadığını bahane eden rektörlük idaresinin dün akşam yaşanan olaya ilişkin bir açıklama yapamıyor olması şaşırtıcı değil.
Saray Rejimi’nden aşina olduğumuz cezasızlık politikalarının bir örneğini de ODTÜ’de sergileyen Verşan Kök, taciz ve istismarlara ise CİTÖB’ü işlevsizleştirip faillere cezasızlık vererek karşılık veriyor. Kampüste temel haklarını talep eden ve kampüsleri güvenli alan haline getirmek için bir araya gelen öğrencileri ise soruşturmalarla ve yasaklarla yıldırmaya çalışıyor.
Kampüs genelinde ve özellikle yurt bölgelerinde aydınlatma sağlanmadığı için karanlık olan yollarda yürürken kadın ve LGBTİ+ öğrencilerin kendilerini güvende hissetmediğine ilişkin şikayetlerini görmezden gelen rektörlük, öğrencilerin güvenliğini sağlamak için harcaması gereken bütçeyi Devrim’in karşısına yeni bir çim amfi yaparak harcıyor. Yemekhanede personel eksikliği varken, laboratuvar ve derslik imkanları yetersizken, bütçenin çim amfi ve yeni ÖGB personelleri için ayrılması kayyum rektörün izlediği güvenlikçi politikaların asıl sebebinin öğrencilerin güvenliği olmadığı, aksine öğrencilerin kendilerini güvende hissedecekleri, cinsiyet eşitlikçi alanlar yaratabildikleri, devrimci geleneklerine sahip çıktıkları bütün alanların iktidar eliyle parçalanması için alınan önlemler olduğu da görülmektedir.
ODTÜ kampüsü içindeki kadın yurtlarında yaşanan bu olay bir kez daha bizlere güvenli sandığımız hiçbir alanın mücadelemiz olmadan korunamayacağını, kadın ve LGBTİ+lara yönelik kısıtlayıcı politikalara karşı ancak mücadelemizi büyüterek cevap verebileceğimizi hatırlatmış oldu.
