Background

Cinsiyet Eşitliğinin Hedeflenmediği Yeni Türkiye’nin Maarif Modeli

Geleneksel cinsiyet rollerinin kırıldığı, cinsiyete dayalı eşitsizliğin ortadan kaldırıldığı bir eğitim sistemi mümkün mü?

Her toplum, her siyasi otorite, varlığının devamı için belli normların devam etmesini istiyor. Toplum, kadınlara ve erkeklere uygun görülen kişilik özelliklerini, davranışları ve sorumlulukları, toplumsal cinsiyet kalıpları haline getiriyor. 1 Ne yazık ki dünyanın hangi coğrafyasına bakarsak bakalım şiddet, yaşanan çatışmalar, istikrarsızlıklar ve yüksek göç oranları özellikle cinsiyete dayalı şiddetle ilişki olduğu dünya çapında bilinen, çok önemli bir sorundur.2

Eğitim ve toplum arasında güçlü bir bağ vardır. Birinin değişimi diğerini etkiler. Toplumsal yapıyı şekillendirmek için ilk adımlar eğitimle atılabilir ve eğitim sisteminin temelleri de toplumun yapısı tarafından belirlenebilir. 3 İşte tam da bu bağlamda iktidarın demokratik yapıyı bozmak, tek adam rejimini oluşturmak ve sürdürmek için Milli Eğitim aracılığıyla biat kültürünün hakim olduğu, bilimi reddeden, gerici eğitim politikalarını ÇEDES gibi projelerle hayata geçirdiği görülmektedir. Kadınların yaşamlarının kontrolünü yeniden ele alma gereksiniminden ortaya çıkan feminist mücadelenin kazanımlarının yarattığı kamuoyu baskısı ve Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması (CEDAW) Sözleşmesi, Pekin Eylem Planı gibi uluslararası sözleşmelerin etkisiyle bazı hükümetler toplumsal cinsiyete duyarlı bir eğitim sağlamak için yeni müfredatlar oluşturarak adımlar atmışlardır. Ancak bu değişiklikler çoğu zaman köklü bir anlayış değişikliği değil sembolik ve ufak, şekli değişiklikleri ifade etmektedir.

Eğitim, erken çocukluk eğitiminden başlayarak cinsiyet eşitliğinin ve cinsiyet farkındalığının teşvik edilmesinde önemli roller oynar. Çocukların toplumsal cinsiyet eşitliğini öğrenmesi, toplumun gelişebilmesi için gerekli olan saygı, empati ve adalet gibi değerleri öğrenmelerini de sağlar. Ancak ilkokul ve ortaokul düzeyindeki derslere ait öğretim programları ve kullanılan ders kitaplarının içeriklerinin toplumsal cinsiyet kavramı bağlamında değerlendirildiği araştırmalarda cinsiyet eşitliğini destekleyecek çok az değişiklik dikkat çekmektedir. Yüzlerce yıldır devam eden temsillerde kadınların genellikle evde, ev içi işler ve bakım görevleriyle meşgul olduğu, erkeklerin ise liderlik veya profesyonel rollerde tasvir edildiği klişeler sürmekte, geleneksel cinsiyet farkları ve bu çerçevede düzenlenmiş olan eğitim anlayışı patriyarkal toplumlarda korunmaya çalışılmaktadır. Örneğin Demirhan’ın4 4. sınıf insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi ders kitabını incelediği araştırmasında, metinlerde toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yapılmasına karşın özellikle mesleklere ait kalıp yargıların ön plana çıktığı ve metinlerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin dikkat çektiği görsellerle temsil edildiği belirtilmiştir. İlköğretim ders kitaplarında yapılan incelemelerde -erkeklerin daha cesur kadınların ise daha kırılgan olmaları gibi- hem metin içeriklerinin hem de kadın ve erkek görsellerinin geleneksel kalıp yargıların ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yeniden üretilmesine zemin hazırlayacak nitelikte olduğu ifade edilmektedir. 5

Yeni Türkiye Maarif Modeli’ni ele alacak olursak, “kadın” ve “erkek” ifadelerinin ortak metin ve okul öncesi eğitim programında “erdem-değer-eylem” tablosu içerisinde yalnızca birer defa kullanıldığı görülmektedir: D1.1.6. Toplumsal hayatta kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu bilir. Ortak metinde “cinsiyet” sözcüğü hiç kullanılmamışken 392 sayfalık okul öncesi eğitim programında, örnek sunulmadan, 1 defa “toplumsal cinsiyet rollerini” öğrenmekten bahsedilmiştir. 

Cinsiyet kimliği bağlamında terimlerin ders programlarındaki kullanımına baktığımızda; Tarih ders programında (9., 10. ve 11. Sınıflar) 3 defa; İnsan Hakları, Vatandaşlık ve Demokrasi ders programında (4. sınıf) 1 defa kadın; Sosyal Bilgiler ders programında (4. 5. 6. ve 7. sınıflar) 3 defa kadın, 1 defa erkek; Türkçe ders programında (ortaokul) 1’er defa kadın ve erkek ve Felsefe ders programında (10. ve 11. sınıflar) “Farklı medeniyetlerde felsefeye katkısı olan kadın düşünür ve filozoflar hakkında bir sunu hazırlanabilir.” uygulama önerisiyle 1 defa kadın sözcüğü yer almaktadır. Bunun yanı sıra 1., 2. ve 3. sınıflar için hazırlanmış olan Hayat Bilgisi ders programında “Ailem ve Toplum” öğrenme alanında öğrencilerin “Aile içindeki görev ve sorumlulukları belirlemeleri ve Aile bireyleriyle görev ve sorumlulukları ilişkilendirmeleri” hedeflenmiştir. Hedef içeriklerinde cinsiyet farklılıklarına dair hiçbir şey yoktur. Çalışma materyallerinde cinsiyete dayalı kaynaklar olup olmadığı açık değildir. Peki saygı, sevgi, aile, dostluk, estetik, adalet, özgürlük gibi değerleri müfredatın temel taşı yapan bakanlık (iktidarın pek çok temsilcisinin çeşitli zamanlarda sarf ettikleri “Kadın mıdır, kız mıdır?”, “Hanımefendi, bir kadın olarak sus!” ya da “Evli bir bayan milletvekili, çocuğu olan milletvekili, kendisiyle ilgili organını nasıl böyle açıkça konuşabilir, nasıl bundan yüzü kızarmaz?” ifadelerinde de görüldüğü gibi), cinsiyet kavramlarını bile kullanmaktan kaçınırken hangi metinlerle, hangi görsellerle, hangi örneklerle bu değerleri öğrencilere kazandırabilir? Üstelik iktidarın en üst makamı, LGBTİ+ bireylerin aile kurumu için bir tehdit olduğunu ve cinsiyet çeşitliliğinin kökünü kurutacağını söylerken!

Eğitim, erken çocukluk döneminden başlayarak cinsiyet eşitliğinin ve cinsiyete dayalı eşitsizliklere yönelik farkındalığın gelişiminin teşvik edilmesinde önemli roller oynar. Toplumsal sorunların önüne geçmek için öncelikle onların varlığını kabul etmek gerekmektedir. Değişim, bu sorunların kabulünden sonra bilimsel, duyarlı, gerçekçi, sistematik olarak uygulanacak çözümler geliştirmekle mümkün olabilir. Kız çocukların sosyal bilimlerde, oğlan çocukların ise fen bilimlerinde daha iyi olduğu; ‘oğlanlar daha zeki ve konuyu özümsemede iyiyken kızlar çalışkan ve talimatları takip etmede iyidir gibi’ yanlış ama yaygın anlayışların değiştirilmesi için cinsiyet ayrımcılığını önlemek, hümanist ve bilimsel bir bakış açısı izlemek gerekmektedir.

Eğitimde herkes için adil ve eşitliğe değer veren bir toplumu oluşturabilmek için cinsiyet kapsayıcılığına ilişkin bir mücadele yürütülmelidir. Okullar, geleneksel cinsiyet rollerine meydan okuyarak öğrencilere farklı bakış açıları kazandırabilir, gelecek nesillerin dünyayı algılama ve kendisinden farklı olanlarla da etkileşim kurma biçimlerini şekillendirebilir. 6 Eğitim yoluyla cinsiyet kapsayıcılığını teşvik etmek için müfredatta ülkemizin ve dünyanın çeşitli yerlerinden geleneksel cinsiyet rollerine meydan okuyan tüm cinsiyetlere ait başarı hikayeleri ders kitaplarında yer alabilir. Kadınların, geleneksel olarak erkeklerin egemen olduğu alanlardaki varlığı ve etkisini eşitlemek için kadın bilim insanlarını, liderleri ve sanatçıları konu alan ders içerikleri hazırlanmalıdır. Öğretmenlerin hem kendi sınıf ortamında farklı cinsiyetlere duyarlı ve kapsayıcı davranabilmeleri hem de cinsiyet kalıplarına yönelik önyargılarının etkisini ve bunların üstesinden nasıl gelinebileceğini öğretebilmeleri için cinsiyet gelişimi ve eşitliğine ilişkin hizmet içi eğitimler almaları önemlidir. Böylece öğretmenler kalıp yargılara meydan okuyan, cinsiyete dayalı sorunlar hakkında eleştirel düşünmeyi teşvik eden, toplumun cinsiyet rolleri ve eşitlik hakkında tartışılabilmesine imkan sağlayan uygun zemini hazırlayabilir.

Eşitlik ilkesine göre eğitim-öğretimi organize eden tüm yetkililerin, eğitim sağlayıcılarının ve diğer toplulukların tüm faaliyetlerinde cinsiyet eşitliğini amaçlı ve sistematik bir şekilde teşvik etmeleri gerekir. Müfredatların denetlenmesi için farklı cinsiyette eşit sayıda, cinsiyet eşitliği konusunda eğitim almış üyelerden oluşan ve üyeler arasında cinsiyet eşitliği konusunda uzman bulunan komiteler kurulmalıdır. Cinsiyet eşitliğini hedefleyen bir bakanlık eğitim politikalarında açıkça ayrımcılık karşıtı hükümler getirmekle görevlidir.


Kaynakça:

  1. Şahin, M. K., Çoban, A. E., & Korkmaz, A. (2016). Toplumsal cinsiyet eşitliği ve Türk eğitim sistemindeki yeri: Okul öncesi öğretmen adaylarıniı gözünden. Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Dergisi (IBAD), 3(2), 735-752.  ↩︎
  2. Vaughan, R. (2016). Gender equality and education in the Sustainable Development Goals. UNESCO: Global Education Monitoring Report http://unesdoc.unesco.org/images/0024/002455/245574E.pdf ↩︎
  3. Karakuş, E., Mutlu, E., & Coşkun, Y. D. (2018). Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından öğretim programlarinin incelenmesi. Kadın Araştırmaları Dergisi, (17), 31-54. ↩︎
  4. Demirhan, E. I. (2021). Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından öğretim programı ve ders kitabı inceleme (4. Sınıf insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi).  ↩︎
  5. Karakuş, E., Mutlu, E., & Coşkun, Y. D. (2018). Toplumsal cinsiyet eşitliği açisindan öğretim programlarinin incelenmesi. Kadın Araştırmaları Dergisi, (17), 31-54. ↩︎
  6. Esteves, M. (2018). Gender Equality in Education: a challenge for policy akers. International Journal of Social Sciences, 4(2), 893-905.

    Kasa, B., & Şahan, B. (2016). İlkokul Türkçe ders kitaplarında toplumsal cinsiyet. Journal of Human Sciences, 13(3), 4152-4167.
    ↩︎

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation