Background

Çalışma Yaşamında Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinin (Yeniden) Üretimi

Günümüz az gelişmiş ülkelerinde halen yasalar ve sosyal politikalardaki yetersiz ve cinsiyet temelli uygulamalar sebebiyle devletler, hem özel hem de iş yaşamı başta olmak üzere tüm alanlarda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yeniden üretilmesinde en büyük role sahiptir.

Çağlar boyunca dinlerin hegemonyası altında baskılanmış olan “aklın” modernleşme ve sanayileşme ile özgür kılınması sonucu, gerek kadının kendi tercihine dayalı gerek ekonomik koşulların gereği kadına da ekonomik temelli ihtiyaçların karşılanması yönünde sorumluluklar yüklenmiştir. Böylelikle kadınlar iş yaşamında varlık göstermeye başlamıştır. Ancak bu çok da kolay olmamıştır. Özel alan olan ailede başlayarak nesiller boyu aktarılan toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınlar için, kamusal alan olan eğitim süreci ve devamındaki iş yaşamında da fırsat eşitliği karşısında engel oluşturmaya devam etmiştir. Erkek çocukların daha iyi eğitime ve devamında daha yüksek statüye sahip olması önceliklidir. İktisadi gücün temsili erkektir ve kadın için öncelikli roller halen “eş ve annelik” tir. Dolayısıyla meslek ve iş yaşamı bunun gerisinde konumlandırılır. Kadınların seçecekleri mesleklerin de daha çok bakım hizmetlerini kapsaması ve cinsiyet temelli rolleriyle paralellik göstermesi beklenir. Söz konusu bu meslekler ayrımı cam duvarlar olarak tanımlanırken, buna karşılık gelen meslekler de işgücü piyasasında hem güvencesiz hem de en düşük ücretlerin ödendiği, yanı sıra sembolik olarak da farklılaştırılan; bir diğer deyişle görece daha değersiz ve itibarsız kabul edilen mesleklerin başında yer almaktadır.

Tüm olumsuzluklara rağmen ekonomik güce ulaşmak kadına beraberinde bireysel özgürlüğü de sağlamaktadır. Aynı zamanda sosyal yaşamın içinde var olarak toplumsal desteğe erişimini de kolaylaştırmaktadır. Bu güç ve statü aile içi rollerde de göreli bir denge ile kendini göstermektedir. Fakat tüm bu iyileşmeler ancak yüksek gelir düzeyine sahip kadınlar, hatta onların da bir kısmı için söz konusudur. Kamusallaşma sürecinde gelir düzeyi düşük kadınlar ise hem işteki hem de evdeki rollerini eşzamanlı olarak yerine getirmeye çalışırken yaşam karşısında çifte yük altında ezilmekte ve gerek fiziksel gerekse duygusal olarak daha ağır şiddete ve istismara maruz kalmaktadırlar.

Literatürde kamusal ve özel alanın ayrımı yapılmış olsa da pratikte birbirleriyle ilişkilendirilmeye devam etmesinin bir çıktısı olarak, sosyoekonomik statüsüne göre farklılaşsa da hala kadından, iş yaşamındaki sorumluluklarının yanı sıra ailedeki cinsiyetçi rolleri de ihmal etmemesi beklenmektedir. Bu ikilem içerisinde kadın çoğu kez rol çatışması yaşamaktadır. Roller arası dengenin sağlanamadığı durumlarda ise, özellikle çocuk ve/veya yaşlı bakımı gibi güvenin ve değerin ön planda tutulduğu ve dış hizmet almanın yüksek maliyetleri olduğu görevleri yerine getirmek üzere kadın, “kamusal alan”ın dışına itilmekte ve “özel alan” la sınırlandırılmaktadır.

Kadınların iş yaşamında karşılaştıkları engeller ise daha işe alım sürecinden başlayarak sonrasındaki tüm süreçlerde kendini göstermektedir. Kadınların ne zaman evlenmeyi düşündüğü, kaç çocuk planladığı gibi gelecekle ilgili planları işe alım sürecinde şirketlerdeki çoğu erkek olan karar vericilerin kararlarını belirlemede büyük öneme sahiptir. Kadınlar, emek piyasasının farklı alanlarında kendilerine yer bulabilmiş olsalar bile erkeklere tanınmış olan yasal ve/veya toplumsallaşma sürecinde normlar ve değerler tarafından devredilen haklar, aynı şekilde kadınlara tanınmamaktadır. Kadınlar, işgücü piyasasında yönetimlerdeki eril tahakküm, eşit işe rağmen düşük ücret, kariyer gelişiminin önündeki önyargı bariyerleri gibi engellemelerle de mücadele etmek zorundadırlar. Maruz kaldıkları ayrımcılık kariyer basamaklarının tümünde görülmektedir. Erkek yöneticiler tarafından engellenme, hemcins olmalarına rağmen kadın yöneticiler tarafından engellenme ve son olarak da toplum değer ve normlarıyla çatışma olasılığı ve yetersizlik hissi ile kadının kendine koyduğu engeller olmak üzere üç tip engellemeden oluşan ve kariyer planlarında belli bir basamağa gelmesinin ardından rasyonellikle açıklanamayan gerekçelerden oluşan “Cam Tavan” kavramı, yönetici olmak isteyen ya da olmuş ama statüsünü yükseltmek için çabalayan kadınların en sık karşılaştıkları sorunların başında gelmektedir.

Günümüz az gelişmiş ülkelerinde halen yasalar ve sosyal politikalardaki yetersiz ve cinsiyet temelli uygulamalar sebebiyle devletler, hem özel hem de iş yaşamı başta olmak üzere tüm alanlarda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yeniden üretilmesinde en büyük role sahiptir. Oysa ki, aileden başlayan ve devamında tüm alanlarda sürdürülebilirliği sağlanacak biçimiyle cinsiyet temelli eşitsizliklerin ortadan kaldırılarak fırsat eşitliğinin sağlanmasına, şiddet ve istismara ağır ve caydırıcı cezai yaptırımların uygulanmasına yönelik ortaya konacak yasal düzenlemelerle gelişkin sosyal devlet politikalarının üretilmesi hükümetlerin en öncelikli görev ve sorumlulukları arasında ivedilikle yerini almalıdır.

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation