Background

Aile Yılı ve Yitip Giden Çocuklar

Sözünü ettiğimiz anlı şanlı aile yılının henüz başındayken ve doğurganlığın azalması konusunda büyük büyük laflar ediliyorken çok trajik bir felaket yaşadık! Olanlar tam da çok çocuk sahibi olma mitinin yerle bir oluşuydu.

Bu sene “aile yılı” ilan edildi. Aile yılı toplantısında Anayasa’nın 41. Maddesine atıfta bulunularak “Aile, Türk toplumunun temelidir” denildi. Maddenin devamında yer alan “Eşler arasında eşitliğe dayanır” kısmı ise bilerek ifade edilmedi. Çünkü temel kötü bir zemin üzerine inşa edilmek isteniyor. Harç eksik, beton kalitesi düşük, demirden çalıyorlar, zemin etüdü yapılmıyor ve sonuç olarak patriyarkanın “özene bezene” inşa etmeye çalıştığı aile kadınların üzerine yıkılıyor. 

Gizlemek istedikleri erkek şiddeti, ekonomik darboğaz gibi gerçeklerin üzerini “aile yılı” ilan ederek örtüyorlar. Kadınları sözde “kutsal” ailelerin içine hapsederek adeta koca bir bataklıkta yalnız bırakmak, yalnız hissettirmek istiyorlar. 2024 yılında tarihi bir rekor kırılarak Türkiye’de tam 394 kadın cinayete kurban giderken 259 adet şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Bu ölümlerin yüzde 71’i aile içerisinde gerçekleşti. Yani kadınlar, evli oldukları erkek, baba, oğul ya da akraba tarafından öldürüldü. 19 kız çocuğu babaları tarafından öldürülürken 9’u ise anneleriyle birlikte katledildi. Öldürülen kadınların yüzde 72’si daha 18 yaşında bile değildi. 210 kadının çocuğu vardı, 4’ü ise hamileydi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2025 yılı logosunda gördüğümüz üç çocuklu aile tasavvuru kadınları adeta canlı canlı gömmek anlamına geliyor. Kadınların özgürleşmesine düşman, “damızlık” gibi devamlı doğuma teşvik eden politikalar, nihayetinde kadını çocuk bakımı mecburiyetiyle eve mahkûm ederken çocukları ise sefaletle, eğitimsizlikle, açlıkla ve ölümle cezalandırıyor. Aileler, erkek ve devlet şiddetiyle yok oluyor, erkekler cezasızlıkla ödüllendiriyorlar. Sözde korumaya çalıştıkları çocuklar devlet ve baba şiddetine kurban gidiyor. Kısaca, bu düzen öldürüyor!

Sözünü ettiğimiz anlı şanlı aile yılının henüz başındayken ve doğurganlığın azalması konusunda büyük büyük laflar ediliyorken çok trajik bir felaket yaşadık! Olanlar tam da çok çocuk sahibi olma mitinin yerle bir oluşuydu. 

Kartalkaya’da bir otel mutfağında başlayan yangın, saatler sabaha karşı 03.30’u gösterirken ihbar edildi ve bir dizi ihmalin sonucunda tam bir felakete döndü. Türkiye, AKP iktidarı nedeniyle uzun yıllardır ihmallerin, tedbirsizliğin, denetimsizliğin ülkesi haline geldi. Devletin ve akabinde toplumun yozlaşmasının önünü açan politikalar nedeniyle mide bulandıran kokuşmuş bir düzenin artık ayan beyan içinde olduğumuz gerçeğiyle baş başa kaldık. 

Sömestr tatili nedeniyle birçok ailenin çocuklarıyla birlikte gittiği otelden sabaha karşı yardım çığlıkları yükseldi. Bölgede bulunan otellerin daha fazla kâr elde etme hırsı nedeniyle almaya dahi tenezzül etmedikleri yangın söndürme araçlarının yokluğu ve itfaiyenin uzak oluşunun etkisiyle büyük bir facia yaşandı. 

Otelde çeşitli yaşlarda birçok çocuk bulunuyordu. Karnelerini aldıktan sonra aileleriyle tatil yapmaya gelen çocuklar şu an tahmin etmekte zorlanacağımız bir çaresizlik yaşadılar. Üst katlarda kalanlar, dumana boğulan otelde ne yangın merdivenine rahatça ulaşabildiler ne de yardım çığlıkları karşılık buldu. 

Çevre otellerden turizm emekçileri yardıma koştular. Fakat yangın, otel sahiplerinin ve otel yöneticilerinin durumu gizlemesi nedeniyle o kadar büyümüştü ki çok kısıtlı sayıda insana yardım edebildiler. Otelin yangın merdivenleri, yeterli havalandırmaya sahip olmaması nedeniyle kullanılamaz hale geldi. Kurtulma umuduyla kendini koridora atanların büyük bir kısmı ise yoğun dumanın etkisiyle odalarına dönmek zorunda kaldı. 

Bütün bunlar distopik film sahneleri değil, maalesef hayatın ta kendisiydi. Uzaktan izlemek bile hepimize travma yaşatacak kadar kötüydü. Kim olduğumuzdan bağımsız, yaşadığımız ülkede her an bir trajedinin kurbanı olma ihtimali adeta bir kâbus gibi üzerimize çöktü. 

Onca insan, onca çocuk ihmaller dizisinin vahşice kurbanı oldu.Yaşananlar sadece afet sözcüğüyle açıklanamayacak kadar ağır! Afet doğanın bir gerçeği ama denetimsizlik ya da alınan denetim belgelerinin sahteliği/eksikliği pırıl pırıl insanların, çocukların hayallerini küle döndürdü. Tıpkı Çorlu ve Aladağ’da olduğu gibi. Farklı yerler ama hep aynı senaryo!

Bir kez daha gördük ki “aile yılı” nidaları atanlar, topluma çocuk sahibi olma baskısı yapanlar aslında birer çocuk katili! Sözde kutsanan o biricik aileler yok oldular. Uzun bir süre ailelerin, çocukların ve hayallerin katledişini aşamayacağız.

Editör: Şöhret Baltaş
Düzelti: Şöhret Baltaş
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin
Seslendirme: Seda Bedestenci Yegâne

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation