Köşe Yazıları Ebru Pektaş 6 Eylül 2024
Geçen haftadan bir haber.
Mağdur Erkekler Platformu adı altında bir araya gelen bir grup, önceki hafta Manisa’da darp edilen kadını izleyen ve bu nedenle kamuoyunda eleştirilen erkeklere sahip çıktı. Dernek yöneticisi, “söyleyin feministlere onlar ayırsın” dedi.1
Bu örnekte henüz çok ciddi görünmese de tüm dünyada kadın düşmanı argümanlarla harekete geçen “erkek hakları aktivizmini” görüyoruz. Bizde de ismini duyurmaya başlayan “mağdur erkek dernekleri”, “mağdur babalar”, yerli ve milli inceller, redpillciler önemsenmek zorunda.2 Hatta Eskişehir’deki neonazi incel ergenin bıçaklı saldırısı hatırlanırsa anlamlı olacaktır.
Bu olguyu nereden ele almak gerekir denirse, karşımıza ilk olarak “erkeklik incelemeleri” çıkacaktır. İşin aslı, bu literatür 1980’li yıllar öncesine uzansa da konunun politik bağlamı özellikle son yıllarda başka bir önem kazanmıştır.
Peki bu erkeklik incelemeleri ne anlatmaktadır? Nedir bu “erkeklik” konusu?
Gündelik örnekleriyle düşündüğümüzde, erkekler; toplumsal cinsiyet rollerine uygun olduklarını yatakta ve kahvehanede, trafikte ve barda, plazada, şantiyede ve fabrikada, camide ve ülkü ocağında, tarikat yurdunda ve Kuran kursunda, hatta devrimci partide ve eylemde göstermek mecburiyetindedir. Erkeklik, buralarda bir kez değil her seferinde ispatlanmak zorundadır!
Erkek olmak zordur! (Bu cümlede ironinin imkanlarına başvurmak istedim, sayın giyotinsever okur!)
Erkeklik bir oluştur, bitmeyen bir ispat yüküdür. Terrence Real’in ifade ettiği gibi “yeterince erkek olmak bir kere elde edilip sonuna kadar süren bir şey değildir” ve “bağışlanan bir şey olduğu için geri de alınabilir.”3
Bu yaklaşıma göre toplumsal cinsiyet eşitsizliği öyle yıkıcıdır ki erkekler de bundan nasibini alır, “erkeklik” de bir tür ezilme ilişkisi ile anlaşılabilir. Tayfun Atay’ın “Erkeklik, En Çok Erkeği Ezer” adlı makalesinde de ifade ettiği şey budur.4
Erkek olmak zordur! Burada bazı ayrıntılar özellikle yürek burkmaktadır!
Yatakta erkek olmak örneğin, cinsel anksiyeteye, eril paniğe dönüşür. Erkekliğin kitabında bir erkek ya tam bir erkektir ya da hadım edilmiştir. Goldberg bunu anlatır bize:
“Penis, kaprisle çalışan bir tesisat parçası değildir. Penis, toplam benliğin bir dışavurumudur. Bugünün aşırı entelleştirme çağında penis, belki de erkeğin gerçek cinsel duygularının geride kalan tek duyarlı açığa vurma barometresidir”5
Penisle ilgili bu dokunaklı hikayeler, en çok da partnerlerini öldürüp “erkekliğime dokundu” diye savunma vererek, indirim bekleyen erkekleri etkilemişe benziyor.
Erkek olmak zordur! “Karı gibi kıvırtmadan” harbi olmak, raconsa racon kesmek zorundadır o!
Barda ya da trafikte ne olacağı belli olmasa da tecavüzlü küfür talimleri bir görevdir onun için. Burada bir küfrün akıbeti falçata olarak uygun bir yerde de sonlanabilir. Yine de erkeklik, günlük bir dinsel ayini, oradaki otomatik sözcükleri andırır biçimde küfür sözleriyle korunur. Nitekim erkekler de küfürleri konusunda “ben o anlamda demiyorum” derler, “şuursuzca rutinime aldığım bir şey bu, dilde erkekliğimi performe ediyorum” diyen yoktur sanırım!
Erkek olmak zordur! Erkekler, diğer erkeklerin gözetimini sürekli hisseder.
Onayın da itirazın da esas kaynağı bu “izleyen erkeklerdir”. Erkek, hayatta kalmak istiyorsa, “izleyen erkeklerle” karşılaşmalardaki çok ince detayları bilmek zorundadır. Kimi postürler, jestler ve mimikler erkek dünyasının varlık-yokluk konularıdır. “Yan bakmak”, omuz ile çarpmak, yol vermemek, el kol işareti yapmak, el ve kolu indirmemek, dayılanmak gibi türlü kodlar içinde ayık olmaktır erkeklik.
Erkek olmak zordur! Erkekler yalnızca diğer erkekleri değil, namusu kollama ve koruma borcuyla her şeyi izlemek, işaretleri görmek ve ayık olmak zorundadır!
Şeref koruma misyonu “erkeklik stresinin” en çok yoğunlaştığı alanlardan birisidir. Erkeklik sözleşmesi; kadının gerekirse her hareketinin denetlenmesini, kadının disiplin altına alınmasını, terbiye edilmesini gerektirir.
P. Bourdieu’nün “paranoyakça uyanıklık” dediği şeydir erkeğin yaşamındaki. Kadın ne giyiyor, neyi ne renk giyiyor, neyi ne zaman giyiyor, perdeyi açık bırakıyor mu, çok mu sık duş alıyor, aldığı yeni telefon kılıfı yaşına uygun mu, tanımadığı erkeklerle hangi sebeplerle konuşuyor, neyi ne kadar ne zaman yiyor vs.
Kadın beyaz tayt giydi diye, çok sık duş alıyor diye, çok sık makarna yiyor diye, yakıştıramadığı telefon kılıfını kullandı diye öldürülüyorsa6, “erkeklik stresinin” ve namus koruma yükünün ne kadar ayrıntılı bir evrende işlemek zorunda olduğunu varın siz düşünün(!)
Erkek olmak zordur! “Evin reisi” olmak mesela.
Erkeklik hadisesinin büyük bir paniğe; kontrolsüzlük ve güvensizlik endişesine, dev bir eril kaygıya dönüşmesi vardır burada. Erkekliğin ispat yükü, sınıfsal bir daireden geçerek, mahalleye, bazen sülaleye kıvrılır ve oradan aile ocağına konar.
Erkek, namerde avuç açmayan, ele güne muhtaç etmeyen, kimseye eyvallahı olmayan bir varlık olmalıdır. Eyvallahı yoksa iktidar onundur; sözü dinlenecektir. Bu nedenle erkekler, işten eve geldiklerinde kapıyı geç açan kadınları öldürebilir ve kadınların bu kusuru için ceza indirimi istemekte beis de görmezler!
Erkek, erkek olup ev geçindirmesi gerektiği için, muhtaçlığını kadınsılaşma korkusu olarak, eril panik olarak, hadım edilme korkusu olarak yaşar. O “karı parası” yememelidir! Ne ki onun işi de işsizliği de bir “erkeklik krizi” olarak kapıda karşılanmaya hazır görünüyor!
Yazı uzadı ve tüm bu erkeklik sahneleri çoğaltılabilir…
Haftaya tüm bu görünümlerin kuramsal ve politik sorgulamasını yapmayı deneyeceğim. Eleştirel erkekliğe “eleştiri” sunmaya çalışacağım.
Kaynaklar:
Yazar Hakkında Bilgi
Sosyalist feminist yazar. 2001 Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji mezunu. İleri Haber portalında toplumsal cinsiyet odaklı köşe yazarlığı yaptı.(2014-2023) Toplumsal Cinsiyetin Anahtar kavramları: Cinsellik, Şiddet, Emek adlı kitabı 2017 yılında İleri Kitaplığı Yayınevinden çıkmıştır. İleri Kitaplığı Yayınevi'nden çıkan ve makaleleriyle katkıda bulunduğu kitaplar şunlardır: Türkiye'nin Laiklik Kavgası, Sosyalizmin Yön Arayışı, Lenin Okuma Kılavuzu, Engels Okuma Kılavuzu, Marx Okuma Kılavuzu, Direngen Komüniste Yazılar. Kadın Kurtuluş Hareketi, Ütopyalar ve Devrimler adlı kitabı ise 2021 yılında Yordam Kitap'tan yayınlanmıştır.
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖