Background

Çalıkuşu’nu Öldürecekler!

Çalıkuşu’nu bilir misiniz? Edebiyatımızın unutulmaz eserlerindendir. Reşat Nuri Güntekin’in, modernleşme sürecinde birçok kuşağa esin kaynağı olan unutulmaz kahramanı Çalıkuşu Feride, sevdiği erkeği, züppeliği ve çapkınlığı yüzünden geride bırakır, izini kaybettirir ve kendi hikâyesini yaşamaya cesaret eder. Yeni bir toplum kurmayı hedefleyen Cumhuriyet’in birçok kuşaktan kadını için, erkeği idare eden, itaatkâr kadın olmayı reddederek kendi ayakları üzerinde durması ile “yeni kadın”ın simgesi olur. 

Cumhuriyet’in hedeflediği rejimde kadın, sadece ailesinin değil, yeni toplum’un kurucu öğelerinden biri olacaktır. Savaşlardan yeni çıkmış olan fakir bir toplumdan “muasır medeniyet” yaratmaya çalışan yeni rejim, Batı uygarlığını örnek alır, bunu yapmak zorundadır da. Çünkü Batı medeniyeti demek, uluslararası kapitalizmin bir parçası olmak demektir ve rejimin hem üretim hem de eğitim alanında kadınlara ihtiyacı vardır. Kadınlar yeni toplumun “annesi/öğretmeni” olmakla görevlendirilir. Bu görev, yeni yükler, başka türden bir egemenlik-ezilme biçimini getirecektir kadına. Kadın, belirlenen çerçevede milletin kuruluşuna katılacak, özellikle de yeni kuşakları eğitme işlevi üstlenecek ama “milli örf ve âdetlerimizin” gerektirdiği kadınlık görevlerini unutmayacaktır.

Ancak her şeye rağmen, kadınların dinsel kuralların belirlediği dünyanın dışına çıkması, çarşafı ve peçeyi yırtıp atması ve yurttaş olması, kuşkusuz özgürlük mücadelesinde önemli bir adımdır. Çalıkuşu, artık evden sokağa çıkmıştır; bu, başka hayatları, özgürlüğü, kurtuluşu tahayyül edilebilme olanakları anlamına gelir. 

Vermediler, Aldık

Bu noktada resmi tarihin ezberlerinden birini deşifre etmek gerekir. Cumhuriyet, kadınlara seçme-seçilme gibi hakları, altın tepside sunmaz. Bir kere özellikle 1908’de ilan edilen Meşrutiyet sonrasında kadınlar eğitim ve yurttaşlık hakları için mücadele vermiştir. Cumhuriyet kurulduğunda da “Kadınlar Halk Fırkası” adlı bir siyasi partiyle siyasal taleplerini ortaya koyarlar ancak partinin kurulmasına izin verilmez. Kadınlar, yasak karşısında geri adım atmaz, taleplerini Türk Kadınlar Birliği adındaki derneğe taşırlar ve tam on iki yıl boyunca, yeni rejimin yöneticilerine seslerini duyurmaya çalışırlar. Dönemin en “ilerici” gazeteleri bile, siyasi eşitlik isteyen bu kadınları “milli davayı köstekleyen bozguncular”, “hayalperestler” olarak nitelendirir. İkna olmayan kadınlar mücadele etmeye devam ederler. Ankara Kızılay’dan Ulus Meydanı’na kadar oy hakkıyla ilgili sloganlar eşliğinde yürüyen kadınlar, ancak bu konuda söz aldıktan sonra dağılırlar. Kısa bir süre sonra kadınlara seçme ve seçilme hakkı Meclis’te kabul edilir.

Çalıkuşu yurttaşlık hakkını kazanmıştır, yürümeye devam eder, daha kazanacak kocaman bir dünya vardır önünde.

Geçmişi Yağmalayan Gelenek

Ancak 2002 yılında emperyalizmin Ortadoğu’da beslediği “ılımlı İslam” projesi devreye girer ve siyasal İslamcı AKP, “kapsayıcı” bir söylemle başladığı yolculuğuna güçlendikçe “dışlayan” bir nefret diliyle devam eder.  Halen neo-liberal kapitalizmin ülkemizdeki savunucusu olan AKP, tarihimize ait ne varsa barbarca yağmalarken, “gelenekçi” bir maske takınıyor. Geçmiş kuşaklarla olan tüm bağları yok eden rant operasyonları yaparken, geçmişin ruhunu yardıma çağırıyor. Üst üste dizmeye doyamadığı paraların yeşilini, türbe yeşili örtülerin ardına gizliyor ya da gizlediğini sanıyor.

Rejime kendi meşrebince el koymaya çalışırken, üzerinden nemalandığı kesimlerin başında, her zamanki gibi kadınlar geliyor. Bir yandan laikliği savunan kesimleri “elit, Batıcı hatta “ahlaksız” ilan ederken, öte yandan muhafazakâr kesimdeki kadınların haklarına da “mağdur edilen bacılarımız” edebiyatı altında el koyuyor, yapay karşıtlıklar yaratıp kadınları da birbirine düşman ediyor.

Bu çatışma rejiminde 2012’de 8 sene zorunlu eğitimi kaldırdılar ve ilkokul 4’ten itibaren açık öğretime geçme imkânı tanıyıp kız çocukların eve hapsedilmesine zemin hazırladılar. Halen açık öğretim ortaokuluna ilkokul 4’üncü sınıfı tamamlayan çocuklar başvurabiliyor. Bu, okula gönderilmeyen kız çocuklarının ev işleri, çocuk-yaşlı bakımında kullanılması veya erkenden evlendirilmesi demek ve siyasal İslam’ın tam da istediği şey bu. 

MEB, ısrarla kız çocuklarının okullaşma oranının “rekor kırdığını” söyleyedursun, çeşitli uluslararası kuruluşlar ve Türkiye’deki STK’ların araştırmalarına göre kız çocuklarının okullaşma oranı örgün eğitimdeki tüm kademelerde erkek çocuklarının gerisine düşmüş durumda. Herhalde MEB, yalandan açık öğretime yazdırılan kız çocuklarını “okuyor” zannetmekte…

Yeni Yüzyıl mı Dediniz?

Şimdi de “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adında yeni bir müfredatı yürürlüğe koydular. Nasıl ki hayvan yasasında hayvan derneklerini ve veterinerleri, kadınlarla ilgili yasalarda kadın derneklerini, yükseköğrenim yasalarında akademisyenleri dışarda bırakıyorlarsa, “Türkiye Yüzyılı” diye iddialı bir adla ortaya konan bu yeni model de eğitim sendikalarının fikri alınmadan “ben yaptım oldu” prensibiyle birkaç ay önce icat edildi.  Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından onaylanan model,  yeni öğretim döneminde uygulamaya girecek. 

Yeni müfredat, fikri alınmayan eğitimciler ve veliler tarafından “eğitimin dinselleştirmesi” olarak değerlendiriliyor. Kendi çocuklarını ABD’ye okumaya yollayan devlet büyüklerinin ülkemiz çocukları için uygun gördüğü eğitim modeli bu!

Daha adından, AKP’nin “Türkiye’nin Yeni Yüzyılı” diye ortaya koyduğu sloganın ifadesi olduğu görülen Yeni Yüzyıl Müfredatı eğitimde, pardon “maarif”te neleri değiştiriyor?

Yeni Yüzyıl Dedikleri 19. Yüzyıl mı?

Mesela biyolojide yeni yüzyılın anlayışı şöyle:

Biyolojik olaylar; bir plân ve programın gereği olarak ortaya çıkar, kâinat ve içindeki canlı cansız tüm varlıklarda görülen mükemmel dengeye ve düzene işaret eder. Canlılar hem kendi yapı ve işleyişlerinde hem de birbirleriyle tam bir uyum içinde mükemmel bir denge oluşturur. Biyoloji bilimi ise yaşamın bu kusursuz düzenini, canlılığın ince detaylarını ve yaratılışın muhteşem tasarımlarını anlamaya kapı açar. (…)Bu doğrultuda canlıların varoluşuyla ilgili doğruluğu ispatlanmamış teoriler olmakla birlikte Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında geliştirilen biyoloji dersi öğretim programıyla yürütülen eğitim öğretim süreçlerinde yaratılış teorisi benimsenmektedir.1

Zaten iktidar, imam hatipleri dini eğitim, onun dışındaki okulları laik eğitim veren kurumlar olarak görmediğini, bütün bir eğitim sistemini kendi hedeflediği nesil yetiştirme projesine uyduracağını her fırsatta açıkça ifade ediyor.

*

Değerler eğitiminde, “milli şahsiyet”, “ahlak”, “maneviyat” gibi öğretmenin iktidardaki zihniyete göre altını dolduracağı ifadelere sıkça rastlanıyor. Siyasal İslamcı kimlikler, gençlere rol model olarak gösteriliyor. Amaçlanan şey, çocuğun zihinsel sorgulama becerisinin geliştirilmesi değil; iktidarı temsil eden yetişkinlerin uygun gördüğü tercihlerin çocuğa dayatılması.

Sosyal bilimler derslerinde “atalarımızın sözleri”nden biri olarak yazılan “Kol kırılır yen içinde kalır” yaklaşımının çocuğa neyi dayattığı çok açık değil mi? Aile içinde yaşanan şiddet aile içinde kalır, demek değil mi mesela? 

Değerler Eğitimi’nde “Ruh maddeden, kalp zihinden ayrıdır” diyor mesela. Buradan insanın eğilimlerinin merkezinde kalbin olduğu söyleniyor ve oradan da insanın sahip olması gereken değerlere varılıyor. Vatanseverlik, merhamet, şefkat, iyilikseverlik gibi değerler de tabii ki, ahlaki inanca bağlanıyor. Formül şu: Kalp > Ruh > Manevi Değerler > İman ve Ahlak 

Formülün uygulanmasında kimler destek olacak? İstediği okulda istediği etkinliği yapan ve Bakanlığın “STK” olarak gördüğünü açıkça ilan ettiği cemaat ve tarikatlar!

*

İnkılap Tarihi dersine eklenen “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” konusunda ne anlatacak öğretmen? Kazara ağzından eleştirel bir sözcük çıktığında soruşturmaya uğrayacağını bildiği için “en güzel rejimdir” demekten başka çaresi var mı?

Derslerin ayet ve hadisler üzerinden ele alındığı bir modelde öğretmenin bilimden söz etme imkânı ne kadardır mesela?

Şiddet görüntüleri eşliğinde öğrencilere izlettirilen “15 Temmuz darbe girişimi” için bir öğretmenin “Bu konuda bazı eleştiriler de var” demesi kendi sonunu hazırlamaktan başka bir anlama gelir mi?

Özet: Çalıkuşu’nu Öldürüyorlar

Ürkütücü ve soğukkanlı bir cinayete hazırlanılıyor yıllardır bu ülkede. Bu düzenin yanında olanları sağlama alıp, dışında kalan herkesi düşman ilan ediyorlar. İktidara geldikleri günden beri bir “rövanş”tan, “yüzyıllık bir parantez”den söz ediyorlar. Parantezi kapatmak, rövanşı almak en büyük emelleri.

Bir günde olmadı bu cinayet hazırlığı. Sırayla yaptılar: “Eski rejimin” otoriterlerine karşı YAE’cileri aldılar yanlarına; mağdur Müslümanlardan bahis açarak “kullanışlı aptallar”ı yanlarına aldılar; milliyetçilere karşı söz üreterek Kürt halkına hoş görünmeye, askeri otoriteye karşı bağırıp çağırarak sivil toplumcuları yanlarına çekmeye çalıştılar. Yıllar içinde yandaş medya, yandaş asker, yandaş sivil, yandaş hukuk, yandaş kadın derneği, hatta yandaş Alevi… yarattılar.

Belki de son günlerdeyiz. Cinayet yakın. Punduna getirdikleri anda, ışıkları söndürüp cinayeti işleyecekler. Çalıkuşu’nu, kuşaklar boyunca ne pahasına neler kazandığımızı bize hatırlatan Çalıkuşu’nu öldürecekler. Kız çocuklarının hayallerini, umutlarını. 

Soru şu: Çalıkuşu Feride’nin kız kardeşleri olarak biz buna izin verecek miyiz?

1 https://birikimdergisi.com/guncel/11665/evrim-ihtilafinda-yeni-bir-asama-biyoloji-mufredatinda-yaratilis#:~:text=Biyolojik%20olaylar%3B%20bir%20pl%C3%A2n%20ve,i%C3%A7inde%20m%C3%BCkemmel%20bir%20denge%20olu%C5%9Fturur

Yazıda yararlanılan kaynaklar:

https://www.gazeteduvar.com.tr/sendikalardan-yeni-mufredata-tepki-tekkede-murit-mi-yetistiriyorsunuz-haber-1687027
https://www.gazeteduvar.com.tr/turkiye-yuzyili-maarif-modeli-cagdisi-bir-egitim-manifestosu-haber-1690510
https://gazeteoksijen.com/egitim/chpden-yeni-mufredat-elestirisi-iktidarin-cag-disi-egitim-manifestosu-209777
https://tymm.meb.gov.tr

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation