Background

Aksu Bora’nın “Kadınların Sınıfı: Ücretli Ev Emeği ve Kadın Öznelliğinin İnşası” Kitabı Üzerine 

 

Orta sınıf kadının ev işlerinin, yine bir kadın ama bu kez alt sınıftan bir kadın tarafından ücret karşılığı alınan bir dış hizmet olarak yerine getirilmesi, kadınların kendi aralarında sınıfsal farklardan doğan eşitsizlikleri meydana getirmektedir. Aynı zamanda bir güç savaşını doğurmaktadır. Bu savaşta ev işi-yuva işi ayrımı ve sınırları büyük önem taşımaktadır. Ancak ev işlerinin, ev hizmetlileri tarafından aynı zamanda bir bakım işi olarak algılanması sebebiyle sınırlarının belirlenmesini de güçleştirmektedir. Bu durumda da karşılığının sadece anlaşılan ücret üzerinden değerlendirilmemesi, fazlalık adı verilen hediyeler, harçlıklar vb. ile desteklenmesi beklenmektedir. Maddi desteklerin haricinde insani ilişkiler kurmak da ev hizmetlisi için “fazlalık” olarak algılanmaktayken, bu ilişki durumu materyalist ilişkilerde işveren için tatmin aracı, profesyonel ilişkiyi tercih eden işveren için ise çoğu zaman gereksiz ve yorucu bir yük olarak düşünülmektedir. Her ne kadar sınırları kesin çizgilerle çekilmemiş olsa da yuva işi sevgiye dayanan bakım ve hanehalkında anlamlı bir karşılığı olan emek olarak kabul edilirken, ev işleri ise içinde duygu barındırmayan ve her gün yine ve yeniden üretilen temizlik, ütü vs. gibi sadece beden gücü gerektiren işlerden ibarettir. 

Ev hizmetlerinde çalışan kadınlar işverenleri olan kadınlarla, onların toplumsal cinsiyet temelli “kadınlık rolleri”ni yerine getirmedikleri ve gelenekselin kutsallığı üzerinden kurguladığı bir strateji ile güç savaşına girerler. Bu savaşta hırpalanmış bedenlerini kadına atfedilen fedakarlığın bir göstergesi olarak sunarlar. Diğeri ise bakımlı bedeni ile dişiliği, modernliği, öğreticiliği ve işveren statüsü ile bu güç savaşındaki yerini alır. Yanı sıra ev işlerini diğerine yaptırıp bu işlerin toplum nezdinde halen kendisine ait sorumluluklar olduğu genel kabulü görmezden gelmeye çalışır. Buna özgürleşme ve erkekle arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırma çabası da denebilir. 

Sınıflar arası mücadeleden ayrı olarak aynı sınıftan olan kadınların arasında da bir mücadeleden bahsetmek mümkündür. Ev hizmetlileri kadınlar, kendi sınıflarından olan ama çalışmayan kadınlar karşısında kendilerini daha üstün görmektedirler. Çalışmak, para kazanmak aynı zamanda evine, eşine ve çocuklarına da yetebiliyor olmak onları diğerlerinden ayıran bir beceri ve aklın göstergesidir. Orta sınıf kadın için de hem çalışıp hem ev işlerini kendi görmesi ise aynı sınıf kadınlar karşısında özsaygının eksikliği olarak kabul edilmektedir. Benzer şekilde her iki kadın hem birbirleri hem de diğerleri üzerinden kendiliklerini kurarken yine kendi sınıflarından olan ve aynılıklarına rağmen “başkaları” olarak adlandırdıkları kadınlarla da bir karşılaştırma içine girmektedirler. Ev hizmetlileri için “başkaları” diğer temizlik hizmetlileri iken, evin hanımları için “başkaları” diğer işverenlerdir. Bu karşılaştırmada “başkaları”nın olumsuzlukları üzerinden bir farklılaşmaya gitmeye çalışmaktadırlar. Böylelikle kadınların arasındaki güç ilişkileri sadece sınıfsal farklarla sınırlı kalmayıp aynı sınıftan kadınlar arasında da dengesiz bir yere oturmakta ve bu dengesizliğin yeniden üretilmesine sebep olmaktadır.

Tutum ve davranışları ile iki sınıftan kadın da hem birbirleri hem de kendi sınıflarından olan diğerleri üzerinden bilinçli olarak yeniden üretimin birer aktörüyken, buna rağmen iki taraf da, ev işinin kadına ait olması, özel alanla sınırlı olması ve dolayısıyla siyaset, ekonomi gibi alanların dışında kabul edilmesi sebebiyle sınıf farkını görmezden gelmeyi hatta inkârı tercih etmektedirler. 

Her iki sınıftan kadınların birleştiği konulardan öne çıkan bir diğeri ise, kadın bedenini algılama biçimidir. Kentli/modern veya köylü/gelenekçi fark etmeksizin özellikle namus kodları söz konusu olduğunda, yorum farklarına rağmen her iki kadın da bedenini cinsellik ile özdeşleştirmektedir.

Yine her iki sınıftan kadınların özellikle vurgu yaptıkları ve hassasiyet gösterdikleri konu “güven”dir. Her iki taraf için de ilişkilerinin güvene dayalı olması gerekliliği söz konusudur.

Orta sınıf kadının dış hizmet alarak ve bunu organize ederek dolaylı yoldan da olsa ev işlerinden halen sorumlu kabul edilmesi, alt sınıf kadının da kendi evinin işlerini yerine getirirken aynı zamanda ücretli emeğinin de yine ev içi hizmetler olması, günün sonunda tüm farklılıklarına rağmen kadınları kendilerine biçilmiş kadınlık rolleri ile ortak paydada buluşturmaktadır.

Üzerinde durulması gereken bir diğer önemli konu da, sınıf farkları ve güç ilişkilerinde verdikleri savaşta her iki sınıftan kadının göz ardı ettiği şey, erkeklerin tüm bu ev hizmetlerinden muaf tutulmasıdır.  Böylelikle her iki sınıftan kadın da kendi sınıf farklılıklarındaki eşitsizliğin yanı sıra toplumsal cinsiyete dair kadınlık-erkeklik rollerinin eşitsizliğinin hem yeniden üretiminin etkin birer aktörleri hem de mağdurları olarak ev ve bakım işlerinin kadına ait özel alana hapsedilmesine katkı sunmaktadırlar. Bu da ev ve bakım işlerinin “toplumsallaşmasının” önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır.

Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere cinsiyet farklılaşmasının tıpkı “toplumsal cinsiyet” in de vurguladığı gibi biyolojik olmanın çok ötesinde toplumsallıkla ilintili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation