Gündem Kadın Vardiyası 1 Ekim 2024
KONDA Araştırma Şirketi’nin İnsan Hakları Derneği için yaptığı “Türkiye’deki İnsan Hakları Algısı” araştırmasının sonuçları geçtiğimiz hafta kamuoyuyla paylaşıldı. Toplam 2 bin 915 kişiyle görüştüklerini söyleyen KONDA’dan Aydın Erdem, “Mart 2021’de yürürlüğe giren İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında Hükümet, Yargı Reform Sistemi çerçevesinde 4 ayrı yargı paketi açıkladı. Ancak, reform ve iyileştirme amacıyla yapılan bu değişikliklerin uygulamada bir karşılık bulmadığı, düzenlemelerin sadece kâğıt üzerinde kaldığı, bu kamuoyu araştırmasının demografik sonuçlarında görülüyor. Aynı zamanda, 2021 yılında Eylem Planı açıklandıktan sonra Hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamaması ve taraf olduğu sözleşmelere uymaması, toplumda adalet kavramına olan güveni aşındırdı,” dedi.
Kadınların Derdi Yaşam Hakkı
Kamuoyu araştırmasında yer alan demografik verilerin katılımcıların insan haklarını öncelikle yaşam hakkı, özgürlük ve eşitlik kavramlarıyla tanımladığını gösterdiğini belirten Erdem, “Kürtler ve Aleviler insan haklarını daha çok özgürlük ve eşitlik kavramlarıyla ilişkilendirirken, kadınlar ise yaşam hakkı ile bağlantı kuruyor. Kadınlar, yaşama hakkı ile ifade ve düşünce özgürlüğünün ardından eşitlik hakkını da en önemli insan haklarından biri olarak belirtiyor,” diye konuştu. Erdem sözlerine şöyle devam etti: “Son üç yılda yoksulların insan hakları ihlaline uğradığını düşünenlerin oranı artmış ve toplumun %38’i bu görüşü paylaşıyor. Ekonomik kriz nedeniyle yoksullar dezavantajlı bir konuma düşmüş ve bu durum insan hakları ihlalleri üretecek kadar toplumsal bir ayrışmaya sebep olmuştur. Yoksullardan sonra en çok kadınların insan hakları ihlaline uğradığı düşünülmektedir. Kadınların insan hakları ihlaline uğradığını düşünenlerin oranı %38’dir.” (Bianet)
İktidar medyası kadın istihdamındaki artışı hükümetin istihdam projelerine bağlasa da işin aslı bambaşka. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “İşin, gücün olsun” sloganıyla sürdürdüğü projeler kadınlar açısından güvencesiz çalışma anlamına geliyor.
Emine Erdoğan’ın “yüzyılın kadın istihdamı programı” diye müjdelediği program, şubat ayından beri İŞKUR üzerinden farklı pilot illerde uygulanıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’yla yaptığı protokoller kapsamında İŞKUR aracılığıyla özellikle imalat sektöründe kadın işçi işe alınıyor.
Bir Yıldan Kısa Çalışma
Bu projelerden biri, Kadın İstihdamı İçin Pozitif Ayrımcılık (KİPAP). Ankara, Bursa, İstanbul, Gaziantep, Hatay, Adana, Kayseri gibi 25 pilot ilde uygulanan KİPAP, kadınlar için özetle güvencesiz çalışma modelini ortaya seriyor. Desteğin sadece imalat sektöründe işçi alan patronlara verildiği koşullar arasında yer alırken, projeye destek süresi sadece 3 ay olarak belirtiliyor. 18 yaşından büyük ve 35 yaşından küçük kadınları kapsayan projede, işverenlere proje kapsamında çalıştırdıkları her kadın işçi için aylık 25 bin liraya kadar prim, vergi ve ücret desteği sağlandığı söyleniyor. Ayrıca çalışan kadın işçiye 0 – 66 ay aralığında çocuk sahibi olması halinde aylık 3 bin lira çocuk bakım desteği sağlanıyor. İŞKUR, patronlara destek ödemesi yapıldığı sürenin en az iki katı kadar süreyle kadın işçi istihdam etmesi gerektiğini söylüyor. Yani kadınlar için 6 ay çalışmanın ardından belirsizlik ve patronların insafına bırakılmış bir tablo ortaya çıkıyor.
İş-pozitif kapsamında kadınlar için yürütülen bir diğer proje olan Üretim Sürecine Katılım Programı’nın (ÜSKAP) koşulları ise KİPAP ile aynıyken sadece Bursa, Gaziantep ve Konya illerinde yürütülüyor. İŞKUR verilerine göre kadınlar en fazla reyon görevlisi, turizm otelcilik elemanı ve konfeksiyon işçisi olarak işe alınmışlar. İŞKUR’a kayıtlı olup da hâlâ iş bulamayan kadınların sayısı ise 1 milyon 247 bin 92. Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası iş birliğiyle yapılan, “sektör bilançoları 2023” araştırması sonuçları imalatta 3.5 milyondan fazla kişi çalıştığını gösteriyor. Bu bağlamda patronların 2023 yılında elde ettiği 1.8 trilyon liralık net kârın 1 trilyon liralık bölümünün imalat sanayi patronlarına aktarıldığı görülüyor. İmalatın sanayinin genişletilmesi bir yana sermaye ve hükümetin el ele verdiği “projeler” tablosunda patronların kârını arttıracak, ucuz ve güvencesiz çalıştırılacak kadın işçiler arandığı görülüyor. (Evrensel)
Alo 190 Fetva Hattı’nı arayan vatandaşlar, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın boşanmış kadının sürekli nafaka almasının caiz olmadığı ve sürekli nafakanın haram olduğu fetvasıyla karşılaştı. Alo 190 Fetva Hattı’nı arayan vatandaşlara, kadının iddet müddeti boyunca nafaka alabileceği, sonrasında devam ettirilen nafakanın caiz olmadığı bilgisi aktarıldı. Bir fıkıh kavramı olan iddet ise boşanmış veya eşi ölmüş kadının yeni bir evlilik yapabilmek için beklemek zorunda olduğu ve duruma göre 3 ay veya 4 ay 10 günlük süreyi ifade ediyor. (Batman Sonsöz)
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’nin verilerine göre Türkiye’de HPV 16 ve 18’in toplam görülme oranı yüzde 75.4. Sağlık sistemindeki dönüşümle birlikte randevu bulma sorunu, doktorların ön yargıları ve aile baskısı gibi çeşitli sebeplerle kadınlar sağlık tedavilerinden mahrum kalıyor. Kadın sağlığı hizmetlerine erişimin kısıtlılığı üniversiteli genç kadınlar açısından da eğitim hakkını engelleyecek düzeye ulaşıyor. Türkiye’deki 129 devlet üniversitesinin yalnızca 5 tanesinin sağlık ve rehberlik merkezinde kadın sağlığı ve doğum birimi bulunurken bazı üniversitelerde medikososyal sağlık merkezi bile bulunmuyor.
Yıldız Teknik Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu’ndan Beyza, birçok genç kadının kadın sağlığına erişemediğini ya da cinsel sağlığa ilişkin yaşadığı sorunları el yordamıyla tespit etmeye çalıştığını ifade etti. İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci İclal ise üniversiteli kadınların kadın sağlığı hizmetlerine erişebilmesinin önündeki engelleri aşabilmenin bir yolu olarak toplumsal ön yargıların kırılmasını gösterdi ve hem devletin hem de üniversite yönetiminin buna bütçe ayırmasını istedi.
İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) öğrencilerin mücadelesiyle kurulan Cinsel Tacizi, Cinsel Saldırıyı ve Ayrımcılığı Önleme Kurulu (CİTÖK) yönergesine okul yönetimi tarafından müdahale edildi. Yapılan değişiklikler arasında CİTÖK’ün açılımındaki “ayrımcılık”, yönergedeki “toplumsal cinsiyet” ifadelerinin kaldırılması gibi birçok müdahale bulunuyor. Yapılan değişikliklere tepki gösteren öğrenciler kendileriyle görüşülmediğini belirtti. Kadın Çalışmaları Komisyonu’ndan İpek Keleş, “İki yıllık bir mücadele sonucu hazırlanmış olan yönergeyi bir senato toplantısıyla baştan sona değiştirmişler. CİTÖK İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldıktan sonra öğrenci mücadelesiyle kazanılmış bir mekanizma. Öğrenciler bu kazanımdan vazgeçecek değil. İÜ Kadın Çalışmaları Komisyonu olarak biz bu konunun peşini bırakmayacağız,” dedi. (Cumhuriyet)
Derleyen: Özlem Akcan
Editör: Ebru Pektaş
Redaksiyon: Sabâ Esin
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖