Background

Kadının Soyadı da Yok!

Anayasa Mahkemesi, kadınların evlendikten sonra kendi soyadlarını kullanmalarını engelleyen yasal düzenlemeleri ayrımcılık olarak nitelendirip iptal etmişti. Ancak, yeni düzenleme “ailenin bütünlüğünün korunması” gerekçesiyle bu hakkı kısıtlamayı hedefliyor.

Paketin içinde ne var? 

“Kadının soyadı” maddesi 9. Yargı Paketi’nde AYM’nin iptal ettiği şekliyle yer aldı. Yeni TMK 187. Madde‘de şu ifadeler yer alıyor:

“Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır. Şu kadar ki; kadın evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Kadının soyadı, kendi soyadı ile önceki kocasının soyadından oluşuyorsa kadın bu soyadlarından sadece birisini evleneceği kocasının soyadının önünde kullanabilir.”

Kadının Evlenmeden Önceki Soyadını Kullanma Hakkı: Yeni düzenleme, kadınların evlenmeden önceki soyadlarını kullanma hakkını kısıtlayarak, evlendikten sonra eşinin soyadını almasını öngörüyor.

Anayasa Mahkemesi’nin Kararına Tepki: Düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin Medeni Kanun’un 187. maddesini iptal etmesinin ardından gelerek, bu kararın etkilerini sınırlamayı amaçlıyor.

Uluslararası Sözleşmelere Aykırılık: Düzenleme, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) ve BM Kadına Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) gibi uluslararası sözleşmelere aykırı bulunuyor.

Kadının Bireysel Kimliğinin Yok Sayılması: Bu düzenleme kadının bireysel kimliğini ve haklarını yok sayarak aile bütünlüğünü erkeğin tahakkümüyle sağlamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda düzenleme, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine de aykırıdır.AKP düzenlemeyi aile bütünlüğünün korunması ve çocukların olumsuz etkilenmemesi gerekçesiyle savunuyor.(Bianet)


“Adalet Bakanlığı, anneleriyle cezaevinde kalan çocuk sayısını gizliyor”

CHP’li İlgezdi’nin, cezaevinde anneleriyle kalmak zorunda kalan 0-6 yaş arası çocuklara ilişkin sorusuna Adalet Bakanlığı, “Söz konusu başvuruya ilişkin olarak İstatistik Bürosunda veri bulunmamaktadır” yanıtını verdi.

CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, Adalet Bakanlığı’na cezaevinde anneleriye birlikte kalan 0-6 yaş arası çocukların sayısını sordu. İlgezdi’ye Adalet Bakanlığı’ndan “Söz konusu başvuruya ilişkin olarak İstatistik Bürosunda veri bulunmamaktadır” yanıtı geldi.

Bakanlığın bu yanıtına tepki gösteren gösteren İlgezdi, “Dedikleri gibi ver, tutulmuyora 0-6 yaş arası anneleri ile cezaevinde kalan çocukların gelişimleri, ihtiyaçları ile bebek ve çocuklarımızın ihtiyaçlarını yok sayan bir bakanlık var” siteminde bulundu.

Cezaevlerinden şeffaf bilgi alınamadığını ifade eden İlgezdi, şunları kaydetti:

“Covid dönemi kaç mahpusun Covid olduğunu, uygun şartlarda tutulup-tutulmadığını, kaç ölümün yaşandığı gibi bir çok hayati soru yanıtsız kalmıştı. Şuanda da hapiste annesi ile kalan çocuk sayısı ısrarla gizleniyor. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin (CİSST) tespitlerine göre şu an 0-6 yaş arası cezaevlerinde kalan çocuk sayısı 552. Ama bakanlık bu sayıyı bilmediğini iddia ediyor. O zaman o koltuklarda ne işiniz var. Anneleriyle cezaevinde kalan 0-6 yaş arası çocuk o kadar artmış ki bakanlık sayıyı gizlemek için veri paylaşmıyor.”


Tasarruf Politikaları Kadına Yönelik Ekonomik Şiddet Biçimidir!

Avrupa Sendikaları Konfederasyonu ETUC, 24-25 Haziran 2024 tarihinde gerçekleşen Yürütme Komitesi toplantısında çalışma yaşamında toplumsal cinsiyete dayalı şiddet konusuna yer vererek,  Çalışma Yaşamında Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetle Mücadele Hakkında şu kararı kabul etti.

ETUC, başta cinsel taciz, aile içi şiddet, üçüncü taraf şiddeti ve siber şiddet olmak üzere toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin tüm biçimlerinin çalışma yaşamıyla da ilişkili olduğunun farkındadır. Ekonomik şiddet de dahil olmak üzere toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, toplumsal cinsiyete dayalı güç dengesizliğinden kaynaklamakta ve ekonomik zararla sonuçlanmaktadır. Şiddetten etkilenenler ve şiddete maruz kalanlar ekonomi istikrarı (ve bağımsızlık) açısından kayba uğramaktadır. Ekonomik şiddetin kendisi de toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin bir biçimidir ve kadınlar tarafından yapılan işlerin değersizleştirilmesine yol açan etmenlerdendir. Ekonomik şiddetin bu boyutu daha çok gündemde tutulmalı ve mevzuatın yanı sıra toplu pazarlık stratejileri ve sosyal diyalog girişimlerine dahil edilmelidir. Tasarruf politikaları da kadına yönelik ekonomik şiddet biçimlerinden kabul edilmeli, Avrupa çerçevesinde de aynı yaklaşım benimsenmelidir.

Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten arınmış bir çalışma yaşamının sağlanması hedefine ulaşma konusunda mevzuat düzenlemeleriyle alınan tedbirler, sosyal diyalog ve toplu pazarlığın da içinde yer aldığı çok yönlü bir stratejiyle ele alınmalıdır.

İş dünyasında toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin ortadan kaldırılmasına yönelik bir Direktif, AB Anlaşmasına (ABİHA-Avrupa Birliğinin İşleyişi Hakkında Anlaşma) sosyal politika kısmına, yeni oluşacak Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’nun çalışma programına dahil edilmelidir. Bu tür bir girişimin çıkış noktası iş güvenliği ve sağlığı mevzuatıdır.

ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi ve 206 sayılı Tavsiye Kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanması ve tam olarak hayata geçirilmesine yönelik kampanyaların sürdürülmesi. 

ETUC, bağlı kuruluşların ve sendika konfederasyonlarının ILO’nun 190 sayılı sözleşmesinin onaylanması için yürüttükleri kampanyalarını daha fazla destekleyecektir. ETUC ve bağlı kuruluşları, ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesini onaylayan ülkelerdeki uygulamaları takip ederek sözleşmenin onaylanmasını müteakip yapılacak mevzuatı da takip ederek, boşlukları belirleyecektir. ETUC, ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi’nin uygulanması konusunda bir AB Direktifinin yapılmasına yönelik bir çağrıda bulunma seçeneğini de gözden geçirecektir. İstanbul Sözleşmesi, özellikle bir süre önce AB’nin Sözleşme‘ye katıldığı göz önünde bulundurulduğunda toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede önemli bir araç olmayı sürdürmektedir. Çalışma Yaşamıyla ilişkili gelecek yasama girişimlerinde toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele tedbirlerinin ana akımlaştırılması gereklidir.

Metnin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz: EN – Adopted Resolution – On the offensive to combat gender-based violence in the world of work _0

(https://kesk.org.tr/2024/07/04/etucun-calisma-yasaminda-toplumsal-cinsiyete-dayali-siddetle-mucadele-karari-aciklandi/)


İlk 6 ayda 205 kadın cinayeti, 117 şüpheli kadın ölümü!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre 2024’ün ilk altı ayda 205 kadın öldürürken, 117 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Platform sözcüsü Fidan Ataselim, “2024 yılının ilk 6 ayı içerisinde kadınları kimler öldürdü diye baktığımızda yüzde 42’sinin evli oldukları erkekler tarafından öldürdüğünü görüyoruz. Hiç az bir oran değil. Aile politikalarının sonuçlarıdır bunlar. Buradan bakanlığı bir kez daha uyarıyorum: Siz aile odaklı politikalarınızı sürdüğünüz durumda kadınlar mevcut eşleri, boşandıkları erkekler ve mevcut partnerleri tarafından öldürülmeye devam edecek. Aile odaklı politikalar öne sürüldüğü her noktada maalesef kadınlar o ailelerin içerisinde, o hanelerin içerisindeki şiddetle karşılaşıyorlar” şeklinde konuştu.(Cumhuriyet)

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation