Background

Kadına Esaret, Laikliğe Son: Aile Genelgesi, 9. Yargı Paketi ve Yeni Müfredat 

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla ‘Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’ 15 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlandı. Söz konusu eylem planında kadını eve hapseden adımlar izlenip, kadınların aile içindeki rolleri pekiştirilirken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş yaptığı açıklamada kadını değil ‘aileyi’ öncelediklerini itiraf etti.

Aynı döneme denk gelen Aile Genelgesi,  9. Yargı Paketi ve Müfredat değişikliği, kadının soyadı hakkının gaspından gündelik yaşamın dini kültürel kodlarla çerçevelenmesine uzanan geniş bir alanda, kadının yurttaşlığını ve laikliğin temel unsurlarını askıya almayı hedefliyor.

2010’dan beri Diyanet’in özel gündemi haline gelen “kadının hizalanması”  müfredat değişikliğindeki pek çok unsurda ortaya çıkıyor. Bu bağlamda  yeni müfredatın “Erdem-Değer-Eylem Modeli” dedikleri değerler ile “fıtrat, iffet, mahremiyet, edep, ahlak, aile bütünlüğü”  gibi kodları harekete geçirdiği görülüyor. Aynı müfredat kadının çalışma hayatında yer almasını aile içi bir sorun gibi lanse ediyor. 

Yargı paketinde Anayasa’nın 41. maddesi fiilen değiştiriliyor. “Aile eşler arasındaki eşitlik ilkesine dayalıdır” ibaresi çıkarılarak erkeğin aile reisliğini geri getirmek aynı bağlamda anlam kazanıyor. Medeni Kanuna dönük tehditlerin, kadının yurttaşlığını ve laiklik ilkelerinin yerine İslam hukukunun öne çıkarılmasının tüm bu dönüşümle birlikte okunması gerekir. 


Cumartesi Anneleri’nin 1000. Haftası

27 Mayıs 1995’ten bu yana her cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri düzenleyerek gözaltında kaybolan yakınlarını ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban giden yakınlarının faillerini arayanlar 1000. Haftaya girdi. Türkiye’nin en karanlık dönemlerinden biri olan 1990’lı yıllarda resmi rakamlara göre bile 17 binden fazla insan, failleri meçhul bırakılarak gözaltında kaybedildi. Kaybedilenlerin yakınları faillerin bulunması için hakikat ve adalet mücadelesi vermeye devam ediyor.

Bu yıl da her yıl olduğu gibi 17-31 Mayıs “Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası” sebebiyle çeşitli anma etkinlikleri düzenlendi. Bu seneki başlığı 25 Mayıs 2024 tarihinde gerçekleşecek 1000. hafta buluşmasına ithafen “1000 Hafta” olarak belirlendi.


Dehşet Verici ÇEDES Uygulamaları: Öğrencilere Kefenli Gösteri Yaptırıldı

ÇEDES’le ilgili yurt genelinde yeni skandallar yapılıyor. Bir okulda öğrencilerle düzenlenen Filistin etkinliğinde öğrencilerin üzerine kefen örtüldü. Başka bir okulda ise din dersi için ayrı bir derslik açıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi”ne (ÇEDES) karşı tepkiler sürerken öğrenciler sabah namazı için camilere götürülmeye devam ediyor. Bitlis Mutki’de de camiye götürülen öğrencilerin hocadan vaaz dinledikleri ortaya çıktı. 

ÇEDES kapsamında okullarda yapılanlar cami ziyaretleriyle de sınırlı değil. Okullarda Filistin etkinlikleri de düzenleniyor. İstanbul Gaziosmanpaşa’da düzenlenen Filistin etkinliği ise ÇEDES’e yapılan eleştirilerin haklılığını ortaya koydu.

Küçükköy Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde Filistin’e destek temasıyla düzenlenen etkinliğe onlarca öğrenci katılırken yapılan tiyatro gösterisinde 5 öğrenci yere yatırılarak üzerleri beyaz kefenle örtüldü. Küçük kız çocuklarının başlarının kapatıldığı törende erkek öğrencilerden bazılarına da asker kıyafeti giydirildi. 

TÖBSEN temsilcisi Serkan Bebek duruma tepki gösterdi ve şunları söyledi: 

“Hiçbir değerle alakası olmayan ‘Filistin’e destek’ temalı etkinlikte çocukların ölen insanları canlandırıp üzerlerine beyaz örtü örtünmesiyle karşı karşıyayız. Bu pedagojik bir cinayettir. Okullar fiili işgal ve tam bir gerici kuşatma altındadır. Din, ahlâk ya da değerler eğitimi adı altında çocuklara siyasal islamcı ideoloji empoze edilmek istenmektedir.” (Sözcü, Fırat Fıstık)


Enkazdan Çıkarıldı, Ambulansa Konuldu: Merve Ateş 15 Aydır Kayıp

6 Şubat depremlerinde İskenderun’daki evinin enkazından sağ ve bilinci açık şekilde çıkarılan Merve Ateş 15 aydır kayıp. Ambulansa konduktan sonra kaybolan Ateş’in ailesi çocuklarını arıyor.

Gazete Duvar’da Alkan Şahin’in haberine göre, Maraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerde, İskenderun’daki depremin ardından enkazdan çıkarılarak ambulansa konulan, ardından hastanede tedavi altına alınan Merve Ateş’in yakınları, kendisinden hala haber alamıyor.

Depremden saatler sonra Sağlık Bakanlığı’na bağlı ambulans helikopter ile Mersin Yenişehir Hastanesi’ne sevk edileceği söylenen Merve Ateş, yanında hiçbir refakatçi kabul edilmeden ambulansa alındı. Helikopterin, ‘hava şartlarını’ gerekçe göstererek iniş yapamaması nedeniyle Ateş, İskendeun SSK Hastanesi’ne geri getirildi. Burada bir süre kalan Ateş, daha sonra doktor Ergün Kaya tarafından yeniden Mersin Yenişehir Hastanesi’ne sevk edilmek üzere hastaneden gönderildi. Aile, hiçbir sevk kaydı olmadan hastaneden gönderilen Merve Ateş’ten haber alamadı. 

Ateş’in ablası İlknur Karaca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın durumdan haberdar olduğunu, AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’a talimat verdiğini, ancak Yayman’ın telefonları açmadığını söyledi. Kardeşini bulmak için başvurdukları televizyon kanallarında, “Depremzede kayıplarının çıkarılmaması” yönünde bir talimat ile karşılaştıklarını öne süren Karaca, “Depremde tek bir kayıp yok” diyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’a, “Biz kimi arıyoruz o zaman? Halüsinasyon mu görüyoruz?” diye seslendi. (Gazete Duvar)


İran’a Geri Gönderilme Riskiyle Karşı Karşıya Kalan İki İranlı Kadın İntihara Sürüklendi

Avrupa Sayıştayı (ECA) geçtiğimiz ay yayımladığı raporunda, Türkiye’nin kötü insan hakları sicilinin ve ekonomik faktörlerinin Ankara ile yapılan göç anlaşmasının etkinliğini zayıflattığını aktarıyor.

Raporda, 2016 yılında Türkiye’de bulunan dört milyondan fazla mülteci için AB’nin yapacağı yardım karşılığında Geri Kabul Anlaşması imzalandığı ancak bu finansmana rağmen mültecilere yönelik mesleki eğitim sağlanmadığı, çalışma alanları yaratılmadığı, sağlık ve eğitim gibi temel insani haklarla ilgili planlamaların yetersiz kaldığı ifade ediliyor. Raporda mültecilere ilişkin çalışma yürüten sivil kurumlara baskı uygulandığı, bu çalışmaların zorlaştırıldığı vurgulanıyor.

Sadece son bir ayda yaşananlar durumun vahametini gösteriyor. Geçtiğimiz ay Ayvacık GGM’de işkence ve tecavüz iddiaları ortaya çıktı. Antalya GGM’de 52 mülteci ‘işkence’ iddiasıyla Adalet Bakanlığına şikayette bulundu, şikayetin ardından GGM’deki baskılar arttı. Emek Partisinin GGM’lerdeki duruma ilişkin hazırladığı raporda da GGM’de kalan kişilerin aktarımlarıyla benzer kötü muamele örnekleri sıralanmıştı

Geçtiğimiz haftalarda İran basınına iki mülteci intiharı yansıdı. İlki Antalya’da yaşayan 34 yaşındaki İranlı mülteci kadın Sanaz Jalouei. Jalouei üçüncü bir ülkeye gitmek için 9 yıldır Türkiye’de bekliyordu. Birleşmiş Milletler tarafından onay almasına rağmen Göç İdaresi tarafından dosyası kapatıldı ve sınır dışı edileceği söylendi. Jalouei ardından intihar etti. Jalouei’nin ailesi intihara sürükleyenin Göç İdaresinin kararı olduğunu aktardı. Uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan mülteci hakları savunucularından Farah Mohajer, Jalouei’nin intihar haberinden bir gün sonra Instagram hesabında başka bir genç kadının fotoğrafını paylaşarak şunları yazdı: “Aylin Kermyar, dosyası reddedildikten sonra intihar girişiminde bulundu ancak kurtuldu ve hastanede.” (Ekmek ve Gül, Laçin Barış)

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation