Gündem Kadın Vardiyası 3 Haziran 2024
Temmuzda yapılması beklenen ama yapılmayacağı açıklanan asgari ücret ara zammına ilişkin tepkiler bir kampaya dönüşüyor. Türkiye İşçi Partisi ve TİP’li Kadınlar öncülüğünde başlatılan kampanyaya ilişkin bildiride şu ifadelere yer verildi:
“Asgari Ücrete Derhal Ara Zam!
İnsanca Yaşam Hakkımız!
Evde, fabrikada, merdivenaltı atölyede, plazada, tarlada, okulda çalışan kız kardeşim!
Her işte angaryaya koşulan, en ucuz, güvencesiz işlere sürülen, kazancı ek gelir sayılan ve krizde ilk kapı dışarı edilen bizleriz! Asgari ücretle çalışan ya da eve giren asgari ücretle evi çeviren milyonlarca kadınız! Biliyorsun, temmuzda asgari ücrete ara zam yapılmayacağı açıklandı.
Bizler mevcut asgari ücretle zaten geçinemezken, kendi uydurdukları %25’lik enflasyon açıklamasını bile ücretlere yansıtmayacaklarını ilan ediyorlar! Saraylarından, şatafatlı tüketimlerinden vazgeçmeyenler, para babalarını vergi aflarıyla ihya edenler, milyonların emeğinden tasarruf yapmaya çalışıyor!
Evimize giren gelir doğrudan biz kadınları etkiliyor. Biz kadınlar yaşamın yükünü 2 kat fazla hissediyoruz. Mutfak harcamasını nasıl azaltır, neyden kısarım diye pazar pazar, market market dolaşır olduk. Yüksek kiralar, sürekli artan gıda fiyatları, 1-2 öğün yemekle geçiştirilen günlerimizin, beslenme çantası boş olduğu için öğle yemeğinde tuvalate giden çocuklarımızın çaresizliğinin yükü bizim omuzlarımızda. Çocuğu kreşe vermenin maliyeti aldığımız maaş kadar olunca, bin bir zahmetle bulduğumuz işlerden çıkıp evlerimize hapsediliyor, ev-içinde sömürülmeye devam ediyoruz.
Yalnız yaşayanlarımız aldığı maaşla geçinemeyince yaşımız ne olursa olsun aile evlerine dönmek zorunda kalıyoruz. Şiddet ve mutsuzlukla geçen evliliğimizi sürdürmek zorunda kalıyoruz. Özgürlüklerimiz, şiddetten korunma hakkımız elimizden alınıyor!
Hayatlarımızı kazanmak, üretmek ve emeğimizin karşılığını almak, insanca yaşamak istiyoruz!
1. Asgari ücrete Derhal Ara Zam!
2. Çocuklu kadınların çalışma hakkı için ücretsiz, nitelikli kreşler açılsın, bekar tüm kadınlara başta kamu olmak üzere istihdam ve konut önceliği verilsin!
3. Esnek ya da değil, şehirde ya da tarlada; çalışma biçimi ne olursa olsun, patrona en az asgari ücret verme ve sigorta yapma zorunluluğu getirilsin!
4. Eşit-işe eşit ücret kuralını uygulamayan patrona caydırıcı düzeyde cezai yaptırım getirilsin!
5. Kadınların aldığı ölüm aylığı (dul/yetim aylığı) asgari ücretin en az üçte ikisi olacak şekilde arttırılsın!
6. Tüm okullarda çocuklara bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek dağıtılsın!
Kadınlar isterse her şeyi kazanır! Yeter ki birlikte mücadele edelim!
Yaşasın Kadın Dayanışması, Yaşasın İnsanca Yaşam Mücadelemiz! (TİP’li Kadınlar)
Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk’un Galatasaray’ın şampiyonluk kutlamalarında Sezen Aksu’nun ‘Şinanay’ şarkısını söyleyerek cinsiyetçi küfürler etmesi tepki çekti. Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) açıklamasında Buruk’un cinsiyetçi diline tepki gösterdi.
Platform, ‘her gün kadınların öldürüldüğü ve tecavüze uğradığı bu topraklarda bu eril ve saldırgan dilin bir an önce terk edimesi’ni talep etti.
EŞİK’in açıklamasının tamamı şöyle:
*Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk şampiyonluk kutlamasında Sezen Aksu’nun Şinanay şarkısını kirleterek, tecavüz kültürünü yüceltmiş kadınların onuruna, bedenine ve tüm annelere sözlü tecavüz etmiş ve küfürlü saldırıda bulunmuştur.
*Her gün kadınların öldürüldüğü, tecavüze uğradığı bu topraklarda bu eril ve saldırgan dilin bir an önce terk edilmesini talep ediyoruz. Bu tecavüz dili tüm kadınlara ağır şiddet olarak dönüyor ve hayatlarına kastediyor.
*Her fırsatta annelik kutsaldır diyen, kadınların meşru taleplerini annelik propagandalarıyla bastırmak isteyenler, gerçekte birbirlerinin annelerine tecavüz fırsatı kolluyor, her bahaneyle sözlü tecavüz ediyor ve utanmadan birbirlerini alkışlıyorlar.
*Kadınların bedeni, onuru ve kimliğine ağır hakaret içeren bu sözleri sebebiyle Galatasaray Spor Klubü Teknik Direktörü Okan Buruk’u derhal, tüm kadınlardan özür dilemeye davet ediyoruz. Galatasaray Spor Futbol Kulubü ve tüm spor camiasını bu yaklaşımı kınamaya ve spor dünyasındaki cinsiyetçi dile karşı net bir tavır alıp, somut politikalar uygulamaya çağırıyoruz. (Gazete Duvar)
Gazeteci Meltem Suat araştırma kapsamında, Türkiye’nin doğum hızı en yüksek illeri olan Urfa, Antep ve Kilis’teki aile planlaması hizmetlerine erişim durumunu inceledi.
Araştırmanın sonuçları şöyle:
*Urfa’daki saha araştırmasında kentte göçmen nüfusunun en yüksek olduğu ilçeler Akçakale, Suruç, Ceylanpınar ve yerli halkın en yoğun yaşadığı Siverek, Halfeti ve Birecik’te görev yapan aile hekimleriyle görüşüldü. İl genelindeki birinci basamak sağlık kurumlarına 6 aydır doğum kontrol araçlarının tedariki yapılmaya başlandı. Göçmen Sağlığı merkezine de iki senedir tedariki yapılmayan doğum kontrol araçlarının tedariki 6 ay içerisinde yapılmaya başlandı.
*Urfa’da adölesan doğum oranı çok yüksek. Göçmenlerin yoğunlukla ikamet ettiği Harran, Ceylanpınar ve Akçakale ilçelerinde her 100 gebeden 15’i 15 yaşında. Yerli nüfusun yaşadığı Halfeti, Viranşehir, Suruç’ta ise bu oran yüzde 6. Ayrıca ildeki adölesan doğumların yetkililer tarafından bildirimi yapılmıyor ve çocuğun ailesine herhangi bir cezai işlem uygulanmıyor.
*Antep: TÜİK verilerine göre Antep (2,10) ile kaba doğum hızının en yüksek olduğu 9. il. İldeki ortalama kaba doğum hızı ise binde 16,3. Gaziantep’te toplam çocuk nüfusu 2023 yılında 779 bin 969 olarak gerçekleşti. Kentte ikamet eden geçici korunma statüsündeki Suriyelilerin ortalama doğurganlık hızı ise 5,3 seviyesinde. (Bianet)
Acele kamulaştırma karariyla zeytinliğine el koyup ağaçlarını söken kömür madeni şirketinin çalışanlarını (5 erkek) darp etmek suçlamasıyla yargilanan #haticekocalar mahkemece basit yaralamadan suçlu bulunarak para cezasına çarptırıldı. Yaşam alanlarını savunmak meşrudur.
75 yaşındaki çevreci Hatice Kocalar, maden şirketi çalışanı yaralamaktan suçlu bulundu. Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Avdan Mahallesi’nde açılmak istenen kömür madenine karşı mücadele eden 75 yaşındaki Hatice Kocalar, şirket çalışanı birden fazla kişiyi “basit yaralamadan” suçlu bulundu. 5 yıla kadar hapsi istenen Kocalar, 4480 TL para cezasına çarptırıldı.
Hatice Kocalar mahkeme çıkışı yaptığı açıklamada, “Benim şanım kalsın toprağımı koruduğum için. Kepçeyle çiğneyecek oldular; korkmadım, yılmadım…Toprağımı koruduğum için onurluyum, gururluyum, mutluyum” dedi.
Duruşmaya katılan gıda mühendisi ve hak savunucusu Bülent Şık ise BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Avdan’da tarım alanları ve zeytinliklerin “alt üst edildiğini” ve “insanların göçe zorlandığını” savundu.
Avdanlıların bölgedeki mücadelesi yaklaşık 5 yıl önce Avdan Madencilik tarafından Denizli’de kurulması planlanan termik santral projesiyle başladı. Avdanlılar, Avdan Platformu adı altında projeye karşı örgütlendi.
Yerel ölçekte farklı siyasi kesimlerin de destek verdiği süreç sonunda termik santral projesi 2020’de iptal edildi.
2 yıl sonra, 14 Ocak 2022 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Avdan’da yaklaşık 3,8 milyon metrekare büyüklüğünde tarım arazisi, linyit işletme ruhsatlı sahalarda maden üretimi için acele kamulaştırıldı. Avdanlılar, kararın ardından şirketin maden çalışmalarına başlamak için arazilerine girmeye başladığını söylüyor. Avdan’da buna direnelerden biri de Hatice Kocalar oldu.
Kocalar hakkında maden şirketi çalışanlarını “darp ettiği” gerekçesiyle dava açıldı.
‘Ben tek başımaydım, 2 kişiye nasıl vururum?’
Hatice Kocalar hakkındaki iddiaların “iftira” oladuğunu söyledi ve Mart ayındaki ilk duruşmada kendini bu cümlelerle savundu:
“İki kamyon geldi. Kepçe geldi. Tarlayı kazmak istediler, karşı çıktım. Kendilerine şirketin yetkililerinin gelmesini söyledim. İki mühendis geldi. “Vurmadım, aramızda münakaşa oldu. Elimde sopa yoktu. Hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.” Bugün suçlu bulunarak para cezasına çarptırıılan Hatice Kocalar’ın avukatları, davayı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıyacaklarını söyledi.
Danıştay 15 Mart 2023’te Büyük Menderes İnisiyatifi gibi çevreci grupların katkısıyla yürütmeyi durdurma kararı verdi. Avdan Madencilik şirketi ise Ocak ayında yaptığı açıklamada, çalışmalarını öne sürüldüğü gibi Danıştay kararları nedeniyle değil mevsimsel koşullar nedeniyle geçici olarak durdurduğunu duyurdu. (BBC News Türkçe)
Hatay’ın Arsuz ilçesinde Nazlı Karakoyun, yaşadığı 7 katlı apartmanın teras katından 7 Eylül 2023 tarihinde şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını yitirdi. Kadının cenazesi morga kaldırılırken aynı gün gözaltına alınan eşi Umut Karakoyun ertesi gün (8 Eylül) sevk edildiği İskenderun 2’nci Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanarak cezaevine konuldu.
Olaya dair soruşturmasını tamamlayan İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı, Umut Karakoyun hakkında “Eşi planlayarak kasten öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle iddianame hazırladı. İddianameyi kabul eden İskenderun 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde ilk duruşma “Eşi planlayarak kasten öldürmek” suçundan 17 Eylül’de görülecek.
KIZI: ‘5 YIL YATAR ÇIKARIM’ DEDİ
Nazlı Karakoyun’un kızı S. Karakoyun da, failin hem kendisini hem de annesini sürekli tehdit edip, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını vurguladı. S. Karakoyun, devamında tanıklığına dair şunları anlattı: “Arkadaşlarıma beni ikna edilmeleri karşılığında araba, ev ve para teklif ettiler. Bir gün annem İstanbul’a gittiği için faille evde yalnız bulunduğumuz sırada ‘anneni öldürsem beni affeder misin, bana hak verir misin’ şekilde sorular sordu. Ben de ‘ne saçmalıyorsun’ dedim. Sürekli annemi öldüreceğinden söz ediyordu. Annemi Adana’ya almaya gitmeden bir gün önce ‘Annen benimle konuşurken kaçacağı şeklinde sözler söylerse bu konuşmayı ses kaydına alırım. Anneni öldürürüm ve zina sebebiyle delil sunarım. Böylece 10 yıl yerine 5 yıl yatar çıkarım’ dedi. Bize nefes aldırmıyordu. Sürekli peşimize adam taktırıyordu. Yıllarca annemin telefonuna ajan programları yükledi. Sürekli, anneme ‘beni sevmiyorsun, beni aldatıyorsun’ diyordu. Yıllarca aldattığı ve baskı yaptığı için annemin ona karşı sevgisi kalmamıştı. Son zamanlarda yaptığı öldürme planlarına arkadaşlarım da şahittir. Annemi İstanbul’dan gelmemesi için uyardım ancak bizim için bize bir şey olmasın diye geldi. Gelirken can güvenliğinden korkuttuğu için çantasında biber gazı vardı. Olayı görmedim, onlar damdaydı bense evdeydim. Bizim daire beşinci kattaydı. Tartışma sesleri geliyordu. En ufak bir tartışmada bizi parayla tehdit ediyordu. Cezalandırılmasını istiyorum.”
AVUKAT: TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Nazlı Karakoyun’un avukatı Mehtap Sert ise; “Sanığın eyleminden önce çocuklarına bunu söylemiş olması, cezaevinden çıkan sanıkları çocukların ifadesini değiştirmek için göndermesi hayatın olağan akışına uygun değil. Delillerin takdir ve değerlendirmesi yargıda ancak kamu vicdanında bu suçun failidir. İki çocuğunun annesi yaşamını kaybetmiş sebebisin ya da değilsin davul çaldırmak hangi kültürde kabul edilebilir bir şey. Yargılama neticesinde en üst hadden indirimsiz ceza alması için davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. (MA) (Evrensel)
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖