Yazar: Nurhan Altınakar

Toplumsal cinsiyet rollerini reddeden kadınlar da birbirinin yurdu olmaya devam ediyor. Kimi İran’da saçlarını keserek; kimi İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için tüm dünyada sesini yükselterek; kadına yönelik şiddete, ayrımcılığa, üretim aracı olarak görülmeye, şeyleştirilmeye, yabancılaştırılmaya karşı mücadele ediyorlar. Ailenin ortadan kaldırılması suçlaması, neredeyse ailenin kuruluşundan bu yana çeşitli şekillerde dile getiriliyor. Sistematik hale dönüşmesi ise kapitalizmin ilk yıllarına dayanıyor. Neden acaba? Marksist öğretinin ilk olgunlaşmaya başladığı 19. yüzyılın ikinci yarısında, daha Marks ve Engels yaşıyorken, komünizm üzerinden, günümüzde de insanlık için “iyi” olan şeylere çalınan çamurlar gibi, gerici saldırı ve karalamalar oluyor. Nasıl ki bugün, “Ev içinde, birlikte yaşamda, sadece kadın…

daha fazla oku

1970’li yıllardan bu yana, ilk kez tarım dışı ekonomik faaliyetler için kullanılan “enformel sektör” kavramı, daha sonraki yıllarda devletler tarafından da göz yumularak desteklenmesiyle birlikte giderek normalleşip “enformel ekonomi” kavramına dönüştü. Günümüzde ise neoliberal dünyanın niteliksiz iş gücünü, sosyal güvenlik, sendikal örgütlenme, toplu sözleşme ve hatta bir işyeri bile olmaksızın deyim yerindeyse “tepe-tepe” kullanacağı, “gayriresmi” veya “marjinal sektör” olarak anılan ikincil bir piyasayı işaret eder hale geldi. Detaylarına inersek bir kitap konusu olabilecek enformel ekonomi alanında çalışanların çoğunluğunu kadınlar oluşturmakta, iş gücü piyasasında esneklik ve heterojenliğin, eğretilik ve güvencesizliğin, eşitsizlik ve kutuplaşmanın artmasıyla cinsiyetli yüzü belirginleşmektedir.1 Bu yazıda, Türkiye’de “enformel…

daha fazla oku

Ekolojinin bir terimi olan “Yavaş Şiddet”i, kadını doğumundan ölümüne yavaşça, ince ince “nesne” haline getiren kapitalizm ve onun patriyarkal uzantılarıyla birlikte konuşalım isterseniz. “Yavaş Şiddet”, İngiltere Whitney Beşeri Bilimler Merkezi’nde İnsani Değerler dersleri veren Rob Nixon’un kullandığı yeni bir kavramdır. Bilimi, beşeri bilimler ve adalet merceğinden inceleyen bilim insanları tarafından epey kabul gören bu kavram; petrol-nükleer-liç sızıntıları, çevresel felaketler ile savaşlar sonrası oluşan ve yerelden genele bütün insanları, çok yavaş ve görünmez bir şekilde belki bir ömür, belki asırlar içersinde zehirleyen kirliliklerin, yıkıcı etkileri için kullanılıyor. Kadına yönelik şiddet biçimleri olan kimi şiddet türleriyle birlikte düşünüldüğünde, çifte (hem çalışma hayatında…

daha fazla oku

“Büyük İnsanlık”, artık dünyada ve ülkemizde bir yandan antidepresanlarla insanları “yatıştırıp” kimyasallar, olmadı uyuşturucular aracılığı ile “kimliksizleştirip” düzen içi kılmaya, robot işçi yapmaya çalışırken, diğer yandan uyumlu işçiler yani işçi robotlar üretmeye çalışıyor. Bugün hepimizin gözlemlediği, neden böyle oluşu konusunda çeşitli gerekçeler bulduğu ya da bulamadığı bir durumdan bahsedelim ve soru soralım isterseniz: Neden kimimiz aşırı çalışırken, kimimiz işsiz? Mevcut 2003 tarihli, halen yürürlükte olan İş Yasası’na göre haftalık çalışma süresi 45 saattir. Peki, gerçekte buna uyuluyor mu?  Neden kimimiz 10-12 saat çalıştırılırken, kimimiz işsiz? Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, çalışabilir durumdaki 65 milyon kişinin sadece 22 milyonu kayıtlı ve tam…

daha fazla oku