Emeğin Cinsiyetli YüzüSöyleşi Müjgan Tekin 9 Eylül 2025
“Korkmayın, Sizin Arkanızdayız!”
Digel Tekstil’de kadınlar direniyor ve kendi ifadeleri ile insanca yaşama mücadelesi veriyor.
İzmir Gaziemir’de Alman sermayesine ait Digel Tekstil fabrikasında, TEKSİF sendikasına üye oldukları için işten atılan kadın işçiler, 17 Ocak’tan bugüne kadar direniyor. Onlar sadece işe iade edilmek için değil onurlu bir yaşam için de mücadele ediyor. İşten atılan 15 işçiden 8’i kadın. Diğer fabrika direnişlerinden de tanık olduğumuz bir gerçek ile Digel Tekstil’de de karşılaşıyoruz. Baskıya en çok maruz kalanlar yine kadınlar. Ama onlar, onurlu bir yaşam için direnişlerinden bir adım bile geri atmıyor. Haklarını alıncaya kadar yılmayacaklarını kararlılıkla söylüyorlar. Kadın Vardiyası aracılığıyla; baskıya, tacize, mobbinge maruz kalan tüm kadın işçilere “korkmayın, sizin arkanızdayız” diyorlar.
“Birçok konuda kadın işçileri sömürdüler ve hala sömürmeye devam ediyorlar”
Digel’de 220 güne dayanan bir mücadele veriyorsunuz. Mücadeleye başlamanıza giden süreç nasıl gelişti, niçin direnme kararı aldınız?
Bahar Tunçer: Bizim serüvenimiz 17 Ocak’ta başladı. Düşük ücrete hayır diyerek önce dört sonra üç sonra sekiz, toplam 15 arkadaş; haksız, hukuksuz ve adaletsiz bir şekilde işten çıkarıldı. Fakat bunun altında yatan başka temel nedenler vardı. İnsan onuruna yakışmayan, emek sömürüsü uygulamaları vardı. Biz bu gidişata dur demek için 17 Ocak’ta TEKSİF Sendikasına üye olup aynı gün örgütlendik. O gün başlattığımız mücadelemiz 220 gündür Ege Servis Bölgesi önünde tüm zorlu şartlara, baskılara, hakaretlere rağmen bir gün bile geri atmadan, yılmadan sürüyor. Direniyoruz.
Digel yönetimi, sendikalaşan işçileri işten çıkarma dışında son günlerde kadın işçilere yönelik tacize varan tutumları ile de gündemde. Kadın işçilere sistematik bir saldırı olduğunu görüyoruz. Karşılaştığınız saldırılar nelerdir?
Rumeysa Kişi: Digel tekstil yönetimi maalesef ki kadın haklarını, kadın ihtiyaçlarını görmezden gelmeye, yıllardır kadın işçileri sömürmeye devam ediyor. Regl günlerimizde tuvalet yasakları, hamile olan kadınların hamilelik haklarını kullanmalarına engel olmak, kreş yardımı haklarını gasp etmek gibi birçok konuda kadın işçileri sömürdüler ve hala sömürmeye devam ediyorlar. Biz Digel Tekstil işçileri, şimdinin Digel direnişçileri olarak büyük bir adım attık ve bunu büyütmek, ortaklaştırmak istiyoruz.
Digel Tekstil’de doğum yapan kadın işçinin doğum sonrası daha düşük ücretle işe başlatıldığını biliyoruz. Bu süreci nasıl işletiyorlar?
Şengül Öztürk: Doğum yapan kadınlara karşı, izinden döndükten sonra izine çıkarken verdikleri hakları tamamen göz ardı ediyorlar. Tekrar işbaşı yaptıklarında yeniden işe başlıyor gibi göstererek en düşük ücretle haklarını vermeye başlıyorlar.
“Bizim ülkemizde kadın olmak zor, kadın işçi olmak zor, kadın direnişçi olmak zor. Korkmayın kız kardeşlerim biz korkmadık.”
Bildiğimiz kadarıyla esnek eleman çalıştırma sistemini kullanıyorlar. Esnek Çalıştırma sistem ile kadın işçilerin hangi haklarını gasp ediyorlar?
Tuğba Dinçel: Bölümleri değiştirerek her makineye oturmayı sağlayıp yüzde yüz performans hedefliyorlar İş değiştirdiğin için bu imkânsız gibi bir şey. Oturduğun ilk dakikadan itibaren yüzde yüz performans bekliyorlar fakat bu aynı operasyon olmadığı için yüzde yüz performans veremiyorsun. Bunun içinde mobbinge maruz kalıyoruz.
Digel işçisi kadınların talepleri nelerdir? Direniş size neler kattı?
Mine Işık: Digel işçisi kadınların talepleri öncelikle atılan işçilerin geri alınması, sendikal haklara saygı duyulması ve Alman menşeli firmanın kendi ülkesindeki kadınlara nasıl haklarını tanıyorsa, aynı haklardan da Türkiye’de faaliyet gösteren Digel Firmasındaki biz kadınların da faydalandırılmasını talep ediyoruz. Bizler burada birlik olmanın, dayanışmanın, örgütlenmenin gücünü, kadınların bir oldukları zaman neler yapabileceğini çok net bir şekilde gördük ve gösterdik. Şirket yönetimi bunun biteceğini düşünmesin. Haklarımızın sonuna kadar peşindeyiz ve tam olarak alana kadar da burada direnişimize devam edeceğiz.
Son olarak Kadın Vardiyası aracılığı ile emeği sömürülen, ikinci sınıf insan muamelesi gören tüm kadın işçilere direniş ile ilgili ne söylemek istersiniz?
BaharTunçer: Bizim ülkemizde kadın olmak zor, kadın işçi olmak zor, kadın direnişçi olmak zor. Korkmayın kız kardeşlerim biz korkmadık. Sesimizi çıkarttık. Sesimizi duyanlar var. Bizim yolumuzdan siz de yürüyün lütfen. Siz de sesinizi çıkartın. Birik olalım. Birlikten güçlük doğar. Çünkü işçi sınıfının birleşmekten başka şansı yoktur. Kadın gülerse dünya güler.
TuğbaDinçel: 220 gündür buradayız. Hakkımızı alana kadar da buradayız. Hiçbir zaman pes etmedik. İlk günkü gibi direnişimiz devam ediyor. Yılmadık, kazanacağız.
Rumeysa Kişi: 220 gündür, direnişimize kararlılıkla devam ediyoruz. Bu mücadele sadece işe geri dönebilmek ile ilgili verdiğimiz bir mücadele değil. İçeride yaşanan sözlü, yazılı, kadınlara sistematik ya da bireysel olan tacizlerin önüne geçmek için, içeride çalışma koşullarını insanca yaşanılacak koşullara çevirebilmek için verdiğimiz bir mücadele. O yüzden bu mücadele bizim için çok önemli ve çok kutsal. Buradan da diğer kız kardeşlerime sesleniyorum eğer böyle bu tür baskılara, tacize, mobbinge maruz kalıyorsanız korkmayın çünkü biz burada yalnız değiliz. Siz bizim arkamızdasınız biz de sizin arkanızdayız. Direnmekten başka çaremiz yok. Direne direne kazanacağız.
Nurdan Kılıç: Kadınlar susmasın, korkmasınlar. Kendi güçlerinin farkına varsınlar ve en az suçlular kadar cesaretli olsunlar.
Mine Işık: TEKSİF’te 17 Ocak’ta sendikalaştık. Digel Tekstil’deki tüm arkadaşlarımdan şu anda bir ricam var. O gün ne için bu mücadeleyi verdik? Herkesin tek tek bunu hatırlamasını rica ediyorum. İnsani çalışma koşullarının olmaması, insan yerine koyulmadık demiştik ve insan yerine koyulmak için bu mücadeleye giriştik. Bu unutulmasın kimse tarafından. Bu mücadeleye tüm Digel Tekstil çalışanlarının sahip çıkmasını rica ediyorum.
Şengül Öztürk: Amacımız sadece ücret değil insanca yaşamak, onurlu bir şekilde yaşamak istiyoruz. Mücadelemizin sonuna kadar arkasındayız.
Editör: Ebru Pektaş
Düzelti: Ebru Pektaş
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız
Seslendirme: Filiz Kılıç
Yazar Hakkında Bilgi
12 Eylül 1980’de İstanbul’da doğdu. Gazetecilik eğitimi aldığı fakülte yıllarında, mesleği yerinde öğrenmeli diyerek çalışma hayatına atıldı. Yeni Binyıl Gazetesi Kültür Sanat sayfasında başladığı staj eğitiminin ardından 2002 yılının sonunda TV8 belgesel bölümüne geçti. Vildan Tekin ile birlikte yazdığı ¨Karadut¨ isimli romanın yanı sıra ¨Ağıt: Ararat'tan ve Ağrı'dan Yükselen Çığlık¨, ¨Çöldeki Balıklar¨ ve ¨Raman Petrol Kartalları¨ isimli üç kitabı bulunmaktadır. Yazıları çeşitli haber sitelerinde yayımlandı ve hala yazmaya devam ediyor.
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖