Background

Kadının Sessiz Savaşı Regl

Sevecen, sabırlı, sevgi dolu bir kadındı bazı günler hariç. O bazı günlerde sinirli, gergin ve tahammülsüz olurdu. Neye, neden sinirlendi anlamazdık. Bir gün dayanamadım ve sordum: “Anne neden sinirlisin? Kötü bir şey yapmadık ki.”  Annem, ateş çıkan başının üzerinde dumanları tüten çizgi film karakterinden, yeniden bildiğim, tanıdığım kadına dönüştü ve yorgun gözlerle yüzüme baktı; “Regliyim” dedi. 

Bu sefer de ben sinirlenmiştim. Evde gerginlik dozu artmış ve sebebi annemin regl olması. Bu haksızlıktı ve çok da bencilceydi. Regl olması ona sinirlenme hakkını vermiyordu ki. Biz her zamanki gibi isek o da her zaman aynı olmalıydı ve ben kesinlikle büyüyünce, regl olunca annem gibi olmayacaktım. Etrafa ateş püskürten bir ejderha olmayacak, her zamanki gibi sevecen ve sakin biri olacaktım. Annemin yaptığı kapristi ve ben tespitimden de gelecek planlarımdan da çok emindim. 

Cehalet sen ne güçlü bir sihirli değneksin. Bilmeyince yapmak ne kolaymış. İlk regl olduğumda çok korktuğumu hatırlıyorum. Aslında annem daha önceden bugünün geleceğini söylemişti; aşağı yukarı ne olacağı hakkında fikrim vardı. Zaten okulda kızlar tuvaletinde de gündemin ilk maddeleri arasındaydı ve konuya yabancı değildim. Ama yaşamak başkaymış. Yaşayınca bildiğini sandıklarını unutuyor, yeni duygularla tanışıyorsun. 

13-14 yıllık yaşamındaki bilgine göre kan en basit tabiri ile tehlike demektir.  Burnun kanarsa evde panik başlar, düşüp dizini kanatırsan canının acısı akan kan ile doğru orantılı artar, filmlerde kanamadan kahraman bile ölüp film acı sonla bitebilir. Yani kan gördüğünde korkman gerekir. 

Kanın yaşam ve ölüm arasındaki bağı, insanı yaşama bağlayan akarsu olduğunu anlamak biyoloji dersinin de ötesinde bir hakikatti. Ama kanama ile fiziksel başa çıkmak, ruhsal başa çıkmak ve dünya ile başa çıkmak, hepsi birden düşündüğümden, planladığımdan çok daha zordu. 

Sosyal medya içerikleri ile oluşan sahte dünyanın renkli balonları gibi ped reklamlarının da gerçeklikten çok kopuk olduğunu söyleyebilirim. Beyaz pantolon ile zıplayan neşeli kadınlar… Pabucumun reklamı! Regl demek özgürlük değil her alanda kısıtlanmak demektir. Bana vereceğiniz özgürlük vaadi de dar beyaz pantolon değil; ihtiyacım da beklentim de çok daha farklı ve geniş sevgili para dünyası. 

Ped satın almanın sorun olması ile başlayan bir engelli koşu bizimkisi. Bir erkek, tıraş köpüğü aldığında gazeteye sarıp siyah poşete koyuyorlar mı? Ama kadın mahalle bakkalından ped alırsa parayı öderken yüzüne bakmazlar, gazeteye sarar, siyah poşete koyarlar. Sanırsın suç işliyoruz ve onlar da bu suça ortak olmak istemiyorlar. 

Siyah poşetle başlayan renklerle savaş rutinin olur. Elbise, etek giymemeye, pantolonlarını koyu renk seçmeye dikkat edersin. Çantanda yedek kıyafetin olur, yanında hep bir şal. O şal bir B planıdır zor zamanlarda seni kurtarması için. 

Kan kaybının fiziksel etkisi kadından kadına değişir. Kanama derecesi hayat konforunu etkileyen faktörlerin başında gelir. Kimisi için çok zorlayıcı olmayabilir, günlük yaşam beyaz pantolonla da B planları ile doldurulmamış çanta kombinleri ile de akabilir. Ancak ruhsal zorluklarda daha da kalabalık bir kesişim kümesinde buluştuğumuzu tahmin ediyorum. 

Çekilen fiziksel ağrıdan kurtulmak için ilaç içersin. Hepsi işe yaramaz, zamanla hangisinin senin derdine iyi geldiğini keşfedersin. Deneme yanılma ile acıyı çeke çeke öğrenirsin onunla baş etmeyi. İştahın olmaz ya da tam tersi tatlı krizlerine koşarsın sen istemesen de. İlaç içmenin psikolojik etkisi de vardır. Hasta değilsindir ama ağrı kesici içmeden de günlük hayatına devam etmek imkânsız gözükür. Mecbur içersin, ağrı kesicinin desteği de fena olmaz diyerek kendini alıştırırsın bu duruma. İçten içe bir zayıflık ve bununla başa çıkmak için destek almak zorunda kalış çabası kaplar içini. Bu duyguyu sevmezsin. Savunmasız ve güçsüz hissettirir. 

Ağrı net gerçektir. Kıvrandırır çünkü. Aslında bu iyidir de. Çünkü ne olduğunu bildiğin bir gerçek ile savaşmak da daha kolaydır. Reçete belli, gerisi sabır ve dayanma gücü. Ama bir de ne olduğunu bilmediğin, anlayamadığın, yıllar geçtikçe anlamaya başladığın, kontrol etmeyi de yavaş yavaş öğrendiğin durumlar vardır. Henüz öğrenmeyenler için kâbus gibi geçen, öğrenenler için keşke daha önce öğrenebilseydim dedirten…

Kimi zaman anlamsız bir halsizlik, dünyayı sırtlanmış da güneşin etrafında sürünerek bitmeyecek bir döngüde yola devam ediyorsun hali, kolunu kaldırmaya mecalin olmaz. Birden ateş basar soğuk soğuk terlersin. İnce giysen dert, kalın giysen dert. Bir türlü vücut ısını dengeleyemezsin, bunalırsın. Bunun bir de yaz sıcağı, kış soğuğu versiyonları var ama yazarken bile bunaldım hiç yazasım yok bu detayları. 

Sanki sabır, damarlarından çekilmiş kanama ile seni terk etmiştir. Tümünü ağrıya katlanmak için kullanmışsındır. Tahammül edemezsin en basit şeylere, kendine bile. Sinir yüklenir ilaçlarla damarlarına. İçerideki ağrı ile savaşın dışa vurumu gibidir. Tükenen sabır mevzilerinde sinir siper almıştır ve kontrolü gittikçe zorlaşır. 

Mücadele o kadar zorlaşır ki kendine tahammülde zorlandığın bu döngüde bir de dünya ile başa çıkman gerekir. Çünkü sosyal rollerinin gereklerini yerine getirmen beklenmektedir. Tıpkı benim annemden beklediğim gibi, nasıl bencilce ve cahilce. 

İş yerinde sessiz, sinirli, ilgisiz, sürekli tuvalete giden görünür, performansına notlar düşerler: Bugün çok sessizsin, bu kadar sinirlenecek ne var canım, böyle bir tepkiyi neden gösterdin anlayamadım, bu aralar pek bi’ gerginsin, konu ilgini çekmedi sanırım hiç konuşmadın, ne kadar çok mola kullanıyorsun, seni yerinde göremedim ne zaman baksam, solgun gözüküyorsun, makyaj yapmadın mı, amma tatlı yedin kilo alacaksın… 

İçerideki mevzilere sahip çıkıp kontrolü ele alayım derken dışardan gelen saldırılarla nasıl başa çıkacağını düşünürsün. Acaba bir kâğıda “Regliyim. Ağrı çekiyorum. Saldırma destek ol.” yazıp boynuma mı assam diye düşünürsün. Bazen de saldırılar o kadar anlamsızca şiddetlenir ki söyleyiverirsin. Sadece regliyim. 

Veeeeee hoş geldin yeni etiket. Artık savaşacak başka bir cephe daha açıldı. Dürüstlüğün bedeli vardır ve bu bedel hiç de adil olmayacak emin olabilirsin. Sana katbekat sinsi ve yeni saldırılarla dönecektir açık sözlülüğün.

“Bu kadınlar da çok sorunlu. Evlisi, bekarı, çocuklusu, hamilesi. Bak müdür, bana erkek personel al. Uğraşamayacağım artık bunların dertleri ile. Duygusal, kaprisli, sorunlu kadın, iş gücünde ancak gücü zayıflatmakta, ayak bağı olmaktadır. Bir fıtrat var, gerçek var. Evde otursunlar, ağrılarını da sessiz çeksinler, çocuk doğurup, yemek yapsınlar. Ortalıkta görünmelerine, sesli gülmelerine de tahammül etmek zorunda kalmayız.”

Nasıl bir yaşam hayali kurduğumuzla ilgili aslında çözüm de. Sorunlar yok sayarak çözülmez. Önce farklılıkları, ihtiyaçları görüp kabul edeceğiz. Sonra bu engelli koşuyu, yolu düzelterek adil bir yolculuk haline getireceğiz. Siz görmezden gelirseniz, ihtiyaç sahibi kendi çözümünü kendi geliştirir. Bu da başka sorunlarla mücadele etmeyi zorunlu kılar. 

Dünya yaşlanıyor, ülkeler doğum oranlarını arttırmak için projeler üretmeye çalışıyorlarsa bakmaları gereken nokta kadınların yaşam standartlarının ve kalitesinin yükseltilmesi olmalıdır. Daha ilk reglden başlayarak hayatın her aşamasında kadın olmanın zorlukları ile karşılaşan ve çoklu cephelerde savaşan kadının cephe sayısını azaltması kadar normal bir tepki olamaz. Artık yaşamı savaş alanları olmaktan çıkartma, mücadele için değil üretim için ortaklık yapma bilincine ulaşmamız gerekiyor. 

Ancak hala Türkiye’de kadınların %10’undan fazlasının hijyenik pedlere düzenli olarak ulaşamadığı biliniyor. Ekonomik zorluklar çeken kadınlar arasında ped yerine bez, gazete veya pamuk kullananların oranı yüksek. Dünya geneline baktığımızda ise UNICEF’e göre kız çocuğu %30’u hijyene uygun tuvalet bulamıyor.

Bu noktada bu yazının konusu olan regl için neler yapılabilir kısaca özetleyebilir, çözüm önerileri sunabiliriz.

Hijyenik pede ulaşım tüm kadınlar için kolay ve sorunsuz olmalı. Fiyatlaması, KDV’si ve ücretsiz erişimi konusunda ülke çapında çalışma yapılmalı. Ekonomik güçlük yaşayan kadın için ped kullanımı sıkıntısını ortadan kaldırmalıyız.

Satış noktalarında zincir marketten mahalle bakkalına bilinçlenme sağlanmalı. Bu bilinçlenmede ped markaları kadının ihtiyacını doğru görüp beyaz pantolon yerine kolay satın alma vaadi için çalışma yapmalı. Sorumluluk almalı. Pazarlama gücü ve kanallarını bu bilinçlenmeye destek için kullanabilirler. 

Kız çocukları için bedenimi tanıyorum eğitimleri ile regl dönemi fiziksel, ruhsal, duygusal boyutları ile ele alınmalı. Korkularını aşmalarına destek olunmalı, yaşadıklarının doğal olduğu ve nasıl başa çıkacakları konusunda yol gösterici olmalı, yalnız olmadıkları hissettirilmeli. 

Cinsiyet eşitliği eğitimleri içinde erkek çocuklarına da regl hakkında doğru bilgi verilmeli. Tabii önce kapsamlı bir cinsiyet eşitliği eğitim politikamız olmalı. Bu doğrultuda çocuklarımıza okullarda dağıtılacak kitaplar, broşürler ile sadece çocuklar değil aileler de eğitime dahil edilmeliler. 

İş yerlerinde regl izni zorunlu olmalı. Her kadın ayda 1 gün izin kullanma hakkına sahip olmalı. 

Ütopik mi geliyor talepler? Amma da çok istek, üstelik de lüks değil mi?  Her ay sessizce kendi kendine yaptığı savaşı ortalığa döküp tüm topluma olmayan bir sorun mu dayatıyor kadınlar? Dökün içinizdekileri. Rahat olun. Söyleyin. Çünkü bizim de söyleyeceklerimiz daha bitmedi. 

Bir güç var. Kadının gücü. Kadın gücünü kendini var etmek, varlığını kabul ettirmek için de harcayabilir; fark edilip bir olmayı seçildiği bir toplumda üretim için de harcayabilir. Bu noktada aslında seçim yapması gerekenler, kültürel kodları sorgulamadan doğru kabul edip, başı yerde yürüyenler. Başınızı kaldırıp ufka bakın, birlikte yürürsek gidebileceğimiz dünya çok daha güzel ve vaatleri çok daha zengin. Önümüzdeki engelleri görüyoruz ve kaldırmak için kararlıyız. Birlikte hareket edersek kalan enerjimiz ile birlikte yaşamı üretebiliriz. İnsanlık tarihindeki acı olaylardan, kölelikten, ırk ayrımcılığından ders almış olmamız gerekmez mi? Artık cinsiyet ayrımcılığından ayılmada daha hızlı doğru olanı yapmaya odaklanmamız beklenmez mi? 

Dün eşim ve oğlum ile fotoğraflara bakarken kız arkadaşlarımla kahkahalar attığımız bir fotoğrafa denk geldik. Oğlum neye bu kadar gülüyordunuz diye sordu. Cevabı eşim verdi: “Kadın neşesi diye bir gerçek var oğlum.” Evet kadın neşesi, kadın azmi, kadın sabrı, kadın inancı, kadın inadı var. Ve biz kadınlar tüm gelecek umudumuz ile bu çözümleri hayata geçireceğimiz günlere inadımızla yürüyoruz.

Editör: Ebru Pektaş
Düzelti: Sabâ Esin
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız
Seslendirme: Seda Bedestenci Yegâne

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation