Background

Elinin Hamuruyla Devrim Yapmak

Yüzyıllardır siyaset erkeklerin işi, devrim erkeklerin sahası sayıldı. Kadının aklıyla siyaset kuramayacağı, devrim yapamayacağı tekrarlandı durdu. Bu sözler kimi zaman dinin, kimi zaman geleneğin, kimi zaman da “aklın” diliyle söylendi. Böylece kadınlar, mutfakla, çocukla, hizmetle tanımlandı; meydanlar, kürsüler, örgütler erkeklere bırakıldı. Erkek egemen düzen, bu yolla kadınları hem dışladı hem susturdu; onları sadece destekleyen, oy veren, yemek yapan “yardımcı güç” olarak görmekte ısrar etti.

Oysa kadınlar, daha çocuk yaşta içine yerleştirildikleri bu düzene karşı içten içe direnmeye başlar. Bu direniş çoğu zaman adını bilmediği, kurallarını kavramadığı bir başkaldırıdır. Küçük bir kız çocuğu, babasının emirlerine karşı içinden “hayır” diye fısıldar; genç bir kadın, kendisine biçilen rolleri sessizce sorgular. Ama çoğu zaman bu sorgulama “şımarıklık” ya da “hayırsızlık” diye bastırılır. Kadın, aslında patriyarkaya karşı dururken kendini sadece ailenin asi kızı, mahallenin ayrıkotu zanneder. Direndiğinin farkında bile olmadan, kendi içindeki devrimin adını koyamadan yaşar.

Bugün kadınlar, farkında olsalar da olmasalar da devrim yapıyorlar. Kimi zaman susarak, kimi zaman ağlayarak, kimi zaman gece yarısı pencereden uzaklara bakarak, kimi zaman metro kalabalığında dişlerini sıkarak… Bozkırda tarlada çalışan köylü kadın, plazanın steril ofisinde mobbinge direnen beyaz yakalı, apartman mutfağında kararını sessizce alan ev kadını, üniversite kampüsünde hakkını arayan genç… Her biri patriyarka karşısında savaş veriyor. Ne var ki, bu savaşın komutanı yok; çünkü kadınlara bu savaşın varlığı bile öğretilmemiştir.

Bu devrim ne tek bir liderin çağrısıyla ne de tek bir meydanın sloganıyla sınırlı. Taşrada, şehirde, mutfakta, sokakta; her yerde kadınların küçük ve büyük direnişleri birleşerek dünyayı sessizce değiştiriyor.

Hizmetle Ölçülen Değer

Taşrada da şehirde de, modernleşmenin cilası ne kadar parlatılırsa parlatılsın, kız çocuklarının değeri hâlâ yaptığı iş üzerinden biçilir. “Bizim kız çok maharetlidir” der gururla babalar, abiler, amcalar. “Annesine hiç iş bırakmaz, güzel yemek yapar.” Bu cümleler sevgi ifadesi değil, kabul görmek için geçilmesi gereken sınavlardır.

Yemek yapamayan, temizlik bilmeyen, hizmet etmeyen bir kadın bu toplumda “eksik”tir, “yetersiz”dir, “evlilik için hazır değildir.” Kadın; sevilmeye, var edilmeye değil, yararlı olmaya layık görülür. Aile içinde sevilmesi ve görülmesi, yaptığı hizmetle doğru orantılıdır.  Oysa erkek çocuklara asla bu ölçülerle bakılmaz. Bu kodlama, taşra köy kahvesinde de aynıdır, şehirdeki rezidans mutfağında da.

İsyanın Adı Konmadan

Kız çocukları, daha küçük yaşta babalarının buyurgan sesiyle tanışır: “Su getir, televizyonu aç, kardeşine bak…” Ve bir süre sonra bu emirler sorgulanmaz hale gelir. Genç kız, içten içe bir rahatsızlık duyar. Ama bu rahatsızlık genellikle “şımarıklık” diye bastırılır. Birçok kadın ne yazık ki buna patriyarka dendiğini bilmeden patriyarkaya karşı direnir ama direnir. Sistemi değil, sadece “babayı”, “ağabeyi”, “kocayı” sorun zanneder. Karşı çıktığında da sisteme değil, ailesine başkaldırmış bir “hayırsız” oluverir.

Hayırsızlık Damgası ve Yalnızlaştırma

Patriyarkal düzeni eleştiren bir kadın, çoğu zaman bilinçli bir devrimci olarak değil, “ailesine başkaldıran” bir problem olarak tanımlanır. “Babaya karşı geldi, annesine laf söyledi, sesini yükseltti…” Bu sözler, sisteme meydan okumaktan çok, aileyi utandıran bir suç gibi işlenir. Köyde “sakıncalı” kadın olur, mahallede “komşu kızlarına kötü örnek” diye fısıldanır. Gençlerin uzak durması öğütlenir ve o kadın yalnızlaştırılır. Şehirde ise yalnızlaştırma daha sofistike biçimler alır: “Radikal feminist, fazla politik, erkeksi, erkek Fatma” gibi etiketlerle kadının sözü değersizleştirilir.

Sessizlik: Bir Savunma Hali

Kadınların çoğu sadece korktuğu için değil; annesi üzülmesin, kardeşi etkilenmesin, ortam gerilmesin diye susar. “Babam sinirlenmesin, patron işten çıkarmasın, komşular konuşmasın…” Bu sessizlik saygı değil, hayatta kalma stratejisidir ve bu strateji, kadını adım adım görünmezleştirir. Ama her suskunluk aynı zamanda bir birikimdir; bir gün patlayacak bir volkanın lavları gibi…

Elalem ve Denetim Mekanizması

Kırsalda “elalem”in gözü köy meydanındadır; şehirde ise apartman whatsapp grubunda, ofis dedikodularındadır. Kadının her adımı izlenir, her sözü tartılır. Evine ne zaman kim girdi, kim çıktı, nasıl giyindi… Ne yazık ki erkek egemen sistemin en keskin bekçileri, çoğu zaman yine kadınlardır. Çünkü bu baskı mirasla aktarılır: Anneden kıza, yengeden geline, haladan yeğene… “Böyle gelmiş, böyle gider” düşüncesine kapılmış kadınlar kendi zincirlerini kırmak yerine ayrıkotlarını da zincirlemek isterler.

Çocuk Yaşta Öğrenilen Direniş

Kadınlar daha çocuk yaşta direnmeyi öğrenir. Oyuncak seçerken, giyinirken, sokağa çıkarken, kahkahasının sesini ayarlarken… Her “yapamazsın” bir direniş çağrısına dönüşür ve bu mücadele önce evde başlar, sonra okula, sokağa, işyerine taşar. Kimi kadın politik örgütlenmeye, kimi sendikal mücadeleye, kimi feminist dayanışma ağlarına katılır. Çünkü kadınlar bilir: Devrim sadece sokakta değil, mutfakta, yatak odasında, okulda da yapılır.

Sosyalist Feminist Bir Yol

Kadınların mücadelesi sadece “kadınlar günü kahvaltısı” değil, gerçek bir bilinç aktarımı olmalıdır. Kız çocuklarına “temizlik öğretmekten” önce soru sorma hakkı öğretilmelidir. “Kızına sahip çık” cümlesi, onun sesini kısmak değil, sesini duymak anlamına gelmelidir.

Kadın dayanışması, sınıf mücadelesiyle el ele yürüdüğünde patriyarkanın duvarları gerçekten çatlar. Çünkü patriyarka sadece bir aile meselesi değil; sermayenin, devletin ve ataerkil siyasetin ortak ürünüdür.

Son Söz: Görünmeyen Devrim

Kadınlar devrim yapıyor. Bu devrim ne kürsülerde ne afişlerde… Bu devrim, bir tabak çorba taşırken içinden geçen isyan cümlesinde, bir babanın emrine sessiz kalmayıp “kendin al” diyebildiği anda, bir plazada patronun mobbingine “hayır” dediği anda, bir komşuya “sen bana değil, kendine bak” dediği anda sessizce oluyor.

Bu devrim görünmüyor ama hissediliyor.

Toprak çatlıyor,

Ve çatlaklardan kadınlar doğuyor!

Editör: Şöhret Baltaş
Düzelti: Şöhret Baltaş
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız
Seslendirme: Filiz Kılıç

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation