Background

Cam Tavanın Ardındaki Karanlık

İş Yaşamında Kadına Yönelik Şiddet, Taciz, Mobbing 

Giriş

Türkiye’de her gün yüzlerce kadın şiddetin ve tacizin farklı biçimleriyle yüz yüze geliyor. Evde, sokakta, iş yerlerinde ve hayatın her alanında yaşanan bu sistematik şiddet, toplumsal yapıların en derinlerine kök salmış ataerkil ve kapitalist dinamiklerin acımasız bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınlar yalnızca özel hayatlarında değil, iş yaşamlarında da bu karanlık gerçekliğin yükünü taşırlar.  Profesyonel alan, kadınlar için kariyer hedeflerine ulaşmaya çalıştıkları bir yer olmanın ötesinde saldırgan davranış ve kötü muameleyle mücadele etmek zorunda kaldıkları bir cephe haline gelmiştir ne yazık ki.

Ulusal ve uluslararası pek çok araştırma, kadınların iş yaşamında maruz kaldığı şiddet ve tacizin çok ciddi boyutlarda olduğunu ortaya koyuyor. Bu bilgiyi, kadınların yaşadıkları şiddeti ve tacizi, sosyolojik ve psikolojik pek çok nedenden ötürü dile getirmekte, ifşada zorlandıkları gerçeğiyle birlikte değerlendirdiğimizde, tablonun ne kadar dramatik olduğunu daha net anlayabiliriz. Kadınlar, “Ya ispat edemezsem, konuştuğum için daha fazla misilleme yapılırsa, ben suçlanırsam, dedikodum yapılırsa…” gibi farklı bir çok kaygıyla yaşadıklarına sessiz kalmayı tercih ediyor. Nitekim araştırmalara göre de şiddete, tacize uğrayan kadınların neredeyse %60’ı sessiz kalmayı seçiyor, bu da sorunun çözülmesini daha da zorlaştırıyor.

Kadınların İş Hayatında Uğradığı Şiddet ve Tacizin müsebbibi:

Patriarkal Kapitalizm 

İş hayatındaki kadınların maruz kaldığı şiddet, taciz ve mobbing, patriarkal kapitalist düzenin sistematik olarak beslediği ve hatta pekiştirdiği bir sorundur. Ataerkil normların kapitalist üretim ilişkileriyle iç içe geçtiği bu sistem, kadınları ikincil pozisyonda tutarak iş gücüne hakimiyetini sürdürür. 

Bu yapı, kadınlara yönelik saldırgan davranışları ve kötü muameleleri bireysel sapkınlıklar olarak görmenin ötesine geçip kurumsal mekanizmalarla bu davranışların yerleşmesine ve meşrulaşmasına katkı sağlar. Sylvia Walby’nin belirttiği gibi, patriarka ve kapitalizm arasındaki işbirliği, kadınların emeğini ucuzlatmak ve iş gücü piyasasındaki konumlarını zayıflatmak amacıyla kadınların iş yerindeki güvenliklerini ve haklarını tehlikeye atar. Bu bağlamda, kadınlara yönelik saldırı ve kötü muamele toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden şekillendirilmesinin bir parçası olarak görülmelidir. Kadınlar şiddet ve tacize maruz kaldıkça toplumsal cinsiyet normlarına uygun davranmaya zorlanır. Patriarkal kapitalizm, kadınların çalışma hayatındaki varlıklarını tehdit olarak algılar ve onları ikincil rollere itmek için çeşitli yollarla baskı uygular. İş yerinde kadına yönelik şiddet ve taciz, kadınların çalışma ortamında daha az güvenli hissetmelerine ve daha az fırsata sahip olmalarına neden olur. Bu durum, kadınların kariyer gelişimini ve ekonomik bağımsızlığını engellerken erkek egemenliğinin ve kapitalist çıkarların sürdürülmesine hizmet eder.

Patriarkal kapitalist düzenin kadınların iş yerinde maruz kaldığı mobbing ve tacizi beslemesinde, devlet politikalarının da önemli bir rolü vardır. Devletin iş yerinde cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik yetersiz politikaları, şiddet ve taciz vakalarının cezasız kalmasına ve mağdurların korunmamasına yol açar. Kadınların iş gücüne katılımını artırmayı hedeflediğini iddia eden devlet politikaları, çoğu zaman yetersiz, tutarsız ve hatta gerici olabilir. Angela Davis’in işaret ettiği gibi, kapitalist devletin yapısal cinsiyetçi politikaları, kadınların emek piyasasında dezavantajlı konumda kalmasına neden olur ve bu da şiddet ve taciz vakalarının artmasına zemin hazırlar.

Devlet politikaları, kadınların iş yerinde eşitlikçi bir ortamda çalışmasını sağlamak yerine, çoğu zaman geleneksel cinsiyet rollerini pekiştirir ve kadına yönelik şiddet ve tacizi besler. Devlet destekli kampanyalarla projeler, kadınların ev içi rollerini vurgulayan mesajlarla doludur mesela. Bu kampanyalar, kadınların esas olarak annelik ve ev işleriyle özdeşleştirilmesine katkıda bulunur. “Kadınların en büyük kariyeri anneliktir,” gibi söylemlere prim veren, hatta açıkça destekleyen bir devlet mekanizmasının, kadınların iş yerinde karşılaştığı zorlukları, uğradıkları şiddeti de görmezden gelebileceğini düşünmek çok da abartılı bir  düşünce olmayacaktır.  

Patriarkal kapitalist düzeni ve onun destekçisi devlet politikalarını eleştirirken, tarihte toplumsal cinsiyet eşitliği için verilen mücadeleleri ve kaydedilen başarıları görmezden gelmek büyük bir haksızlık olur elbette. Kadınlar tarih boyunca eşit haklar için yoğun mücadeleler vermiş ve bu sayede önemli kazanımlar elde etmiştir. Ancak bu kazanımların, kadınların iş hayatında karşılaştıkları şiddet, taciz ve mobbingi ortadan kaldırmak için yeterli olmadığını da kabul etmek gerekir. Önümüzde hâlâ gidilecek çok uzun ve zorlu bir yol olduğu kritik bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. 

İş yerindeki rekabet ortamı da çalışanlar arasında düşmanlığı teşvik ederek kadına yönelik şiddetin önünü açan faktörlerden birisidir. Patronlar, çalışanlarının birbirlerini rakip olarak görmesiden keyif alır çünkü bu durum, işçilerin birbiriyle uğraşırken haklarını aramayı unutmasına yol açar. Bu rekabet ortamı da kadınların iş yerinde daha fazla taciz ve mobbinge maruz kalmasına neden olur. Rekabetin getirdiği stres, kadınların hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını olumsuz etkiler; işini rakip olarak gördüğü birine kaptırma korkusuyla uğradığı tacize sessiz kalma eğilimi gösterebilir.

Hiyerarşik yapılar, üst düzey yöneticilerin alt düzey çalışanlar üzerinde baskı kurmasına olanak tanır. Güç sahibi bireyler, bu yapıları kötüye kullanarak diğer çalışanları baskı altına alabilir. “Senin yerin burası,” demek, kadınları alt pozisyonlarda tutmak için kullanışlı bir yoldur. Bu baskı, kadınların iş yerinde maruz kaldığı taciz ve mobbingin artmasına yol açar. Hiyerarşik yapılarda sürekli eleştiri ve küçümsenmelerle en çok kadınlar karşılaşır, bu da onların iş tatminini ve genel motivasyonunu düşürür.

İş güvencesizliği ve düşük ücretler de çalışanların mobbinge karşı savunmasız kalmasına neden olur. Güvencesiz işlerde çalışan kadınlar, işlerini kaybetme korkusuyla mobbinge karşı sessiz kalmak zorunda hissederler. Kadınların ekonomik olarak daha güvensiz bir konumda olması, onların şiddet ve taciz karşısında daha savunmasız hale gelmesine neden olur. Bu durum, kadınların hem psikolojik hem de fiziksel sağlıklarını olumsuz etkiler.

Kavramsal Çerçeve

Şiddet: Fiziksel veya psikolojik olarak zarar vermeyi amaçlayan ya da bu şekilde sonuçlanan davranışlardır ve tacizin daha ağır bir formu olarak düşünülebilir.

Fiziksel Şiddet: Doğrudan fiziksel zarar veren davranışları içerir. İş yerinde birinin sizi itmesi, yumruk atması veya vurması fiziksel şiddet olarak kabul edilir.

Psikolojik Şiddet: Sürekli tehditler, aşağılama, aşırı kontrol, korkutma ve sindirme gibi davranışları kapsar. “Sen bu işi beceremezsin, bir kadın olarak bu kadarını yapabilmen bile şaşırtıcı,” veya “Bu projeyi başaramazsan işini kaybedersin” gibi ifadelerle karşılaşıyorsanız bu, psikolojik şiddettir.

Taciz: Cinsel, fiziksel, psikolojik, sözlü olabilir; bireyin onurunu, haysiyetini ve psikolojik sağlığını hedef alır.

  • Cinsel Taciz: “Bugün çok seksi görünüyorsun,” ya da “Bu elbise sana çok yakışmış, hep böyle giysene,” gibi yorumlar cinsel tacize örnektir. 
  • Fiziksel Taciz: İş arkadaşınız rızanız olmadan size dokunuyorsa; elini omzunuza, belinize koyuyorsa veya mahrem alanınızı ihlal ediyorsa fiziksel tacize uğruyorsunuz demektir.
  • Sözlü Taciz: Çalıştığınız yerde, “Bu iş kadınlara göre değil, senin gibi birinin bunu başarabileceğini sanmıyorum” veya “Bu kadar duygusal olursan hiçbir şey başaramazsın,” gibi ifadelerle karşılaşıyorsanız bu, sözlü tacizdir.
  • Psikolojik Taciz (Mobbing): Bir veya birden fazla kişi tarafından kasıtlı ve sistematik olarak uygulanan psikolojik baskı ve tacizdir. İş yerinde bir çalışana yönelik sürekli ve zarar verici davranışlarla karakterizedir. Örneğin sizin işiniz olmamasına rağmen yöneticiniz  sürekli fotokopi çekme veya kahve getirme gibi basit ve değersiz işler veriyorsa bu, mobbingdir. Size sürekli, “Senden daha iyi performans gösteren birini bulmalıyız,” gibi eleştiriler yapılıyorsa veya çalışma ortamında rencide edici şakalarla karşılaşıyorsanız bu, psikolojik mobbingdir.
  • Sosyal Mobbing: Çalışan bir kadın olarak sürekli dışlanıyor; toplantılara, sosyal organizasyonlara davet edilmiyor veya bilgi akışından mahrum bırakılıyorsanız; çalıştığınız projelerde önemli değişiklikler olduğunda veya müşteri geri bildirimleri geldiğinde size bilgi verilmiyorsa sosyal mobbing ile karşı karşıyasınız.
  • Ekonomik Mobbing: Çalışanın ekonomik olarak zor durumda bırakılmasına yönelik sistematik davranışlardır. Kadınlara düşük ücret verilmesi, performanslarına rağmen primlerinin verilmemesi veya türlü bahanelerle kesilmesi ekonomik mobbingin örnekleridir. Aynı pozisyonda çalıştığınız erkek meslektaşlarınızdan daha az maaş alıyorsanız veya zam ve primleriniz performansınıza rağmen sürekli erteleniyor ya da iptal ediliyorsa ekonomik mobbing yaşıyorsunuz demektir. 

Kadınların bu tür davranışların farkında olması, mücadele yollarını öğrenmesi, sağlıklı ve adil bir çalışma ortamı yaratmak için kritik öneme sahiptir.

Şiddet, Taciz ve Mobbing ile Mücadele Yolları

Taciz ve mobbing ile mücadelede işçi haklarının güçlendirilmesi ve sendikalaşmanın teşviki en etkili araçlardır. Kolektif bilinç ve dayanışma, çalışanların taciz ve mobbinge karşı birlikte hareket etmelerini sağlar ve bu da sorunun çözümünde önemli bir rol oynar. İşçi sendikaları, üyelerinin haklarını koruyarak iş yerinde adil ve güvenli bir çalışma ortamı yaratılmasına katkıda bulunur.

Sendikalaşma ve Kolektif Eylem: Sendikalaşma, işçilerin haklarını savunmada en etkili araçlardan biridir. İşçilerin örgütlenmesi, taciz ve mobbing vakalarına karşı güçlü bir savunma mekanizması oluşturur. Sendikalar, işçilerin kolektif gücünü temsil eder ve iş yerinde adil ve güvenli bir çalışma ortamı sağlanması için mücadele eder. Ayrıca, sendikalar aracılığıyla gerçekleştirilen eğitim programları, çalışanların bu tür davranışlarla nasıl başa çıkacaklarını öğrenmelerine yardımcı olur.

Yasal Düzenlemeler ve Politikalar: İş yerinde kadınların maruz kaldıkları taciz ve mobbingin önlenmesi için yasal düzenlemeler ve politikalar güçlendirilmelidir. Hükümet, taciz ve mobbing vakalarını önlemek için etkili yasalar çıkarmalı ve bu yasaların uygulanmasını sağlamalıdır. 

ILO 190 Sayılı Sözleşme: Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 2019 yılında kabul edilmiş bir sözleşmedir ve  işyerinde şiddet ve tacizin önlenmesi ve ortadan kaldırılması amacıyla oluşturulmuş olup özellikle kadın çalışanların güvenli ve saygılı bir çalışma ortamına sahip olmasını garanti altına almayı hedeflemektedir. Türkiye kadın çalışanların haklarının uluslararası standartlarda korunması, işyerinde güvenli ve adil bir çalışma ortamı sağlanması noktasında kritik öneme sahip bu sözleşmeyi imzalamadı. Dolayısıyla Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, kadın hakları savunucularının ILO 190’ın imzalanması için ortak ve geniş mücadele kanalları yaratıp erke baskı kurması hayati öneme sahiptir.

Eğitim ve Bilinçlendirme: Kadınların bu tür davranışlara karşı bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi de mücadelede kritik bir rol oynar. Eğitim programları, kadınların haklarını öğrenmelerine ve bu haklarını savunmalarına yardımcı olabilir. İş yerinde düzenli olarak gerçekleştirilecek eğitim ve farkındalık programları, çalışanların bu konudaki bilgi ve duyarlılıklarını artıracaktır. Bu programlar, kadınların taciz ve mobbing vakalarını tanımalarını, bu durumlarla nasıl başa çıkacaklarını ve nereden yardım alabileceklerini öğrenmelerini sağlar.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Şiddet, taciz ve mobbinge karşı mücadelede toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden politikalar benimsenmelidir. Kadınların iş hayatında eşit fırsatlara sahip olması, taciz ve mobbingin önlenmesinde temel bir adımdır. Bu bağlamda, toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen yasalar ve politikalar sadece iş yerinde değil, toplumun genelinde de cinsiyet eşitliğini güçlendirecektir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden eğitim ve kampanyalar, toplumun genelinde farkındalık yaratır ve kadınların iş yerinde ve dışında eşit haklara sahip olmasını ya da bu uğurda mücadele içinde olmasını sağlayabilir.

Dayanışma ve Kolektif Bilinç: Kolektif bilinç ve dayanışma, çalışanların taciz ve mobbinge karşı birlikte hareket etmelerini sağlar. İş yerinde kadınlar arasında dayanışmanın güçlendirilmesi, taciz ve mobbing vakalarının bildirilmesini ve bu durumlarla başa çıkılmasını kolaylaştırır. Kadınların birbirlerine destek olması, taciz ve mobbing vakalarının gizli kalmasını engeller ve bu tür davranışların cezalandırılmasını sağlar. Dayanışma ağları ve destek grupları, kadınların kendilerini yalnız hissetmemelerini sağlar ve onların haklarını savunmada güçlü bir araçtır.

Sonuç

İş yerinde kadına yönelik şiddet, taciz ve mobbing bireysel değil, toplumsal ve yapısal bir sorundur. Bu sebeple de sorunun çözümü, sadece bireysel değil, toplumsal ve sistemik düzeyde de ele alınmalıdır. Kadınların iş yerinde güçlenmesi, dayanışma ağları oluşturması ve patriarkal düzenle mücadele etmesi, bu sorunun çözümünde kritik öneme sahiptir. Kadınların kurtuluşu, kolektif bilinçle, bu düzene karşı örgütlenmesi, mücadele etmesi ve dayanışmayla mümkün olacaktır. Aksi halde iş hayatında huzurlu, güvenli, adaletli ve eşitlikçi bir çalışma ortamı kadınlar için hep bir hayal olarak kalacaktır.

Kaynakça

  • Berktay, F. (2022), Tarihin Cinsiyeti, Metis Yayınları.
  • Butler, J. (1990), Gender Trouble: Feminism and the Subversion of Identity, Routledge.
  • Bodur-Ün, M., & Arıkan, H. (2022), Europeanization and De-Europeanization of Turkey’s Gender Equality Policy: The Case of Istanbul Convention, Journal of Common Market Studies, 60(4), 945-962.
  • Cobb, E. P. (2017), Workplace Bullying and Harassment: New Developments in International Law, Routledge.
  • Davis, A (1983), Y. Women, Race, & Class, Vintage Books.
  • ILO, (2017), Violence and Harassment against Women and Men in the World of Work-Trade Union Perspective and Action.
  • Sancar, S. (2020), Türk Modernleşmesinin Cinsiyeti: Erkekler Devlet, Kadınlar Aile Kurar, İletişim Yayınları.
  • Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), (2023), “İstatistiklerle Kadın 2023”, https://www.tuik.gov.tr/.
  • Tekeli, Ş. (1995), Feminizmi Düşünmek, İletişim Yayınları.
  • Walby, S. (1990) Theorizing Patriarchy, Blackwell Publishers.
  • Walby, S. (1997), Gender Transformations, Routledge.

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation