Serbest Kürsü Ezgi Ecem Yılmaz 11 Ekim 2024
ABD’de seçimlere iki ay kala başkan adaylarından Kamala Harris ve Donald Trump arasındaki ilk münazara, Philadelphia’da 10 Eylül’de gerçekleşti. Münazara, Amerikan demokrasisinin geleceğine dair tartışmaları tetikledi. Seyircisiz gerçekleştirilen münazara sırasında, dışarıda toplanan kalabalık dikkat çekici bir protesto ortamı oluşturdu. Philly Filistin Koalisyonunun düzenlediği eylemde, adayların İsrail-Filistin politikasına ve Filistin’deki insan hakları ihlallerine yönelik eleştiriler dile getirildi. Aynı zamanda Devrimci Komünist Parti, Amerika’daki üçüncü partileri dışlayan iki parti sistemini, emperyalizmi ve kapitalizmi protesto etti.
Yaklaşık 700 kişilik bir kalabalık, 18.30 sularında belediye binasının etrafında buluşup münazaranın yapılacağı Ulusal Anayasa Merkezine doğru yürüdü. “The people united will never be defeated”, “Student intifada” ve “Come November, we’ll remember” gibi sloganların eşliğindeki yürüyüşün ardından konuşmalar yapıldı. Konuşmacılar arasında özellikle öğrenciler göze çarptı: Geçen sene Amerika’nın dört bir yanındaki savaş karşıtı öğrenci protestoları, Students for Justice in Palestine (SJP) çatısı altında birleşmişti. Bu eyleme de Pennsylvania Üniversitesi gibi üniversitelerin Gazze Dayanışma Kamplarından öğrenciler katıldı. Swarthmore ve Temple Üniversitelerinden iki SJP üyesi öğrenci, tutuklanan ve okuldan uzaklaştırılan aktivistler adına Biden ve Harris yönetimini kınadı. İki adayın da barış, adalet ve eşitlik çağrılarını görmezden gelmeleri eleştirildi. Ardından Gazze ve Batı Şeria’daki İsrail’in bombaladığı yerlerin adları listelendi ve geri dönüleceği ile ilgili sloganlar atıldı.
Bazı sokaklar araç trafiğine kapatılmış, bazıları ise bloke edilmişti. Tüm eylem boyunca polis bisikletlerle protestocuları çevreleyip takip etti. İsrail bayraklarıyla kalabalığı provoke etmeye çalışan şahsa, polis hiçbir uyarı ya da müdahelede bulunmadı. 21.30 civarında yaklaşık 300 kişinin sokağı bloke eden trafik barikatlarını devirmesi üzerine polis, barikatı geçenlerin tutuklanacağını duyurdu. Alanda kalan yaklaşık 100 kişi, polisin protestoyu bitirme baskısına rağmen oturma eylemi düzenledi. Bir şahsın bir objeyi yakıp kavşağa koyması üzerine polisin coplu müdahalesi, birçok kişinin düşüp hafifçe yaralanmasına ve birkaç kişinin tutuklanmasına sebep oldu. 1
Bu eylemin en önemli yanlarından biri, iki adayın da, özellikle Demokrat Partinin, Müslüman ve Arap seçmeni önemli miktarda kaybettiğini ortaya koyması oldu. Şu ana kadar en az 41.5 bin2 Filistinli İsrail İşgal Güçleri tarafından öldürüldü fakat yapılan araştırmalara göre gerçek ölüm sayısı 186 binin üzerine çıkabilir.3 Mart ayındaki UN Women verilerine göre Gazze’de en az 9 bin kadın öldürüldü ve mevcut hızla her gün ortalama 63 kadın öldürülmeye devam edilecek.4 Her 5 kadından en az 4’ünün ailesi, savaş öncesine kıyasla gıdalarının yarısından daha azına ulaşabiliyor. Annelerin genellikle yemeği hazırlayıp en son ve en az yiyenler olduklarını göz önünde bulundurunca bilanço, kadınlar için tahmin edilemez bir gıda yoksunluğuna işaret ediyor. UNRWA’e göre, yaklaşık 690 bin regl gören kadın ve kız çocuğu, hijyenik ürünlere ihtiyaç duyarken bu ürünler ya tükendi ya da çok düşük seviyelerde bulunuyor. 5
Harris’in, İsrail’i koşulsuz bir şekilde Filistin’in üstünde tutan Trump’tan temel farkı, “iki devletli çözümü”dillendirmesi oldu. Ayrıca Harris, Hamas’ın kadınlara tecavüz ettiğini iddia ederek Birleşmiş Milletler’in bunun kanıtlanmamış olduğunu belirttiği raporlarla çelişen bir tutum sergiledi. Trump’ın iddialarına müdahale eden moderatörler, Harris’in açıklamalarına aynı şekilde yaklaşmadı. Savaşta kadına yönelik şiddetin araştırılmasına İsrail’in de izin vermesi gerektiğinden bahsetmeyen Harris; kendi kadın vatandaşlarına başka, Filistinli kadınlara başka standartlar uyguluyor. Birçok platformda da konuşulduğu üzere iki ana parti adayının da Ortadoğu politikalarının benzer olması sebebiyle Yeşil Parti’den aday olan Dr. Jill Stein, Filistin yanlısı ve solcu bir politikayla ön plana çıkıyor. Münazaraya Jill Stein ve diğer başkan adayları, her dört senedir olduğu gibi yine davet edilmemişlerdi. Senelerdir seçmeni kötünün iyisine razı eden iki partili sistem, özellikle Amerika’nın Filistin’deki soykırıma olan katkısıyla daha fazla dikkat çekti. Adaylar hesap vermeme rahatlığıyla yarışa katılırken iki partiden birinin iktidara rahatça gelebilmesi güçlü bir muhalefetin oluşmasına engel oluyor.
Bunun yanı sıra özellikle kıl payıyla Cumhuriyetçilerin kazandığı seçimlerde Yeşil Parti adayları spoiler olarak görülüp Demokratların oylarını azalttıkları iddia edilmişti. 2000’de Yeşil Parti adayı Ralph Nader, Al Gore’un Bush’a yenilgisinin nedeni olan Florida’daki 537 oy farkından ötürü suçlanmıştı.6 Benzer olarak 2016’da Yeşil Parti adayı Jill Stein’ın oy sayısı, kritik “salıncak” eyaletlerde Trump’ın Clinton’a karşı kazandığı oy farkından daha fazlaydı. Araştırmalara göre 2000’deki seçimde Yeşil Parti adayı olmasaydı gerçekten Bush kaybedebilirdi fakat başka seçimlerde bu iddianın doğru olması çok zor. Çünkü sadece o seçimde fark çok küçüktü ve genellikle, üçüncü partilere oy verenler iki ana partiye de kesin tavrı olanlardan oluşuyor.7 Bu genel tutum, iki ana partinin üçüncü partileri hukuki yollarla engellemeye çalışmasından da görüldüğü gibi iki parti sistemini dayatıp seçmeni çaresiz bırakmayı normalleştiriyor.
İki adayın çok farklı yaklaştığı konulardan biri ise kadın hakları üzerine. Kürtajı anayasal hak olarak koruyan Roe v. Wade kararı, Trump hükümeti zamanında Yüksek Mahkeme tarafından iptal edildiğinden beri sadece kürtaj değil, eşcinsel evlilik ve doğum kontrolü hakları da tehliye girdi. Bu yüzden Harris’in kampanyasındaki önemli vaatlerden biri de kürtajı tekrar anayasal hak haline getirmek. Şu anda 14 eyalette kürtaj neredeyse tamamen yasak. Bunlardan biri olan Texas’ta 2019’dan 2022’ye anne ölüm oranı %56 arttı ve bu artış özellikle Siyahi ve Hispanik annelerde daha fazla gözlendi.8
Harris kazanırsa Amerika’nın ilk kadın başkanı olabilir fakat Filistin’deki insan hakları ihlallerini destekleyen bir hükümetin uzantısı olarak devam edecek gibi görünüyor. Harris’in Biden hükümetinden daha güçlü ve yeni bir duruş göstermemesi seçimleri Trump’ın kazanmasına sebep olabilir.9 Sözde demokratik bir yöntem olan iki partili sistemin kökten değişmesi hukuki yollarla sağlanamayacaksa yerel düzeydeki kademeli reformlarla ve bir taban hareketiyle başlangıç yapılabilir. Ancak bu sürecin ve ırkçı emperyalist sistemin kurbanı artık Ortadoğu olmamalıdır. Amerika’nın sosyo-politik dinamikleri anlamadan yaptığı askeri müdahaleler ve kısa vadeli hedefler, uyumsuz çözümler dayatarak öfke, istikrarsızlık ve aşırıcı grupların yükselişine neden oldu ve oluyor.10 Ortadoğu’daki büyüyen savaş, yine kadınları, işçileri ve azınlıkları orantısız şekilde etkileyerek dünyada nesiller boyu kalıcı izler bırakacak. Yönetimler ders almadıkça ve bu hatalar devam ettikçe yalnızca kontrolsüz güç ve demokrasinin değil, Amerikan toplumunun da temel değerlerinin zayıfladığına tanık olacağız.
Kaynaklar:
Editör: Ebru Pektaş
Redaksiyon: Ayşe Baranak
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖