Background

Ücretsiz Bir Öğün Yemek: Bir Kamusal Hak Mücadelesi

Arzum Yalçın

Bazı talepler vardır; ilk bakışta küçük gibi görünür ama bir ülkenin nasıl yönetildiğine, yoksulluğun nasıl örgütlendiğine ve eşitsizliğin kimlerin sırtında taşındığına dair her şeyi anlatır. “Çocuklara okulda bir öğün ücretsiz yemek” talebi tam olarak böyledir. Bir tabak yemek üzerinden sınıfı, cinsiyeti, kamusallığı ve devletin kim için var olduğunu görürsünüz.

Bu talep, yalnızca çocukların beslenmesine ilişkin bir sosyal politika önerisi değil; yoksulluğu evlerin içine hapseden, bakım emeğini kadınların doğal sorumluluğu sayan ve toplumsal yeniden üretimi görünmez kılan düzene doğrudan bir politik müdahaledir. Eğitimi açlıkla sınayan bu sisteme, yoksulluğu “aile meselesi”ne indirgeyen iktidar anlayışına ve kadın emeği üzerine kurulu toplumsal işleyişe karşı kamusal bir eşitlik hattı açar.

Yoksulluk soyut bir ekonomik gösterge değil; gündelik hayatın içinde, tekrar tekrar üretilen maddi ve duygusal bir deneyimdir. Yoksulluk, her sabah mutfakta başlar. “Bugün ne pişireceğiz?” sorusu, bu ülkede milyonlarca kadının güne başlama biçimidir. Bu soru yalnızca parayla ilgili değildir; zamanla, emekle, planlamayla ve çoğu zaman suçluluk duygusuyla ilgilidir. Alışveriş listesinden ilk çıkarılan besin, beslenme çantasına konamayan meyve, öğle saatinde eve yetiştirilmeye çalışılan yemek… Yoksulluk, gündelik hayatın içinde böyle yaşanır.

Türkiye’de bakım emeği hâlâ büyük ölçüde kadınların sorumluluğunda. Yemek yapmak, beslenmeyi planlamak, çocukların sağlığını gözetmek, bütçeyi dengelemek ve yoksulluğun yarattığı eksiklikleri “idare etmek” kadınların görünmez vardiyası. Bu emek ne ücretli ne de kamusal olarak tanınıyor. Ancak kapitalist sistemin ve ataerkil devlet aklının sürekliliği için vazgeçilmez bir emek biçimi. Çünkü toplumsal yeniden üretim, yani emek gücünün her gün yeniden üretimi, esas olarak kadınların karşılıksız emeğiyle sağlanıyor. Kapitalizm bu emeği ücretsiz olduğu için görünmez kılar; patriyarka ise doğal olduğu yalanıyla meşrulaştırır. Oysa ortada ne doğallık vardır ne de kader. Ortada örgütlü bir eşitsizlik, bilinçli bir iş bölümü vardır.

Çocuğun okula giderken taşıdığı beslenme çantası bu nedenle politiktir. O çanta, yalnızca bir öğün yemek değil; kadınların görünmeyen emeğinin, yoksulluğun duygusal yükünün ve sınıfsal eşitsizliğin somutlaştığı bir alandır. O çantayı hazırlamak zaman alır, emek alır, para alır. İçine yeterli besin koyamamanın yarattığı utanç, çocuğun arkadaşlarıyla kıyaslanmasının doğurduğu kırılganlık ve “eksik annelik” hissi çoğu zaman kadının hanesine yazılır. Sistem sorgulanmaz, devlet sorumluluk almaz; kadın yargılanır.

İşte tam da bu yüzden okulda ücretsiz bir öğün yemek, basit bir sosyal destek değil; kamusal bir haktır. Çünkü bu uygulama yalnızca çocuğun karnını doyurmaz. Evdeki emek yükünü azaltır. Kadının zamanına, enerjisine ve hayatına alan açar.

Yoksulluğun bireyselleştirilmesine ve annelik performansına indirgenmesine karşı kamusal bir müdahale anlamına gelir.

Dünyadaki pek çok örnek, okul yemeği uygulamalarının yalnızca beslenme sorununu değil, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini de dönüştürdüğünü göstermektedir. Özellikle kız çocuklarının okullaşma oranları bu tür kamusal uygulamalarla artmaktadır. Çünkü yoksulluk koşullarında kız çocukları, eğitime erişimi “fazladan maliyet” olarak görülen; ev içi bakım emeğine erken yaşta dahil edilen; kardeş bakımından ev işlerine kadar pek çok sorumluluğu üstlenmek zorunda bırakılan grubu oluşturur. Okulda verilen bir öğün yemek, hanenin emek organizasyonuna doğrudan müdahale eder: Yani bir öğün yemek, yalnızca besleyici değil; dönüştürücü bir kamusal araçtır.

AKP iktidarı yıllardır yoksulluğu çözmek yerine yönetmeyi tercih ediyor. Kamusal sosyal politikalar yerine sadaka rejimini, haklar yerine yardımları ikame ediyor. Kadınları istihdamdan çok eve, yurttaşlıktan çok fedakâr annelik rolüne hapsediyor. Okullarda ücretsiz yemeğin olmaması bir ihmal değil; bu politik hattın bilinçli bir sonucudur. Devlet geri çekildikçe kadınların emeği genişler, yükü ağırlaşır.

Bu nedenle ısrarla söylüyoruz: Okulda bir öğün ücretsiz yemek bir sosyal yardım değil, kamusal bir haktır. Bu hak, çocukların eğitim hakkının; kadınların görünmez emeğinin; yoksulluğun evlere kapatılmasına karşı verilen mücadelenin parçasıdır. Bu talep, “bu ülkenin toplumsal yeniden üretim yükünü kim taşıyor?” sorusunu siyasetin merkezine taşır ve yanıtını da açıkça verir: Bu yük, kadınların omuzlarından alınmadıkça ne eşitlikten ne de özgürlükten söz edilebilir.

Bir öğün yemek küçümsenecek bir talep değildir. Aksine, eşitliğin somutlaştığı, kamusallığın yeniden kurulduğu yerdir. Çocukların açlığı kader değildir. Bu talep, yoksulluğun evlere kapatılmasına, bakım emeğinin kadınların sırtına yıkılmasına ve kamusal olanın tasfiyesine karşı ortak bir mücadele çağrısıdır. Bu yüzden bir öğün ücretsiz yemek hakkını her okulda, her mahallede, her veli toplantısında, her kadın buluşmasında savunmak zorundayız. Bu talebi yalnızca dile getirmekle yetinmeyip örgütlemek, yaygınlaştırmak ve siyasal bir kazanıma dönüştürmek; kadınların, emekçilerin, çocukların eşit ve kamusal bir yaşam mücadelesinin ayrılmaz parçasıdır.

Editör: Sinem Yıldız 
Düzelti: Sinem Yıldız
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Seda Bedestenci Yegâne, Sinem Yıldız
Seslendirme: Filiz Kılıç 

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: kadinvardiyasi@gmail.com

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation