Background

Narsist mi Ataerkinin Öz Evladı mı?

Geçtiğimiz günlerde Semih Çelik’in iki kadını öldürmesinin ardından psikolojik bozukluklar ve madde kullanımının şiddet ve kadın cinayetlerini ne kadar açıkladığı gündem oldu.

Aşkı Yeniden İcat Etmek: Patriyarka Heteroseksüel İlişkileri Nasıl Sabote Ediyor? kitabının bir bölümünde psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddet içeren heteroseksüel ilişkileri sorgularken Mona Chollet, şiddet faillerini kastederek “narsist sapık mı, patriyarkanın öz evladı mı?” diye soruyor. Bu soru mesleğin başında, travma çalışan bir psikolojik danışman olarak kafamı uzun zamandır kurcalayan, bununla birlikte erkek egemen bir bilim anlayışıyla şekillenmiş ana akım psikoloji literatüründe de cevabını bulmanın kolay olmadığı bir soru.

Konu şiddet ya da kadın cinayetleri olduğunda kişilik bozuklukları ya da kişilik örüntülerinin sınırı nerede başlar? Şiddet failleri her zaman belli kişilik örüntüleri mi gösterir? Bu sorunun cevabı her zaman evet ise şiddet failleri nasıl olur da patronlarına, köken ailelerine karşı yönetmekte hiç zorlanmadıkları öfkelerini eşlerine, partnerlerine ya da çocuklarına yöneltirken kontrolü kaybederler? Şiddet failini klinize etmek şiddeti meşrulaştırır mı? Ataerki klinik sınıflamalarımızın neresinde durur? Birtakım psikopatolojilerin yol açtığı davranış örüntülerini toplumsal cinsiyetten bağımsız okumak mümkün müdür?

Günümüzde -elbette bu bilgiye erişebilen kadınların- sosyal medyanın da etkisiyle narsist partnerlerle birlikte olmaya dair bir farkındalık kazandığını söylemek mümkün. Böyle bir ilişkiye atfedilen özellikleri başlıca; idealleştirme-değersizleştime, manipülasyon, kısıtlama / izole etme gibi sıralayabiliriz. Ardından bu özellikler şiddet spekturumuna kadar uzanabilir. İlişkinin başlarında zekânız, güzelliğiniz, insan ilişkileriniz, kariyeriniz, mizah anlayışınız, tercihleriniz tapılacak kadar özelken, partnerinizin gözünde sizi herkesten ayırırken ne oluyor da zaman içinde hangi saatte duş aldığınız bile bir eleştiri konusu haline gelebiliyor?

Narsistik örüntülenmeye dair günümüzde artan bu farkındalığı çok önemli bulmak ile birlikte bu etiketlemenin her zaman nokta atışı olmadığını, aynı zamanda buradaki toplumsallığı gözden kaçırmamıza neden olduğunu düşünüyorum.

Bu meselenin iç içe geçen taraflarını anlayabilmek adına önce narsistik kişilik bozukluğunun ne olduğunu anlamakta fayda var. İlaç sektörü ile kol kola girmesi, tanı standartlarını koyarken kültüre, cinsiyete ve çeşitli değişkenlere duyarlı / kapsayıcı bir bakış açısı getirmemesi gibi nedenlerle eleştirilecek çok yanı olsa da DSM (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) elimizdeki en iyi tanı rehberi. DSM V’e göre ise narsistik kişilik bozukluğu büyüklenir, başarılarını üstün görür ve başkalarının da böyle görmesine ihtiyaç duyar. Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik fantezileri içindedir, hak sahibi olduğuna inanır (özellikle ayrıcalıklı bir muameleye ya da başkalarına davranış biçimlerine), insan ilişkilerinde sömürücüdür, empati eksikliği nedeniyle başkalarının varlığını, ihtiyaçlarını, duygularını görmekte zorlanır, haset duygusu besler ya da başkalarının ona haset duyduğuna inanır, kibirlidir.

Birkaç ufak dokunuşla faşist iktidarların da karakteristik özellikleri olarak sayılabilecek bu özellikler -ki bu başka bir tartışmanın konusu fakat bu paralellikler hiç tesadüfi değil- psikolojik, fiziksel, cinsel, ekonomik ve dijital şiddeti açıklamak için yeterli midir?

Çalışmalara baktığımızda toplumdaki narsistik kişilik bozukluğu oranının %1 ile %1,5 aralığında olduğunu görüyoruz. Hal böyleyken geçmişte yaşadığımız ilişkilerdeki bazı erkekleri, arkadaşlarımızın öykülerinden tanık olduğumuz sevmediğimiz partnerlerini, bazen bir rakı masasında bizi fikirleri ve üslubu ile şaşırtan yoldaşları, özellikle en yakınımızdakileri; evin içindekileri, annelerimizi görmezden gelen, yaptığı hiçbir şeyi değerli bulmayan, yolda hep önden yürüyen babalarımızı bu oranın içine mi koyacağız?

Hele ki fiziksel ve cinsel şiddet uygulayan, kadınları canice öldüren erkekler bunu yalnızca “hasta” oldukları için mi yapıyorlar?

Sosyolojik bir bakış açısının bu konudaki duruşu nettir. Buna karşın toplumsallığı biraz göz ardı eden ana akım psikoloji yayınlarında aradığım yanıtlara en yakın fikirlere geçenlerde Psikoterapist Susan Forward’ın Joan Torres ile yazdığı Kadınlardan Nefret Eden Erkekler ve Onları Seven Kadınlar kitabında rastladım. Forward, samimi bir itirafla başlıyor kitabına. Kendisi şiddet gören kadınlarla çalışan ünlü bir terapist olmasına rağmen psikolojik şiddete uğradığı halde evliliğinden yıllarca çıkamamasına sebep olan şeyin ne olduğunun peşine düştüğünde, cevabı başta narsizm olmak üzere psikolojik bozukluklarda değil mizojinide buluyor.

Hem dünyada hem Türkiye’de uzun zamandır devlet eliyle örgütlenen, sosyal medyada beslenen, kendine önce daha küçük alanlarda yer bulan; önlemi alınmadığı için de kadın cinayetine giden sistematik şiddeti psikolojik sağlık ve madde bağımlılığı ile açıklayabileceğimiz durumlar yok denecek kadar azdır.

Failler en basit haliyle kadınları öldürebildikleri ve bundan hiçbir ceza almayacaklarını bildikleri için öldürür. Kadına şiddeti ve kadın cinayetlerini ataerkiden, uygulanmayan 6284’ten, hükümetin ajandasından bağımsız okumak yaşananları yalnızca meşrulaştırır.

Kaynakça:

  1. Mona Chollet (2023), Aşkı Yeniden İcat Etmek: Patriyarka Heteroseksüel İlişkileri Nasıl Sabote Ediyor? , Çev: Z. Hazal Louze, İletişim Yayınları.
  2. Susan Forward & Joan Torres (2022), Kadınlardan Nefret Eden Erkekler ve Onları Seven Kadınlar, Çev: Eda Tülek, İletişim Yayınları.
  3. James Morrison (2016), DSM V’i Kolaylaştıran Klinisyenler İçin Tanı Rehberi, Çev: Hanife Uğur Kural, Nobel Akademik Yayıncılık.

Editör: Sinem Yıldız
Redaksiyon: Sinem Yıldız
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation