Köşe Yazıları Ebru Pektaş 14 Haziran 2024
Özellikle son on yılda neofaşizmin yükselişi pek çok semptomu ile ortadadır. Neoliberal paradigmanın kitleleri siyaset hakkından menetme girişimleri, 2008 krizini izleyen halk ayaklanmaları ile ters yüz edilmiş ama orada kalmamış “müesses nizama” başkaldırdığını iddia eden reaksiyoner mayalanma da bu akıntıda yerini almıştır.
Son yıllarda artan faşizm tartışmaları neredeyse kendi başına bir literatür oluşturmuş durumda. En son Avrupa Parlamentosu seçimleri dolayısıyla bu tartışmalar bir kez daha alev almışa benziyor. Malumunuz, AP seçimlerinde neofaşist ya da “aşırı sağcı” denilebilecek partiler rekor düzeyde başarı kazandılar.
Bunu nasıl yorumlamak gerekir? Mevcut tartışmaların üzerinden dolaşarak bazı serbest soruları sıralayalım:
Öncelikle, 2010 sonrasının Trump, Bolsonaro, Milei, Meloni, Wilders, Orban, Modi gibi figürlerle anılan “yeni siyasallığının” nasıl adlandırılacağı tartışmalıdır. Sözgelimi devlet katında örgütlenmiş bu yeni formlara basitçe “aşırı sağ” mı denecektir? Peki bunlar “aşırı sağ” ise “o kadar da aşırı olmayan öteki sağın”, -son dönemde- kimi “özgürlükçü, liberal değerlerden” bile bu kadar uzaklaşmasını nasıl açıklayacağız? Yoksa artık “o kadar aşırı olmayan sağın” da aşırılar tarafından melezlendiği yeni bir dönem mi bu? Nerede o eski liberaller, nerede o eski merkez sağcılar/solcular, değil mi ama?
Çulhaoğlu, “neofaşizm” ifadesini kullanarak bir tür melezleşmeye işaret ediyor:
“Neo-faşizm, klasik faşizmle göbek bağını koparmadan nasıl kendini güncel durum ve koşullara adapte ediyorsa (mutasyon süreci), liberalizm de ‘saf’ halinden belirli ölçülerde uzaklaşmakta, kendini neofaşizme, en azından onun kimi temel vurgularına uyarlamaktadır.
Kapitalizmin uzun süren ve aşılamayan krizi, onu ‘insani yüz’ edinme zorunluluğundan kurtaran bir faktör olarak sosyalist sistemin yıkılışı ve en önemlisi geleneksel temsili demokrasinin erozyonuyla ortaya çıkan ‘kitleleri bir şekilde kontrol altında tutma’ güçlüğü, bildiğimiz liberalizmi melezleştirmiş, başkalaştırmış, onu ‘daha da sağda olanı’ içselleştirmeye yöneltmiştir.”1
Yine de sorulması meşrudur: Böyle “aşırı sağ” filan diyerek, bize ölümü gösterip sıtmaya mı razı ediyorlar ya da böyle böyle daha “makul olana” örtük bir rıza mı devşiriyorlar? Oysaki daha “makul” bir şey bulunamayacağı filmin başından, “there is no alternative” diyerek muştulanmıştı.
Peki tüm bunları örneğin “sağ popülizmle” kodlamak mümkün mü? Kimileri bu tür kavramların yaygın kullanımının adıyla sanıyla faşizmi, onun neo- ya da post faşist güncel türevlerini perdeleyici bir işlev gördüğüne işaret ediyor. 2
Bu haklı eleştiriyi daha ileriye taşıyanlar da var. Buna göre faşizm dememek için kavramın önüne sonuna ekler getirmek ya da ikame kavramlar sunmak, neredeyse “güler yüzlü faşizm” demekten farksızdır.3
Bu yaklaşımın kimi örneklerinde, baktığı her şeyde faşizmi görenlere, burjuva egemenliğinin olağan zor politikalarını dahi “faşizm” olarak niteleyenlere rastlıyoruz. Bu nedenle örneğin AKP iktidarını her yerde ve her zaman olmuş “devlet faşizminden”, bir kontrgerilla koalisyonundan nitelikçe ayırt eden herhangi bir şey yoktur. AKP olsa olsa yeni bir biçim katmıştır.
Siyasi muhatabın belirsizleştiği, söylemin radikalleştiği ama yine de cepheleşmeyi aşamayan, dehşet ve alarm duygusuyla savunma hattına sıkışan, gardını ala ala kıpırdayamaz hale gelen, “sahibi belli” denilen yerleri kolayca tahliye edebilen bir siyasal mücadele çıkacaktır buradan. Her şey sürekli ve hızla faşistleşiyorsa “seçimcilik oynamanın”, mecliste kavga yürütmenin ya da hak hukuktan bahsetmenin alemi yoktur!
Bunun tam karşı kutbundaki bir yaklaşımda ise sola musallat olmuş bir faşizm heyulasından, bu kez kapitalist özü örten “görüngü olarak faşizm”den bahsedilmektedir. 4 Öz ile görüngü arasındaki bu ikilik en başta kuramsal bir itirazı hak etmektedir: Zira “öz, kendini görüngüde açığa vurur.” 5
Ayrıca faşizm, özü perdeleyen bir “görüngü” ise burjuva egemenliğinin diğer tüm politik üstyapılarının da benzer şekilde (yani kategorik bir ayrı katman türünden) “görüngü” olması gerekir. Eğer böyle ise siyasetin büyük bir bölmesi “askıya alınmış” olur. Oysaki E. M. Wood’un klasikleşmiş makalesinde –The Seperation of the Economic and the Political in Capitalism- belirttiği gibi kapitalist üretimin nihai sırrı politik olmasında yatar. Zira, politik olan ile ekonomik olan arasındaki ayrım görüntüsü, kapitalizmin büyük tarihsel numaralarından biridir. Bunu tartışmamıza tercüme ederek söylersek, evet bugün dünyamızdaki mevcut kapitalist üretim, nihai sırrını neofaşizmle açığa vurmaktadır, dolayımlamaktadır.
Faşizm tahlillerinin, ona karşı oluşturulacak strateji ve taktiklerin bizi esas kavgadan yani bizatihi sınıf kavgasından alıkoyduğu iddiasının tutarlı sonucu, bir kez daha siyasi muhatabın belirsizleşmesidir.
Tüm bu sorular ve kenar notlarından sonra yazının başına dönersek… Evet özellikle son on yılda neofaşizmin yükselişi pek çok semptomu ile ortadadır. Neoliberal paradigmanın kitleleri siyaset hakkından menetme girişimleri, 2008 krizini izleyen halk ayaklanmaları ile ters yüz edilmiş ama orada kalmamış “müesses nizama” başkaldırdığını iddia eden reaksiyoner mayalanma da bu akıntıda yerini almıştır. Dahası bu kanaldan akacak bir toplumsal seferberliğin, mevcut dünya siyasetleri için bir “sapma” ya da “anomali” oluşturmadığı neredeyse kesindir. Nihai sır kendini faş etmiştir…
Kaynaklar:
Yazar Hakkında Bilgi
Sosyalist feminist yazar. 2001 Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji mezunu. İleri Haber portalında toplumsal cinsiyet odaklı köşe yazarlığı yaptı.(2014-2023) Toplumsal Cinsiyetin Anahtar kavramları: Cinsellik, Şiddet, Emek adlı kitabı 2017 yılında İleri Kitaplığı Yayınevinden çıkmıştır. İleri Kitaplığı Yayınevi'nden çıkan ve makaleleriyle katkıda bulunduğu kitaplar şunlardır: Türkiye'nin Laiklik Kavgası, Sosyalizmin Yön Arayışı, Lenin Okuma Kılavuzu, Engels Okuma Kılavuzu, Marx Okuma Kılavuzu, Direngen Komüniste Yazılar. Kadın Kurtuluş Hareketi, Ütopyalar ve Devrimler adlı kitabı ise 2021 yılında Yordam Kitap'tan yayınlanmıştır.
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖