Background

Görünmeyen Emek Olmaya Karşı: Ege’nin Direnişçi Kadınları-3

2023: Tarım sektöründe bir ilk: Agrobay’lı kadın işçiler

Tarımda çalışan ve insanlık dışı koşullara maruz kaldıkları için sendikalı olunca işten atılan kadınlar, Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyorlar.

Agrobay Seracılık’ta çalışan kadın işçiler Kod 46 ile atıldılar işten. Kod 46, kamuoyunda büyük tepkilere yol açan Kod 29’unbirkaç maddeye bölünmesiyle ortaya çıkan kodlardan biri. SGK işten çıkarma kodları, işverenin işçiyi çıkarma nedeni olarak bildirdiği gerekçeleri kategorize ediyor.  Kod 29, “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” gibi son derece muğlak bir ifadeyi kapsıyordu ve kıdem tazminatı, işsizlik ödeneği gibi hakların tümünü işçinin elinden alıyordu. Pandemi döneminde işten çıkarmalar yasaklanmış ama Kod 29’a istisna getirilmişti ve tabii bu istisna, bir anda Kod 29’la işten atılmaları yaygınlaştırmıştı. İşverenin koşullara, yani patronun koyduğu kurallara uymayan işçiyi rahatça işten atabilmesini sağlayan Kod 29, tüm işçilerin ama en çok da kadın işçilerin tepesinde sallanan giyotindi. Çünkü “ahlak ve iyi niyete uymayan haller” gibi bir ifade, kadınların kolayca zan altında kalmalarını sağlıyor ve kayıpları sadece ekonomik olmuyordu.

DİSK-AR verilerine göre 2020 yılında tam 177 bin işçi Kod 29 gerekçesiyle işten atılmıştı. Kamuoyunda bu tartışmaların çok gündeme gelmesiyle 2021’de Kod 29 içindeki haller için ayrı kodlar belirlendi. Sözüm ona bu ayrım, Kod 29’un kötüye kullanımını engelleyecekti. Oysa gerçekte, her zaman olduğu gibi durumdan işveren kârlı çıktı. Kod 42, 43, 44, 45, 46, 47, 49 ve 49 diye detaylandırılan işten çıkarma gerekçelerinin tümünde atılan işçi yine kıdem tazminatından ve işsizlik ödeneğinden yararlanamıyor.

İşte bunlardan biri olan Kod 46 “İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin mesleki sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması” demek. Agrobay işçilerinin işten atılma nedeni!

Çünkü Agrobay’da çalışan kadın işçiler, işverenin baskıcı tutumu, güvensiz çalışma koşulları gibi nedenlerle Tarım-Sen’e üye oldular; bu yüzden “işverenin güvenini kötüye kullanmış, hırsızlık yapmış, meslek sırlarını ortaya atmış, bağlılığa uymayan eylemlerde bulunmuş” sayıldılar ve tazminat verilmeden işten çıkarıldılar. Ayrıca bu kod, işten çıkarılan kadınların yeni iş bulmalarını da zorlaştıran bir engel.

Agrobay Seracılık’tan atılan kadınlar, dokuz ay önce halen devam eden bir direniş başlattılar. Sendikalaşmaya duydukları ihtiyaç yaşadıkları zorlukların sonucuydu. Günde bir kez verilen tuvalet hakkı, hakarete uğrama, ağır iş yükü diyelim, insan onuruna ne denli uymayan bir çalışma ortamı olduğunu siz anlayın…

Ancak kadınların bu koşulları bırakıp başka bir iş arama şansı, erkeklere göre çok daha az. Kendi web sitesinde “Avrupa’nın en büyük serası” olduğunu belirten Agrobay’ın yer aldığı Bergama’da kadınların çalışabileceği alanlar sınırlı. Nitekim erkekler ağır koşullar nedeniyle işten çıktıkları için veya yevmiyeleri daha fazla olduğundan işlerine son verildiği için, bu işlerin tümü, hem de erkeklerden daha az yevmiye karşılığında kadınlara kalıyor. Yaprak temizliğinden torbalarla kum taşımaya kadar her işi yapan kadınları, evlerine döndüklerinde de ev işleri bekliyor.

Direnen Agrobaylı kadınların karşılaştığı tek zorluk ekonomik değil; Kod 46’nın sicillerine işleneceğine dair korku, haklarını aramak için köy dışına çıkıyorlar diye köyde dedikodu yapılması kadınların uğraşmak zorunda kaldığı diğer sorunlar. Nitekim Mart ayında Ankara’ya yaptıkları yürüyüş konusunda da bu zorlukları yaşamışlar. Kimi birkaç günlük yemeğini yapıp, kimi eşiyle kavga edip, kimi bir torba ilacını alıp düşmüş yola. Eşiyle kavga eden kadın şöyle anlatıyor kararlılığını: “Eşim, Ankara’ya gidersen bir daha bu eve dönme, dedi. Ben de dedim ki: Ankara’ya da gideceğim, eve de geri döneceğim. Geldiğimde sen gideceksin.’”

Aralarında Dikili Kadın Platformu, Ayvalık Kadın İnisiyatifi, Körfez Bağımsız Kadın Platformu, Kadınİşçi ve DGD-Sen’in olduğu birçok kadın kurumu ve sendikaların da destek verdiği yürüyüşte kadınlar yol boyunca “Direne direne kazanacağız”, “Agrobay işçisi yalnız değildir”, “Agrobay haklarımı geri ver”, “Sendika haktır, engellenemez” sloganlarını haykırdı.

Tarım Sendikası (Tarım-Sen)’den Örgütlenme Uzmanı Ayşe Büşra Yılmaz, “Bu kadınların yaptığı tek şey, sendikalı olmak. Tüm Bergama halkı duysun, bu kadınların tek suçu, sendikalı olmak” diyor.

  • 2024: Gates: Performas sayacı zulmüne son!

Bir serbest bölge direnişi daha bu yılın başında, yine kadın işçilerden geldi. Gaziemir Serbest Bölge’deki ABD sermayeli Gates Endüstriyel Metal Kauçuk fabrikasında, toplu sözleşmedeki uzlaşmazlık 6 Şubat’taki grev kararıyla sonuçlandı. Kadın işçilerin çoğunlukta olduğu işyerinde 8 Mart 2024’te grev pankartı asıldı.

Gates işçileri sendika hakkını elde edebilmek için uzun yıllar beklemişlerdi. İşverenin itirazı üzerine aylar süren mahkeme süreçleri sonunda toplu sözleşmeli çalışma hakkını elde edebildiler. Ancak Amerikan sermayeli şirket büyümesine ve yatırımlarına artırmasına rağmen işçilere asgari ücretten ötesini vermeye yanaşmıyordu. Yüksek enflasyon sonucunda ücretler reel olarak erimiş durumdaydı ama belli ki Amerikalı işveren de TÜİK rakamlarını esas alıyordu!

Gates’in kadın işçilerinden olan işyeri temsilcisi Yağmur Özgirgin, 6 aylık enflasyon hakları ile  ücretlerine zam istediklerini ama ikisini de işverenin kabul etmediğini ve işçilerin asgari ücret seviyesine çalıştıklarını belirtiyordu.

Gates’te yaşanan sorunlar bundan ibaret değildi. İşveren fabrikaya hareketleri kaydeden bir cihaz yerleştirmişti mesela ve bölüm şefi kadın işçiye şöyle soruyordu: “Makinanın başında bir saniye boş durmuşsun. O bir saniyede ne yaptın??” Kadın işçi, saçının gözünün önüne geldiğini ve tokasını sıkılaştırarak o “bir” saniyede saçını düzelttiğini söylüyordu. Ya da banta ürün yerleştirdiği sırada su içip 4 saniye kaybettiyse, hemen performansını düşürüyordu. Su içme, tokayı düzeltme, lavaboya gitme, hepsi saniyeler olarak toplanıp “performans sayacı”ndan geçiyor ve işçinin performans durumuna yansıtılıyordu. Ancak en az 15 kg olan otomobil parçalarını taşırken her nedense o sayaç işlemiyordu!

İşte kadınlara uygulanan baskının çok somut biçimleri… Bu despotizmin dayandığı insanlık dışı kural şu: İşçiye anlık olarak izlendiğini hissettirmek.

Gates patronu Çalışma Bakanlığı’na başvurarak grevi erteletmeye çalıştı; gerekçe, grevin ülkenin milli güvenliğini tehdit etmesi! Oysa serbest bölgelerdeki fabrikalar ihracata dayalı üretim yapıyor, bunun milli güvenlikle nasıl bir ilgisi olabilir? Ama serbest bölgeler sermayenin o kadar keyfi davrandığı, bunu yapma hakkını bulduğu yerler ki, şaşırmamak lazım.

Gates’te kadın işçilerin grevi 12 gün sürdü ve sonuçta işçiler işverene taleplerini kabul ettirdiler. Ocak 2024 itibariyle ortalama işçi ücretlerinde yüzde 105 artış ve yılda 3 ikramiye kazanımlar arasında yer aldı.

  • 2024: Lezita: Lezzetin değil sömürünün adı

İzmir Kemalpaşa’da yüzde 60’ı kadın olan 2.800 işçinin çalıştığı Lezita, büyük bir tavuk ve et ürünleri tesisi. Hani şu “İyi besler bizi” mottosuyla reklam yapan marka…

İşte bu “leziz” markanın perde arkası pek de öyle iştah açıcı değil. 2022’de yaklaşık 40 işçiyi, işyerindeki kötü çalışma koşullarına karşı sendikaya üye oldukları için işten atmıştı. İşten atılan işçiler 2 aya yakın fabrika önünde direndiler, halen hukuki süreçleri devam ediyor. Fakat işten atılma, patronun istediği gibi bir “tehdit” olamadı, çalışanlar örgütlenme çalışmalarını sürdürdüler. Mahkeme sendikanın yetkili olduğuna karar verdi ama patron yine de toplu sözleşme masasına oturmayı reddetti ve sendikalı işçilere baskı yaptı. Sonunda Lezita’da 7 Mart günü grev başladı.

Lezita’da çalışan kadınların, “kötü çalışma koşulları”nı örneklendirmek gerekirse: -4 ile -7 derece arasındaki bir ısıda fazla mesailerle birlikte uzun süre çalıştırılıyorlar, karşılığında aldıkları ücret hiç artmayan bir asgari ücret. Ağır yük taşımak zorunda kalan kadınların çoğu bel ve boyun fıtığı olmuş.Kadın işçiler ayrıca formenlerin aşağılamalarından, düşük ücretlerden, işçi sağlığının hiçe sayılmasından yakınıyorlar.

İşçilerin başında duran erkek operatörün sözünden çıkmak yasak, aksi takdirde işçiye eziyet ediyor; formenlerse kadınlara “dilini tut” diyorlar. Kadın işçiler, formenlerin bunu erkek işçilere yapamayacağını söylüyorlar. Mesela erkekler operatörlük yapabilirken, ağır işler kadınlara veriliyor.

Yanı sıra işçi sağlığına hiç dikkat edilmiyor, iş güvenliği önlemleri alınmadığı için fabrikada sık sık iş kazası yaşanıyor. Ağır şeyler taşırken koruyucu eldiven verilmediği için parmağı kırılan ya da kopan işçiler olduğunu söylüyorlar. Birkaç ay önce de bir iş cinayeti gerçekleşmiş ama işveren olayın üstünü örtmüş, hatta işçiler suçlu gösterilmiş.

Greve katılımı da engellemeye çalışmış işveren. İzin ve rapor alma iyice zorlaştırılmış, servislerin işçileri grev çadırının bulunduğu fabrika önünde indirmesi yasaklanmış, hatta jandarma da bu yasağın uygulanmasını sağlamış! Bu baskılar bazı işçilerin istedikleri halde greve katılmamasına yol açmış.

Greve katılanlara yönetim tarafından “Lezita ailesi”nden dışlandıklarına dair mesaj atılmış. (Gerçekten her yerde, istisnasız biçimde şu “aile” masalının kullanılması belki kadınlara ailenin neler yapabileceğine dair bir ipucudur)

Grevci kadınlar, Lezita’daki en büyük sorunlardan birinin fazla mesai zorlaması olduğunu belirtiyorlar. Normal çıkış saati olan 17’de çıkmak için çok önemli bir mazeret sunmaları gerekiyor! Haftada 6 gün çalışma ve zorunlu fazla mesai için birçok kez iş bırakma eylemi yapıldığı halde koşullar düzelmemiş. Lezita patronu, grevi engellemek için kritik bölümlerde çalışan işçilere rüşvet bile teklif etmiş. Ancak grevi önleyememiş.

Şu anda 250 civarı Lezita işçisi grevde. İşveren halen bahçeye yerleştirilen hoparlörlerden çok yüksek sesle müzik dinleterek grevcilere psikolojik baskı yapıyor, diğer yandan fabrikaya dışardan işçi sokarak grevi kırmaya çalışıyor. Hindistan’dan 40 işçi çalışmak üzere getirtilmiş. Bu işçilerin göçmen olması, işverenin grevi kırma amacından öne geçiyor ve sanki çalışma koşullarından onlar sorumluymuş gibi milliyetçi/ırkçı bir algıya yol açıyor. Oysa Lezita’daki kötü çalışma koşullarının, düşük ücretlerin, baskı ve mobbingin sorumlusu ne Lezita’da ne de bir başka yerde, göçmenler değil, onları ve hepimizi aynı koşullara maruz bırakan sermaye.

  • 2024: Yine maden, yine kadınlar direnişte

Manisa Gördes’te Zorlu Holding’e ait Meta Nikel Kobalt Madencilik Şirketi tarafından yaklaşık 10 yıldır işletilen nikel madenin genişleme çalışmasına karşı Kalemoğlu köylüleri yolu kapattı.

2014 yılından bu yana Kızıloluk, Matal ve Türkmencardağı ormanlarını kaybettiklerini belirten köylüler Kocamut ormanının yok edilmesine izin vermeyeceklerini söylüyorlar. Çoğu çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan köylüler, bölgedeki birçok ormanın yok olması ve madenin faaliyeti sonucunda zehirli hava soluduklarını, içme sularının kirlendiğini ifade ederek “bu orman satılık değil” diyorlar.

Köylülere yaptıklarının yasaya aykırı olduğunu, ellerinde gerçerli evrak bulunduğunu söyleyen şirket temsilcisine köylü bir kadının verdiği cevap, işin artık ölüm-kalım noktasına dayandığını gösteriyor: “Evraklarınız olsa da biz bu ormanı kestirmeyeceğiz!”

***

Burada andığımız direnişlerin, çok da kolay gerçekleşmediğini, kadınların grev/direniş noktasına gelene kadar erkek sınıfdaşlarından çok daha uzun bir yolu katetmeleri gerektiğini unutmayalım. Belki de bu yüzden, kadınlar bir kez o yolu aştıklarında, kolay kolay geri dönmüyorlar.

Kadınların ev içi sorumluluğu, bakım yükü, çevresinin ve eşinin/ailesinin kadına bu direnişi uygun görmemesi gibi birçok etken, kadınların direnişe giden yolda önlerine çıkan engeller. Dolayısıyla bir kadının bu aşamaları geçip direnme kararını alması cinsiyet rolüne karşı da itiraz anlamını taşıyor ve böylece eylemleri sadece ekonomik değil aynı zamanda özgürleştirici bir içerik de taşıyor.

Kadın ağırlıklı işçi eylemleri, daha çok 2000’li yılların ikinci yarısında görülmeye başladı. Novamed Grevi (2006) ve Desa direnişi (2008) kamuoyunda oldukça konuşulan direnişler oldu. Serapool (2015-2017), Flormar (2018-2019), Migros Depo (2021) ve Farplas (2022) gibi örneklerle devam eden kadın direnişleri önümüzdeki yıllarda emek eksenli gündemde belirleyici olacak gibi görünüyor. Bu açıdan kadın direnişlerini, hem ekonomik hem de özgürleştirme potansiyeli açısından yalnız bırakmamak, kadın dayanışmasının çok önemli bir parçası.

 

Kaynakça:

  • https://www.emekveadalet.org/notlar/kadin-isci-mucadelesi-neden-onemli/
  • https://ekmekvegul.net/bellek/izmirden-fransaya-misirdan-sovyetlere-kadinlarin-ekmek-isyanlari
  • https://catlakzemin.com/13-mart-1908-usakta-makina-kirici-kadin-isciler-ve-tarak-yagmasi/
  • Bengü Kurtege Sefer, Türkiye’de Kırsal Sınıf Mücadelelerinin Mekânsal Okuması: 1960’lı Yıllarda Ege Köylerinde Toprak İşgalleri, Siyaset ve Kadın, 2023
  • https://saltonline.org/tr/2644/turkiyede-kirsal-sinif-mucadelelerinin-mekansal-okumasi-1960li-yillarda-ege-koylerinde-toprak-isgalleri-siyaset-ve-kadin
  • Selgin Zırhlı Kaplan, BEREC’TEN FLORMAR’A Petrol-İş’in yetmiş yıllık tarihinde kadınlar, https://www.petrol-is.org.tr/kadindergisi/sayi64/yetmisinciyil.htm Hacay Yılmaz, TARİŞ Olayları, Yalçın Yay., 1987
  • Nuran Gülenç, Kadın İşçi, https://www.kadinisci.org/kultur-sanat/hulya-karci-ile-bir-makas-degisimiydi-taris-belgeseli-uzerine-unutma-tozunu-islak-bir-bezle-almak-istedik/
  • https://x.com/GunlukArsiv/status/1258009590979010569
  • https://bianet.org
  • https://www.cumhuriyet.com.tr
  • https://www.diken.com.tr
  • https://www.izgazete.net
  • https://ekmekvegul.net
  • https://www.kadinisci.org
  • https://www.milliyet.com.tr
  • https://sendika.org
  • https://www.sivilsayfalar.org
  • https://uidder.org
  • Üstün Bilgen Reinart, Biz Toprağı Bilirik: Bergama Köylüleri Anlatıyor, Metis Yayınları, İstanbul, 2003

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation