Background

31 Mart’ta Perdenin Arkasındaki Dinamik…

Halkımız özellikle son iki seçimdir pozitif/negatif sürprizler yapıyor bize. Bu defaki pozitif oldu neyse ki. 2002’den bu yana AKP, ilk kez ikinci parti oldu ve bir nebze karanlık alacalandı diyebiliriz. Bunu kenara yazarak devam edeceğim yazıya.

Çoğumuzun beklediği bir şey değildi bu ama nedenini anlamak için de müneccim olmaya gerek yok. En çok yoksulluk ve daha önemlisi geleceksizlik yatıyor bu sonucun altında. Devam ettirilmesi neredeyse imkansız bir yoksulluk, ön görülebilir bir vadede bitecekse ya da kendinin olmasa da mesela çocuklarının rahat yaşayabilme ihtimaline sarılabilirse insan tahammül edebilir bu duruma. Ancak sürdüremediği bir hayata yaşamının sonuna kadar mahkum olacağı kanısı yüksekse arayış içine girer. Hatta radikal tutumlar bile bu tip zamanlarda ortaya konur genellikle. AKP/MHP kampının gerilemesindeki en önemli faktörün bu olduğunu düşünüyorum. Bunlar yazıldı, konuşuldu birçok mecrada. Ama az konuşulanı belki kadınlar cephesi oldu, o halde oradan devam edelim.

Yoksulluğun en ağırını biz kadınlar sırtlarız ve bu tarihsel olarak değişmedi hiç. Keşke evden çıksak da o kadar etkilenmesek ama “kaynamayan tencere” en çok kadını etkiliyor ne yazık ki. Çocuğunun en basit isteklerine bile daha o istek babaya ulaşmadan ön alma zorluğu kadını etkiliyor. Market, pazar alışverişinde çürük çarık içinden yiyecek seçme, yardım kuyruklarında birkaç parça yiyecek için saatlerce beklemek yine kadınları etkiliyor. Evdeki herkesin ihtiyacını düşünmek, kendini aklına getirmeme de kadınlara mahsus genellikle. Yoksulluğun da perçinlediği huzursuz, mutsuz evlilikler, maruz kalınan şiddet, ezilme en çok kadını etkiliyor. Mutsuz evliliğini parası ve güvencesi olmadığı için sonlandıramama bir kadın sorunu başlı başına. Ailesinin parası olmadığı için üniversiteye gönderilememek, bir boğaz daha eksilsin diye erkenden evlendirilmek de kadının başına geliyor. İşte bu nedenlerle seçim sonuçlarında kadın yoksulluğunun payı düşündüğümüzden fazla. Yön Eylem’in bir araştırmasında denk gelmiştim. AKP’ye oy veren toplum kesimleri içinde ev kadınlarının oranı oldukça yüksekti. İşte bu seçimde farklı davrandıklarını, kocalarının, babalarının partisinden başka partiye oy vermeme alışkanlığının bir ölçüde kırıldığını düşünüyorum. 

Gelelim aktif siyasette yer alan kadınlara. Özellikle muhalif kadınların canhıraş seçim çalışmaları içinde en ön safta yer almaları altının çizilmesi gereken önemli bir durum. Yukarıda saydığım nedenlere laiklikle ilgili kaygılar da eklenince, seçimlerde AKP/MHP blokuna kaybettirmek için elinden geleni yaptı kadınlar. Yoğun seçim çalışmalarına ayırdıkları vakit nedeniyle eşinden, sevgilisinden ayrılan kadınlar oldu yakın çevremde. Geleceğinden endişe eden kadın -siyasetin yapıcıları arasında üst düzeyde pek yer alamasa da- kadın düşmanı gericilikten, bitmeyeceğine kani olduğu yoksulluktan kurtulmak istiyor ve bunu değiştirmek için var gücüyle mücadele ediyor belli ki. 

***

Bu seçim farklı dinamikler barındırsa da AKP’nin gerilediği başka seçimler de yaşadık. 2015 Haziran’ı mesela. O nedenle AKP dersini aldı, miadını tamamlıyor gibi büyük sözler etmek için erken bence. Çünkü 2015’te aldığı yenilgiyi zoru ve kargaşayı kullanarak değiştirme siyaseti işe yaradı ve Kasım seçimlerinde istediği sonuca yeniden ulaştı.

Ön görülemeyen bir geleceğe kadar ekonomik olarak daha kötü bir döneme girdiğimizi hükümet kendi ağzıyla söylüyor. Ekonomik veride yakın vadede bir iyileşme olmayacak, dolayısıyla öfke büyeyecek diyebiliriz. Fakat seçim sonuçlarının doğrudan sonucu olarak ülkemizdeki özgürlük, eşitlik, laiklik mücadelesi daha da güçlenecek öngörüsünde bulunmak için acele etmemek gerek. Emekçilerin, kadınların, gençlerin morallerinin daha da yükseleceği dinamikler oluşturmak gerekir. Bu da tamamen sol muhalif güçlerin atacağı adımlarla ilişkili olacak. CHP’nin kendi seçmeni genel olarak bu taleplere yatkın evet ama CHP, AKP ve MHP’den çektiği seçmeni seçmen havuzunda tutabilmek için onları daha fazla kollayan bir yaklaşımda olacaktır. Dolayısıyla özgürlük, laiklik, milliyetçilik gibi başlıklarda şimdikinden daha sağcı bir yerden muhalefetine devam edecek ve bu noktada sosyalist/sol muhalefetin ne yapacağı kritik öneme sahip olacaktır.

Önümüzdeki 1 Mayıs belirli verileri sunması açısından süreci okumaya yardımcı olacaktır. Yoksulluğa, güvencesizliğe sandıkta “hayır” diyen emekçi sınıflar, Taksim Meydanı’nda kutlama iradesine sahip çıkıp alanlara gelirse tadından yenmez bir sürece giriyoruz demek olmaz mı mesela? O zaman bu seçimler özgürlüğün de yolunu açmaya namzet diyebiliriz işte. 

Bu yeni durum kadın hareketine nasıl yansır? Gerçekten de seçim sonuçları açıklandığı günden bu yana düşünüyorum. AKP/MHP yenilgisi moral üstünlüğü sağlamış muhalif kadın hareketinin görece tıkandığı noktaların açılmasına olanak sağlayacak mı? İflah olmaz bir iyimser olarak sağlayacağını düşünüyorum. Çünkü derinleşen yoksulluk ve yoksunluğun bitmeyeceğini biliyoruz. İkincisi AKP’nin kendi ideolojisi ve taban refleksleri nedeniyle Medeni Kanun değişikliği, nafaka başlığı, İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden girmeme, 6284’ü işletmeme, kadın katillerini koruma, kadının yalnız “analık” kimliğiyle tanınması gibi kadın düşmanı politikalarını yüksek perdeden sürdüreceğini; kadınların da bu politikalara yönelik tepkilerinin daha yüksek sesle çıkabileceğini öngörüyorum. Seçim öncesi yükselen emekçi kadınların çeşitli direnişlerinin Agrobay, Özak, çeşitli ekoloji hareketleri gibi seçimden sonra yoksulluğun da artması nedeniyle daha fazla gerçekleşeceğini tahmin ediyorum. Ki Lezita’da greve çıkan kadınlar ya da köylerini korumak için ellerinde sopalarla, “köyümüze bir taş ocağı daha açtırmayacağız; ölümse ölüm, kalımsa kalım” diyen Hatay, Yayladağlı kadınlar bunun emaresini gösteriyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde kadın hareketi kadın yoksulluğuna karşı mücadeleyi mutlaka ilk gündemlerinden biri yapmalıdır. 

Ayrıca sosyalist/sol muhalefetin aldığı onlarca belediyede toplumsal cinsiyet temelli örnek uygulamaların da kadınları canlandıracağını, moral ve motivasyonu artıracağını düşünüyorum. Bu pratiklerin topluma duyurulması için elimizden geleni yapmalıyız.

CHP’li belediyelerin vaatleri arasında yer alan kreş, bakımevi, sığınmaevi, kadınlara meslek kazandırma ve istihdam sözlerini yakından takip etmek de yeni dönemin görevlerinden biri olmalı kanımca. Kadının işinin olması, çocuğa, yaşlıya bakmak için eve hapsolmaması, gördüğü şiddet ve baskı karşısında bir alternatifinin olması dik durması ve mücadele etmeye zaman bulması için de olmazsa olmazlardır nitekim. 

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation