Background

Zamanın Cinsiyeti ve Bazı Parlak Yazarlar

Hepsi üçüncü sayfa haberlerine -ah- fotoğrafları düşmüşlerin; kederlenince Güllü dinleyenlerin, “kutsal aile”sine süpürge ettiği saçlarını bir gün yeşile boyamayı hayal edenlerin ve bir sevgiliyi uğurladığında onun ardında bıraktığı kediye küsenlerin hikayeleri.

Dünya var olduğundan beri emek, zamanla ölçülür. Zaman işçilerin daha çok çalışması, daha çok üretmesi ve bununla bağlantılı olarak ortaya çıkan ürünün, işçiler dışındaki unsurlar lehine daha büyük bir sömürüye dönüşmesi için muazzam bir ölçüttür. Zaman bir denetim biçimidir; özgürleşmek isteyen farzı misal bir işçi; “kendi zamanını” kazanmayı da bir kavga başlığına dönüştürmelidir.

Feminist teorisyenler, zamanı feminist bir mesele olarak ele alırlar. Bugün baktığımızda, erkeklerin zamanlarını daha çok “kendilerine ait”, “üretken” ve “kamusal” alanla sınırlı görürken; kadınların zamanını ise “kendisine ait olmayan”, “özel” ve “bakım” işi ile ilintili gözlemleriz. Kadınların ev içindeki bakım emeği, çoğunlukla ekonomik bir değer taşımayan ve toplum tarafından kadına ait işler gibi kabul gördüğünden; özel alanda geçirilen zaman, çoğu durumda kadınların aleyhine bir zamandır. 

Kadına ait olmayan bir zamanı; ataerkinin boyunduruğundan kurtarmak da “zamanın kurtuluşuna” giden bir ilk adım olabilir. 

Kadınlar söz konusu olduğunda, zamanın sırası mı diyenler elbette olacaktır; hep olur. Ancak zaman da cinsiyetlidir. Kadınların asla kayda düşülmeyen ve sonu gelmeyen işleri; bir döngüyü izlercesine dolup taşan kirli çamaşır sepetine; oradan da yağ kızdırılan tavaya koşar durur. Yarım kalan kitaplar, yazmak istenen ama yazılamayan sayfalar, gidilemeyen arkadaş buluşmaları; hatta yatıp bomboş tavanı izleme hakkı dahi çoğu zaman kadınların elinden alınmıştır. 

Yazar Deniz Mat Artun, “Son Yüzyılın En Parlak Yazarı” isimli öyküsünde; parlak bir yazar olma hakkını kaybeden bir anneyi tanıştırıyor okurla. Hesaplaşma hırsıyla ünlü bir erkek yazarı takip eden kadın karakterimiz, kararlı. Kendisinden çalınan ve erkek yazarın hanesine yazılan zamanın hesabını soracak:“…demek ki bu adam her dışarıya çıktığında kitabına göz gezdirebiliyor. Benim çantamın demirbaşları ise belli: bebek bezi, alt değiştirme örtüsü ve bir biberon.”1

Kaleme aldığı yazıları, öyküleri, yarım kalmış notları koyuyor masaya kadın karakterimiz. Yazdıkça yazan, yazdıkça parlayan erkek yazara: “Yemeğini kim pişiriyor senin?” 2 diye bağırmaya başlarken buluyor kendini.

“Delirmiş bir annenin öyküsünü anlatacak; bitiremediği yüzlerce sayfayı havaya savuran bu kadının lohusalığı onun kaleminden kağıda dökülecek. Ödüller alacak hikayemle, ‘kadınları en iyi anlatan erkek yazar’ seçilecek. Hiçbir kadın lohusalığı onun gibi anlatamadı diyecekler. ‘Kadınların yapamadığını yine bir erkek başardı diyecekler’ 3

Parlak erkek yazar ve kadın karakterimizin büyük hesaplaşması; kadının bir otobüsün altında kalması ve okurun yüzüne soğuk rüzgarlar çarpmasıyla son buluyor. Yazar, okurlarını çok sevdiğinden olsa gerek; ilk öyküsünde estirdiği bu soğuk rüzgarı, diğer öykülerinde de dindirmiyor. Üzerine düşündüğümüz, düşünmediğimiz ve henüz üzerine düşünmeye gerek olup olmadığını kestiremediğimiz kimi meselelere göz kırpıyor öyküler.

Geçtiğimiz günlerde SRC Yayınları etiketiyle okurla buluşan, Son Yüzyılın En Parlak Yazarı isimli öykü kitabı, Deniz Mat Artun’un ilk öykü kitabı.

Hazır “Aile Yılı” ilan edilmişken ve sezaryen yöntemiyle doğum yapmış kadınlar, “başarısız, kolaycı ve yarım anneler” olarak anlatılırken; yazar siz orada bir durun diyor. Sazı, evli olduğu kadın yeni doğum yapmış, erkek karakterinin eline veriyor: “Biraz daha uğraşsan normal doğururdun, bu kadar masrafa da girmezdik“4

Kimin kimi seveceğine kimsenin karışamayacağı günlere hasretle; acıyla, aşkla, umutla yürüyor öykü karakterleri. Deniz Mat Artun’un öyküleri uzaklardan gelmiyor. Hepsi üçüncü sayfa haberlerine -ah- fotoğrafları düşmüşlerin; kederlenince Güllü dinleyenlerin, “kutsal aile”sine süpürge ettiği saçlarını bir gün yeşile boyamayı hayal edenlerin ve bir sevgiliyi uğurladığında onun ardında bıraktığı kediye küsenlerin hikayeleri.

Bu hikayeler kadınların, yoksulların, sevilmemişlerin sokaklarından geçiyor.

KÜNYE: Son Yüzyılın En Parlak Yazarı, Deniz Mat Artun, SRC Yayınları, 72 Sayfa

  1. Sayfa: 9 ↩︎
  2. Sayfa: 12 ↩︎
  3. Sayfa: 13 ↩︎
  4. Sayfa: 19 ↩︎

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation