Kitap / Film / Dizi Fulden Aytac 7 Ağustos 2024
Diş çıkardı mı? Uykusu düzenli mi? Konuşmayı hala öğrenemedi mi? Kendine vakit ayırabiliyor musun? İşe geri mi döneceksin? İşe geri dönmeyecek misin?
Anne olunca, dünyaya getirdiğiniz çocukla beraber dünya üzerinize yıkılır. Kutsal olduğu iddia edilen annelik rolü, yaşadığımız düzende pek de kolay bir rol değil. Alison Bell ve Sarah Scheller’in yaratıcılığını üstlendiği, Bell’in başrolde olduğu The Let Down1 dizisi annelik rolünün altından kalkmaya çalışan kadınları anlatıyor.
Bebeğin doğumuyla birlikte kadınların hormonlarının değiştiğini, hatta lohusalığın bir depresyon dönemi olduğunu biliyoruz. Ancak dizi, hormonal değişimlerin ötesini, anneliğin toplumsal gerçekliğini anlatıyor. Dizinin başrolü Audrey, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir kadın olarak, kendinden vazgeçmeden çocuğunu büyütmeye çalışıyor ancak yeni doğanla başa çıkamıyor. Audrey uyumuyor, bebek uyumuyor; bebek uyumuyor, Audrey uyumuyor. Kendi başına yapamayınca ebeveyn destek grubuna gitmeye karar veriyor. Katıldığı destek grubuyla birlikte diğer annelerin, Audrey onların mükemmel anne olduğunu düşünse de, durumlarının da pek farklı olmadığını görüyoruz. Kadınların hepsi kendilerini yetersiz hissediyor, başaramamaktan utanç duyuyor, çocukları için doğru karar verememekten endişe ediyor, yalnız kalıyor ve çok destekleyici görünen babalar bile evde sessiz istifa vererek kadınları tek başına bırakıyor. Anneliğin kutsallığı tartışılır ama annelerin yaşadığı bu çaresizlik gerçek.
Pek çok kadın için toplumsal alanda var olmanın, kabul görülmenin ve saygı görmenin neredeyse tek yolu annelik. Çocuğu olan her kadın bu nedenle anneliği ile birlikte büyük bir sınava girmek zorunda kalıyor. Bir kadının işinde başarılı olması ya da olmamasının toplumsal olarak büyük bir karşılığı yok. Kadınlar işe gitmese de olur. Çok başarılı öğrenci olmaları da önemli değil, çünkü olmazsa evde oturur çocuk bakarlar. Ancak mesele anneliğe geldiğinde, herkesin gözü annelerin üzerinde. Bu kadar büyük bir beklentiyle başa çıkmak kolay değil. Dolayısıyla anneler birbiriyle büyük bir rekabet içinde.
Rekabetin yalnızca liberal ekonomide bir terim değil, toplumun kültürü olduğu ve bütün sorumluluğun bireylerin üzerine yıkıldığı bir düzende, kadınlar da toplum piyasasına en “güçlü” oldukları alanla, annelikleri ile giriyorlar ve annelik bir rekabet alanına dönüşüyor. Dizide anne olan kadınlar birbirini kıyaslıyor, birbirini yargılıyor ve sürekli öne geçmeye çalışıyorlar. Dizinin en güçlü yanlarından biri, karakterleri idealleştirmeden, oldukları gibi göstermesi. Bu sayede annelerin çocukların gelişimlerini kıyaslayarak, iyi anne olma yarışmasında öne geçmeye çalışarak birbirleriyle nasıl rekabet ettiklerini ve bunun ne kadar acı verici olduğunu da görüyoruz. Tabii, dizide bunlara hep gülüyoruz.
Peki bunun çaresi ne?
İki sezonluk bu mini dizi, destek grubundaki her bir kadının hikayesini dayanışma ile birbirine bağlıyor. Destek almak hiç kolay değil, yapamıyorum demek hiç kolay değil ancak bir araya gelmekten başka da çare yok. Çocuğunun doğumundan sonra iş hayatından tamamen uzaklaşan, saçını tarama imkânı bile bulamayan, sosyal çevresini kaybeden Audrey, ebeveyn destek grubunda tanıştığı ve dayanıştığı kadınlarla birlikte güçleniyor, kendini kabul etmeye başlıyor. Dizinin finalinde ise (burası spoiler) ücretsiz kreş imkânı ve geri dönen öğrencilere burs hizmeti sayesinde akademiye geri dönüyor, hayatını tekrar kazanıyor. Devletin olanağı olan ebeveyn destek grubunun ne kadar önemli olduğunu bölüm bölüm izlerken dizi resmen “çocuklar kreşe, kadınlar işe” sloganı ile final yapıyor.
Annelik kutsal diyerek, kadınları toplumda var olabileceği tek alana sıkıştıran ve çocuk büyütmeyi önce aileye, aile içinde de kadına yükleyen bir düzende annelerden beklenti gerçek olmayacak ölçüde büyük. Annelerin çocuklarına iyi bakması, kendilerine iyi bakması, eve iyi bakması, işine iyi bakması bekleniyor. Gerçek olan, kadınların üzerine yıkılan dünya; gerçek çözüm ise dayanışma, toplumsal politika.
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖