Background

Su Uyur, Patriyarka Uyumaz

Şilan Geçgel

Bilen bilir, kadınlar konuşup paylaştıkça; yargılamadan, suçlamadan, yaralamadan tartıştıkça yenilmez birer savaşçıya dönüşür.

COVID-19 pandemisinden en fazla etkilenen gruplar arasında yer alan 60 yaş üstü insanların bir çeşit toplumsal zorbalığa ve hatta yaşlı düşmanlığına varan muamelelere maruz kaldığı günler geçirdik. Pandemi bu açıdan insanın insana, insanın yaşlılara olan duygusal mesafesini önemli bir düzeyde arttırdı. Pandeminin henüz ilk aylarında uygulanan toplumsal izolasyon, sağlıklı ve yetişkin insanlar için dahi zorken, yaşlılar için süreç daha da zorlaştı.

Hatırlıyorum, o günlerde “Yaşlı bakım evleri toplu mezar gibi” haberlerinin ardı arkası kesilmezken 1, bir haber çölde bir yudum su gibi içime su serpmişti: “İtalya’da bir huzurevi ‘sarılma odası’ kurdu” 2

Habere göre; “sınırsız duygular” başlıklı bir proje kapsamında kurulan sarılma odası sayesinde, pandemi nedeniyle aylardır yakınlarını göremeyen, onlara dokunamayan huzurevi sakinleri, cam ve plastik bölmeler aracılığıyla da olsa ailelerine dokunabilecekti.

İtalyan basınında, “sarılmaktan vazgeçmeyen insanlık” manşetleriyle duyurulan sarılma odası projesi, bir başka insanın “elinin sıcaklığını hissetmenin” büyüsünden bahsediyordu. Haberi okuyunca elimdeki fincanı yavaşça bir kenara bırakıp, -belki de hayatımda ilk defa- yaşlı olmanın ve birine dokunmanın ulaşılması güç bir özleme dönüşmesinin ne demek olduğunu düşündüm durdum.

Geçtiğimiz aylarda Dipnot Yayınları tarafından yayımlanan Yaşını Gösteren Kadınlar- Yaşlanmanın Feminist Deneyimi isimli kitabı ilk elime aldığımda, aklıma bu haber ve yaklaşık 4 yıl evvel İtalya’da sevdiklerine sarılan yaşlı insanlar geldi.

Sahi, yaşlanmayı/ yaşlılığı neden hiç konuşmuyoruz?

Ankara’da bir grup feminist kadının sohbetlerinden, tartışmalarından süzülerek olgunlaşan, yaşlanmayı konuşma fikri Yaşlanmanın Feminist Deneyimi’nde kolektif bir emeğe dönüşmüş.

Feminist hareketin çeşitli dönem ve çevrelerinden; farklı şehirler, ülkeler ve yaşlardan birçok kadının yaşlanma deneyimini süzmeyi hedefleyen bu kitabın öncüleri, işe bir çağrı mektubu kaleme alarak başlıyor. Feminist kadınların yaşlılık, yaşlanma deneyimlerini aktardığı, bu konuyu feminist mücadele açısından daha görünür kılmayı amaçladıkları bu yolculuk, birçok feminist kadının mektubu sayesinde özgün ve değerli bir sohbete dönüşüyor. 

Kadın yaşlılığının hak ettiği kadar konuşulmadığı, bu alandaki çalışmaların ise büyük çoğunluğunun feminist bir perspektiften beslenmediği tespitinin paylaşıldığı çağrı mektubunu kaleme alan kadınlar: “Tartışacak, konuşacak çok şey var çünkü patriyarka, gençliğimizdekilere ek olarak, farklı ezme, sömürü biçimleriyle yaşlandığımızda da peşimizde. Kapitalizm ise yıkıcılığını daha derinden hissettiriyor, ayrımcılığı had safhada yaşatıyor bize. Tahakküm farklı biçimleriyle geliyor, şiddetin başka yüzlerini de görüyoruz ‘yaşlanan’ kadınlar olarak” diye yazıyor. 3

Hayatın her alanında erkeklerden iki kat fazla ezilme ve sömürülmeye maruz kalan kadınlar, yaşlandıklarında da rahata eremiyor. Yaşlanan kadınlar, cinsiyetsiz ve cinselliksiz özneler olarak görülmelerinin yanı sıra görünmeyen bakım emeğinin de tartışmasız işçisi. Çoğunlukla yaşlı erkeklerin maruz kalmadığı torun ve aile büyüğüne bakma baskısı, yaşlı kadınların “alın yazısı.”

Toplumsal ve siyasal hayatın her alanında yaşlı erkek bilge, olgun, yetmiş- yetişmiş olarak bir tahta otururken; yaşlı kadınlar dırdırcı, problemli, ununu elemiş eleğini asmış’lar kontenjanından bir kenara itiliyor. Üstelik tahtın tozunu almak söz konusu olacaksa, gözler yine kadına dönüyor.

İş hayatında aldığı yaşlar, yaşlı erkeğin önündeki kariyer basamaklarını çıkmaya değnek olurken; yaşlı kadınlar iş hayatından en kolay elenen öznelere dönüşüyor. Kadın yoksulluğu ve kadın işsizliği arşa çıkarken; 40 yaşından sonra iş bulmak kadınlar için büyük bir hayale dönüşüyor.

Yalnızlaşma, yoksullaşma, gelecek ve ölüm korkusu kadınları çepeçevre sarmışken, saçlarına 2 parça ak düşünce “anti- aging uzmanları” ve toplum baskısı hemen olay yerine intikal ediyor. Yaşlanma karşıtı ürünler üzerlerine boca edilirken, bilmem kaç adımlık yüz bakım rutinlerini ve gençlik aşısını bilmeyenin dışlanması; bakımsız ve yaşlı diye kodlanması ise an meselesi.

Mektuplarında –iyi ki- özel alanlarını bize açan yaş almış feministler sayesinde öğreniyoruz tüm bunları. Saçını boya baskısından, geçinme derdine; kreşe gönderilemeyen torununa bakma görevinden, yaşlanınca feminist kadınlarla bir arada bir yaşam kurmayı hayal eden ütopyalara… Mektuplar, 1960’lı ve 70’li yıllarda önemli bir vurgu olan “özel olan politiktir” kazanımına bir pusula olacak gibi, özel olanı politik kılmayı dert ediniyor.

Yaş almış feministler, feminist politika dâhil olmak üzere tüm politik çalışmalarda “genç kadın” algısının öne çıkarılmasından ve feminist poltika yürütürken beklemedikleri yaşlı ayrımcılığını hissetmenin inciticiliğinden de dem vuruyor. Hayatta, mücadelede; siyasal ve sendikal alanda biz varız, buradayız diyorlar, en önemlisi: yaşlılığın feminist bir mesele olduğunu bilince çıkarıyorlar. 

Kaleme alınan her bir mektup, başka bir açıdan, başka bir deneyimden akan sohbete götürüyor okuru. Ayağımızı altımıza almışız; çay ocakta fokurduyor ve mektubu yazan kadınlar evimizin salonunda dertleşiyor, sohbet ediyor, kahkaha atıyor gibi bir his. Bilen bilir, kadınlar konuşup paylaştıkça; yargılamadan, suçlamadan, yaralamadan tartıştıkça yenilmez birer savaşçıya dönüşür.

Elimdeki çay bardağını: “Cezaevine girdiğin yaşı donduruyorsun, hep girdiğin yaşta kalıyorsun” diye mektup yazan Sebahat Tuncel’e uzatıyorum. 4

“Su uyur, patriyarka uyumaz, yaşlanırken de” diyen Hatice Erbay’a gülümsüyorum.

Şimdi “sarılma odası”, bu mektubu yazan kadınların bulunduğu yerdir.

Yaşlanmayı, emeği, şiddeti, yoksulluğu, yabancılaşmayı… Daha nicesini konuşmak üzere Yaşını Gösteren Kadınlar- Yaşlanmanın Feminist Deneyimi her yaştan okurunu bekliyor. Çayı kim demleyecek?

Künye: Yaşını Gösteren Kadınlar- Yaşlanmanın Feminist Deneyimi, Ankara 20024, Dipnot Yayınları

Katkıda bulunanlar: Zeynep Esmeray, Zekiye Karaca Boz, Zehra Çınar, Yasemin Özgün, Ülkü Özakın, Şöhret Baltaş, Şener, Sebahat Tuncel, Özgür Can sunata, Nilüfer Yılmaz, Necla Akgökçe, Nazlı Azapçı, Mehtap Doğan, Latife Demirci Kahya, İmge Meral Yaman, İdil Soyseçkin, Hülya Üstün, Hatice Erbay, Handan Koç, Gülseren Pusatlıoğlu, Gülsen Ülker, Fatma Nevin Vargün, Fatma Bayram, Evun Sevgi Okumuş, Evren Paydak, Esra Koç, Dilek Alıcıoğlu Cömert, Cevahir Özgüler, Bilgen Tümen, Beril Eyüboğlu, Aysel Kılıç, Aynur Demirdirek, Aksu Bora.


Dipnotlar:

  1. https://bianet.org/yazi/covid-19-ve-dunyada-yaslilarin-durumu-223450 ↩︎
  2. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-54943521 ↩︎
  3. Sayfa: 14 ↩︎
  4. Sayfa: 59 ↩︎

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation