Background

Narin, Leyla, Eylül, Gizem, Müslüme, Ecrin…

Çocukluk döneminden itibaren kadının bedeni üzerinde koruma, sahiplenme, terbiye etme saikiyle işlenen her türden şiddet ataerkil yapının meşruiyetini pekiştirmeyi amaçlıyor. Kız çocuğunun dili lal, gözü kör, boynu bükük olmazsa öldürülebileceği salık veriliyor.

Dünyanın pek çok yerinde dinsel veya toplumsal teşvik yoluyla kadınlara sessiz olmaları, söylenen her şeyi onaylamaları, verilen her görevi yerine getirmeleri gerektiği öğretilir. Kadının özgürlüğü ahlaksızlık, fikirlerini müdafaa etmesi ukalalık sayılır. Konuşma, sorgulama, reddetme, isteme riskini göze aldıklarında edepsiz olarak yaftalanacaklarından eylemlerinin bedelini ödeyecekleri belletilir. Kadınlar korkularla, değersizlik hissiyle, çaresizlikle doğmuyorlar. Aile, toplum, din, tarikat, siyasi erk, ataerki öğretiyor bunları kadınlara.  

Tek tanrılı dinlerde bahsi geçen ‘ilk günahın’ farklı anlatımları var olsa da ceza Havva’ya ve kızlarına kesilir. Cennetten kovulan Havva acı ve kölelikle, Adem ise bitmek bilmeyen bir efendilikle özleştirilir. Bu meseli yol bilen ataerkil toplumlarda çocukluğunu bile düzgün yaşayamaz kız çocuğu. Oynasa, zıplasa ayıplanır, hor görülür. Okuma yaşı gelir, erkekler okula giderken onun işi çeyiz düzmek, anneye yardım etmektir. Büyür, olgunlaşır, gezmek ister ama “kötü kadın” sözünü daha o yaşlarda öğrenir. Zira kız çocuğunun dili lal, gözü kör, boynu bükük olanı takdir görür.

Bir ağustos günü, Rusya’nın kuzeyindeki Kamçatka Yarımadası’nda biri yedi, öteki on bir yaşında olan iki kız kardeş kaçırılır. Aradan aylar geçer ama polis soruşturmasından somut bir şey çıkmaz. Bu olay, yaşanan acının öfkesini iliklerinde hisseden kadınları derinden sarsar ve yıllar önce birdenbire ortadan kaybolan bir genç kızın öyküsüyle birleşiverir. Toplumsal ve etnik gerilimlerin uzun zamandır biriktiği insanların unuttuğu bu bölgede akıl almaz bir suçu yine kadınlar elbirliğiyle ortaya çıkartır. 

Bir gece vakti, tatlı uykusundan silah sesleriyle uyandırılan Maryam, okul arkadaşlarıyla birlikte Boko Haram örgütü tarafından kaçırılır ve ormanın içinde erkek egemen bir kampta barbarlığı ve dehşeti deneyimler. Zorla evlendirildiği militandan gebe kalır. Bir şekilde kamptan kaçıp tehlikeli bir yolu aştıktan sonra toplumsal yargılar ve bürokratik açmazlarla karşılaşır. Binlerce insanı öldürme, kiliseleri yakma, genç kızları dini gerekçelerle kaçırıp satma, ırzlarına geçip alıkoyma gibi pek çok illegal eyleme damgasını vuran ve kadınlar ile okulları düşman sayan Boko Haram’dan kurtulan Maryam her şeye rağmen parçalanmış hayatını yeniden kurmaya çalışır.

Evet, bu iki olay iki romana ait: “Kamçatka’da Bir Kayıp Vakası” ile “Kız”. Ama şu isimler romanlarda geçmiyor: Narin, Leyla, Eylül, Gizem, Müslüme, Ecrin… Bu isimler ve nicesi haberlerde geçiyor. Türkiye’de sadece 2023 yılında 66 binden fazla çocuk cinsel istismarı dosyası açıldı. Mahkemelerde 14.919 çocuk cinsel istismarı davası görüldü. 2023 yılında 10 binden fazla kız çocuğu evlendirildi, 15 yaşından küçük 130 çocuk doğum yaptı. Güvenlik birimlerine ulaşabilen suç mağduru çocuk sayısı 10 yılda 3 katına çıktı. Ve 2024 yılının ilk 7 ayında 14 kız çocuğu öldürüldü.  

Görüyorsunuz ki, dinsel veya toplumsal teşvik yoluyla bedeni, fikirleri, edimleri kontrol edilmeye çalışılan kadın, salt bir beden ve bu bedenin teslimiyetini sorgulamayacak bir itaatkâr olarak hayata iştirak ettirilmek isteniyor. Çocukluk döneminden itibaren kadının bedeni üzerinde koruma, sahiplenme, terbiye etme saikiyle işlenen her türden şiddet ataerkil yapının meşruiyetini pekiştirmeyi amaçlıyor. Kız çocuğunun dili lal, gözü kör, boynu bükük olmazsa öldürülebileceği salık veriliyor. 

Bu ülkede birçok çocuk kayboldu ve öldürüldü. Kimisi ölü bulundu, kimisi hala aranıyor. Çocuklar için günbegün kötüleşen ülkemizde çocukların hayatlarını çalan canavarların bulunmasıyla birlikte ataerkiyi besleyen dinsel ve siyasal Leviathan’ın da maskesi düşecektir elbette. Tek adam yönetiminin sayısız replikasının oluşturulduğu günümüzde bir amca, bir muhtar, bir baba, bir ağa, bir erkek, derebeyi misali rantını alıp dağıtırken; ensest, zina, çocuk istismarı ve katli gibi pek çok olayın üstünü örtebiliyor. Peki kaç Narin daha çıkar ilişkilerinin kurbanı olacak? Kaç çocuk daha bu ilişkilerin bekası için harcanacak? Kaç Tavşantepe daha var bu ülkede?

Her durumda korunacağını bilen ve rantla beslenenler açığa çıktıkça dinsel ve siyasal Leviathan’ın da maskesi düşecektir elbette. İşte bu yüzden sessiz kalmamızı isteyen bir toplumda yapacağımız şey sesimizi bulup yükseltmek, Narin’in, Leyla’nın, Eylül’ün, Gizem’in, Müslüme’nin, Ecrin’in sesi olabilmek ve 8 yaşındaki ufacık bir çocuğun tabutunu gelinlikle donatanlarla bu acıya neden olanlara “Dur!” diyebilmektir.  

Künye:

– Kamçatka’da Bir Kayıp Vakası, Julia Phillips, Çev.: Duygu Akın, İthaki Yayınları, 2023.

– Kız, Edna O’Brien, Çev.: Seda Çıngay Mellor, Can Yayınları, 2023.

Editör: Sinem Yıldız
Redaksiyon: Sabâ Esin
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation