DosyaKasım 2025Kitap / Film / Dizi / Tiyatro Öznur Özkaya 14 Kasım 2025
Bağnazlığın kadınlara yönelen en eski ve en bilinen örneği Hypatia’nın öldürülmesidir. 370-415 yılları arasında yaşayan Hypatia matematikçi, astronom ve filozof idi. İskenderiye Psikoposu, tarafından “dinsizlik” ve “şeytanlık” ile suçlanan Hypatia taşlanıp derisi yüzülerek öldürüldü. Görüyoruz ki, İskenderiye’de dönemin siyasi ve dini otoritesi, Hypatia’nın kimliğinde hem bilimi hem de kadınlığı hedef almıştır. Tarih boyunca dine dayandırılan uygulamalarda kadınların kısıtlamalara tabi tutulmasının ve bilimden uzaklaştırılmaya çalışılmasının sebebi, toplumların özel mülkiyete dayalı gelişiminin temelinde aile kurumunun yer almasıdır. Çünkü mirasın ataerkil bir soy zinciri içinde aktarılabilmesi aile kurumuna ve kadının denetlenebilir olmasına bağlı idi. Eski uygarlıklarda kadın hukuk düzeni çerçevesinde kendisine ancak “aile” kurumu içinde yer bulabilmiş, ataerkil bu kurumun içine hapsedilmiş ve aynı koşulların sabit kalması için çağlar boyunca mevcut düzeni destekleyip güçlendiren dini kurallar devreye sokulmuştur.
Kapitalist sistem egemenliği altındaki kadının, önceki çağlardan farkı ise emek gücüne ucuz da olsa bir ücret ödeniyor olmasıdır. Bu önemlidir. Çünkü kadınlar artık evlerin, tarlaların sınırlarından çıkıp fabrikalara, kentlere ulaşmış, bir araya toplanmışlardır. Zaman içinde dinde reform hareketleri, devlet işleriyle din işlerinin ayrışmasını ve Avrupa’da laiklik ilkesinin farklı biçimlerinin egemen olmasını sağlamıştır. Fakat ataerki ile din kapitalist sisteme de uyum sağlamıştır. Ataerki ve din, kadınların gelişimleri ve özgürlükleri önünde görünmeyen duvarlar örmüşlerdir. Din; ritüelleriyle günlük hayatın içinde ataerkiyi diri tutan bir özelliğe sahiptir. Kadının nasıl davranacağı, ne yapacağı, nerede susacağı, nasıl güleceği, nasıl giyineceği günlük hayatın içinde kök salmış dinden başkası değildir. Bu nedenle kadınların laik bir düzende yaşama istekleri, sermayenin sömürü ve baskısından olduğu kadar dinden ve ataerkiden kurtuluş anlamına da gelmektedir.
Kadınların Osmanlı topraklarında erkeklerle eşit olarak tanınma ve saygı görme hakları için bilinçli bir çaba ve mücadeleye giriştiklerini biliyoruz. Osmanlı Devleti sınırları içinde Avrupa’dan da etkilenerek gelişen ilerici hareketlerden kadınlar da etkilenmiş, dahası Osmanlı toplum yapısı ile kendi cinsiyet konumlarını sorgulamaya, başta eğitim ve çalışma hakkı olmak üzere toplum içinde eşitlik ve siyasi hakları tartışmaya başlamış, dergilerde yazmış, toplum yaşamına katkıda bulunmak üzere çeşitli dernekler kurup toplumsal hayata dahil olmayı başararak bu değişimin içinde olmaya çabalamışlardır.
19. yüzyıl başlarından itibaren küçük atölyelerden fabrika üretimine geçiş başladığında, kadınlar sanayileşen üretime katılmışlardır. Kadınlar, Osmanlı Devleti çatısı altında cepheye giden erkeklerin boşalttığı işlerde, onların yerini alarak çalışma alanlarında varlık göstermeye başlamış, Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında ise çalışma hayatına katılımlarını daha da artırmışlardır. Savaş yıllarında yoksuluyla aydınıyla cephe gerisinde, savaşan orduya gerekli malzemenin ve giysinin üretiminde/kurdukları derneklerde aktif rol üstlenmişlerdir. Ve kadınlar, Kurtuluş Savaşı’nda da aktif olarak yer alarak vatan savunması ile kadın haklarına ilişkin savunuyu birleştirip işgalcilere karşı savaşırken kendi gelecekleri için de savaştıklarını kanıksamışlardır.
Süreç içinde kadınların bazı haklardan eşit yararlanmalarını öngören düzenlemeler hukuk sistemine girmiştir. Bu çerçevede 1858 Arazi Kanunnamesi ile mirasta kız ve erkek çocuklar arasında eşit dağıtım öngörülmüş, 1882’de yapılan nüfus sayımında kadınlar ilk kez kayda geçmiş, Ceza Kanununda zina suçu işleyen erkeğin de hapis ile cezalandırılması hükmü getirilmiş, 1917’de çıkarılan Hukuk-i Aile Kararnamesi ile kadına “bazı şartlarda” boşanma hakkı getirilmiştir. Bu süreçte dinsel sebeplere dayalı baskı göreli olarak hafiflediği için laiklik daha da değer kazanmıştır.
Cumhuriyetin ilanından sonra, kadınların cumhuriyetin kuruluş sürecinde yer almalarına izin verilmemiş, cephede ve cephe gerisindeki varlıkları neredeyse unutulmuştur. Türkiye’de laik hukuk ve laik eğitimin gereği olarak öne çıkan değişiklikler; 3 Mart 1924’te halifeliğin kaldırılması, aynı yıl eğitimin birliğinin (Tevhit-i Tedrisat) ve kız-erkeklerin birlikte eğitiminin sağlanması, 1925’te Kıyafet Kanunu ve 1926’da Medeni Kanun’un kabulüydü. Siyasal haklar ise henüz ufukta görünmüyordu.
İlk Medeni Kanun’da aile reisi koca olmuş, kadının çalışması kocanın iznine bağlanmış, zina suçunun sorumluluğu kadına yüklenmiş, geleneksel “kadın rolü” ancak biraz modernize edilmişti. Türkiye’de kadınlara 1930’da yerel seçim hakkı, 1933’te muhtar olma ve ihtiyar meclisi üyesi olma, 1934’te ise genel seçim hakkı verilmiştir. Türkiye’de kadınların Medeni Kanun’da yani “kâğıt üstünde” erkekle “eşit” sayılabilmeleri, anlaşmalı boşanmanın mümkün olabilmesi, çalışmak için erkeğin rızasına ihtiyaç duymamaları, mallar üzerinde eşit hakka sahip olabilmeleri için 2002 yılını beklemeleri gerekmiştir. Kadın erkek eşitliği Anayasa’da ilk kez 2010 yılında yer almıştır.
Türkiye’de kadınlar, eşitlik yolunda katettikleri bir nebze yola rağmen, 2010 yılından sonra siyasi iktidarın gerici zihniyeti ile baş başa kalmışlardır. Bu gerici zihniyet, kadınların hak ve özgürlüklerine yeni kısıtlamalar getirirken hukuk, eğitim ve yaşam tarzı aleyhine anti- laik kararlar almaya yönelmiştir. Politikacılar dinsel gönderme yaptıkları günlük politik açıklamalarıyla, dini esasları referans aldıklarını gösteren tutumlarıyla gün be gün laiklik karşıtı uygulamalara ve eylemlere hız vermiş ve bu toplama her gün yenilerini eklemişlerdir.
Süreç içinde kitapçı raflarını İslam ve insan haklarının, İslam ve kadın haklarının, İslam ve bilimin çatışmadığına, İslam’ın insani, sosyal, bilimsel, teknolojik gelişmeleri öngördüğüne ve bu alanlarda demokratik, barışçıl, hak ve özgürlükler içeren, bilim ve teknolojiyi geliştirme kapasitesi olan bütüncül bir sistem olduğuna dair kitaplar doldurdu. Oysa tersine, laik yaşam tarzını ve sokaktaki modern kadını aşağılayıp, kadını eve hapsetmeye niyetlenen, eğitimli, modern düşünceye ve görüntüye sahip kadını ahlak dışı gösteren yaklaşımlar; sokakta, otobüste, okulda kadınlara kıyafetleri, görünüşleri, görüş ve düşünceleri, eylemleri nedeniyle bir dizi fiziki saldırının ortaya çıkmasına neden oldu. Kadın cinayetleri olağanüstü şekilde arttı. Bu cinayetlerin en önemli nedenlerinden biri, ayrılmak/boşanmak isteyen kadına hayat hakkı tanımayan eş/nişanlı/sevgili veya “erkekliğe dokunma” şeklinde belirginleşen gerekçe oldu.
Evet, laiklik kadın özgürlüğü için tek başına yeterli değildir. Ancak kadınların özgürleşme ve kurtuluş mücadelelerinin çok önemli bir yönünü oluşturmaktadır. Dinin devlet ve yönetim işlerinden tamamen ayrılması kadınların kurtuluşu önündeki en eski engellerden birinin ortadan kaldırılması demektir. Dinin insani, sosyal, bilimsel, teknolojik gelişmeleri öngördüğü ve barışçıl, hak ve özgürlük içeren, bilim ve teknolojiyi geliştirme kapasitesi olan, bütüncül bir sistem olduğuna dair yazılan kitaplara karşılık erkek egemen önyargının perdelerini aralayan, geçmişi ve geleceği nesnel görmemizi sağlayan, dinin kadını nasıl da ötekileştirdiğini anlatan kitaplar da vardır ve okumayıp direnmezsek Hypatia’nın ahı üzerimize kalır.
Kurmaca:
İnceleme & Araştırma / Biyografi & Otobiyografi &Anı:
Editör: Gül Büyükbeşe
Düzelti: Gül Büyükbeşe
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Seda Bedestenci Yegâne, Sinem Yıldız
Seslendirme:Selen Küçükseller
Yazar Hakkında Bilgi
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Çeşitli edebiyat dergilerinde şiir ve öykü çevirileri ile eleştiri yazıları yayınlanmakta. ilerihaber.org haber sitesinin köşe yazarlarındandı. Çeviri kitapları arasında Bingo'nun Koşusu (Hitkitap), Paris Mimarı (Yabancı Yayınları), Kırık Dökük (Yabancı Yayınları), Yıldız Gemisi Askerleri (İthaki Yayınları), Kusursuzlar (Yabancı Yayınları), Benim İçin Hatırla (Yabancı Yayınları), 7 Korku (Dedalus Kitap), Poe Tüm Hikayeleri (Ren Kitap) bulunmaktadır.
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖