Yazar: Evrim Ulusan

İster toplumda ister mekânda ister bedenimizde ister zihnimizde olsun, çizilen tüm sınırlar biz çizdiğimiz sürece bir benlik/varoluş mücadelesi, başkaları çizdiği veya aşılmaya çalışıldığı sürece bir tahakküm girişimi. Peki hangi sınırları tanımlamak ve korumak öncelikli? Ataerkinin kadının bedeni, emeği, talepleri ve geleceği üzerinde tahakküm kurmasına dönük tüm değerlendirmelerde, sanayi devrimiyle birlikte modern kapitalist toplumun inşasında iş yeri ve hanenin birbirinden keskin biçimdedir ayrılması cinsiyet rollerinin belirlenmesinde ve cinsiyet rejiminin inşasında en önemli belirleyicilerden biri olarak sunulur, öyledir de. Fakat buradan hareketle, özel alan ile kamusal alan arasında çizilen sınırda referansımız çoğunlukla mekân üzerinden tariflenir ve sınır evin kapısıdır.  Biz kamu-özel arasına…

daha fazla oku

Anneler gününün üzerinden yeterince vakit geçmişken ve üzerine “emek perspektifinden” söylenmesi gerekenler doyurucu biçimde söylenmişken, annelik ile ilgili yeterince konuşmadığımızı düşündüğüm bir konu var: Bu sınavın sorularını kim hazırlıyor? Her doğumla bir de anne doğarmış derler. Hem severim hem sevmem bu sözü. Severim, çünkü gerçeklik payı vardır; bir bebeğe bakım, sevgi ve güven vermekle yükümlü ve bunu isteyen, onu karnından veya kalbinden doğurmuş bir kadın olacak ve anneliği hayat bulacaktır. Sevmem, çünkü kibirli bulurum; anneliğe dair anne olmadan da bir tecrübem, fikrim, algım vardır, anne olarak doğumum çocuğumun doğumuyla başlamamıştır, kendi anneliğim ancak bunun üzerine inşa edilecektir. Hal böyleyken, keşke…

daha fazla oku