Saklı İsyan: Alevin Yüreği
Bu ülkede kadın olmak,
kanayan bir yara, ama görünmeyen,
gözlerle değil, ruhla açılan.
Her adımda ince bir hışırdayış,
boğazında düğümlenen bir öfke,
sözcüklere sığmayan bir ağırlık,
çünkü konuşsan da, susturulacaksın,
çığlıklar yankısız,
duvarlar ise hem sessiz hem kalın.
Kadın olmak bu ülkede,
görünmez iplerle bağlı,
herkesten önce kendine karşı.
Toplumun onca kalıbı var ki,
ya o kalıba sığmazsan?
Kırılmak değil mesele,
zaten kırık doğmuşsun sanki.
Bu topraklarda kadın olmak,
boğulmuş umutlar denizi,
bir nefes alacak yer ararken,
bağıran seslerin arasında kaybolmuş bir yankı.
“Yasalar var” derler,
ama yasalar suya yazılmış;
dalga vurduğunda silinen.
Özgürlük burada bir hayalet gibi,
karanlıkta dolaşır,
görürsün ama dokunamazsın,
tam tutacakken kaybolur ellerinden.
Güçlüsün, evet,
ama niye hep zırh kuşanmak zorundasın?
Bu savaş, bu kavgalar senin değildi, ama seni hep ortasında buldular.
Bu ülkede kadın olmak,
kızgın bir ateşin içinde büyümek demek,
ama ne ateşi söndürebiliyorsun
ne de içindeki yangını dindirebiliyorsun.
Ve bu öfke,
sessizce akıp giden bir nehir gibi,
sonunda patlayacak,
çünkü su, en güçlü taşı bile deler.
Bu ülkede kadın olmak,
her gün kendi küllerinden doğmak zorunda kalmak,
ama küllerin bile özgür değil,
rüzgârın bile kontrol altında.
Yine de bu küllerden bir yangın çıkar belki,
çünkü artık ne susabilirsin,
ne de yerinde durabilirsin.
Ve bu yangın, senin içindeki alevin,
gizli isyanın yüreği;
belki bir gün patlayacak,
zincirlerini kıracak,
karanlık gecelerin özlemiyle,
göklerde bir yıldız gibi belirecek.
Her suskun ses, her kaybolan düş,
şimdi harekete geçmeli;
çünkü içindeki volkan,
her şeyin yüreğinde patlamalı.
Editör: Şöhret Baltaş
Düzelti: Şöhret Baltaş
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin
Seslendirme : Füsun Özgeç
