Serbest Kürsü Kübra Evliyaoğlu 26 Şubat 2025
Menopoz, tıp dünyasında hâlâ hak ettiği yeri bulamayan, kadınların ise sessizce taşımaya zorlandığı bir devrimdir. Kadın bedeni doğurgan olduğu sürece tıbbi ve ekonomik sistemlerin odağı olabiliyor ama doğurganlık sona erdiğinde, sağlık da bir hak olmaktan çıkıyor.
Oysa bilim, menopozun yalnızca sıcak basmalarından ibaret olmadığını açıkça ortaya koyuyor. 2023’te Nature Aging dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, menopoz sonrası kadınlarda beyindeki östrojen reseptörlerinin kaybı, Alzheimer riskini erkeklere göre iki kat artırıyor. 2022’de American Heart Association tarafından yayımlanan bir çalışma ise menopoz sonrası kadınlarda kalp krizi riskinin %50’ye kadar arttığını gösteriyor. The Lancet Rheumatology’nin 2023 raporuna göre, menopoz sonrası östrojen eksikliği kemik yoğunluğunun hızla düşmesine neden olarak osteoporoz riskini ciddi ölçüde artırıyor.
Ancak işin ironisi şu: Erkeklerde yaşlanmayla testosteron azalınca, “andropoz” adı verilen bir süreç tanımlandı ve bu süreç için hemen tedaviler geliştirildi. Testosteron replasman tedavisi normalleştirildi, sigorta kapsamında desteklendi. Ama kadınlar için östrojen tedavisi hâlâ tartışmalı bir lüks gibi görülüyor.
Kadın Bedenine Kim Sahip?
Tarih boyunca kadın bedeni denetim altında tutuldu: Regl olduğumuzda “kirli” sayıldık, doğurgan olduğumuzda doğurmak zorunda bırakıldık, anne olmadığımızda eksik görüldük. Şimdi de doğurganlığımız bittiğinde, sağlığımızın önemi kalmadı. Sistemin gözünde menopoz, artık “işlevini tamamlamış” kadın bedeninin sessizleşmesi anlamına geliyor.
Ancak menopoz, sessizleşmek değil, bir isyandır. Kadın bedeni doğurganlığın ötesinde bir varlık olarak kabul edilmediği sürece, bu isyan devam edecek. Menopoz, bir kadının sağlığının ve yaşam kalitesinin, doğurganlık dışında da önemli olduğunu haykıran bir gerçekliktir.
Sağlık Hakkı Lüks Değil Zorunluluk
Sağlık sistemi menopozu “doğal bir süreç” diyerek geçiştirirken, milyonlarca kadını hastalık riskiyle, psikolojik zorluklarla ve yaşam kalitesinin düşmesiyle baş başa bırakıyor. Kadınlar regl döngülerini, doğum haklarını nasıl savundularsa, menopoz sonrası sağlıklarını koruma hakları için de mücadele etmek zorunda.
2023’te Menopause Journal’da yayımlanan bir çalışma, hormon replasman tedavisinin (HRT), menopoz sonrası birçok kadında kalp hastalığı, osteoporoz ve bilişsel gerilemeyi önlemede etkili olduğunu gösterdi. Ancak, sağlık sistemleri menopoz tedavisini bir öncelik olarak görmediği için, bu tedavilere erişim hâlâ büyük bir sorun. 2022’de JAMA Internal Medicine dergisinde yayımlanan bir rapor, menopoz sonrası kadınların %80’inin tedaviye erişemediğini ortaya koyuyor.
Bilim ve feminist dayanışma, kadınların en büyük gücü. Kadın sağlığını geri plana atan sağlık politikalarını, hormon tedavilerini yok sayan doktorları, menopozu ekonomik kazanç uğruna bir “lüks” haline getiren sistemi sorgulayacağız. Bilimi kendi lehimize kullanacağız, birbirimizle dayanışacağız ve en önemlisi, bu süreçte yalnız olmadığımızı bileceğiz.
Çünkü menopoz bir son değil; bir özgürlük manifestosudur.
Editör: Ebru Pektaş
Düzelti: Sabâ Esin
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin
Seslendirme: Seda Bedestenci Yegâne
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖