Background

Kadına Şiddetle Mücadele Yılından, Aile Yılına-2

İktidar, 2025 yılına “Aile Yılı” diyor.

Bu yazı, söylem düzeyinde de kalsa iktidarın bugün tüm kadını güçlendirme politikalarından vazgeçmesinin nedenini anlamak ve biz kadınları nelerin beklediği, izleyeceğimiz yol haritasını belirlemek üzere hep beraber düşünme amacı gütmektedir.

2024 yılında yürürlüğe giren “Kadının Güçlenmesi Eylem Planı’ndan” örneklerle ve Mahinur Özdemir Göktaş’ın sözlerine yer vererek buradan “Aile Yılı”na geçişin izlerini hep beraber arayalım.

“Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2024-2028” sunumunda, Göktaş şöyle diyor. “Ülkelerin uzun vadede kalkınma vizyonu belirlemesi, sürdürülebilirlik sağlaması, toplumsal refah düzeyini arttırması için kadınların kalkınma sürecinin her aşamasında yer alması gerektiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkanlardan eşit bir biçimde yararlanmaları, aile ve toplumsal yapının güçlenmesine ve ülke refahının artmasına önemli katkı sunmaktadır. Bu doğrultuda 12. Kalkınma planımızda belirtildiği gibi başta eğitim ve istihdam olmak üzere hayatın tüm alanlarında hak, fırsat ve imkanlardan eşit, şekilde yararlanmaları, her tür şiddet ve ayrımcılıktan uzak yaşamaları, her alanda ve düzeyde temsil ve katılımlarının artması çalışmalarımızın temel amacını oluşturmaktadır.” 1

Hepimiz Göktaş’ın bu güzel, umut vadeden sözlerini memnuniyetle karşıladık. Fakat bu sözler yeterli oldu mu? Kadını Güçlendirme Strateji Planı kâğıtta mı kaldı? Yoksa hayata geçirildi mi? Hep beraber bakalım.

ILO, 2024 yılı verilerine göre (15 yaş ve üzeri) kadınların yüzde 45,6’sı, erkeklerin ise yüzde 69,2’sinin istihdamda olduğunu tahmin etmektedir. Yüzde 23,6 puanlık bir fark söz konusudur. 2  Bu farkın esas olarak aile sorumluluklarından (evlilik ve ebeveynlik) kaynaklandığını ortaya koymakta ve kadınların ücretsiz bakım işlerindeki orantısız payının toplumsal cinsiyete dayalı istihdam açıklarının şekillenmesinde küresel olarak önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Yine ILO’nun çalışma raporlarına göre, Türkiye’de çalışan kadınların,  güvencesiz ve asgari ücretin altında çalışma koşullarına mahkum olduğu görülmektedir. Kadınların işyerlerinde cinsiyetçi mobbinglere maruz kaldığını da insan onuruna yakışmayacak koşullarda çalıştığı da görülmektedir. Kadınların çalışmasını aile bütçesine katkı (ek) olarak gören zihniyetinde etkisiyle, aynı işi yapan erkeklere göre kadınlar daha düşük ücret almaktadır. Fırsat eşitliği ise mümkün değildir. Hem evde hem işte çalışan kadının yükü her zaman daha fazladır. Kadınlar, aynı pozisyon için erkeklerden daha fazla çalışsalar da yönetimlerin tercihi çoğu zaman erkek çalışandan yana olmaktadır. Buraya kadar maalesef Göktaş’ın güzel sözlerinin yaşamımıza yansımadığını görüyoruz.

Eğitimde ise, 4+4+4 ile birlikte zaten tüm fırsat eşitliği ortadan kalkmıştı. 12 yıl zorunlu denilse de çocukların ilk 4 yıl sonrası okula gitme oranı düşmüştür. Bunda yoksulluk, ailelerin cehaleti, sözde cezaların caydırıcı olmamasının rolü büyüktür. MEB’in 2021-2022 raporunda, özellikle kız çocuklarının ilk 4 yıl sonrası eğitime devam etme oranının düştüğünü görüyoruz.3 Bu sistem ve müftülere nikah yetkisinin de verilmesiyle, çocuk evliliklerinin önü açılmış ve çocuk evliliklerinin artmasına sebep olmuştur. Kız çocukları evlendirilmese de ev içi emek ve bakım emeği köleleri haline gelerek, hayattan koparılmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun 2023 verilerine göre, 7-15 yaş arası çocuk işçi  oranı, erkek çocuklarında %32, kız çocuklarında %11,5 oranındadır.4 Bu oranlar, son on yılın en yüksek oranıdır. Bu oranlar bize,  Göktaş’ın düşündüğünün aksine, özellikle kız çocuklarının çok uzun süredir fırsat eşitliğinden yararlanamadıklarını göstermiştir.

Hak, fırsat ve imkanlar, erkekler için sonsuzken, bu kapılar kadınlar için hep zor ve aşılmaz olmuştur. Her türlü şiddet ve ayrımcılıktan uzak bir yaşam vadedilse de bizi yaşatan tüm sözleşme ve kanunlara iktidar eliyle ( İstanbul sözleşmesi, 6284, Medeni kanun) saldırılmıştır. Kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde izlenen cezasızlık politikalarının da eklenmesiyle (KCDP ; 394 kadın cinayeti, 259 şüpheli kadın ölümü. Bianet; en az 378 kadın cinayeti, en az 282 şüpheli kadın ölümü. Anıt sayaç; 444 kadın cinayeti) 2024 yılı kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin en yüksek sayıda gerçekleştiği yıl olmuştur.

12. Kalkınma Planı çerçevesinde “Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2024-2028 ile Güçlü Kadın, Güçlü Aile, Güçlü Nesiller ve Güçlü Türkiye” diye girmiştik. Kalkınma planının, giriş bölümünde “kadın erkek eşitliği anlayışının ana plan ve politikalara yerleştirilmesinde önemli araçlar olarak kabul edilmektedir.”  diye belirtiliyor. 2025 ise “Aile Yılı” ilan ediliyor. “Güçlü kadın” kısmının bu plandan çıkarıldığını görüyoruz. İktidar tarafından, “kadın erkek eşit değildir, fıtratında yoktur, kadının yeri evidir, kadının görevi anne, eş olmaktır.”  vb. söylemleriyle, kadınların kazanılmış haklarına saldırıların arttığına şahit oluyoruz.

Peki ne oldu da iktidar, kadını güçlendirmek gerek, kadını güçlendirirsek ailede güçlenir, sağlıklı nesiller yetişir ve Türkiye güçlenir noktasından, kadının yeri evidir noktasına geldi. Aradan bir yıl bile geçmeden iktidar, neden kendi söylemlerine bu kadar ters hareket ediyor? Yanıtı yazının sonunda hep beraber arayalım.

“Kadının güçlendirilmesi” planından son bir paylaşımda bulunalım. Bu strateji planı “kadınların güçlenmesi, kadınların  kendi hayatları üzerinde güç ve kontrol sahibi olmalarını ve stratejik seçimler yapma yeteneklerini kazanmaları sürecidir.” “Kadınların güçlenmesi beş unsurdan oluşmaktadır;

  1. Kadınların kendi değerlerinin farkında olması,
  2. Seçeneklere sahip olma ve bunlar arasında, tercih yapma hakkı,
  3. Fırsatlara ve kaynaklara erişim hakkı,
  4. Ev içinde ve dışında kendi hayatlarını kontrol etme gücüne sahip olma hakkı,
  5. Ulusal ve uluslararası düzeyde adil bir toplumsal ve ekonomik düzen oluşturmak için toplumsal değişimin yönünü etkileme becerilerinde oluşmaktadır.”5

İki önemli duruma dikkatinizi çekmek isterim; birincisi, kadın mücadelesi içindeki tüm kadınlar bu maddelerde ortaklaşır. Bizde bu beş maddenin uygulanmasından başka bir şey istemiyoruz. Hatta savunduğumuz sözleşmeler ve Medeni hukukumuz,  bu unsurların hayata geçirilmesini kolaylaştıracaktır. Peki ortaklaştığımız bu meselede iktidar neden kadın mücadelesi içindeki kadınları düşmanlaştırıyor? İkincisi, bu beş unsur, sözde uygulama aşamasındayken, aynı yıl biz nasıl oluyor da kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin en yüksek olduğu bir yıl yaşadık?

Bugüne geldiğimizde, ilan edilen “Aile Yılı’na” eklenen ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde kurulan, Nüfus politikaları yüksek kurulu6 ve Aile Enstitüsü7, bize evlenmek, çocuk doğurmak ve aslında aileyi, nüfusu arttırma anlayışından oluşan, çarpık bir anlayışla sınırlayan, kadını yok sayan bir yol haritası hazırlıyor. Kadının birey olarak görülmediği, eşitliğin söz konusu edilmediği bu anlayışın, güçlü aile anlayışından uzak bir politika kurguladığını, aşağıda da belirteceğim örneklerle saptayabiliriz.

Aile programında on madde var. Bunlardan yedisi yeni doğacak çocuklar için  maddi yardım ile ilgili. İki tanesi yeni evlenecek genç çiftler için kredilerle ilgili. Son madde ev ve iş yaşamının kadınlar için uyumlulaştırılması ile esnek ve uzaktan çalışma ile kreşlerden bahsedildiğini görüyoruz. Esnek çalışma, kadını eve kapatmanın yeni bir modelidir. Toplumsal yaşamdan koparılan kadının güçlenmesi mümkün değildir. Böylece tüm ev içi emek ve bakım emeği kadına yüklenmektedir. Umarız gündüz bakımevleri ve kreşlerin arttırılacağına dair sözler yerine getirilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “kelimenin tam anlamıyla tuhaf zamanlar yaşandığını, neoliberal kültür akımlarının sınırları aşarak dünyanın dört bir yanına nüfuz ettiğini ve toplumsal dokuyu şekillendirdiğini söyledi.” Biz kadınlar da katılıyoruz. Çocuklarımızı, dünyanın tüm kötülüklerine sebep olan, neoliberal sistemden kurtarmalıyız. Peki bu nasıl mümkün olabilir?  Arabuluculukla mı? “Aileler dağılıyor, arabuluculuk getiriyoruz” diyorsunuz. Arabuluculuğu sekiz yıldır uyguluyorsunuz. Demek ki arabuluculuk çözüm değildir. Aksine şiddet yüzünden, katillerinden saklanan kadınları, katillerine teslim ettiniz. Tuhaf zamanlarda her şey eşitmiş gibi önlemler alamazsınız. Gençlere kredi müjdesi verdiniz. O kredi bitince nasıl geçinecekler? 3 çocuk doğurun diyorsunuz, çocuk başına aylık maaş bağlayıp, 5 yaşına kadar para öneriyorsunuz. Önerdiğiniz miktar, bir çocuğun aylık masrafını bile karşılamıyor. Peki aile 5 yaşından sonra bu 3 çocuğa nasıl bakacak?

Hem yazı içindeki sorulara yanıt arayalım hem de kadın mücadelesinin gittiği noktaları görelim:

Bu tuhaf zamanlarda iktidara çıkış yolu gerekiyor. Bu da ancak gerçekleri perdeleyerek mümkündür. İktidar artık vitrine ihtiyaç duymuyor. Açıkça kendi dilini konuşuyor. İktidar sıkıştı, Kadın Politikalarından başka bir şey üretemez hale geldi. Yoksulluk, toplumsal baskılar ve kaybettiği kendi tabanını da kazanamayınca toplumda meşru zeminini yitirmiştir. Tek umudu, bir grup gerici cemaat, tarikat vb yapıların oyunu kazanma telaşıdır. Tarihe baktığımızda tüm totaliter rejimler önce kadınları baskılamıştır. Bir halkı ele geçirmek için önce kadınları susturmalısınız.  Ayrıca, Neoliberal sistemin de en çok sevdiği, en ucuz işçi olan, çocuklar ve kadınlardır. Açlıkla sınanıyorsanız, her türlü koşul ve ücreti kabul edersiniz. Egemenler de bunu biliyor. Gerçekten aileyi güçlendirmekse amaç, sosyal devlet anlayışı içinde, yoksula el açtırmadan, gerekli kurumlar aracılığıyla aileler desteklenmelidir. İşçi, emeğinin karşılığını almalıdır.

Kadın sorunu artık toplumsal bir meseledir. Laiklik ve kadın haklarına yapılan saldırılar, toplumun tüm kesimlerini etkilemektedir. Bu mücadelede tek vücut olmak zamanıdır. Kız kardeşlerim, hatırlayın bu mücadeleyi bizden önce ki kadınlara borçluyuz. Biz de bu mirası daha da güçlü, bizden sonraki nesillere aktarmakla yükümlüyüz. Hiçbir hakkımız altın tepsiyle sunulmamıştır.8

“Bu kalabalığı hatırla” belgeselini izleyerek, bizden önceki kuşağın mücadelesine bakınız ve tüm haklarımızın bu kadınların alın teri olduğunu unutmayınız. O gün olduğu gibi bugün de kız kardeşliğimize sığınacağız. Mücadelemizde bizimle yürüyecek herkesle omuzdaşlık edecek, mücadeleyi büyüteceğiz ve mutlaka kazanacağız.

“Aile hukukunu sil baştan yazacağız” diyenlere karşı, BİZ VARIZ. Tarih asla geriye işlemez, kadınlar artık ayakta. Karanlığa teslim olmayacağız.

TALEPLERİMİZ;

İstanbul Sözleşmesi bizim, uygulayın,
6284 etkin uygulansın,
Lanzarote Sözleşmesi uygulansın,
ILO 190, onayla,
Medeni Kanuna dokunma,
Kreş, gündüz bakım evi, yaşlı ve hasta bakım evlerini arttırın,
Yoksullukla savaşan kadınların durumlarının iyileşmesi için adım atın,
Her belediyeye kadın sığınma evi açın ve koşullarını iyileştirin,
Erkek şiddetine son verin,
İmzacısı olduğumuz, kadın erkek eşitliğini sağlayan CEDAW’ı uygulayın.

Not: Bu bir devam yazısıdır. İlk yazının linki aşağıdadır okumak için tıklayınız.

Kaynaklar:

  1. https://sg.docs.wps.com/module/common/aiGuide/?sid=sIKiM992mAqiG2b0G#1740229215576 ↩︎
  2. https://sg.docs.wps.com/module/common/aiGuide/?sid=sIPiM992mAum5yb0G#1740229303051 ↩︎
  3. https://www.gazeteduvar.com.tr/gerekirse-kiz-okullari-acabilmeliyiz-diyen-bakan-tekini-meb-istatistikleri-yalanladi-haber-1628827 ↩︎
  4. https://sg.docworkspace.com/d/sIOuM992mAuyW570G ↩︎
  5. https://www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/cumhurbaskani-erdogan-buyuk-ve-guclu-turkiye-idealimizi-guclu-aile-ve-guclu-nufus-yapisiyla-gercege-donusturecegiz ↩︎
  6. https://www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/aile-yili-kapsaminda-saglanacak-destek-paketine-iliskin-aciklama ↩︎
  7. https://www.aile.gov.tr/haberler/aile-yapisini-guclendirecek-politikalar-aile-enstitusu-ile-belirlenecek/ ↩︎
  8. https://youtu.be/QcOBsLfYaAk?si=8_e4OssTZgsxD63K ↩︎

Editör: Ebru Pektaş
Düzelti: Sabâ Esin
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız
SeslendirmeSeda Bedestenci Yegâne

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation