Serbest Kürsü Tülin Özşavluğ 11 Kasım 2025
Motorun üstünde bir kadın… Elinde paket, gözünde dikkat, ruhunda fırtına… Kuryeler, dijital çağın görünmeyen emekçileri. Günümüzde şehir yaşamının olanca hızında, sıcak bir yemeği veya ihtiyaç duyduğumuz herhangi bir şeyi kapımıza getiren, onlara değil de uygulamaya teşekkür edilen, yağmurda, soğukta, sıcakta, gece gündüz çabalayan isimsiz emekçiler. Sektörün zorluklarla dolu iş koşulları, kadın kuryeler için çok daha zor ve adaletsiz. Kadın kuryeler siparişin hızla teslim edilmesi için zamanla yarışırken, aynı anda tacizle, mobbingle, güvencesizlikle ve fiziksel zorlanmayla da mücadele ediyorlar.
Dolunay Tetik, Yemek Sepeti’nde, Avcılar’dan Silivri’ye kadar sorumlu olduğu birbirinden kilometrelerce uzaklıktaki altı ilçe arasında esnaf kurye olarak çalışırken, emeklerinin hakkının verilmesini, iş ve can güvenliklerinin sağlanmasını, kısaca insanca çalışma koşullarını talep eden diğer kuryelerle birlikte hiçbir açıklama yapılmadan sistemden çıkartılan bir kadın. İletişim Fakültesi mezunu Dolunay… Çeşitli kanallarda haber muhabirliği yapmış yıllarca… Boşandıktan sonra çocuğunu tek başına büyütmek zorunda kaldığı için çok sevdiği mesleğine veda etmek zorunda kalmış. “Sıklıkla haber montajı için sabahlamak zorunda kalıyorduk. Bekar bir anne olarak, mesleğime devam etmem imkansızdı.” sözleriyle anlatıyor uğruna yıllarca öğrenim gördüğü, küçüklüğünden beri hayali olan meslekten kopuşunu… Yıllarca pek çok başka işte çalıştıktan sonra, çocuğu da biraz daha büyüdüğü için, daha önce çalışmakta olduğu işteki mesaisi bittikten sonra başladığı kuryeliğe, sonrasında tam zamanlı esnaf kurye olarak devam etmiş. Daha esnek çalışma saatleri, daha çok kazanç, kendi işinin patronu olmak ve motor tutkusunu doyasıya yaşamak gibi hayallerle başladığı esnaf kuryelik; günde 12 saat çalışsa da asgari ücret düzeyinde kazanç ancak sağlayan, dahası tüm riskleri kuryeye yükleyen bir sistem. Dolunay’ın mesaisi Yemek Sepeti’nin her ay maaşından “ek masraf” adı altında kestiği ücretlerle ve yemek paketinin en kısa sürede teslim edilmesinin can güvenliğinden bile daha üstün tutulduğu koşullarla devam etmiş. Bir kurye kaza yaptığında bile, sistemin ilk sorduğu “paketi teslim ettin mi” mesajı olmuş. Bu emekçiyi adeta bir robotmuşçasına yönetmeye çalışan sistemin en sert gerçeği. Çoğu motor kuryenin mesleğe başlamasında en büyük etkenlerden biri olan motor tutkusunun verdiği özgürlüğün hazzından köleliğe geçiş… Bütün bunlara ek olarak kadın olmanın zorlukları, bu sektörde çalışan pek çok kadın gibi Dolunay’ı da etkilemiş.
“Başlangıçta iş arkadaşlarım -başka iş mi bulamadın? Bu erkek işi – diye tepki gösterdiler ama zamanla kabullendiler. Ailem desteklese de çevremden caydırıcı sözler duydum. Babam yanımda hep taşıyacağım bir bıçak ve gaz spreyi olmadan bu işi yapmamamı istedi. Haklıydı da” diyor. Kapısını çaldığı çoğu kadın tarafından cesareti ve mücadelesi için övgü dolu sözlerle karşılanırken, gittiği bir adreste, “bir kadının elinden bu paketi almak ne güzel. Sen de çok güzelsin. Seni de alabilir miyim paketle” diyen bir adama nasıl ağzının payını verdiğini anlatıyor.
Gidilen adreslerin kadın kuryeler için güvenli lokasyon olup olmaması dikkate alınmıyor. Gece vardiyasında tek başına çalışan kadın kurye hem trafikte hem de sokakta şiddetleyüz yüze… Şirketler, güvenlik önlemlerini artırmak yerine sorumluluğu kuryeye yüklüyor. Kadınlar, kendi güvenliklerini sağlamak için ekstra çaba harcamak zorunda kalıyor.
“Esenyurt’ta motorların önünün kesilerek hırsızlık yapılan, uyuşturucu satılan sokaklar var. Buralar sadece kadınlar için değil, erkekler için de tehlikeli. Böyle bir sokakta gece 24.00 sıralarında bir teslimat yapmam gerekti. Issız bir sokakta karanlık bir binanın önünde durdum. Bir iki ev ötede kapının önünde oturan yaşlı kadınlar vardı. Binaya gireceğimi eğer üç dakika içinde çıkmazsam polise haber vermelerini söyledim. İçlerinden biri ‘ben de geliyorum seninle. Yalnız bırakmam seni’ dedi. İki kadın birlikte bıraktık paketi. Gittiğimiz adreste zile basmadan içeriden gelen çocuk seslerini duyduğumuzda ikimiz de oh demiştik” diye anlatıyor Dolunay. Yemek Sepeti uygulamasının daimî olarak açık olduğu sistemde, başka bir uygulamaya geçmeye ihtiyaç duymadan, anında sinyal gönderebilecek bir güvenlik butonu olmasının tüm kuryeler için en önemli ihtiyaç olduğunu ama bunun özellikle kadın kuryeler için yaşamsal önemi olduğunu konuşuyoruz. “Ama maalesef bunların şirket için hiçbir önemi yok. Tek ve en önemli konu paketi en kısa sürede teslim etmek. Güvenlik butonu çok önemli ama şirket böyle bir konuya yatırım yapmaz” diyor. Anlıyoruz ki; kadın kuryeler için güvenlik bir lüks.
Taciz ve mobbingle en çok karşılaşılan yer ise trafik. Kadın olduğunu fark edip laf atanlar, arabayı üstüne sürenler… Kurye kadınlar evine ekmek götürmek için canla başla çalıştığı işte,erkek şiddetiyle, mobbingle ve cinsiyetçi sözlerle de bireysel olarak mücadele etmek zorunda bırakılıyorlar.
Haftada bir gün izin kullanabiliyor Dolunay. Haftanın en koşturmacalı günü de izin günü. Alışveriş yapmak, haftalık yemek hazırlamak, evin ihtiyaçlarını karşılamak, temizlik, çamaşır, ebeveyn ziyareti, kızıyla ilgilenmek derken, dinlenmek bir yana kendisine bir saat bile zaman ayıramadığı tatil gününün sonunda,yorgun argın bindiği motorda, kaskın altına saklanmış hayalleri ve özlemlerinden ise asla vaz geçmiyor. Emek vekadın sömürüsünü beraber deneyimlediği bu iştehem kapitalizmlehem de erkek egemen sistem ile mücadele ediyor.
Fiziki farklılıklar dikkate alınmadan, “en kısa sürede teslim edilmek” koşuluyla verilen damacana su siparişleri için “bunları bir insanın taşıması çok zor. Erkek arkadaşlar için de çok zorlayıcı” diyerek, verdiği mücadelede kadın erkek ayrımı yapmadan kuryelerin de insan olduğunun hatırlanmasını umut ediyor. Bazen bir paket için 20 kilometre gitmenininsani olmadığını ve şirketlerin daha çok kâr için kadın erkek demeden herkesi sömürdüğünü, bu nedenle sadece Yemek Sepeti kuryeleri için değil, tüm kuryeler için mücadele ettiklerini anlatıyor.
Esnaf kurye modeli, işçiyi işveren karşısında korumasız bırakarak sosyal güvenceden, iş güvenliliğinden ve adil ücretten mahrum eden bir emek sömürüsü. Kadınlar için bu sömürü iki katına çıkıyor.Çünkü kadınlar, erkeklerle aynı işi yaparken daha az para kazanıyor, daha çok baskıya maruz kalıyorlar. Fiziksel olarak ağır olan bu iş, kadınların bedenine de ek yük bindiriyor. Motor taşımak, paket yetiştirmek, trafikte sıkışmak… Tüm bunlar, kadınların fiziki dayanıklılığı üzerinden değil, sistemin adaletsizliği üzerinden değerlendirilmeli.
Mobbing ve psikolojik baskı, sık sık kadınları yıldırmak için kullanılıyor. “Bu işi yapamazsın”, “Senin için tehlikeli”, “Erkek işi bu”… Bu ve benzeri söylemler, kadınları sektörden dışlamak için birer araç. Oysa kadınlar, dayanışarak ve direnerek varlıklarını ısrarla sürdürüyor.
Dünyanın pek çok ülkesinde kuryelik yaygın bir meslek. Ancak Türkiye’ye kıyasla çalışanlar daha çok yasal güvenceye, daha kısa çalışma saatlerine sahipler ve daha yüksek ücret alıyorlar. Kuryelerin sorunları farklılıklar gösterse ve ülkeden ülkeye değişse de, Türkiye’de çalışma saatleri diğer ülkelerin hepsinden uzun. Üstelik birçok ülkede kuryeler sendikalı olabiliyor. Örneğin İspanya’da “Rider Yasası” ile bu işkolu çalışanları işçi statüsüne alındı. Bu sayede sosyal güvence, izin hakkı ve iş güvencesi sağlandı. Pek çok ülkede kuryeler işveren tarafından sigortalanıyor. Türkiye’de ise esnaf kurye modeli ile çalışanlar kendi sigortalarını kendileri ödemek zorunda bırakılıyor, bu da sosyal güvenceden yoksun olmaları anlamına geliyor. Yurtdışında kuryelere koruyucu ekipman, motor bakımıgibi destekler sağlanırken, Türkiye’de bu tür destekler de emekçilerin sorumluluğuna terk ediliyor. Pek çok ülkede kadın kuryeler için güvenlik önlemleri yaygınken, Türkiye’de özellikle gece vardiyasında taciz riski ve fiziksel zorluklar çok daha fazla. Kadın kuryelere gece vardiyasında eşlik sistemi, acil yardım butonu, koruyucu ekipman gibi destekler sunulmalı, kuryelere sendikal haklar acilen tanınmalı.
İstihdam oranı düşük diyerek kadın kuryelerin varlığı ve mücadelesi yok sayılmamalıdır. Bu sorunlar sadece Yemek Sepeti kuryelerinin değil, tüm kuryelerin sorunudur. Dolunay gibi binlerce kadın erkek egemen sistemin içinde var olma mücadelesi vermektedir. Kadın kuryelerin sesi, motorun gürültüsünde kaybolmamalıdır.
Editör: Gül Büyükbeşe
Düzelti: Gül Büyükbeşe
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Seda Bedestenci Yegâne, Sinem Yıldız
Seslendirme: Seda Bedestenci Yegâne
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖