Serbest Kürsü Kübra Evliyaoğlu 5 Ocak 2025
Kadının adı Zareen’di, “altın” demekti. Ama bu topraklarda kadınların adları hiçbir zaman onlara ait olmazdı. Bedenleri gibi, adları da babalarının, kocalarının, kardeşlerinin, hatta onları yönetmek isteyenlerin malıydı. Zareen bu düzende doğmuştu. Ama bu düzende ölmek istemiyordu.
“Kadınların bulunduğu odalarda pencere olmayacak.” Taliban’ın bu emri geldiğinde, komşuları başlarını eğdi, sessizce kabullendiler. Anneler kızlarını teselli etti: “Daha kötüsü olabilirdi. Buna da şükür.” Çünkü onlar, her kötülüğün ardından daha kötüsünün geleceğine ikna edilerek büyümüşlerdi. Ama Zareen, bunun bir yalan olduğunu biliyordu: Kötülük, kadınların susmasıyla büyür! Ve patriyarka, kadınların korkusuyla ayakta kalır.
Pencereleri ördüler. Gökyüzünü taş ve sıvayla kapattılar. Ama Zareen, bu duvarlara baktığında yalnızca taş görmüyordu; bu duvarlar bir düzenin sembolüydü. Ataerkil bir düzenin kadını hapsetme çabasıydı bu. Onlara göre kadın, erkeğin gölgesinde yaşamalı, sadece onun arzusuyla nefes almalı, yalnızca onun izin verdiği kadar gökyüzüne bakabilmeliydi. Zareen, bu düzenin yalnızca İslam’ın radikal bir yorumu ile ilgili olmadığını biliyordu. Bu, dinin gerici ve erkek egemen zihniyetler tarafından bir silaha dönüştürülmesiydi.
Bir gece annesinin yere eğilen gözlerine baktı. İçinden bir fısıltı yükseldi: “Bir kadın, ancak kendi doğasına dönerse özgür olabilir. İçindeki o vahşi gücü hatırlamak zorundasın. O güç senin doğum hakkın.” Zareen anladı: Onlar gökyüzünü kapatmaya çalışıyordu, çünkü kadınların içinde taşıdığı o özgür ve sınırsız gücün farkındaydılar. Gökyüzü, kadınların içindeki vahşi ruhun dışa vurumuydu.
Duvarların Ardında Birleşmek
Zareen, pencerenin yerine örülen taşlara bakarken bir karar verdi: “Onlar bizi bu duvarlarla ayırıyor, ama duvarlar her zaman iki tarafı birleştirir. Bir taraf yıkıldığında, diğer taraf da özgürleşir.” Komşusu Farishta’yı çağırdı. Sonra Nazanin’i, Parween’i. Kadınlar, küçük bir odada toplandılar. Birbirlerine sessizce baktılar. Zareen fısıldadı: “Bu duvarlar bizi durduramaz. Bir yol bulacağız. Birlikte olursak her şey mümkün.”
Farishta korkuyordu. “Onlar silahlı,” dedi, “bizim elimizde hiçbir şey yok.” Parween başını salladı. “Ama bizim bir hayalimiz var. Ve onlar en çok hayallerimizden korkuyorlar.” Kadınlar oturdular ve konuşmaya başladılar. Birbirlerine hikâyelerini anlattılar. Farishta çocukken uçurtma uçurduğu günleri hatırladı. Nazanin, öğretmenlik yaptığı zamanları özlediğini söyledi. Parween eski kitaplarından birini getirdi. Sayfalar arasında bir not buldular:
“Kadın olmak, teslim olmamaktır. Kadın olmak, varoluşun her anlamında direnmektir.”
Zareen bu cümleyi okuduğunda, bir şey fark etti: “Onlar bizi susturabilir, ama kelimelerimizi susturamazlar. Hikâyelerimizi yayarsak, bu duvarların ardında olmadığımızı anlarlar.”
İsyanın Yankıları
O gece kadınlar eski bir radyoyu tamir ettiler. Telleri büküp sinyal gönderen bir cihaz yaptılar. Sırayla hikâyelerini kaydettiler:
“Ben Farishta. Pencerem yok, ama gökyüzü hâlâ içimde.”
“Ben Nazanin. Öğretmenlik yapmayı özledim. Bir gün çocuklara yeniden ders vereceğim.”
“Ben Zareen. Ve bu duvarları kıracağım.”
Sinyaller, gecenin sessizliğine karıştı. Şehrin başka yerlerinde kadınlar bu sesi dinledi. “Biz buradayız,” diyordu Zareen’in sesi. “Ve birlikteyiz.”
Kadınlar bir yol daha buldular. Terk edilmiş bodrumları, kullanılmayan kuyuları, çatılara çıkan gizli geçitleri haritalandırdılar. Bu yolları kullanarak birbirlerine ulaştılar. Sadece kendi hikâyelerini değil, diğer kadınların da umudunu taşıdılar.
Duvarları Yıkmak
Bir gece, Zareen kadınlara döndü. “Artık beklemeyeceğiz. Bu duvarlar, onların gücünü temsil ediyor. Ama bu güç, bizim ellerimizle yıkılacak.” Ellerinde ne varsa aldılar; taşlar, çekiçler, eski demir parçaları. Hep birlikte duvarlara vurmaya başladılar.
Şehir, kadınların sesleriyle yankılandı. Her vuruşta, yalnızca taşlar değil, korkular da kırılıyordu. Zareen’in ilk vurduğu duvar çatladı, sonra tamamen yıkıldı. Duvarın arkasında gökyüzü vardı. Kadınlar birbirlerine baktılar ve güldüler. Gökyüzü… Artık ellerinin uzanabileceği kadar yakındı.
Gökyüzünü Geri Almak
Sabah olduğunda, kadınlar sokaktaydılar. Ellerinde pankartlar yoktu, ama yürüyüşleri bir manifestoydu. Şehrin kadınları, çocukları, yoksulları onlara katıldı. Bu bir isyan değil, bir uyanıştı. Taliban’ın karanlığına karşı kadınların ışığı yükseliyordu.
Zareen bir an durdu, gökyüzüne baktı. Gözlerinden yaşlar süzüldü, ama bu hüzün değil, zafer gözyaşlarıydı. “Biz kazandık,” dedi kendi kendine. “Gökyüzü artık bizim.”
Bu Sadece Bir Öykü Değil
Evet, bu bir öykü olabilir. Ama her kelimesinde bir gerçek yatıyor. Çünkü Afganistan’da kadınlar, bugün gökyüzü için savaşıyor. Duvarları yıkıyorlar. Korkuyu, sessizliği, karanlığı parçalıyorlar. Ve bu mücadele sadece onların değil, hepimizin mücadelesi.
Çünkü duvarları yıkmak önemli, ama duvarların örülmesine izin vermemek daha önemli. Bugün Afganistan’da kadınlar gökyüzünü yeniden kazanmak için mücadele ederken, Türkiye’de başka bir gerçek var: Kadınlar sokakta öldürülüyor, evlerinde susturuluyor, çocuklar tacize ve istismara uğruyor. Kadınların isyanı bastırılmaya çalışılıyor. Ve bu düzen, kadınların özgürlüğüne düşman olan erkek egemen, dinci bir zihniyetle besleniyor.
Laikliği hedef alan siyasi egemenlik, kadınları yalnızca bir anne, bir eş, bir hizmetkâr olarak görmek istiyor. Kadınların eğitimine, çalışma hayatına engeller çıkaran, çocuk yaşta evlilikleri teşvik eden, kadın cinayetlerini durdurmak yerine failleri koruyan bir düzen bu. Ama kadınlar susmuyor. Türkiye’de de Afganistan’da da susmayacaklar.
“Kadınlar sustuğunda dünya kararır. Gökyüzünü karanlığa teslim etmemek için kadınlar konuşmalı, kadınlar yürümeli, kadınlar mücadele etmelidir. Afganistan’da bugün gökyüzü için savaşan kadınlar, yarın başka kadınlara umut olacak. Ve Türkiye’de bizler, laikliği savunarak aynı karanlığa düşmemek için bu mücadeleyi büyütmek zorundayız. Çünkü gökyüzü herkesindir. Çünkü özgürlük herkesindir.”
Editör: Sinem Yıldız
Düzelti: Sinem Yıldız
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız
Please login or subscribe to continue.
Üye değil misiniz? Üye olun. | Şifremi Unuttum
✖✖
Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.
✖