Background

Bir Bebekten Bir Katil Yaratan Karanlık ile Mücadele

“Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim…”
Rakel Dink, 23 Ocak 2007


Rakel Dink bu cümleyi kurduğunda eşi Hrant Dink suça sürüklenen bir çocuk tarafından sokak ortasında öldürüleli henüz dört gün olmuştu. On dört yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi yine sokak ortasında kendi yaşlarında çocuklar tarafından öldürüleli ise altı ay oldu. Ve biz bugün bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamak yerine suça sürüklenen çocukların yetişkinler gibi yargılanması gerekip gerekmediğini tartışıyoruz…

Son günlerde acısını yaşayan bir aile ve yitirdiğimiz bir can, bir çocuk alet edilerek suça sürüklenen çocuklara ilişkin iktidar eliyle körüklenen bir nefretle karşı karşıyayız. İktidar kirli ellerini bu sefer de çoğunlukla toplumun yoksul kesimlerinden, berbat koşullarda, şiddet dolu aileler ve/veya çevrelerde büyümüş, istismara maruz kalmış, çetelerin eline düşmüş çocuklara uzatıyor. Hedefine ulaştığı da söylenebilir. Zira suça sürüklenen çocukların yetişkinler gibi yargılanmasına yönelik talepler giderek artıyor. Bu tür talepler, sadece suça sürüklenen çocukları değil, toplumdaki tüm çocukları olumsuz etkileme riski taşıyor.

5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanununa göre suça sürüklenen çocuk “Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen” çocuktur. Yani suç teşkil eden bir fiili sebebiyle Çocuk Adalet Sistemine dahil olmuş 18 yaşın altında bir bireydir. Çocuklar gelişim sürecinde olmaları ve henüz sağlıklı karar verme yetileri tam anlamıyla gelişmediği için farklı hukuki düzenlemelere tabi olurlar. Çocukların neden farklı düzenlemelere tabi olduğu bugüne kadar uzmanları tarafından defalarca anlatıldı. Ben bu yazımda bundan ziyade halihazırda uygulanan sistemden ve yaşanan hak ihlallerinden kısaca bahsedeceğim.

Çocuk adalet sisteminin amacı; adalet mekanizmasıyla bir şekilde karşı karşıya gelen çocukların, durumlarına uygun özel muameleye tabi tutulması, her aşamada yararlarının gözetilmesi, korunması ve adalet mekanizmasının yıpratıcı süreçlerinden en az zararla çıkmalarının sağlanmasıdır. Bu doğrultuda çocuğun suç ile kurduğu ilişkinin nedenleri belirlenmeli; ihtiyaçlarına uygun destek mekanizmaları saptanarak çocuğa sunulmalı, çocuğun toplumla kalıcı ve olumlu ilişki kurması sağlanmalı ve böylelikle çocuğun suç ile yeniden ilişkilenmesi önlenmelidir. Yargılama sırasında suça sürüklenen çocuğa tutuklamanın son çare olarak uygulanması, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri bulunması, suça sürüklenen çocuklara kelepçe uygulanmasının katı şartlara tabi olması bu hedefe yönelik bazı hukuki düzenlemelerdendir.

Daha basit bir ifadeyle Çocuk Adalet Sistemi hem suça sürüklenmiş çocukların hem de mağdur çocukların örselenmesini, hak kaybına uğramasını ve çocukların suça karışmasını engellemeyi amaçlar. 

Çocuğun haklarının korunması amacıyla; 

a) Çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması, 

b) Çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi, 

c) Çocuk ve ailesinin herhangi bir nedenle ayrımcılığa tâbi tutulmaması, 

d) Çocuk ve ailesi bilgilendirilmek suretiyle karar sürecine katılımlarının sağlanması, 

e) Çocuğun, ailesinin, ilgililerin, kamu kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde çalışmaları, 

f) İnsan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenmesi, 

g) Soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun özel ihtimam gösterilmesi, 

h) Kararların alınmasında ve uygulanmasında, çocuğun yaşına ve gelişimine uygun eğitimini ve öğrenimini, kişiliğini ve toplumsal sorumluluğunu geliştirmesinin desteklenmesi, 

i) Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması, 

j) Tedbir kararı verilirken kurumda bakım ve kurumda tutmanın son çare olarak görülmesi, kararların verilmesinde ve uygulanmasında toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması, 

k) Çocukların bakılıp gözetildiği, tedbir kararlarının uygulandığı kurumlarda yetişkinlerden ayrı tutulmaları, 

l) Çocuklar hakkında yürütülen işlemlerde, yargılama ve kararların yerine getirilmesinde kimliğinin başkaları tarafından belirlenememesine yönelik önlemler alınması,

ilkeleri gözetilir. (5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu madde 4)

Özellikle çocuk adalet sisteminin temel ilkesi olan ve Anayasanın 41. maddesinde de yer alan “çocuğun üstün yararı” oldukça önem taşımaktadır. Bu ilke gereğince çocukların korunmasına yönelik önleyici mekanizmaların geliştirilmesi, çocukların topluma yeniden kazandırılmasına yönelik bütüncül çocuk koruma politikalarının oluşturulması, suça sürüklenen çocuklara yapılacak müdahalenin çocuğun topluma kazandırılması ve onarımı esasları ile güçlendirilmiş hukuki düzenlemeler ve uygulamalar çerçevesinde gerçekleştirilmesi; ilgili kamu makamlarının tüm bu sorumluluğu üstlenmesi ve bu sorumluluğu yerine getirirken her türlü ayrımdan uzak durması büyük önem taşımaktadır.

Ne yazık ki ülkemizdeki pek çok sistem ve kurum gibi çocuk adalet sistemi de durma noktasına gelmiştir. Çocuk adalet sistemindeki problemleri örneklendirmemiz gerekirse;

  • Personel yetersizliği, altyapı yetersizliği gibi durumlar nedeniyle çocuklar birden fazla kez ifade vermek zorunda kalabiliyor.
  • İfadelerini bunun için özgülenmiş merkezler yerine İl Emniyet Müdürlükleri nezdindeki Çocuk Şubelerinde vermek zorunda kalabiliyorlar.
  • Kolluğun çocuğa olumsuz yaklaşımı hak ihlaline sebebiyet verebiliyor. Örneğin herhangi bir zorunlu hâl bulunmadığı, çocuğun kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlükleri bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek gerekmediği halde özellikle toplumsal olaylarda gözaltına alınan  çocuklara kolluk tarafından keyfi ve caydırıcı amaçla kelepçe takılıyor,  savcılıkta ifade vermek üzere çağrılan çocuklar aileleriyle geldikleri ve onlarla beklemeleri hiçbir beis oluşturmadığı halde yine keyfi ve caydırıcı amaçla çocuk bekleme odası olarak adlandırılan ancak bariz şekilde nezarethane olan yerlerde tutulmak isteniyor, gözaltındaki çocuklara yemek verilmiyor.
  • Yalnızca 103/2 kapsamındaki suç mağduru çocukların ifadelerinin çocuk izlem merkezlerinde alınması zorunlu iken diğer suç mağduru ve suça sürüklenen çocuklar için böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Talep edilmesi halinde ise yoğunluk gerekçe gösterilerek kabul edilmiyor.
  • Zorunlu müdafi olarak atanan avukatlar; çoğu zaman çocuk hukuku konusunda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadığından çocuğa gerekli desteği sağlamakta yetersiz kalabiliyorlar.
  • Çocuklar yetişkinlerin beklediği koridorlarda duruşma beklemek durumunda kalabiliyor ve bu bekleme esnasında birçok başka suç hikayesine yahut çeşitli tartışma ve fiziksel müdahalelere şahit olabiliyor.
  • Adli görüşme odaları ve çocuk izlem merkezleri yetersiz yahut koşulları çocuklara uygun değil.
  • Çocuk şubelerinin ve çocuk mahkemelerinin fiziki yapısı çocuklara özgü ve uygun değil. Bu da sisteme dahil olan çocukların gelişim sürecinin sekteye uğramasına sebep olabiliyor.
  • Hakimlerin ve savcıların çocuğa yaklaşımları çok sert, tarafsızlıktan uzak ve suçlayıcı olabiliyor. Örneğin uzmanlık alanı çocuk olan savcılar (çocuk savcısı) keyfi şekilde ve caydırıcı olduğunu düşünerek suça sürüklenen çocukları ifade süresince ayakta tutmaktadır. Buna yönelik herhangi bir düzenleme bulunmadığı ve çocukları kötü etkilediği halde bu bir teamül haline gelmiştir. 
  • Cezaeviyle tanışan çocuk kendi suçundan bağımsız başka suç türleri ve suça sürüklenen çocukların hikayeleriyle tanışıyor.
  • Kurumlar arasındaki koordinasyon kopuklukları çocuğa özgü tedbirlerin uygulanmasında gecikme ve sorunlara yol açabiliyor.
  • Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında alınması gereken sosyal inceleme raporları, ev ziyaretleri ve sair bilgi toplama yöntemleri yetersiz olabiliyor.
  • Ergenlik çağındaki çocukların damgalanma konusundaki hassasiyetleri göz ardı edilerek; basın, yayın organları ile sosyal paylaşım sitelerinde çocukların karıştığı olaylarla ilgili haberlerde gizliliğe riayet edilmeden paylaşımlar yapılması çocuğun unutulma ve lekelenmeme hakkını ihlal ediyor.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi yakın zamanda 10. Yargı Paketi ile yasalaşan 18. Madde ile çocukların koşullu salıverme ve denetimli serbestlikten yararlanabilmesi, infaz kurumunda belirli bir süre kalmış olmalarına bağlanmıştır. Bu düzenleme;

  • BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Pekin Kuralları’na aykırıdır. Zira çocukların özgürlüğünden yoksun bırakılması yalnızca son çare olarak ve en kısa süreyle uygulanabilir.
  • Anayasa’nın “Ailenin korunması ve çocuk hakları” hususunu düzenleyen 41. Maddesine (Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.) aykırıdır.
  • Çocuk adalet sisteminin onarıcı, eğitici ve toplumsal bağları güçlendirici yapısını zayıflatmaktadır.
  • Çocuğun eğitim hakkını ihlal etme, damgalanmasına sebep olma riski taşımaktadır.
  • Düzenleme gerekçesinde çocuklar ve yetişkinler birlikte değerlendirilmiş, infaz sürelerine ait ölçütler ortaklaştırılmıştır. Oysa çocuklar bakımından yapılacak düzenlemeler, yaşlarına, gelişimsel ihtiyaçlarına ve korunma haklarına özgü bir bakış açısıyla yapılmalıdır.

Bu düzenleme iktidarın çocuk haklarına yönelik saldırılarının da apaçık bir göstergesidir.

Son olarak durumun vahametini açıkça göstermek gerekirse güncel verilere göre 2023 yılında güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 537 bin 583 oldu. Bu olaylarda çocukların 242 bin 875’i mağdur olarak, 178 bin 834’ü suça sürüklenme sebebiyle (kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla), 84 bin 751’i bilgisine başvurma amacıyla, 15 bin 716’sı kayıp (hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan) olması sebebiyle, 11 bin 179’u kabahat işlediği iddiasıyla, 4 bin 228’i ise bu nedenlerin dışında kalan diğer nedenlerden dolayı güvenlik birimlerine geldi veya getirildi. (TÜİK, Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuk İstatistikleri, 2023)

Neticede öncelik çocukların yetişkinler gibi yargılanmasına yönelik yeni düzenlemeler yapmak yerine halihazırdaki düzenlemeleri ve kurumları işler hale getirerek çocuğun üstüne yararını gözetmektir.

Editör: Sinem Yıldız
Düzelti: Sinem Yıldız
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sinem Yıldız, Sabâ Esin
Seslendirme: Seda Bedestenci Yegâne

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation