Background

Aile İşletmeleri Daha mı Az Sömürüyor?

Kadın emeği, her dönemde ve her koşulda farklı bir sömürüye maruz kalıyor. Mevsimlik tarım işçilerinden, fabrika işçilerine, küçük esnaftan beyaz yakalılara kadar pek çok kadın, farklı iş kollarında ve farklı statülerde de olsa emeğinin karşılığını tam olarak alamıyor. Maddi yoksunluklara manevi yıpranmalar eşlik ediyor. Yaşam koşullarının gün be gün ağırlaştığı bu dönemde, ülkemizde kadının işgücüne katılımı pek çok yönüyle sorunlu. 

Etrafınızda babasıyla, eşiyle ya da herhangi bir aile büyüğü ile çalışan kadınlara rastlamışsınızdır. Hatta evlendikten sonra kendi işinden ayrılıp eşinin ailesinin işyerinde çalışmak zorunda kalan kadınlar da azımsanamayacak kadar fazladır. Bu kadınlar için “kendi iş yerimiz varken…” söylemi, ailenin eril iktidarı tarafından her zaman geçer akçedir. Aile içindeki duygusal baskı, kadının kendi seçimlerini etkiler, sonuç kaçınılmaz olur. Adı geçen işi yürütecek eğitimi almış belki başka bir iş yerinde daha özgür ve mutlu olacak kadın, bu duygusal baskı sonucu aile ile çalışmaya mecbur kalır. Fikir olarak yapılacak iş ya da üstlenilecek sorumluluk aynıdır. Yalnız aile işletmelerinde durum önemli bir farkla diğerlerinden ayrılır. Kadın, işyerinde mesleki titriyle değil aile içindeki unvanı ile varlık gösterir. Kız, kız kardeş ya da gelin…

Ailesi ile çalışan pek çok kadın, özellikle işletme profesyonel bir yapıya sahip değilse özlük haklarından diğerleri gibi faydalanamaz. Söz gelimi ortada bir sözleşme yoktur. İş tanımları ise şifahen belirlenmiştir. Hatta bazı görevler kendiliğinden beklenir. Çalışma saatlerinde esneklik, izinli personelin yerine bakma, beklenmedik inisiyatifleri alma, bazen de inisiyatif kullanamama. Aile bireyi olan çalışandan her zaman daha fazla özveri ve sorumluluk beklenir. Ancak sarf edilen emek, aile bağlarının olağan hatırı karşısında erir. Hak ediş, ne maddi ne de manevi olarak karşılık bulur. Sözgelimi sosyal güvence yükünün ağırlığından yakınan baba, kızını sigortalamaz. Zaten belirlenmemiş maaş, o ayki maddi durum çerçevesinde cep harçlığına dönüşebilir. İşlerin ters gittiği zamanlarda ise kadın, gemiden en kolay atılacak ağırlık olabilir. Bu durum daha çok evlilik birliği ile aileye katılmış kadınların yaşadığı bir sorundur. Eşi ve onun ailesiyle çalışmak durumunda kalanlar, çalışma hayatına “gelin” olmanın da sorumluluğu ile birlikte başlar. Aileye organik bir biçimde dahil olmamış bu üye, işler hakkında kendi sorumluluğu dahi olsa söz sahibi olamaz. Özellikle finansal alanda çalışıyorsa işini layığıyla yerine getirmeye çalışması, zaman zaman ailenin iç işlerine karışma hadsizliği olarak algılanır. İş yerindeki çatışma kişiselleşir, evlere yansır. İşlerin yolunda gitmediği evliliklerin yükünü ise diğer manevi yüklerin yanı sıra kariyeriyle yine kadın ödeyecektir. Çünkü evlilik akdinin sona ermesi, iş akdinin de feshini de olağan bir sonuç haline getirir. Böylelikle evliliği biten kadın aynı zamanda işsiz kalmıştır. Üstelik yıllar boyu emeğinin karşılığını tam olarak alamadığı gibi bu süreçten de mağdur çıkacaktır. İhbar tazminatı, kıdem tazminatı gibi haklarından faydalanamaz, başka bir iş için referans alamaz. 

Patriyarka, bugün aile içindeki rollerden sosyal ve kültürel normlara kadar geniş bir alanda hâlâ hükmünü sürüyor. Aile ve iş hayatının iç içe geçtiği çalışma dünyasında da durum bundan farksız. Babalar, ağabeyler, kocalar hatta kayınpederler, aile içindeki kadınları maddi ve manevi anlamda kontrol altında tutarken, onların emeklerini de sonuna kadar sömürüyor. Sözün özü, emek sömürüsünü uzakta aramak yersiz. En temel, çoğu kez en gizli ve elbette mücadele etmesi en zor sömürü aile içinde yaşanıyor. Hane içlerinde sosyal adalet sağlanamadığı gibi, iş hayatında da olması gereken profesyonel yapı kurulamıyor. Çünkü yüceltilen aile düzeni, biçilmiş roller, yüklenmiş kodlar ve mesnetsiz ezberlerle aslında başından beri sorunlu bir yapıya sahip. Bu da doğal olarak çalışma hayatına yansıyor.

Bu düzlemde bakıldığında kadınların hayatları boyunca kendileri için yapacakları en iyi şeyin çocukluktan bu yana emeklerine sahip çıkmak olduğunu söyleyebiliriz. Bunu, aile içinde gerçekleştirmenin dışarıdaki hayattan çok daha zor olduğu kesin. Yine de olan biteni doğru çözümleyerek duygusal baskıyı bertaraf etmek, sömürünün her türlüsüne karşı usanmadan mücadele etmek gerekiyor. 

Editör: Sinem Yıldız
Düzelti: Sinem Yıldız
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız
Seslendirme: Filiz Kılıç

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation