Background

Sonsuza Kadar

Şilan Geçgel

Fırat küçük bir çocuk… Her çocuk gibi seviyor oyun oynamayı, gülmeyi ve konuşmayı. Bir Fırat Hikâyesi Sonsuza Kadar; Fırat’ın şen kahkahalarını daha az, Fırat büyüdükçe büyüyen hastalığını daha çok yazıyor ne yazık ki.

Bir hastanede uzun süre kalmış olanlar bilir; hasta odasının kapısı her an ve davetsizce açılabilir. Özellikle çocuk hastası olanlar ve çocuğunun bu ani ziyaretlerden korkmasını istemeyenler hasta odanın kapısını hep aralık bırakır. Kapı aralıktır ve en güzel uyku, odadaki banyonun ışığı açıkken ortamı saran tatlı bir karanlıkta uyunur. Kıdemli refakatçiler, tatlı karanlıklar yaratmakta ve yeni bir sabahın telaşı başlamadan hastasını az da olsa dinlendirmekte ustadır.

Bir Fırat Hikâyesi Sonsuza Kadar isimli otobiyografik anlatı bize kapısı aralık ve banyo ışığı yanık bir hastane odasından sesleniyor. Belli ki yazar Birten Demirtaş Özbek, sevgi dolu bir anne olduğu gibi bir de kıdemli refakatçi. Onun eşliğinde hastane koridorlarını, sokakları, şehirleri geziyor; Fırat’la yürüyoruz.

Yazar Özbek şahsında çocuklarını iyileştirmek için her yolu deneyen, hastane yollarını eskiten ve tüm bunları yaparken umut etmeyi de asla ihmal etmeyen anne babalara daha çok yaklaşıyoruz sanki. Yaşama telaşımız sürerken, kimi zaman önlerinden fırtına gibi geçmek zorunda kaldığımız; metro, metrobüs duraklarında, kentin en işlek caddelerinde SMA hastası bebekleri için yardım standı kuran ebeveynler bulanık bir tablodan fırlayıp, kanlı canlı insanlara dönüşüyor.

Fırat küçük bir çocuk… Her çocuk gibi seviyor oyun oynamayı, gülmeyi ve konuşmayı. Bir Fırat Hikâyesi Sonsuza Kadar; Fırat’ın şen kahkahalarını daha az, Fırat büyüdükçe büyüyen hastalığını daha çok yazıyor ne yazık ki. Kitabın yazarı, Fırat’ın annesi Birten Demirtaş Özbek. Başta yaslı bir annenin çocuğuna veda mektubu gibi düşündürse de pek öyle değil Fırat’ın hikâyesi.

Yazar Özbek, kaleme aldığı bu ilk kitabında oğluna adım adım veda ederken; bir yas sürecini ve zamanın hızına yenilmeme iradesini de akıtıyor okura. Acının ve yasın psiko-politik anlamı üzerine düşünmeye davet ediyor. Fırat, içinde yaşadığı toplumun tüm anlarına tanık olarak savaşıyor hastalığıyla. Bazı sevdikleri yanında değil, örneğin Edirne Cezaevinde, onun resmini çiziyor.  

Fırat’ın yoğun bakımdan çıkıp, hastane odasında birlikte kaldıkları zamanı: “Yirmi gündür normal hastane odasında beraber kalmak bile ne büyük nimetmiş, anlatamam” diye yazıyor annesi Birten Hanım.

Aklıma çocuğu gelince evi tanıyamaz diye evini boyamayan ve “ben geldim anne” cümlesini duymak için ömrünü feda eden, Taksim Meydanı’nın her karışında izi olan Cumartesi Anneleri geliyor. Çocuklarını yağan bombalardan korumaya çalışan Filistinli anneler… Evladını vakitsiz kaybeden tüm anneler ve daha nicesi…

Yaşama ve yaşatma arzusundan daha büyüleyici bir şey var mı hayatta?

Savaşa karşı barışın, ölüme karşı yaşamın bayrağı bugün en çok kadınların elinde. Görünen o ki, bir yas ve acıyla yüzleşme; onu sadece kendimize ait bir şey olmaktan çıkarma cesareti de biz kadınlara ait. Bana kalırsa Birten Hanım, bizi, acı ve yasla yüzleşme yürüyüşüne davet ediyor.

Künye: Bir Fırat Hikâyesi Sonsuza Kadar, Birten Demirtaş Özbek, Ankara 2024, Satırarası Yayınları, 308 Sayfa

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation