Background

Şarkı Söylüyor Uzaklarda Biri

Şilan Geçgel

Elimize cetvelle vurmak, bizi hizaya çekmek için hep hazırda bekleyen öğretmenlerin duyduğu heyecan gibi; biz de Prometheus gibi yağmur sonrası yeniden ortaya çıkmanın inadına tutunuyor olabiliriz.

Burası Radyo Şarampol, Antalya Şarampol Mahallesi’nde yaşayan henüz 14’ündeki Filiz’in gençliğinden kadınlığına, Antalya’dan Almanya’ya, Berlin Duvarı’na hatta oradan İstanbul’a uçuşan hikayesini konu ediniyor.

Romanın kahramanı ve anlatıcısı, “biz yoksul ve mutsuz bir aileydik” diye anlatan Filiz. Annesi ve babasıyla, Antalya Şarampol Mahallesi’nde yaşayan Filiz’in, ailesi dışında en yakını ise çok sevdiği Mine ablası. Annelerin Dokuma’ya, babaların ise restoran mutfaklarına çalışmaya gittiği bu yoksul mahallede; Filiz ne zaman yalnız kalsa, Mine ablası yetişiyor imdadına. Ailesi çalışırken Filiz’e eşlik etmekten; yedirmekten, içirmekten ve elbette çok sevmekten hiç usanmıyor Mine.

Filiz liseye başlayalı henüz birkaç hafta olmuşken; arkadaşlarından daha uzun olmasından ve içinde tanımlanamaz bir biçimde filizlenen, “hiçbir yerin parçası gibi” hissedememe halinden muzdarip. İçinde volkanlar patlarken, okula o yıl gelen Ali, Filiz’in hayatında ve hayallerinde yeni bir sekme daha açıyor. Yalnızlığında tanrısal bir sebep arayan Filiz için, Ali’nin çıkıp gelişi yeni sorgulamaları da beraberinde getiriyor.

Gerçek korkuları var bizim Filiz’in. Annesinin bir gün eve gelmek yerine garajdan bir otobüse binip uzaklara gitmesinden; babasının başka bir kadının peşine takılıp onları terk etmesinden; sıkıyönetimden, sokağa çıkma yasaklarından, gazetelerde normale döndü denilen hayatın bir türlü normale dönememesinden korkuyor. Bir gün en yakın arkadaşı Rengin, aşık olduğu minibüs şoförü 052’nin dolmuşuna binince de çok korkuyor Filiz. Ancak en çok 16 yaşına, yani annesinin babasına kaçtığı yaşa gelmekten korkuyor. 

Tüm bu korkular şahlanmışken, mahallenin becerikli tamircisi Radyocu Asım ile tanışmaları hem Filiz hem Mine için önemli bir dönüm noktası oluyor. Asım yardımıyla bir radyo vericisi yapmaya çalışan Filiz ve Mine, bu verici aracılığıyla Sovyet radyolarına ulaşmaya, Ali ve Cengiz abiye sürpriz yapmaya kalkışıyorlar. 

“Umut ediyorduk, dünyanın sihirli bir yer olduğuna inanıyorduk, çünkü bunca kötülüğün, çaresizliğin, el konulan şiir pusulalarının ve yere düşen saç tokalarının arasında da bir aşkın yaşayabildiği, çünkü içinde ‘Bu mektubu bulan bana bir mektup yazsın,’ diyen bir pusulayla denizleri aşıp, oturduğumuz sahile vuran şişelerin bulunabildiği bir dünyada yaşıyorduk.”

Dikkat dikkat! Saat 21:32 Burası Radyo Şarampol!

Şarampol Mahallesi de memleketin fırtınasından nasibini alıyor elbette. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin hemen ertesinde Ali ortadan kayboluyor; Cengiz abi ise sürgün yollarına düşüyor. İki radyo frekansı arasında; Filiz Ali’yi, Mine Abla ise zengin kuyumcu nişanlısına anında sırtını dönüp kollarına koştuğu sendikacı Cengiz’ini düşlüyor gecelerce.

“Hayatımız bölünmüştü bizim, hangi şehirde, hangi hayatta yaşarsak yaşayalım içimizde hep, sadece kendimizin girip dolaşabileceği, herkese yabancı bir şehir taşıyacaktık. Ne zaman ki o şehrin pusulasını birisine vermek çok isteyecektik, işte o zaman ona aşk diyecektik.”

Roman boyunca Ali her baktığında, Filiz gibi bizim de içimiz erirken; Cengiz’ine ulaşmak için onun anlayabileceği şifreleri şehrin dört yanına bıraktığı için ev baskını yiyen Mine’nin, sevdiğine olan sadakati göğsümüzü kabartıyor. Mine’nin evini talan eden postallar, sadece halıları değil, kalbimizi de eziyor. 

Filiz ve Mine’nin Almanya durakları; Arkadyus’un plakçı dükkanında dinlenilen şarkılar, Berlin Duvarı’nın kıyısından dünyaya bakışları ve Antalya’nın portakal ağaçlarına duyulan özlem iliklerimize işliyor. En çok Ali’yi, Ali’nin dönmesini, Ali’ye edilemeyen vedayı ve Ali’yle kavuşma gününü bekliyor insan.

Burası Radyo Şarampol’de, mahallenin duvarında üstü sürekli kapatılmaya çalışıldığı halde, her yağmur sonrası yeniden ortaya çıkan bir Prometheus resmi var. Bir metafor olarak karşımıza çıkan Prometheus, ateşi çalıp insanlara vermesinin bir sonucu olarak cezalandırılan ve Olimpos tanrılarına başkaldırması ile bilinen bir ateş tanrısı. 

Her yağmur sonrası yeniden ortaya çıkan Prometheus, darbe sonrası yeniden dirilecek umudu ve her koşulda başkaldırma durağında durduğumuzu resmediyor olabilir mi?

“Çalan teneffüs zili ile birlikte ellerimizin sızısı yavaş yavaş kaybolurken, biz her gün, tekrar tekrar, yenilmeyi öğretilen ruhlarımızı birbirimizden saklamaya, bize kaybedeceğimizi şimdiden söyledikleri bir hayata alışmaya çalışıyorduk.”

Elimize cetvelle vurmak, bizi hizaya çekmek için hep hazırda bekleyen öğretmenlerin duyduğu heyecan gibi; biz de Prometheus gibi yağmur sonrası yeniden ortaya çıkmanın inadına tutunuyor olabiliriz.

Burası Radyo Şarampol, Filiz’in sevdiği şarkıları dinleyecek okur için, içinde neşeli ezgilerin de olduğu hüzünlü bir şarkıya dönüşüyor. 1980’lerin gölgesinde, çevirdiğimiz her sayfada kayıplara karışan Ali’nin ve Cengiz abi ile Mine ablanın aşkının peşinde iz sürüyoruz. Filiz’in kalbinde ve kelimelerinde bir vedası bile esirgenen kayıpları; bir şiirin, bir şarkının tesellisine sığınan ve devletin sopası altında inleyen aşıkları duyuyoruz.

KÜNYE: Burası Radyo Şarampol, Şükran Yiğit, İletişim Yayınları, Aralık 2020, 291 Sayfa.

Editör: Şöhret Baltaş
Düzelti: Şöhret Baltaş
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız
Seslendirme: Seda Bedestenci Yegane

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation