Background

Korkma Sevmenin Aydınlığından; Karanlıkta Olanlar Sevmeyenlerdir

Şilan Geçgel

Herhangi bir kelimenin en ufak kıpırtısı bile karalanmaya, “görülmüştür” damgası altında ezilmeye gebedir. Bu yüzden hapishaneye mektup gönderen herkes bilir: Her kelimenin ardında görünmez farlar yanıp söner; usul usul yaklaşan yasal kalemlerin ayak sesleri kelimelerin üzerinde kılıç gezdirir.

Hayatında bir kez olsun cezaevindeki bir sevdiğine mektup yazanlar iyi bilir: Kelimeler mektup kâğıdında yalnızca harflerden ibaret değildir; her biri titreyen birer can, her biri sınanmaya yazgılı birer imgedir. Bir mektubun kaderi, Mektup Okuma Komisyonu’nun soğuk masalarında çizilir. O masalar ki gelişigüzel yığılmış zarflar ve çay bardağı lekelerinin halka halka izler bıraktığı bir buzhaneyi andırır.

Herhangi bir kelimenin en ufak kıpırtısı bile karalanmaya, “görülmüştür” damgası altında ezilmeye gebedir. Bu yüzden hapishaneye mektup gönderen herkes bilir: Her kelimenin ardında görünmez farlar yanıp söner; usul usul yaklaşan yasal kalemlerin ayak sesleri kelimelerin üzerinde kılıç gezdirir.

Peki, nereden geldik bu mektup bahsine?

Bugün köşemizde sevgili Sinem Sal’ın Mihrap’ı var. Mihrap’la tanıştığımda aklıma ilk gelen şeylerden biri mektuplar olmuştu: Giden, dönen ve hiç gönderilemeyen mektuplar…

Yazarla yolum Mihrap’tan biraz önce Behice’nin Yarım Kalan İşleri ile kesişmişti. Bu roman, annesi Behice’nin ölümünün ardından bir Hıdırellez günü gül ağacının altına gömdüğü dileklerin peşine düşen genç bir kadının hikâyesini anlatıyor. Kahramanımız, yarım kalan hesapları kapatıyor, zorlu kavgalara giriyor, annesinin mutsuz ölümünün intikamını kendi usulünce alıyor.

Behice Hanım ve kızı Ayşe Püren’le dostluğum ilerledikçe elim bu kez de Mihrap’a gitti. Mihrap, henüz 10 yaşında bir 1980’ler çocuğu. Ailesi, komşuları ve arkadaşlarıyla sıradan günlerini yaşarken, radyolarda bangır bangır duyurulan darbe haberi onların mahalle kapısını da çalıyor.

12 Eylül’ün en karanlık sabahlarından birinde, komşuları komünist Ertan Abi’nin tutuklandığı haberini alan Mihrap’ın babası kalbine yenilir ve hayatını kaybeder.

Mihrap, “Allah sevdiği kullarını yanına alırmış. Halkı sevenleri de polisler şubeye alır,” diye düşünerek hem Ertan abisinin hem babasının kaybını aynı anda yaşamaya başlar. Annesiyle ve yara bere içindeki mahalleyle kalakaldığında, çocuk kalbinin kıyıya vuran gizli bir bilgiyi duyduğunu hisseder: “Kırkına kadar ölü, evini ziyaret eder.”

Cenaze evinde sohbet arasında söylenen bu yetişkin cümlesine o anda inanır. Eğer kırk gün içinde darbeyi bir fırtına gibi savurup Ertan abisini geri getirebilirse babası da yeniden eşiğin ardında belirecektir.

Tam bu inanç çocuk kalbinde filizlenirken radyonun sesi bir kez daha yükselir: “Gözaltılar 90 güne çıkarılmıştır.”

Sessiz ve kendi halinde bu mahallede herkes darbeyi kendi yüküyle taşırken; dayanışmayı, dostluğu ve sevgiyi de elden bırakmaz. Onlar, bugün mumla aradığımız bir hakikati çoktan keşfetmiştir: İnsan insana lazımdır.

Mihrap ise hem neşeyi hem hüznü aynı anda içinde taşıyan bir kız çocuğudur. Babasını geri döndürmek için darbenin karşısına dikildiğinde de, bilinmeze giden Ertan abisinin yasaklı kitaplarını toprağa gömerken de cesaret ondan yanadır. Hatta öyle ki Ertan abisinin yazmadığını bildikleri “İyiyim” mektupları konusunda annesiyle konuşurken bile başı diktir.

Babası kırk güne bağlıdır, Ertan abisi doksan güne…

İkisini de geri getirebilmek için Mihrap, darbenin karanlığını yenmek zorundadır. Ama nasıl? Mihrap’ın yaşama, Ertan abisine ve babasına duyduğu saf, sarsılmaz sevgi içimizde giderek büyür. Sinem Sal, her bölümün başına içli bir şarkı iliştirmiş; okurken o ezgileri duymak, kendini fark etmeden şarkıları mırıldanırken bulmak mümkündür.

Köşe başlarında gözleriyle sevdiğini arayanlar, yasları yarım kalanlar, gözaltından dönecek bir sesi bir ömür bekleyenler iyi bilir Mihrap’ı. Çünkü Mihrap, bu toprakların en tanıdık hissidir:

Kaybedilenin ardından beklemeyi bilen, sevginin aydınlığına sığınan, karanlığa ise asla teslim olmayan.

Künye: Mihrap, Sinem Sal, Kara Karga Yayınları, 216 Sayfa

Editör: Sabâ Esin
Düzelti:
Sabâ Esin
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Seda Bedestenci Yegâne, Sinem Yıldız
Seslendirme: Şadan Genç

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation