Background

İtaat Etmeyeni Dizecekler Kurşuna

“Fikirlerinden geri adım atmadın değil mi Petra? Evet, böyle düşünüyorum değil mi? Arkasında durdun mu düşüncelerinin?”

İlk gösterimini Nisan 2023’te yapan ve halihazırda perdesine devam eden, Bir Halk Düşmanı oyununu nihayet izleyebildim. Henrik Ibsen’in yazdığı, Dilek Başak Carelius’un çevirdiği ve tiyatrocu Orhan Alkaya’nın yönettiği oyun, İBB Şehir Tiyatro emektarlığıyla gösterimlerine devam ediyor.

Ibsen, Norveçli bir yazar ve tiyatrocu. Shakespeare’den sonra dünyada en çok oyunu sergilenen yazar olduğu söyleniyor. Ibsen’le tanışıklığım, kaleme aldığı Bir Bebek Evi oyunu hakkında yapılan hararetli bir sohbete dahil olmamla başlamıştı. Oyun, kadın özgürleşmesini anlattığı için tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kadınların en çok beğendiği oyunlardan biri. 

1879’da kaleme aldığı Bir Bebek Evi’nde, kadın ve erkek arasındaki kuyuya gözünü diken Ibsen; geleneksel ve toplumsal rolleri sorguluyor. Oyun, ailenin kutsal olduğu ve evin hanımının ekmek yapmaktan başka tasası olmadığını savunan dönemin Avrupası için radikal denebilecek bir dalga yaratıyor.

Bir Bebek Evi; dövmeyen, sövmeyen ve eve ekmek getiren bir kocaya ve üç çocuğa sahip, orta sınıfa mensup bir kadın olan Nora’nın içindeki boşlukla yüzleşmesini konu ediniyor. Kendine biçilen eşliğe, anneliğe, kadınlığa bir itiraz ileten bizim Nora, yüzleşmeye ideal ailesi ve ataerkiden başlıyor.

Bununla da kalmıyor Ibsen; 19. yüzyıl Avrupası’na sıkışan kadınları yazmaya devam ediyor. Bir başka kadın oyunu olan Hedda Gabler’de, evliliği içerisine sıkışmış bir kadın olarak Hedda’yı anlatıyor. Yazıldığı dönemde büyük tepki çeken, toplumun ahlaki yapısına uygun olmadığı için yerden yere vurulan bu oyunda, burjuva bir kadın olarak Hedda, kapatıldığı şatafatlı evlilik duvarları arasında intikam almanın yollarını arıyor. Özgürlüğü ellerinden alınan kadınlar intikamını kimden almalı?

Nora’yı da, Hedda’yı da düşünürken; aklımıza elbette Marx’ın İntihar Üzerine Notlar’daki yabancılaşma vurguları geliyor.

Gelgelelim Bir Halk Düşmanı’na…Ibsen’in bu oyununda, kadınlar bir adım geride ama hikayeleriyle yön vermeye devam ediyorlar anlatıya. Kuzey’de küçük bir köyde doktorluk yapan Dr. Thomas Stockmann, doğup büyüdüğü köyde bulunan su kaynağının hem sağlık hem turizm açısından yöre halkına katkı sunacağını düşünerek su yatağı için çalışıyor. Kentin idari yöneticilerinden olan ağabeyi Peter Stockmann ise doktor kardeşinin bu emeğine yaslanarak, kendi siyasi iktidarını parlattıkça parlatıyor. 

Kısa zamanda önemli bir gelir kaynağına dönüşen su yatağına çevre fabrikalardan karışan zehirli maddenin, turistleri ve yöre halkını hasta etmesi üzerine yeniden araştırmalara girişen Dr. Stockmann, su yatağının bir zehir yuvası olduğunu tespit ediyor ve oyunun ritmi yükseliyor.

Küçük esnaflar ve yörenin solcu gazetesi Halkın Sesi’ne durumu anlatan Dr. Stockmann, yaptığı tespit üzerine yere göğe sığdırılamaz biçimde desteklenirken; sırtını sıvazlayan “devrimci” gazetecilerden, yerel iktidar düşmanı liberallere, herkes önünde el pençe divan oluyor. Ancak ağabeyi olan yöre siyasetçilerinden Peter’in, zehrin temizlenmesi için su yatağının uzun süre kapalı kalacağını ve yapılacak yenileme çalışması için yerel bütçeden büyük bir paranın kullanılacağını duyurması üzerine o ana kadar Dr. Stockmann’ın arkasında sıralanan insanlar bir bir karşısına diziliyor.

Küçük mülk sahipleri ve su yatağını bir geçim kaynağı olarak görenler; doktoru, ortaya çıkardığı iddiayı yalanlamaya ve yerel iktidar yanında bir pozisyon almaya “davet ederken”; devrimci gazeteciler ise yerel yönetimde memur olarak işe girmeyi çoktan öncelediğinden devrimin ve gerçeklerin bir süre daha bekleyebileceğinden bahis açıyor. Öyle ya, halk sağlığı veya devrim, su yatağının istikbalinden daha mühim değildir.

Düzene sıkı sıkıya bağlı, çıkarları iç içe geçmiş ve yüzünü güce dönen her toplumda olduğu gibi Dr. Stockmann’ın küçük yöresinde de toplum, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmaya dünden razı. Tüm bunlar olurken, yapılan halk meclisi toplantısında ilk kurşunu Halkın Sesi Gazetesi’nin devrimci gazetecisi atıyor! Kimdir bu halk düşmanı? Elbette Dr. Stockmann…

Hikâyenin sonrası Dr. Stockmann ve ailesinin ötekileştirilmesi, evlerinden ve işlerinden çıkarılması, indirilen cam ve çerçeveleriyleakıp geçiyor. Ibsen, Bir Halk Düşmanı’nda kadınları iki karakter üzerinden resmediyor: Biri doktorun evli olduğu kadın Katrin, ikincisi ise doktorun kızı Petra.

Katrin, olabildiğince korumacı ve tüm olanlar karşısında uzlaşmacıyken; Petra annesiyle taban tabana zıt bir tutum alıyor. Petra’ya göre, gerçekler ortaya çıkmalıdır ve asıl halk düşmanı, babasının karşısında sıralananlardır.

Oyun boyunca eşi Dr. Stockmann ve kızı Petra’nın işten atılmalarına da, ev sahibi tarafından evden çıkarılma tehdidine de en çok kaygılanan Katrin oluyor elbette. Eşi Dr. Stockmann ve onu durdurmak isteyenler arasında sık sık gelip giden düşünceleri, Katrin’i büyük bir içsel çatışmaya sürüklüyor.

Katrin, kurulu düzenin, huzurlu yuvanın ve onları geçindirecek bir mali durumun kapısında bekçi. Düzenin sınırları içinde devindiğinden veyahut devinmek zorunda bırakıldığından eli hep göğsünde, eşi ve kızını dizginlemeye çalışıyor. Bundan olsa gerek ki; küçük mülk sahipleri ve eşinin ağabeyi Peter, Dr. Stockmann’ı durdurması için önce Katrin’i ikna etmeye çalışıyor. Çünkü Katrin, “evin” güvenlik anahtarıdır ve evin güvenlik anahtarının kadınlar olduğunu tüm egemenler bilirler.

Katrin’ler ikna olacak olursa, cesaret ve mücadele gölgede bekletilebilir.

Petra ise babasına dönük düşmanlığın bir sonucu olarak toplumsal ahlaka aykırı düşünceleri nedeniyle aslında kendisi gibi düşünen kadın patronu tarafından işten çıkarılıyor. Petra işten kovulup eve döndüğünde babası Dr. Stockmann şöyle soruyor:

“Fikirlerinden geri adım atmadın değil mi Petra? Evet, böyle düşünüyorum değil mi? Arkasında durdun mu düşüncelerinin?”

İşte tam olarak orada, Katrin’in “uzlaşma” kiremitleriyle döşediği evinin ortasında, bir kıvılcım yanıyor.

Bir Halk Düşmanı, bir ağıt gibi izlenebilir. Çürümüş bir toplum Ibsen’in kaleminin ucunda can çekişirken, bir yıldız gibi parlıyor gerçekler: Dr. Stockmann ve Petra…

Bu oyun aracılığıyla siyasi partileri, siyasi partilerin pek parlak başkanlarını ve hergün düzenli olarak tozu alınan düzeni yerden yere vurma sırası Dr. Stockmann’a ve dolayısıyla Ibsen’e geçiyor.

Bireyi, kendi muhteşem ve heybetli kurtuluşuna “ikna eden” düzeni yerden yere vurmasak da ne yapsak?

Bir Halk Düşmanı, yazıldığı günden bugüne neredeyse 150 yıl geçmiş olmasına rağmen hala güncelliğini koruyor. Sahnede devleşen oyuncularla bir şölene dönüşüyor.

Editör: Ebru Pektaş
Redaksiyon: Sabâ Esin
Tasarım ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation