Background

Tecavüz Hakkındaki Görüşleri Yeniden Şekillendiren Susan Brownmiller 90 Yaşında Hayatını Kaybetti

“İrademize Karşı” kitabı tecavüzün tutku değil, güç ve şiddet suçu olduğunu öne sürdü ki; bu tecavüzcülere dava açılmasını kolaylaştıran yasaların yolunu açtı.  

1988 yılında Susan Brownmiller. Kitabı “İrademize Karşı: Erkekler, Kadınlar ve Tecavüz” New York Halk Kütüphanesi tarafından 20. yüzyılın en önemli 100 kitabından biri sayıldı.  
Jill Krementz, tüm hakları saklıdır. 

Tecavüzün tutku eylemi olduğu iddiasını çürütüp, tecavüzü bir güç ve şiddet suçu olarak yeni bir çerçeveye oturtan modern görüşü tanımlayan  “İrademize Karşı: Erkekler, Kadınlar ve Tecavüz” kitabının yazarı feminist yazar, gazeteci ve aktivist Susan Brownmiller, Cumartesi günü Bronx’ta hayatını kaybetti. 

Uzun zamandır arkadaşı olan yazar Alix Kates Shulman, Brownmiller’ın uzun bir hastalıktan sonra düşme sonucu oluşan komplikasyonlar nedeniyle kaldırıldığı hastanede öldüğünü söyledi. 

1975’te yayınlanan “İrademize Karşı” pek çok dile çevrildi ve New York Halk Kütüphanesi tarafından 20. yüzyılın en önemli 100 kitabından biri sayıldı.   

Diğer şeylerin yanı sıra, antik Babil’den başlayarak yüzyıllar boyunca tecavüzün ilk kapsamlı tarihini sundu ve kaybeden tarafı daha da boyunduruk altına almak için bir savaş zamanı askeri taktiği olarak kullanımını inceledi.    

Kitabın yayınlanması – savaştan harap olmuş Bangladeş’teki toplu tecavüzlere ilişkin gerçek zamanlı raporlarıyla birlikte – toplumun tecavüze olan tutumunu yeniden şekillendiren bir dizi olayla birleşti.    

Yükselen kadın hareketi cinsel şiddet konusunda zaten halkın gözünü açıyordu. Tecavüz karşıtı gruplar 1970’lerin başında şekillenmeye başlamıştı. Bedenlerimiz, Kendimiz (Our Bodies, Ourselves1) gibi çığır açan çalışmalar, kadınları bedenleri ve cinsellikleri üzerinde kontrolü ele almaları için güçlendiriyordu. “İrademize Karşı” geldiğinde, ülke bunun sonuçlarıyla boğuşmaya hazır görünüyordu.  

Sayısız tecavüz-kriz merkezleri açıldı, savunma dersleri popülerlik kazandı ve pek çok eyalet tecavüzcülere dava açılmasını kolaylaştırmak için kanunlarını yeniden yazdı. Evlilik içi tecavüz suç sayıldı. Pek çok yargı bölgesi tecavüz mahkûmiyeti için üçüncü bir kişinin tanıklığını gerektiren “doğrulayıcı görgü tanığı kuralı”nı yürürlükten kaldırdı. (Kadının inandırıcı kabul edilmesine gerek yoktu.) Birçok eyalet insanların cinsel geçmişlerinin mahkemede aleyhlerine kullanılmasını engelleyen tecavüz kalkanı yasaları çıkardı. 

Diğer şeylerin yanı sıra 1975’te yayınlanan “İrademize Karşı” yüzyıllar boyunca tecavüzün ilk kapsamlı tarihini sunmuştur. 
Simon & Schuster

Fakat “İrademize Karşı”yı en çok satan kitap listelerine fırlatan ve eş zamanlı şekilde hem soldan hem de sağdan kitabı erkek-karşıtı polemik olarak adlandıran eleştirmenleri çileden çıkaran kişisel feminist ideolojiydi.  

New York’ta genç, liberal bir entelektüel olan Brownmiller, tecavüz hakkında her şeyi bildiğine inanıyordu – bu yalnızca kötü davranan kadınların başına geliyordu ve bununla suçlanan adamlar, çoğunlukla siyahi oldukları için, genellikle iftiraya uğruyordu. 

Fakat tecavüze uğrayan arkadaşlarıyla konuştuktan sonra, bakış açısı değişti. Cinsel şiddete liberal politik bir bakış açısıyla bakmak yerine, bunu ilk kez feminist bir bakış açısıyla gördü ve bunun erkek baskısının nihai aracı olduğunu anladı. 

Kitabı erkek tarafından üretilmiş pek çok miti baş aşağı etti. Hayır, dedi, kadınlar gizli gizli cinsel saldırıya uğramayı istemiyor ve evet, birinin iradesine karşı tecavüze uğraması fiziksel olarak mümkün. 

“Dehşet verici ve anıtsal” diye yazdı avukat Mary Ellen Gale New York Times Book Review’da.2 Time dergisi “Feminist hareketin bugüne kadar ortaya çıkardığı en titiz ve kışkırtıcı akademik çalışma” dedi. Brownmiller’ı o yılın 12 kadınından biri ilan etti.   

Övgü ve Öfke 

Brownmiller, kendisi hiç tecavüze uğramamışken sadece bir kadın olduğu için tecavüz tehdidinden son derece etkilendiğini fark etti.  Bu onun bazı şaşırtıcı açıklamalar yapmasına neden oldu.

“Erkeğin cinsel organının korku salmak için bir silah gibi hizmet edebileceğini keşfetmesi tarih öncesi zamanların en büyük keşiflerinden biri olarak sayılmalı” diye yazdı bu ifşayı ateşin keşfiyle aynı kefeye koyarak.   

Brownmiller tarihsiz bir fotoğrafta. John Sunderland/The Denver Post, Getty Images

Kitabın en ünlü – en çok tartışılan – iddiası şuydu: Tecavüz “tüm erkeklerin tüm kadınları bir korku içinde tuttuğu bilinçli bir sindirme sürecinden başka bir şey değil. (italikler onun.)  

Erken övgü çok geçmeden kitabın feminist dogmasına duyulan öfkeye yol verdi. Hayranları bile Brownmiller’ın “tüm erkekler”in “tüm kadınlar”ı cinsel şiddetle tehdit ettiği iddiasından utandı; bu ifade onun yıllarca akademik çevrede taciz edilmesine neden oldu.  

Soldaki en sert eleştirmenlerden biri siyahi militan ve açık komünist Angela Davis’ti.3  İğneleyici bir analizinde Davis, Brownmiller’ın siyahi insanları ve beyaz kadınları içeren tarihi vakaları (özellikle de Scottosboro Nine4 ve Emmett Till5 vakaları) yanlış yorumladığını ve siyahi erkekleri yanlış şekilde kabahatli gösterdiğini söyledi. “Brownmiller koşulları gözetmeden beyaz kadınların yanında olmayı seçerken kendini ırkçılığa teslim ediyor” diye yazdı Davis.  

Sağdan ise National Review’da yazan Joseph Sobran6, Brownmiller’ın önermesiyle alay etti. “Gerçekten meşgul olduğu şey, akademik bir çalışma değil, dırdır sadece – tüm kadınların tüm erkekleri dehşet içinde tuttuğu bilinçli bir sindirme süreci” diye yazdı.  

“İrademize Karşı”nın basımının 40. yıldönümü olan 2015’te haber yayın organları Brownmiller’a yetişti. O zamanlar 80 yaşında olan yazar kitabının arkasında durdu ancak erkekler kadar içki içebileceklerini ve kışkırtıcı şekilde giyinebileceklerini ama cinsel saldırıya uğradıklarında sorumluluk almayacaklarını düşünen çağdaş genç kadınları hayli eleştirdi. 

Brownmiller’ın o yıl New York dergisine aktardığı üzere7: “İstemedikleri seks durumlarına sıkışmış genç kadınlar hakkındaki duygum şu: ‘Uyarı işaretlerini görmedin mi? Senin savaşını kimin vermesini bekliyorsun?’”   

Al Jazeera’ye verdiği bir röportajda, bu görüşünü daha da genişleterek kadınların neyi yapıp neyi yapamayacakları konusunda “inkâr halinde” olduğunu söyledi.  

“Özel kısıtlamaların kendilerine uygulandığını hissetmek istemiyorlar” dedi. Röportajcı, kadınların yetkili hissetmek ve istediklerini yapabileceklerine inandıkları için bunu duyduklarında şaşırabileceğini söylediğinde şöyle cevap verdi: “Kadınlar yanlış bir yetkilendirme hissine kapılıyorlar çünkü gerçek şu ki; erkeklerin yaptığı her şeyi yapamazlar. Çünkü dışarda yırtıcı hayvanlar var.”  

Görüşleri pek çok yeni feministi şaşkına çevirdi. Slate’te Amanda Marcotte tarafından yazılan eleştiri8 Brownmiller’ı “eski bir feminist kahraman” olarak yaftaladı. Brownmiller’ın tecavüzcülerin “hava gibi olduğuna ve şemsiye getirmemenin mağdurun suçu olduğuna” inanmak yerine erkekler hakkında ve erkeklere konuşması gerektiğini yazdı.  

1974’te Brownmiller . “İrademize Karşı”nın ön sözünde “Her zaman kendimi güçlü bir kadın olarak gördüm. Ama yine de sahip olduğum gücün bir stil ve gizliden gizliye teatral bir fiyaka meselesi olduğunu anlıyorum” yazmıştı. Associated Press

Brooklyn doğumlu 

Brownmiller 15 Şubat 1935’te Susan Warhaftig adıyla alt orta sınıftan Samuel ve Mae Warhaftig isimli Yahudi bir anne babanın çocuğu olarak doğdu. Annesi bir sekreterdi, babasıyla Macy’de satış kâtibiydi.   

İbranice okula gitti, yazılarında Yahudi mirasını hiç vurgulamamasına rağmen bunun etkisini kabulleniyordu. “Seçtiğim yolun – kadınlara karşı fiziksel zarara, özellikle şiddet terörüne karşı savaşmak – kökleri, benim İbranice okulda soykırım ve Holokost hakkında öğrendiklerime dayanıyor” diye yazmıştı.   

İki yıl Cornell’e gitti ve o zamanlar tutkusu olan tiyatro oyunculuğu yapmak için New York’a geri döndü. Oynamayı hayal ettiği rol Tennessee Williams’ın “Yaz ve Duman” oyunundaki Alma Winemiller’dı ve Brownmiller’ın biyografisini yazan Claire Bond Potter’a göre Winemiller’ı sahne adı olarak almayı düşündü.   

Fakat adının tiyatro afişinde yer aldığını hayal ettiğinde, Alma Winemiller olarak Susan Winemiller’ın tuhaf görüneceğini düşündü. Winemiller’dan oyunculuk dersleri aldığı 1950’lerin ortalarında sahne adı olan Brownmiller’a geçti. Brownmiller adıyla yazmaya başladı ve bu adı 1961’de yasal olarak edindi.  

Seçmeleri nadiren rollere dönüştü; hiç Alma Winemiller’ı oynamadı. Potter bir mülakatta Brownmiller’ın sadece Off Off Broadway’deki küçük bölümünü bildiğini söyledi. Bu reddedilmelere dayanamadı ve kısa süre içinde tam zamanlı dergi yazarlığı için tiyatroyu terk etti. 

“Terapisti Kurt Adler, reddedilmelerin postayla gelmesi ve daha az kişisel olması nedeniyle ona yazmaya geçmesini tavsiye etti” dedi Potter.  

Brownmiller’ın kariyerinde Newsweek’te araştırmacılık, The Village Voice’ta kadrolu yazarlık ve ABC-TV’de haber yazarlığı gibi işler oldu. Pek çok dergide de serbest yazar olarak çalıştı.   

Fakat özünde bir aktivistti; tutkuları siyaset ve insan haklarıydı. Güney’deki büfelerde ırk ayrımına son vermek için yapılan oturma eylemlerine bağlı olarak New York’taki Woolworh mağazasında protesto eylemi örgütledi. Harlem ve Meridian’de siyahi seçmenleri kaydetti. Feminist toplantılara öncülük etti ve 1970’de Ladies’ Home Journal adlı dergide, derginin güzelliğe ve ev işine odaklanmasını ve editör kadrosunda kadınların azlığını protesto etmek için oturma eylemi9 düzenlenmesine yardımcı oldu.  

“İrademize Karşı”nın ön sözünde “Her zaman kendimi güçlü bir kadın olarak gördüm. Ama yine de sahip olduğum gücün bir stil ve gizliden gizliye teatral bir fiyaka meselesi olduğunu anlıyorum” yazmıştı.  
“Kavgacıyım, temkinliyim ve kelimenin tam anlamıyla agresifim” diye ekledi.   

Ms. Brownmiller (solda) ve Sally Kempton 1970 yılında  “The Dick Cavett Show”da.  Kadın hareketinin temsilcileri olarak ekrana çıktılar ve ve Brownmiller başka bir misafir olan Playboy’un yayıncısı Hugh Hefner ile öfkeli bir tartışma yaşadı.
ABC Photo Arşivi/Disney General Entertainment Content, Getty Images

“The Dick Cavett Show”da Playboy’un yayıncısı Hugh Hefner’a saldırdığında bu özellikler 1970’de canlı gösteriliyordu.  Hefner’ı, kadınların ezilmesinin üzerine bir imparatorluk kurduğu, onların insanlıklarını inkâr ettiği ve onları “hayvanlar gibi görünmelerini sağlayarak” küçük düşürdüğü için eleştirdi. Son yaylım ateşinde, Hefner’a Playboy kulüplerinde tavşanlar olarak bilinen kokteyl garson kızları gibi “poposuna takılı pamuk kuyrukla buraya gelmek isteyeceği o günü” beklediğini söyledi.  

Hefner’ın nutku tutuldu. Daha sonra “böyle bir şeye cevap verecek dil yok bende” dedi. 
Brownmiller milyarlarca dolarlık pornografi endüstrisinin gürültülü bir muhalifi oldu. Kadınların insanlıktan uzaklaştırılmasının cinsel şiddete büyük katkıda bulunduğuna fazlasıyla inanıyordu.  

Ms. Brownmiller (önde, ortada) 1979’da Manhattan’daki 42. Sokak’ta pornografi endüstrisine karşı bir protestoya önderlik etti. Associated Press

Pornografiye Karşı Kadınlar adlı bir grubun üyesi olarak, o zamanlar sayısız porno dükkânları ve “Kızlar Kızlar Kızlar” sunan neon ışıklarıyla köhne olan Times Meydanı’nda eğitici turlar bile düzenledi.  “Tur rehberi gibi bir köşeye yerleşen Brownmiller West 42. Sokak’ta bir aşağı bir yukarı dolaşarak şehvet düşkünü ilgi noktalarını yorumluyordu” diye haber yaptı The Times 1979’da. 

“Konuşma tarzı o kadar profesyoneldi ki turistler onu dinlemek için durdular” diye yazdı gazete. 

Feministler Bölündü 

Brownmiller ve diğer pornografi karşıtları – bazıları tamamen yasaklanmasını istiyordu – kadın hareketi içinde ideolojik bölünmeye neden oldu. Diğer tarafta sözde seks yanlısı feministler ve pornografi üzerindeki kısıtlamaları bağnaz ve ifade özgürlüğü ihlali olarak görenler vardı. Brownmiller bir süre fikrinden vazgeçmedi fakat pornografi karşıtı mücadelesi zayıfladı ve feminist tarihe kayıp bir dava olarak geçti.  

Brownmiller (ortada), Glorai Steinem (solda) ve Bella Abzug ile 1979’da Pornografiye Karşı Kadınlar organizasyonu hakkında konuşuyorlar. Pornografinin cinsel şiddete büyük katkısı olduğuna inanıyordu. Sara Krulwich/The New York Times

Brownmiller’ın yaşayan akrabası yok. Yıllar içinde üç farklı adamla birlikte yaşadı fakat hiç çocuk istemediğini (üç kürtaj olmuştu) söyledi ve hiç evlenmedi. Bir keresinde “aşka ve birlikteliğe” inandığını söyledi ve “çalışmalarına saydı duyduğu bir adamla yakın birliktelik içinde” olmak istedi ancak “ödün vermeye çok da istekli” değildi. 

Yaşamını yazmaya adadı ve 80’lerinde Pace Üniversitesi’nde öğretmenlik yaptı. Çok sayıda dergiye makale ve 1970’te Kongre’ye seçilen ilk siyahi kadın olan Shirley Chisholm hakkında bir çocuk kitabıyla başlayarak altı kitap yazdı. 1984 yılındaki kitabı “Kadınlık” kitaba adını veren kelimenin anlamını yapısöküme (dekonstrüksiyon)10 uğrattı. 

Brownmiller’ın 1984’te yayınlanan “Kadınlık” kitabı kelimenin anlamını yapısöküme uğrattı. Linden Press

Brownmiller partneri Hedda Nussbaum’u vahşice yumruklayan ve yasadışı bir şekilde evlat edindikleri kızlarını öldüren Manhattanlı avukat Joel Steinberg’ün sansasyonel 1987 ev içi şiddet davasına11 olan takıntısından ortaya çıkan, pek de beğenilmeyen 1989 romanı “Waverly Place” ile kurguya girişti.  Sonraki eleştirmenlerinin kurbanı suçlama olarak adlandırdığı bir önseziyle Brownmiller Nussbaum’un pasif bir kurban olmadığını ve kızın ölümünden kısmen sorumlu tutulması gerektiğini savundu.  

Sonraki kitapları, “Vietnam’ı Görmek: Yol ve Kalp Karşılaşmaları” (1994) ve “Bizim Zamanımızda: Bir Devrimin Anısı” (1999) kadın hareketinin bir iç hesaplaşmasıdır.  

The cover of Ms. Brownmiller’ın 1999’daki “Bizim Zamanımızda: Bir Devrimin Anısı” kitabının kapağı tişörtlere basıldı. The Dial Press

Fakat hiçbiri ona “İrademize Karşı” ile kazandığı itibarı vermedi.  

1970’te bir bilinçlendirme seansına katıldıktan sonra kitap şekil almaya başladı. Daha sonra bir tecavüzü “açıkça söylemek” ve tecavüz konferansı düzenlenmesine yardımcı oldu ve hemen bunun onun konusu olacağını anladı.  

Brownmiller 1971’de araştırmasına başladığı sırada Pakistanlı işgalciler Bangladeş’te 200 bin ila 400 bin kadına tecavüz etmişlerdi. Saldırılar en az 25 bin kadını hamile bırakmıştı. Pek çok kadın aileleri tarafından kovulmuş, binlerce kürtaj gerçekleşmiş ve sayısız bebek ölümleri ve intiharlar yaşanmıştı. 

Brownmiller, bu örüntünün tarih boyunca gerçekleştiğini ancak bunun, dünyanın savaş zamanı tecavüzlerinin vahşetini gerçek zamanlı olarak ilk kez kabul ettiği bir durum olduğunu söyledi. (Birleşmiş Milletler ancak 2008’de tecavüzü bir savaş silahı olarak tanımlayan bir önergeyi geçirdi.)

Brownmiller köprücük kemiğini kırana kadar jujitsu12 ve karate dersleri aldı. Derslere yeterince uzun katılmış ve iyi yerleştirilmiş bir tekmenin ve keskin bir dizin stratejik kullanımının bir erkeğe tam da acıyan yerde ciddi acı verebileceğini öğrenmişti.  

“İrademize Karşı”yı sonlandırırken yazdığı “karşı koymak”  onun devam eden savaş çığlığı olacaktır. 
“Birçok düzeyde,” diye yazdı “eğer biz – kadınlar-  dengesizliği düzeltmek ve kendimizi ve erkekleri tecavüz ideolojisinden kurtarmak istiyorsak birlikte uğraşmamız gereken faaliyet budur.”  

Katharine Q. Seelye, 28 yıldır ölüm ilanı yazarı ve The Times için muhabirlik yapıyor. Ulusal  siyaseti ve Yeni İngiltere’yi ele aldı. 

Bu yazı 24 Mayıs 2025 tarihinde New York Times dergisinde yayımlanmıştır. 

Yazar: Katharine Q. Seelye

Erişim: https://www.nytimes.com/2025/05/24/books/susan-brownmiller-dead.html?unlocked_article_code=1.LE8.tfgT.w2IzKN4ejijK&smid=nytcore-ios-share&referringSource=articleShare
 
Dipnotlar:

  1. Our Bodies, Ourselves: Boston Kadın Sağlığı Kitap Kolektifi (Boston Women’s Health Book Collective) tarafından kadın sağlığı ve cinselliği üzerine hazırlanmış kitap 1971’de ilk baskısını yapmıştır. Kitabın cinsellikten ve o dönem yasak olan kürtajdan açıkça bahsetmesi devrim niteliğinde sayılır. https://ourbodiesourselves.org/history-legacy  (ç.n.) ↩︎
  2. Avukat Mary Ellen Gale’in “Erkeğin Kadınlar Üzerindeki Hâkimiyetin Nihai Uygulaması Olarak Tecavüz” başlıklı makalesi:https://www.nytimes.com/1975/10/12/archives/rape-as-the-ultimate-exercise-of-mans-domination-of-women.html ↩︎
  3. Angela Davis: https://www.history.com/articles/angela-davis ↩︎
  4. Scottosboro Nine davası: 25 Mart 1931 tarihinde yaşları 13 ila 19 arasında değişen dokuz genç siyahi erkeğin iki genç beyaz kadına tecavüz ettiği iddiasıyla yargılandığı dava. (ç.n.) ↩︎
  5. Emmett Till: Ağustos 1955’te beyaz bir kadına ıslık çaldığı gerekçesiyle linç edilerek öldürülen 14 yaşındaki siyahi çocuk. (ç.n.) https://www.nytimes.com/interactive/2019/02/20/us/emmett-till-murder-legacy.html ↩︎
  6. Joseph Sobran: https://www.nytimes.com/2010/10/02/books/02sobran.html ↩︎
  7. New York dergisindeki röportaj: https://www.thecut.com/2015/09/what-todays-rape-activists-dont-get.html ↩︎
  8. Amanda Marcotte yazısı: https://slate.com/human-interest/2015/09/susan-brownmiller-blames-victims-for-rape-we-need-a-different-kind-of-conversation.html ↩︎
  9. Ladies’ Home Journal dergisindeki oturma eylemi haberi: https://www.thoughtco.com/ladies-home-journal-sit-in-3528969 ↩︎
  10. Yapısöküm (dekonstrüksiyon): Anlam ile metin arasındaki ilişkiyi kavramaya yönelik ele alış biçimlerini ifade eden post-yapısalcı bir akımdır. (ç.n.)  ↩︎
  11. Jujitsu: Japonya kökenli bir Uzak Doğu savaş sanatı. (ç.n.)  ↩︎
  12. https://www.nytimes.com/1988/11/04/nyregion/jurors-see-graphic-tape-of-nussbaum.html ↩︎
Çeviri ve Düzelti: Telli Kayalar
Tasarım Ve Sosyal Medya: Melike Çınar, Sabâ Esin, Sinem Yıldız
Seslendirme: Selen Küçükseller

Kadın Vardiyası – 2023
Bize Ulaşın: [email protected]

Login to enjoy full advantages

Please login or subscribe to continue.

Go Premium!

Enjoy the full advantage of the premium access.

Takipten Çık:

Takipten Çık Vazgeç

Cancel subscription

Are you sure you want to cancel your subscription? You will lose your Premium access and stored playlists.

Go back Confirm cancellation